1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 2002/628 K: 2002/1324 T: 6.3.2002


3194 sayılı İmar Kanununun 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesine ilişkin Belediye Encümeni kararına dayanılarak düzenlenen ihbarnameye karşı açılan davanın idari yargı alanında genel görevli olan İdare Mahkemelerinde çözümlenmesi gerektiğinden adli yargı yerinin görevli olduğu yolunda verilen idare mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

İstemin Özeti: 3194 sayılı Yasanın 42. maddesi uyarınca 5,000,000,000.- lira para cezası verilmesine ilişkin 14/09/2000 günlü, 34-78 sayılı belediye encümeni kararına dayanılarak düzenlenen 2262 sayılı ihbarnamenin iptali istemiyle açılan davanın, 3194 sayılı Yasanın 42. maddesi uyarınca verilen para cezalarına karşı adli yargı yerinde dava açılması gerektiği gerekçesiyle görev yönünden reddi yolunda Muğla İdare Mahkemesince verilen 26/04/2001 günlü, E: 2001/568, K: 2001/40 sayılı kararın; belediyece, 14/09/2000 günlü, 34-78 sayılı belediye encümeni kararı ile 3194 sayılı Yasanın 42. maddesine göre verilen para cezası için ihbarname düzenlenerek tebliğ edildiği ve davanın da bu ihbarnameye karşı açıldığının anlaşıldığı, davanın konusunun ihbarname şeklinde düzenlenen bir idari işlem olduğu, her ne kadar 3194 sayılı Yasanın 42. maddesine göre verilen para cezasına karşı anılan maddenin olay tarihinde yürürlükte bulunan 5. fıkrasına göre Sulh Ceza Mahkemesine dava açılması gerekir ise de, bu konuda düzenlenen ödeme emri ve ihbarnamelere karşı açılacak davaların idare mahkemelerinde çözümlenmesi gerektiği, kaldı ki, Anayasa Mahkemesinin 01/02/2001 günlü, 24305 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak 6 ay sonra yürürlüğe giren 15/05/1997 günlü, E: 1996/72, K: 1997/51 sayılı kararı ile, 3194 sayılı Yasanın 42. maddesinin 5. fıkrasında yer alan, “bu cezalara karşı cezanın tebliğinden itibaren yedi gün içinde Sulh Ceza Mahkemesine başvurulur” hükmünün de iptal edildiği, olayda da, 3194 sayılı Yasanın 42. maddesine göre para cezası verilmesine ilişkin 14/09/2000 günlü, 34-78 sayılı belediye encümeni kararına karşı Sulh Ceza Mahkemesine itirazda bulunulduğu dava dilekçesinde belirtilmekte olup, anılan belediye encümeni kararına dayanılarak düzenlenmiş bulunan ihbarnameye karşı açılan bu davanın çözümünün ise, İdare Mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 51. maddesi uyarınca Danıştay Başsavcılığı tarafından temyizen Kanun Yararına bozulması istenilmektedir.

Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi: Dava, 14/09/2000 günlü, 34- 78 sayılı belediye encümeni kararına dayanılarak düzenlenen 2262 sayılı ihbarnamenin iptali istemiyle açılmıştır.

Olay tarihinde yürürlükte bulunan 3194 sayılı Yasanın 42. maddesi hükmüne göre imar para cezasına karşı Sulh Ceza Mahkemesine itiraz edilmesi gerekmekte ise de, bu hükmün Anayasa Mahkemesince iptali nedeniyle artık 42. maddeden kaynaklanan uyuşmazlıklara da idari mahkemelerince bakılması zorunludur. Olayda ise, 14/09/2000 günlü, 34-78 sayılı belediye encümeni kararına karşı Bodrum Sulh Ceza Mahkemesine itirazda bulunulduğunun dava dilekçesinde belirtildiği, anılan belediye encümeni kararına dayanılarak 3194 sayılı Yasanın 42. maddesi gereğince tahakkuk eden para cezasının 1 ay içinde ödenmesi yolunda tesis edilen işleme karşı dava açıldığı, dolayısıyla dava konusu işlemin bir idari işlem olduğu ve uyuşmazlığın idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği açıktır.

Bu nedenle, 3194 sayılı İmar Kanununun 42. maddesi uyarınca verilen para cezasına dayanılarak düzenlenen ihbarnameye karşı açılan davanın idari yargı alanında ve görevli İdare Mahkemesinde çözümlenmesi gerektiğinden adli yargı yerinin görevli olduğu yolunda verilen idare mahkemesi kararında isabet görülmediğinden kanunun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, 3194 sayılı Yasanın 42. maddesi uyarınca 5,000,000,000.- lira para cezası verilmesine ilişkin 14/09/2000 günlü, 34-78 sayılı belediye encümeni kararına dayanılarak düzenlenen ihbarnamenin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, 3194 sayılı Yasanın 42. maddesi uyarınca verilen para cezalarına karşı 7 gün içinde adli yargı yerine itiraz edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın 2577 sayılı Yasanın 15/1-a maddesi uyarınca görev yönünden reddine karar verilmiş; temyiz edilmeyerek kesinleşen bu karara karşı Danıştay Başsavcısı tarafından Kanun yararına bozulması isteminde bulunulmuştur.

Dosyanın incelenmesinden, 14/09/2000 günlü, 34-78 sayılı belediye encümeni kararı ile 3194 sayılı Yasanın 42. maddesi uyarınca para cezası verildiği, dava konusu işlemle de 42. madde uyarınca verilen para cezası için ihbarname düzenlendiği ve bu ihbarnameye karşı dava açıldığı anlaşılmıştır.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun, 42. maddesinin dördüncü fıkrasında: “… yukarıdaki fıkralarda gösterilen cezalar ilgisine göre doğrudan doğruya belediyeler veya en büyük mülki amir tarafından verilir.” hükmü ile dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan Beşinci fıkrasında ise “Bu cezalara karşı cezanın tebliğinden itibaren yedi gün içinde Sulh Ceza mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak sonuçlandırılır. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.” hükmü yer almıştır.

Yukarıda anılan yasal düzenlemeden, Sulh Ceza mahkemesinin görev alanına giren uyuşmazlığın sadece para cezası verilmesine ilişkin belediye encümeni kararına karşı yapılan itiraz olduğu, bu konuda çıkacak diğer uyuşmazlıkların ise (para cezasının vadesini belirlemeye yönelik ihbarname tebliği, alacağın tahsiline ilişkin ödeme emri düzenlemesi gibi) görüm ve çözümünün idari yargının görev alanına girdiği anlaşılmaktadır.

Bu nedenle, 3194 sayılı İmar Kanununun 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesine ilişkin Belediye Encümeni kararına dayanılarak düzenlenen ihbarnameye karşı açılan davanın idari yargı alanında genel görevli olan İdare Mahkemelerinde çözümlenmesi gerektiğinden adli yargı yerinin görevli olduğu yolunda verilen idare mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

Öte yandan, 3194 sayılı Yasanın 42. maddesi Anayasa Mahkemesinin 15/05/1997 günlü, E: 1996/72, K: 1997/51 sayılı kararıyla iptal edilmiş, iptal kararı ise 01/02/2001 günlü, 24305 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış ve Resmi Gazetede yayımlanmasından 6 ay sonra yürürlüğe gireceği kurala bağlanmıştır.

Anayasanın 153. maddesinin son fıkrası uyarınca yargı organlarını da bağlayıcı nitelikte bulunan Anayasa Mahkemesinin bu iptal kararının gerekçesinde; 3194 sayılı Yasadaki düzenleniş biçimiyle yıkım kararına karşı idari yargıya başvurulacağı ancak, 42. maddenin beşinci fıkrasının birinci tümcesi kuralı uyarınca para cezasına karşı, cezanın tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde Sulh Ceza Mahkemesine itiraz edilebileceği, oysa yıkım kararının da, para cezasının da konusunu ruhsat alınmadan ya da ruhsata aykırı olarak yapılan yapının oluşturduğu, her iki kararın da aynı idare tarafından alındığı, idarenin aynı yapı için aldığı para cezasına ilişkin kararının da kamu gücünün kullanılmasıyla ilgili bir idari işlemin devamı ve idari bir yasağa aykırı davranan kişiye idari bir yaptırımın uygulanması niteliğinde bir idari işlem olduğu, idari işlemin bir bölümünün idari yargının diğer bir bölümünün ise adli yargının denetiminde bırakılmasının yargılamanın bütünlüğünü bozacağı gibi bu konuda hizmetin gereği haklı bir neden ve kamu yararı da bulunmadığı, bu nedenle imar para cezasına ilişkin uyuşmazlıkların çözümünde idari yargının yetkili olacağı belirtilmiştir.

Söz konusu kararın hüküm fıkrasının (c) bendiyle, Yüksek Mahkeme 3194 sayılı Yasanın 42. maddesinin beşinci fıkrasının iptali nedeniyle oluşan hukuki boşluğun doldurulması ve gerekli göreceği yeni düzenlemeleri yapması için Yasama organına süre tanımak amacıyla iptal hükmünün kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesini kararlaştırmış; ancak verilen bu süre içerisinde Yasama organınca herhangi bir yasal düzenleme yapılmamıştır.

Her ne kadar Anayasanın 153. maddesinin 3. fıkrası “Kanun, Kanun Hükmünde Kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez” 5. fıkrası ise” iptal kararları geriye yürümez” kuralını taşımaktaysa da, Anayasa Mahkemesince bir Kanunun veya Kanun Hükmünde Kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasaya aykırı bulunarak iptal edildiği bilindiği halde eldeki davaların Anayasaya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasanın üstünlüğü prensibine ve Hukuk Devleti İlkesine aykırı düşeceği için uygun görülemeyeceğinden sözü edilen iptal kararının görülmekte olan davalara uygulanması gerektiğinde kuşku ve duraksamaya yer bulunmamaktadır.

Anayasa Mahkemesince verilen süre içerisinde yasama organınca konu ile ilgili henüz yeni bir yasal düzenleme yapılmamış olmakla birlikte, Anayasanın 153. maddesinin son fıkrasında yer verilen “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede yayımlanır ve Yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar” hükmü karşısında, Anayasa Mahkemesinin sözü edilen iptal kararının dava konusu uyuşmazlığın görülmekte olduğu yargı merciini bağladığı açık olduğu gibi bu kural gereğince yasama organı yapacağı düzenlemelerde konu ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararlarını göz önünde bulundurmak yükümlülüğündedir. Başta Yasama organı olmak üzere yasama ve yürütme, kararların yalnız sonuçları ile değil bir bütünlük içinde gerekçeleri ile de bağlıdır. Gerekçeleriyle birlikte kararlar, yasama işlemlerini değerlendirme ölçütlerini içerirler ve yasama etkinliklerini yönlendirme işlevi de görürler. Bu itibarla yasama organı düzenlemelerde bulunurken, iptal edilen yasalara ilişkin kararların sonuçları ile birlikte gerekçelerini de göz önünde bulundurmak zorundadır.

Bakılan davada İdare Mahkemesince kararın verildiği 26/04/2001 gününde 3194 sayılı İmar Kanununun 42.nci maddesinden doğan tüm uyuşmazlıkların, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı karşısında, idare mahkemelerince çözümlenmesi gerektiğinden, İdare Mahkemesi kararında bu yönden de hukuki isabet görülmemiştir.

SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcılığının temyiz isteminin kabulüne, kesinleşmiş bulunan Muğla İdare Mahkemesinin 26/04/2001 günlü, E: 2001/568, K: 2001/40 sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51. maddesine göre Kanun yararına ve hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığına gönderilmesine ve Resmi Gazetede yayımlanmasına 06/03/2002 gününde esasta oybirliği gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY: Anayasanın 153. maddesinde kanun hükümlerinin Anayasa Mahkemesi kararlarının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihten itibaren yürürlükten kalkacağı, gereken hallerde iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihin ayrıca kararlaştırılacağı iptal kararlarının geriye yürüyemeyeceği hükme bağlanmıştır.

Anayasa Mahkemesinin 3194 sayılı İmar Kanununun 42. maddesinin uyuşmazlık konusu fıkrasını iptal eden kararı 01/02/2001 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış ve kararın 6 ay sonra yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.

İdare Mahkemesinin para cezasına ilişkin görevden ret kararı Anayasa Mahkemesi kararından önce verilmiştir. İdare Mahkemesinin o tarihte yürürlükte olan 3194 sayılı Yasanın 42. maddesinin ilgili fıkrası uyarınca davayı görevden reddetmesi yasa hükmü uyarınca zorunludur.

Temyiz aşamasında Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesinin esas alınarak bozma sebebi sayılması kararın geriye yürütülmesi sonucunu doğurucu nitelikte olduğundan kabulü mümkün değildir.

Öte yandan söz konusu kararın hüküm fıkrasının (c) bendiyle, Anayasa Mahkemesi, 3194 sayılı Yasanın 42. maddesinin beşinci fıkrasının iptali nedeniyle oluşan hukuki boşluğun doldurulması ve gerekli göreceği yeni düzenlemeleri yapması için Yasama organına süre tanımış ve iptal hükmünün kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesini kararlaştırmış; ancak bu süre içerisinde henüz yasal bir düzenleme yapılmamıştır.

Mahkemelerin görevleri kanunla belirlenir. Yasama organınca 3194 sayılı Yasanın 42. maddesi uyarınca verilecek para cezalarına karşı yapılacak itirazlara ilişkin uyuşmazlıkların hangi yargı yerince görüleceği hususunda Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı göz önünde bulundurularak bir yasal düzenleme yapılmadığından, dava konusu olayda bu aşamada uyuşmazlığın çözümünün idare mahkemesinin görev alanına girdiğinin kabulüne olanak bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenle, kanun yararına bozma yönündeki Dairemiz kararının bu hususa ilişkin gerekçe kısmına katılmıyorum.