Danıştay 6. Dairesi E: 1999/1643 K: 2000/2469 T. 26.4.2000

ÖZET: Manevi tazminat temelde gerçek bir tazmin aracı olmayıp doğrudan doğruya bir manevi tatmin aracıdır. Bir idari işlem veya eylem nedeniyle ızdırap duyan kişiye sadece tatmin aracı olan bir miktar para verilerek bu üzüntü ve sıkıntının tam olmasa bile bir miktar azaltılması temel amaçtır.

Uyuşmazlık konusu olayda, davacı bağımsız bölüm maliki olduğu binaya komşu parsel üzerine inşa edilen yapı nedeniyle huzurunun bozulduğunu, idarenin yargı kararının gereğini yerine getirmemesi nedeniyle 25 yıldır oturduğu daireyi terk ederek başka bir yere taşınmak zorunda kaldığını, yıllardır sürdürdüğü hukuk mücadelesi de dikkate alındığında çektiği acı ve sıkıntının kısmen de olsa karşılanması gerektiğini iddia etmektedir.

Bu durum karşısında, dava konusu olayda manevi teminatın koşulları bulunduğundan, davacının duyduğu elem ve sıkıntılarında dikkate alınması suretiyle uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, mahkeme, imar planı ve inşaat ruhsatının iptaline ilişkin idare mahkemesi kararının davalı idareye tebliğini izleyen günden itibaren hesaplanacak yasal faizin davacıya ödenmesine karar vermiş ise de, yerleşmiş yargısal içtihatlara göre, tazminata dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerekmektedir

TÜRK MİLLETİ ADINA, Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince gereği görüşüldü: Dava, davacının taşınmazına komşu … Mahallesi, 1017 ada, 5 parsel sayılı taşınmaz için verilen inşaat ruhsatının kesinleşen mahkeme kararları ile iptal edilmesine rağmen, yargı kararının uygulanmaması nedeniyle zarara uğratıldığından bahisle, 1.000.000.000.-lira maddi, 1.000.000.000.-lira manevi tazminatın, idarenin işlem tesis etmesi gerektiği iddia edilen tarihten itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmış: idare mahkemesince, mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen raporun dosyada bulunan bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilmesinden, davacının bağımsız bölüm maliki olduğu binaya komşu parselde üçüncü kişi tarafından inşa edilen yapı için verilen inşaat ruhsatının ve bu ruhsatın dayanağı olan, imar planının lejantında değişiklik yapılarak 0.5 m. olan su basman kotunun 2.50 m.ye çıkartılması yolundaki belediye meclisi kararının iptali istemiyle açılan davada Antalya İdare Mahkemesince verilen ve kesinleşen 27.6.1995 günlü, E: 1992/390, K: 1995/481 sayılı iptal kararın 17.7.1995 gününde davalı idareye tebliğ edilmesine rağmen uygulanmaması ve davacının 20.6.1996 günlü dilekçesi ile idareye yaptığı müracaatın reddi üzerine bu davanın açıldığı, bu durumda yargı kararının gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan maddi zararın tazmininin zorunlu olduğu, bilirkişilerin 18.7.1995 günü itibariyle davacının dairesinin ( bina cephesi, hava akımı, ışık, manzara gibi özelliklerin de dikkate alınması sonucunda ) ekonomik değerinde 850.000.000.- lira maddi kayıp olacağını belirlemiş olmaları nedeniyle bu meblağın 18.7.1995 gününden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, maddi tazminat isteminin fazlası ile manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş, bu karar taraflarca temyiz edilmiştir.

İdare mahkemesi kararının 850.000.000.-lira maddi tazminat isteminin kabulüne, fazlaya ilişkin kısmının ise reddine ilişkin bölümünde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.

Manevi tazminat temelde gerçek bir tazmin aracı olmayıp doğrudan doğruya bir manevi tatmin aracıdır. Bir idari işlem veya eylem nedeniyle ızdırap duyan kişiye sadece tatmin aracı olan bir miktar para verilerek bu üzüntü ve sıkıntının tam olmasa bile bir miktar azaltılması temel amaçtır.

Uyuşmazlık konusu olayda, davacı bağımsız bölüm maliki olduğu binaya komşu parsel üzerine inşa edilen yapı nedeniyle huzurunun bozulduğunu, idarenin yargı kararının gereğini yerine getirmemesi nedeniyle 25 yıldır oturduğu daireyi terk ederek başka bir yere taşınmak zorunda kaldığını, yıllardır sürdürdüğü hukuk mücadelesi de dikkate alındığında çektiği acı ve sıkıntının kısmen de olsa karşılanması gerektiğini iddia etmektedir.

Bu durum karşısında, dava konusu olayda manevi teminatın koşulları bulunduğundan, davacının duyduğu elem ve sıkıntılarında dikkate alınması suretiyle uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, mahkeme, imar planı ve inşaat ruhsatının iptaline ilişkin idare mahkemesi kararının davalı idareye tebliğini izleyen günden itibaren hesaplanacak yasal faizin davacıya ödenmesine karar vermiş ise de, yerleşmiş yargısal içtihatlara göre, tazminata dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, tazminat davasının açıldığı gün olan 18.10.1996 gününden itibaren yasal faize hükmedilmesi, fazlaya ilişkin istemin ise reddi gerekmektedir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın