1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 2000 3752 K: 2001/4397 T: 08/10/2001


3194 sayılı imar kanununun 42. maddesinin beşinci fıkrasının anayasa mahkemesince iptali sonucunda maddede belirtilen cezalara ilişkin uyuşmazlıkların idari bir işlemin yargısal denetiminde genel görevli olan idari yargı yerlerince çözülmesi gerektiği

İstemin Özeti: Manisa 5.İdare Mahkemesinin 13.1.2000 günlü, E:2000/12, K:2000/11 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bozulması istenilmektedir.

Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi:3194 sayılı İmar Kanununun 42.maddesinin beşinci fıkrasının Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi nedeniyle bu madde uyarınca verilen para cezalarına ilişkin uyuşmazlıkların idari işlemlerin yargısal denetiminde genel görevli olan idari yargı yerlerince çözümlenmesi gerektiğinden, davanın görev yönünden reddedilmesine ilişkin İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42.maddesi uyarınca imar para cezası verilmesine ilişkin 12.11.1999 günlü 52/183 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42.maddesi uyarınca verilen para cezalarına karşı yedi gün içinde Sulh Ceza Mahkemesine itiraz edilebileceğinin öngörüldüğü gerekçesiyle, davanın 2577 sayılı İdare Yargılama Usulü Kanununun 15/1-a maddesi uyarınca görev yönünden reddine karar verilmiş; karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun ceza hükümlerini düzenleyen 42.maddesinin beşinci fıkrasında: “Bu cezalara karşı cezanın tebliğinden itibaren yedi gün içinde Sulh Ceza mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak sonuçlandırılır. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir. “hükmü yer almıştır.

Anılan bu Yasa hükmü Anayasa Mahkemesinin 15.5.1997 günlü, E:1996/72, K:1997/51 sayılı kararıyla iptal edilmiş, iptal kararı ise 1.2.2001 günlü, 24305 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Anayasanın 153.maddesinin son fıkrası uyarınca yargı organlarını da bağlayıcı nitelikte bulunan Anayasa Mahkemesinin bu iptal kararının gerekçesinde; 3194 sayılı Yasa’daki düzenleniş biçimiyle yıkım kararına karşı idari yargıya başvurulacağı ancak, 42.maddenin beşinci fıkrasının birinci tümcesi kuralı uyarınca para cezasına karşı, cezanın tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde Sulh Ceza Mahkemesine itiraz edilebileceği, oysa yıkım kararının da, para cezasının da konusunu ruhsat alınmadan ya da ruhsata aykırı olarak yapılan yapının oluşturduğu, her iki kararın da aynı idare tarafından alındığı, idarenin aynı yapı için aldığı para cezasına ilişkin kararının da kamu gücünün kullanılmasıyla ilgili bir idari işlemin devamı ve idari bir yasağa aykırı davranan kişiye idari bir yaptırımın uygulanması niteliğinde, bir idari işlem olduğu, idari işlemin bir bölümünün idari yargının diğer bir bölümünün ise adli yargının denetiminde bırakılmasının yargılamanın bütünlüğünü bozacağı gibi, bu konuda hizmetin gereği haklı bir neden ve kamu yararı da bulunmadığı, bu nedenle imar para cezasına ilişkin uyuşmazlıkların çözümünde idari yargının yetkili olacağı belirtilmiştir.

Söz konusu kararın hüküm fıkrasının (c) bendiyle, Yüksek Mahkeme 3194 sayılı Yasanın 42.maddesinin beşinci fıkrasının iptali nedeniyle oluşan hukuki boşluğun doldurulması ve gerekli göreceği yeni düzenlemeleri yapması için Yasama organına süre tanımak amacıyla iptal hükmünün kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesini kararlaştırmış; ancak verilen bu süre içerisinde Yasama organınca herhangi bir yasal düzenleme yapılmamıştır.

Her ne kadar Anayasanın 153.maddesinin 3.fıkrası “Kanun, Kanun Hükmünde Kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri iptal kararlarının Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez” 5.fıkrası ise” iptal kararları geriye yürümez” kuralını taşımaktaysa da, Anayasa Mahkemesince bir Kanunun veya Kanun Hükmünde Kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasaya aykırı bulunarak iptal edildiği bilindiği halde eldeki davaların Anayasaya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasanın üstünlüğü prensibine ve Hukuk Devleti İlkesine aykırı düşeceği için uygun görülemeyeceğinden sözü edilen iptal kararının görülmekte olan davalara uygulanması gerektiğinde kuşku ve duraksamaya yer bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, Anayasa Mahkemesince verilen süre içerisinde yasama organınca konu ile ilgili henüz yeni bir yasal düzenleme yapılmamış olmakla birlikte, Anayasanın 153.maddesinin son fıkrasında yer verilen “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede yayımlanır ve Yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar” hükmü karşısında, Anayasa Mahkemesinin sözü edilen iptal kararının dava konusu uyuşmazlığın görülmekte olduğu yargı merciini bağladığı açık olduğu gibi bu kural gereğince yasama organı yapacağı düzenlemelerde konu ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararlarını göz önünde bulundurmak yükümlülüğündedir. Başta Yasama organı olmak üzere yasama ve yürütme, kararların yalnız sonuçları ile değil bir bütünlük içinde gerekçeleri ile de bağlıdır. Gerekçeleriyle birlikte kararlar, yasama işlemlerini değerlendirme ölçütlerini içerirler ve yasama etkinliklerini yönlendirme işlevi de görürler. Bu itibarla yasama organı düzenlemelerde bulunurken, iptal edilen yasalara ilişkin kararların sonuçları ile birlikte gerekçelerini de göz önünde bulundurmak zorundadır.

Yapılan bu irdelemeler sonucunda 3194 sayılı İmar Kanununun 42.maddesinin beşinci fıkrasının iptali sonucunda anılan cezalara ilişkin uyuşmazlıkların idari bir işlemin yargısal denetiminde genel görevli idari yargı yerlerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Bu nedenle imar para cezasının iptali istemiyle açılan davanın esasının incelenerek bir karar verilmesi gerektiğinden davanın görev yönünden reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

Diğer taraftan, İdare mahkemesince para cezasına karşı Sulh Ceza Mahkemesinde itiraz edilip edilmediği, itiraz edilmişse bu hususta verilen karar da göz önünde bulundurularak karar verilmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle Manisa İdare Mahkemesinin 13.1.2000 günlü, E:2000/12, K:2000/11 sayılı kararının BOZULMASINA, 4.240.000 lira karar harcı ile fazladan yatırılan 3.160.000 lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 8.10.2001 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY:3194 sayılı İmar Kanununun 42.maddesinin 5.fıkrasında yer alan: “Bu cezalara karşı cezanın tebliğinden itibaren yedi gün içinde sulh ceza mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak sonuçlandırılır. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir. “hükmü Anayasa Mahkemesinin 15.5.1997 günlü, E:1996/72, K:1997/51 sayılı kararıyla iptal edilmiş, bu karar ise 1.2.2001 günlü, 24305 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

Söz konusu kararın hüküm fıkrasının (c) bendiyle, Anayasa Mahkemesi, 3194 sayılı Yasanın 42.maddesinin beşinci fıkrasının iptali nedeniyle oluşan hukuki boşluğun doldurulması ve gerekli göreceği yeni düzenlemeleri yapması için Yasama organına süre tanımak amacıyla iptal hükmünün kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesini kararlaştırmış; ancak bu süre içerisinde bir yasal düzenleme yapılmamıştır.

Mahkemelerin görevleri kanunla belirlenir. Yasama organınca 3194 sayılı Yasanın 42.maddesi uyarınca verilecek para cezalarına karşı yapılacak itirazlara ilişkin uyuşmazlıkların hangi yargı yerince görüleceği hususunda Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı göz önünde bulundurularak bir yasal düzenleme yapılmadığından, dava konusu olayda uyuşmazlığın çözümünün idare mahkemesinin görev alanına girdiğinin kabulüne olanak bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenle, davanın görev yönünden reddi yolundaki temyize konu İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.