1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 1992/823 K: 1992/2745 T: 09/06/1992


Kamunun ortak kullanımına ayrılmış alanı bu kullanımdan çıkarıcı ve yoğunluk artırıcı nitelik taşımayan imar planı değişikliğine karşı, belediye meclisi üyesi olarak görevini yerine getirmeyen kişinin belde sakini olarak dava açmakta menfaatinin bulunmadığı

Dava, parsellerin turistik tesis alanından çıkartılarak konut alanı olarak belirlenmesine ilişkin belediye meclisi kararları ile yapılan plan değişikliği işlemlerinin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince öncelikle davalı idare ve müdahillerin davacının dava açma ehliyeti bulunmadığı, davanın süresinde açılmadığı ve dilekçenin 2577 sayılı Yasanın 5.maddesine aykırı olduğu yolundaki iddiaları incelenmiş, bu iddiaları yerinde görmeyerek işin esasına geçilmiş ve esasın çözümlenmesi amacıyla yörede yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dava dosyasının birlikte değerlendirilmesinden 5488 ada 1 ve 4 sayılı parsel ile 5590 ada, 1 sayılı parselin Turistik Tesis alanından çıkarılarak konut alanı olarak belirlenmesine ilişkin Belediye Meclisi kararları ile yapılan imar planı değişikliği işlemlerinde planlama ilkeleri, şehircilik esasları ve kamu yararına uygunluk görülmediği belirtilerek davanın anılan kararlara ilişkin bölümünün iptaline, davanın 5537 ada, 1 sayılı parselle ilgili bölümünün ise, sözü edilen parselin belediye meclisi kararıyla turizm alanından konut alanına dönüştürüldüğü, 19.10.1990 günlü kararla ise söz konusu parselde yoğunluk düşünülmesi yolunda karar alındığının anlaşıldığı bu parselle ilgili olarak alınan yoğunluk düşürülmesine ilişkin kararda ise planlama ilkeleri ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı belirtilerek reddedilmiş, kararın iptalle sonuçlanan bölümü davalı idare ve müdahillerce, reddedilen bölümü ise davacı tarafından temyiz edilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2.maddesinde iptal davalarının idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaati ihlal edilenler tarafından açılacağı belirlenmiştir. Madde de öngörülen “menfaat ihlali” koşulu, bu tür davaların kabulü ve dinlenebilmesi için aranılan koşullardan biridir. Bunun yanı sıra, iptal davası açmaya yetecek bir menfaat ilişkisinden söz edebilmek için, dava açacak kişinin meşru, kişisel ve güncel menfaatinin ihlal edilmesi gerekir.

Dosyanın incelenmesinden davacının, şahıslara ait taşınmazlarda yapılan ve bu taşınmazları Turistik tesis alanından konut alanına dönüştüren imar planının iptali isteğiyle belediye meclisi üyesi ve belde sakini sıfatıyla dava açtığı anlaşılmaktadır.

Olayda anılan taşınmazlarla ilgili plan değişikliğinin yeşil alan yol v.b. kamunun ortak kullanımına ayrılmış alanı bu kullanımlardan çıkarıcı ve bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi yoğunluk arttırıcı bir nitelik taşımadığı anlaşıldığından, davacının belde sakini olarak kişisel bir menfaatinin ihlalinden söz etmek mümkün değildir.

Öte yandan, yukarıda belirtildiği gibi taşınmazlar kamuya tahsisli olmadığından, imar planlarının ve değişikliklerinin onayı ile yasal olarak görevli belediye meclisi olan davacının, planların mecliste görüşülmesi sırasında toplantılara katılması ve gerekirse karşı oyunu bu toplantılarda belirtmesi gerekirken bu yolla belde halkının hakkını koruma görevini yerine getirmeyen davacının, kararın oluşmasından sonra dava açmakta meşru ve kişisel bir menfaati de bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenle imar planı değişikliğine ilişkin belediye meclisi kararlarının iptalini istemede meşru ve kişisel bir menfaati bulunmayan davacının açmış olduğu davanın ehliyet yönünden reddi gerekirken işin esasın incelenmesinde isabet görülmediğinden temyize konu Antalya İdare Mahkemesinin 15.1.1992 günlü, 1992/94 sayılı kararının iptalle sonuçlanan bölümünün bozulmasına, mahkemece reddedilen ve davacı tarafından temyiz edilen bölümünün ise sonuç itibariyle onanmasına karar verildi.