1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 2002/2922 K: 2003/5324 T: 03/11/2003


Davacılara ait taşınmazlar yapı yapılamayacak olan kıyı ve sahil şeridinin ilk 50 metrelik bölümünde kaldığından ve parselasyon paftasında da buradaki taşınmazlar park olarak gösterildiğinden eski yerinin daha değerli olmasının mümkün olmadığı ve bulunduğu yer dışında imar parseli verilmesinin mevzuata uygun

İstemin Özeti: Edirne İdare Mahkemesinin 20.9.2001 günlü, E:2001/608, K:2001/687 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bozulması istenilmektedir.

Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi: Davacılara ait 125 ada, 57 ve 114 parsel sayılı taşınmazların 3621 sayılı Kıyı Kanununa göre yapı yapılamayacak olan kıyı ve sahil şeridinin ilk 50 metrelik bölümü içinde kaldığı ve dava dosyasında bulunan parselasyon işlemine ait paftada da davacının kadastral parsellerinin bulunduğu yerde oluşturulan taşınmazların park alanı olarak gösterildiği ve bu yerde imar parseli oluşturularak tahsis yapılamayacağı; ayrıca, kadastral parsellerin bitişiğinde ve yakınında oluşturulan imar parsellerinin de o yerlerdeki kadastral parsel maliklerine verildiği dikkate alındığında, davacıya parselasyon işlemine tabi tutulan taşınmazlarına karşılık olarak fiziki ve teknik zorunlulukların göz önünde bulundurulması suretiyle kadastral parsellerin dışındaki yerdeki imar parsellerinden tahsis yapılmasında mevzuata aykırılık bulunmadığından, aksi yönde verilen temyize konu idare mahkemesi kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, ?, ? İlçesi, ? Mahallesi, 125 ada, 57 ve 114 parsel sayılı taşınmazların bulunduğu bölgede 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca yapılan parselasyon işleminin ve bu işleme yönelik itirazın reddine ilişkin 23.6.2000 günlü, 23/165 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporla dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu taşınmazların güney cepheleri kıyı kenar çizgisinden itibaren yaklaşık 5 metre içerde iken, taşınmazların denize olan yakınlığı göz ardı edilerek denize yakın olarak oluşturulan imar adalarından davacılara yer verilmeyerek daha kuzeyde ve denizden uzaktaki imar parsellerinden yer verildiği, davacıların kadastral parsellerinin kuzeyinde yer alan kadastral parsel sahiplerine eski yerlerinde ve denize daha yakın yerde oluşturulan imar parsellerinden tahsis yapıldığı anlaşıldığından, dava konusu işlemlerde mevzuata ve hakkaniyete uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş; karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesinde: “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve resen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır. Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında “düzenleme ortaklık payı” olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde otuzbeşini geçemez. Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan yerlerin ihtiyacı olan yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, cami ve karakol gibi umumi hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarda kullanılamaz…” hükmü yer almaktadır.

Dosyanın incelenmesinden, davacılara ait 125 ada, 57 ve 114 parsel sayılı taşınmazların 3621 sayılı Kıyı Kanununa göre yapı yapılamayacak olan kıyı ve sahil şeridinin ilk 50 metrelik bölümü içinde kaldığı ve dava dosyasında bulunan parselasyon işlemine ait paftada da davacının kadastral parsellerinin bulunduğu yerde oluşturulan taşınmazların park alanı olarak gösterildiği ve bu yerde imar parseli oluşturularak tahsis yapılamayacağı; ayrıca, kadastral parsellerin bitişiğinde ve yakınında oluşturulan imar parsellerinin de o yerlerdeki kadastral parsel maliklerine verildiği anlaşılmaktadır.

Davacıların kadastral parsellerinin yeri ve bu yerde imar parseli oluşturularak tahsis yapılamayacağı dikkate alındığında, dava konusu parselasyon işlemiyle fiziki ve teknik zorunluluklar da göz önünde bulundurularak kadastral parsellerin dışında oluşturulan imar parsellerinden tahsis yapılmasında mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.

Bu durumda, dava konusu parselasyon işleminin iptali yolunda verilen idare mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle Edirne İdare Mahkemesinin 20.9.2001 günlü, E:2001/608, K:2001/687 sayılı kararının BOZULMASINA, 10.120.000.- lira karar harcı ile fazladan yatırılan 7.530.000.- lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 3.11.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.