1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 1994/3089 K: 1995/925 T: 9.3.1995


İdari yargıda keşif ve bilirkişi incelemelerinin davaya bakan idari yargı mercilerince yapılması gerekli olup, bu incelemeler delillerin tespitine ilişkin hükümlere dayanılarak adli yargı mercii tarafından yaptırılamaz.

İstemin Özeti: Diyarbakır İdare Mahkemesinin 10.2.1994 günlü, E:1991/71, K:1994/61 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bozulması istenilmektedir.

Tetkik Hakimi Düşüncesi: İdari, yargıda keşif ve bilirkişi incelemelerinin davaya bakan idari yargı mercileri tarafından yapılması gerekli olduğundan, 2577 sayılı Yasanın 58. maddesinin 2. fıkrasındaki delil tespitine ilişkin hükümlere dayanılarak mahalli adli yargı merci tarafından keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak bunun sonucuna göre işlemlerin iptaline karar verilmesinde isabet bulunmadığından temyize konu idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Türk Milleti Adına karar veren Danıştay Altıncı Dairesince tetkik hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü: Dava; … 323 parsel sayılı taşınmaza inşaat ruhsatı verilmesi yolundaki başvurunun reddine ilişkin 15.10.1990 günlü, 3686 sayılı davalı idare işleminin ve taşınmazın otopark yeri olarak ayrılmasına ilişkin imar planının iptali istemiyle açılmış, idare mahkemesince; mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte incelenmesinden dava konusu taşınmazın otopark alanı olarak tahsis edilmesinin planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına uygun olmadığı sonucuna varıldığından dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun “İdari Davalarda Delillerin Tespiti” başlıklı 58. maddesinin 2. fıkrasında “Davaya bakan Danıştay idare ve vergi mahkemeleri istemi uygun gördüğü takdirde üyelerden birini bu işle görevlendirebileceği gibi, tespitin mahalli idari veya adli yargı mercilerince yaptırılmasına da karar verebilir” hükmü kurala bağlanmış bulunmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden mahkemece yukarıda anılan yasa hükmü dayanak alınarak uyuşmazlığın çözümü için yapılması gerekli görülen keşif ve bilirkişi incelemesinin mahalli adli yargı merciince yaptırılması yolunda karar alındığı, bunun üzerine adli yargı mercinin tespit ettiği bilirkişi tarafından mahallinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan rapor esas alınarak dava konusu işlemlerin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.

Yukarıda anılan yasa hükmü delillerin tespitine ilişkin düzenlemeyi içermekte olup idari yargı yerlerince keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması yolunda mahalli idari veya adli yargı mercilerinin görevlendirileceği yolunda karar alınabileceğine ilişkin hüküm taşımamaktadır.

İdari yargıda keşif ve bilirkişi incelemelerinin davaya bakan idari yargı mercileri tarafından yapılması gerekli olduğundan 2577 sayılı Yasanın 58. maddesinin 2. fıkrasındaki delillerin tespitine ilişkin hükümlere dayanılarak mahalli adli yargı mercii tarafından keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak bunun sonucuna göre işlemlerin iptaline karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle temyize konu Diyarbakır İdare Mahkemesinin 10.2.1994 günlü, E:1991/71 K:1994/61 sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 9.3.1995 gününde oybirliği ile karar verildi.