Dava konusu plan örneğinde davacının evi işaretlenmemiş olduğundan, imar planından ne şekilde etkilendiği, dolayısıyla davacının dava açma ehliyeti bulunup bulunmadığının anlaşılamadığı, öte yandan karara dayanak alınan bilirkişi raporunda konunun sadece evlerin korunabilmeleri açısından ele alındığı, şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygunluk bakımından ele alınmadığından mahkeme kararında isabet bulunmadığı
Dava, taşınmazın bir bölümünden imar yolu, otopark ve kıyı şeridinde park sahası ayrılmasına ilişkin belediye meclisi kararının ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine dair belediye meclisi kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ve ek raporda özetle;
İmar Planı Yapılması ve Değişikliklerine Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin 2.Bölüm II. maddesinde; “Nazım Planlar üzerinde gösterilen teknik ve sosyal altyapı alanlarının konum ile büyüklükleri, toplam standartların altına düşülmemek şartı ile uygulama planlarında değiştirilebilir.” hükmüne yer verildiği, dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda, yeni imar planı ile getirilmiş bulunan otoparkın, kısmi uygulama planında, 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planına göre 30 m. kadar deniz yönünde tatil evlerinin üzerine kaydırıldığının belirlendiği, oysa 1/1000 ölçekli uygulama imar planında, parsel ölçeğinde detaylandırma imkanı vermesi nedeniyle, Nazım İmar Planında görülemeyen mevcut teşekkülü dikkate alarak gereken düzeltmelerin yapılmasının icabettiği, eski imar planında, yapı yaklaşma hududunun gerisinde kalan tatil evlerinin Yönetmelik hükümlerine göre konut olarak muhafazasının gerektiği, zira, bu konutların müktesep hakları dikkate alınarak bu kesimde sahil yaya yolunun, park bütünü içinde 13 m. genişlikte uygulanmasının mümkün olduğu ve sonuç olarak da, dava konusu 15.8.1989/tarihli Meclis Kararıyla onanan imar planında da eski imar planında da turizm alanı yapı yaklaşma mesafesinin içerisinde kalan dinlenme evlerinin ve esasen Nazım İmar Planında üzerlerine otopark isabet etmeyen dinlenme evlerinin, müktesep haklarının dikkate alınarak muhafaza edilmelerinin doğru olacağının belirtildiği, İdare Mahkemelerince de bilirkişi raporunun benimsendiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyada bulunan dava konusu plan örneğinde davacının evi işaretlenmemiş olduğundan revizyon imar planından ne şekilde etkilendiği, dolayısıyla davacının dava açma ehliyetinin bulunup bulunmadığı anlaşılamamaktadır.
Öte yandan, İdare Mahkemesi kararına dayanak alınan bilirkişi raporunda konunun sadece evlerin korunabilmesi açısından ele alındığı, revizyon imar planının şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygunluk bakımından ele alınmadığı da anlaşılmaktadır.
Bu durumda, ek bilirkişi raporu ya da yeni bir bilirkişi incelemesiyle yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, eksik incelemeye dayalı Bursa 2.İdare Mahkemesinin 1991/964 sayılı kararının bozulmasına karar verildi.