Davacı tarafından inşa edilen yapı, alanı itibariyle konut olarak kabul edilemeyeceği, ilave edilen iki işyerinin eski yapı ile tümden işyeri haline dönüştüğü nedeniyle bu işyerinin imar affından yararlanmasının mümkün bulunmadığı
Dava, davacının taşınmazının imar affından yararlandırılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin belediye işleminin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, herne kadar idarece 10.12.1986/günlü tutanağa dayalı olarak 10.11.1985/tarihinden sonra yapılan işyerine ait yapının imar affı kapsamında değerlendirilemeyeceği savunulmakta ise de, davacının daha evvel konut olarak yaptığı gecekondusunun temel inşaatı dahil tamamen yıkılarak yeniden işyeri inşaatı yaptığına dair bir tespit bulunmadığı, bu durumda temel inşaatın 10.11.1985/tarihinden önce yapıldığı sonucuna varılan işyerleri hakkında tespit ve değerlendirme işlemleri sonucunda bir karar verilmesi gerektiğinden, davacının imar affından faydalandırılması yönündeki başvurusunun reddi yolundaki işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, karar davalı belediye tarafından temyiz edilmiştir.
2981 sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik 8.maddesinin 2.fıkrasında tespit kapsamına, temel inşaatı tamamlanmış veya sömel betonları dökülmüş olmak kaydı ile hazine, belediye, İl Özel İdarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün idare etmekte olduğu arsa veya arazilerdeki inşaatına 10.11.1985/tarihinden önce başlanmış mesken, kısmen işyeri ve konut olarak kullanılan veya evvelce konut olarak kullanılıp sonra işyerine çevrilen gecekondular ile imar mevzuatına, ruhsat ve eklerine aykırı tüm yapıların dahil olduğu hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının ilk başvurusundaki 12.25 m2.lik bir alanı kapsayan yapıda konut olarak ihtiva etmesi gerekli asgari birimlerin bulunduğundan söz etmenin mümkün olamayacağı bu nedenle yapının konut olarak kabul edilemeyeceği gibi davacının bilahare 32 m2 ve 41 m2 olmak üzere tek katlı iki işyeri için yeniden af başvurusunda bulunduğu ve bunların 12.25 m2.lik alanın işyerlerine dönüşmesiyle meydana geldiğini kabul etmek fiilen mümkün olamayacağından bu işyerlerinin imar affından yararlandırılması mümkün değildir. Bu nedenle idare mahkemesince dava konusu işlemin iptaline karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyize konu İzmir 2.İdare Mahkemesinin 26.5.1992 günlü, 1992/618 sayılı kararının bozulmasına karar verildi.