1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 1993/3052 K: 1993/5907 T: 28/12/1993


Zindanhan (istanbul-eminönü) ve çevresinin özel proje alanı olarak belirlenmesi nedeniyle belediyece kamulaştırılan taşınmaz daha sonra yürürlüğe giren 2.11.1990 onay tarihli 1/5000 ölçekli eminönü-fatih koruma nazım imar planında da yeşil alanda kaldığından işlemde isabetsizlik bulunmadığı, mahkemece yörenin korunması gerekli alan olması nedeniyle bu konuda kamulaştırmaya kültür bakanlığının yetkili olduğu yolunda karar verilmesinde isabet görülmediği

Dava, taşınmazın Haliç Düzenleme alanında kalması nedeniyle ve bu amaca yönelik olarak kamulaştırılmasına ilişkin İstanbul 15.Noterliğinin 17.4.1987/günlü, 014570 yevmiye numarasıyla tebliğ edilen işlemin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, Danıştay Altıncı Dairesinin 27.4.1992 günlü, 1992/1902 sayılı kararına uyularak, İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 7.9.1989/günlü, 1281 sayılı kararının incelenmesinden, Yemişkapanı, Kapalıçarşısının yerinde ve eldeki belgelere göre çevresindeki diğer yapılarla birlikte ihya edilmesinin daha doğru ve uygun olduğuna karar verildiği, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığınca kurul onayına sunulan 1/5000 ölçekli Tarihi Yarımada Koruma İmar Planı ve Nazım Plan raporunda da özel proje alanı olarak ayrıldığı gözlenen bu bölgenin korunması gerekli Kültürel, sosyal, ekonomik niteliklerini yaşatmaya ve gelecek kuşaklara aktarmaya yönelik planın bir an önce hazırlanmasına karar verildiği, bu durum karşısında uyuşmazlık konusu taşınmazı kamulaştırma yetkisinin 2863 sayılı Yasanın 15.maddesinin (a) bendine göre Kültür Bakanlığı’na ait olduğu, aynı fıkraya 3386 sayılı Yasanın 5. maddesiyle eklenen fıkranın olayda uygulanamayacağı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.

2863 sayılı Yasanın 15.maddesinin (c) fıkrasında; “korunması gerekli taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma alanları, imar planında yola, otoparka, yeşil sahaya rastlıyorsa bunların belediyelerce, sair kamu kurum ve kuruluşlarının bakım ve onarım ile görevli oldukları veya kullandıkları bu gibi kültür varlıklarının korunma alanlarının ise, bu kurum ve kuruluşlarca kamulaştırılması esastır.” hükmü yer almaktadır.

Dosyanın ve temyiz dilekçesinin birlikte incelenmesinden, Zindanhan ve çevresinin özel proje alanı olarak ayrılmış bulunduğu, bu projede dava konusu taşınmazın korunarak turizm amacıyla düzenlenecek saha içinde kaldığı, 2.11.1990 onay tarihli 1/5000 ölçekli Eminönü-Fatih Koruma Nazım İmar Planında yeşil alanda bulunduğu ve 2863 sayılı Yasa kapsamında korunması gerekli Kültür Varlığı niteliğinde de olmadığının anlaşılmış olması nedeniyle, 2863 sayılı Yasanın 15.maddesinin (C) fıkrası uyarınca yeşil alanda kalan bu taşınmazı kamulaştırmaya belediyenin yetkisinin bulunduğu açık olup, aksi yönde verilen İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle İstanbul 1.İdare Mahkemesinin 29.4.1993 günlü, 1993/687 sayılı kararının bozulmasına karar verildi.

AZLIK OYU: Dosyanın incelenmesinden dava konusu taşınmazın davalı belediyece 13.12.1984/onay tarihli 1/1000 ölçekli Haliç Düzenleme Alanı Uygulama İmar Planı uyarınca Haliç Düzenleme alanında kaldığından bahisle kamulaştırıldığı, ancak plan notları incelendiğinde, taşınmazın 1/1000 ölçekli Haliç Düzenleme Alanı Uygulama İmar Planında korunarak turizm amacıyla düzenlenecek saha içinde kaldığı bu durumda belediyenin bu amaçla kamulaştırma yapamayacağı daha sonra 1/5000 ölçekli 2.10.1990 onay tarihli Koruma Amaçlı İmar Planında taşınmazın yeşil alana ayrılması ile sonuçta kamulaştırma işlemine işlerlik kazandırıldığı anlaşılmaktadır.

Anayasal güvence altındaki mülkiyet hakkı elinden alınan kişilerin bu durumunun hangi hukuki nedene dayandığını, sağlıklı bir biçimde bilmeleri hukuk devleti anlayışının gereği olmalıdır. Bu nedenle idare, 1984/yılında yapılan bir plana dayalı olarak yaptığı kamulaştırma işlemi için bu plan yeni bir planla yürürlükten kalktıktan yıllar sonra yeni planda da taşınmazın kamulaştırılacak alan da kaldığını ileri sürerek kamulaştırma işlemine hayatiyet veremez.

Bu düşüncenin kabulü halinde taşınmazı kamulaştırılan kişi, sonraki planı kamulaştırma davasının reddine ilişkin kararla öğrenecek, ancak, aynı kararla taşınmazla ilgisi kesilmiş olacağından plana karşı dava açma hakkını kullanamamış olacaktır.

Ayrıca uyuşmazlık konusu taşınmazın bedel takdirinin 1986/yılı itibariyle yapılmış olması nedeniyle kamulaştırma bedeli yönünden de davacı aleyhine bir durum yaratılmış olacaktır ki bunu kabule de olanak bulunmamaktadır. Bütün bu nedenlerle temyize konu İdare Mahkemesi kararının sonucu itibariyle onanması gerekeceği görüşüyle karara katılmıyorum.