1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 2003/1722 K: 2004/5815 T: 19/11/2004


Özel çevre koruma bölgesinde her ölçekteki imar planlarında ve bu planlardaki değişiklikleri yapmak, revize etmek ve re’sen onamak yetkisi özel çevre kurumuna ait olduğundan belediye meclisince plana karşı itirazı görüşülerek anılan kuruma iletilmesi yolunda alınan karar, bir görüş içeren, idari davaya konu olmayacak kesin ve yürütülebilir nitelikte bulunmayan işlem olduğu

İstemin Özeti: Muğla İdare Mahkemesinin 29.8.2002 günlü, E:2001/392, K:2002/622 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi: İmar planı yapma yetkisi Özel Çevre Koruma Bölgesinde kalan yerlerde belediyeye ait olmadığından, plana yapılan itirazın görüşülmesi sonucu verilen karar idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu işlem kimliği kazanamayacağı, dolayısıyla davanın bu kısmında sonucu itibariyle isabetsizlik bulunmadığı, bu gerekçeyle anılan mahkeme kararının anılan kısmının onanması, yıkım konusunda ise, belediye ve mücavir alanlar içerisinde yıkım yetkisi belediye encümenine ait bulunduğu, belediye meclisince karar alınmasında hukuka uyarlık görülmediği, bu nedenle dava konusu belediye meclisi kararının bu kısmının iptali gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, Muğla, Fethiye, ? Mevkii, ? a pafta, ? ada, ? parsel taşınmazda yer alan yapının 15 metrelik taşıt yoluna taşan kısmında yolun 13 metreye düşürülmesine ilişkin Özel Çevre Kurumu Başkanlığınca 1.2.1999 günü onaylanan plana askı süresi içinde yapılan itirazın kabulü ile yapının yolda kalan kısmının yıkımı yolundaki 27.10.1999 günlü, 87 sayılı belediye meclisi kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, davacıya ait taşınmazın 15 metrelik taşıt yoluna tecavüzlü bulunduğunun tartışmasız olduğu 15 metrelik taşıt yolunun ise 13 metreye düşürülmesinin olanaklı olmadığı anlaşıldığından dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

383 sayılı Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı Kurulmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin 1. maddesinde: “Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin amacı 2872 sayılı Çevre Kanununun 9. maddesine göre “Özel Çevre Koruma Bölgesi” olarak ilan edilen ve edilecek alanların sahip olduğu çevre değerlerini korumak ve mevcut çevre sorunlarını gidermek için tüm tedbirleri almak, bu alanların koruma ve kullanma esaslarını belirlemek, imar planlarını yapmak, mevcut her ölçekteki plan ve plan kararlarını revize etmek ve re’sen onaylamak üzere Çevre Bakanlığına bağlı ve Tüzel Kişiliğe sahip Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığının kurulması ile bu Kurumun teşkilat ve görevlerine ilişkin esasları düzenlemektir.” 3194 sayılı İmar Kanununun 32. maddesinde ise: “Bu Kanun hükümlerine göre ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılar hariç; ruhsat alınmadan yapıya başlandığı veya ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapıldığı ilgili idarece tespiti, fenni mesulce tespiti ve ihbarı veya herhangi bir şekilde bu duruma muttali olunması üzerine, belediye veya valiliklerce o andaki inşaat durumu tespit edilir. Yapı mühürlenerek inşaat derhal durdurulur. Durdurma, yapı tatil zaptının yapı yerine asılmasıyla yapı sahibine tebliğ edilmiş sayılır. Bu tebligatın bir nüshası da muhtara bırakılır. Bu tarihten itibaren en çok bir ay içinde yapı sahibi, yapısını ruhsata uygun hale getirerek veya ruhsat alarak, belediyeden veya valilikten mühürün kaldırılmasını ister. Ruhsata aykırılık olan yapıda, bu aykırılığın giderilmiş olduğu veya ruhsat alındığı ve yapının bu ruhsata uygunluğu, inceleme sonunda anlaşılırsa, mühür, belediye veya valilikçe kaldırılır ve inşaatın devamına izin verilir. Aksi takdirde, ruhsat iptal edilir, ruhsata aykırı veya ruhsatsız yapılan bina, belediye encümeni veya il idare kurulu kararını müteakip, belediye veya valilikçe yıktırılır ve masrafı yapı sahibinden tahsil edilir.” kuralları yer almıştır.

Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından kendisine ait imar parseli üzerine 2.10.1972 tarihli Yapı Ruhsatı ile 1 katlı 98.72 metrekarelik inşaat yapıldığı, daha sonra ruhsatsız yapılan 30 metrekarelik 2.katın 2981 sayılı Yasa uyarınca 23.10.1986 günü ruhsata bağlandığı ancak 19.7.1991 günü yapılan parselasyon işlemi sonucu davacının ruhsatlı yapısının bir kısmının 15 metrelik taşıt yoluna tecavüzlü hale geldiği, bu nedenle Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığınca 1.2.1999 günü yapılan imar planı değişikliğiyle anılan kısmında taşıt yolunun 13 metreye düşürüldüğü bu plan askı süresi içinde yapılan itirazların kabul edilerek yolda kalan kısımların yıktırılmasına ilişkin 27.10.1999 günlü, 87 sayılı belediye meclisi kararının alındığı, Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığınca belediye meclisi kararı doğrultusunda taşıt yolu genişliğinin 15 metre olarak belirlenmesine ilişkin 23.6.2000 günlü imar planı değişikliği yapıldığı anlaşılmaktadır.

Davanın belediye meclisince yapılan imar planı değişikliğine karşı askı süresi içerisinde yapılan itirazların karara bağlanması yönünden, Özel Çevre Koruma bölgesinde her ölçekteki imar planlarında ve bu planlardaki değişiklikleri yapmak, revize etmek ve re’sen onama yetkisi Özel Çevre Koruma Kurumuna ait olduğundan belediye meclisince plana karşı itirazın görüşülerek anılan Kuruma iletilmesi yolunda alınan karar, bir görüş içeren, idari davaya konu olmayacak kesin ve yürütülebilir nitelikte bulunmayan işlem kimliğinde bulunmaktadır.

Belediye Meclisi kararının yıkıma ilişkin yönüne gelince; 3194 sayılı Yasanın 32.maddesinin yukarıda içeriği yer alan düzenlemelerine göre, ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı olarak yapılan inşaatlar nedeniyle belediye ve mücavir alanlar içerisinde yıkım konusunda karar alma yetkisinin belediye encümenine ait bulunduğu, belediye meclisince karar alınmasına olanak bulunmadığı gibi ruhsatlı olan yapının sonradan imar planı uyarınca imar yoluna tecavüzlü hale gelmesi durumunda hukuka uygun yapılmış kısımların da kamulaştırılmadan yıkılmasının hukuken kabulü mümkün değildir.

Bu durumda, yukarıda açıklanan konular değerlendirilmeden davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, Muğla İdare Mahkemesinin 29.8.2002 günlü, E:2001/392, K:2002/622 sayılı kararının BOZULMASINA, 16.090.000.-lira karar harcı ile fazladan yatırılan 11.970.000.- lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 19.11.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.