Kamulaştırılan taşınmazın malikinin taşınmaz ile mülkiyet ilişkisi sona erdiğinden, imar planının iptali istemiyle açtığı davada dava açma ehliyetinin bulunmadığı hk.<
İstemin Özeti: Trabzon İdare Mahkemesinin 17.9.2003 günlü, E: 2003/773, K: 2003/690 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi Leyla Kodakoğlu’nun Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Sefer Yıldırım’ın Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Rize, Pazar, Gazi Mahallesi, ? ada, ?, ?, ?, ?, .., ve ? parsel sayılı taşınmazlara ilişkin mevzi imar planının onaylanması yolundaki 18.6.1997 günlü, 24 sayılı belediye meclisi kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden davacıların dava konusu mevzi imar planına dayalı olarak tesis edilen kamulaştırma işlemine karşı daha önce açtıkları davanın Trabzon İdare Mahkemesinin 17.3.1999 günlü, E.1998/978, K: 1999/323 sayılı kararıyla reddedildiği, bu kararın Danıştay Altıncı Dairesinin 6.11.2000 günlü, E: 1999/4997 K: 2000/5500 sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği, anılan davada düzenleyici işlem niteliğinde olan imar planının iptalinin istenilmediği ve Danıştay kararının tebliğinden itibaren süresi içinde de dava açılmadığı, dava açma süresinin geçirilmesinden çok sonra 15.5.2003 günlü dilekçe ile taşınmazın imar durumu istenilerek bu davanın açıldığı anlaşıldığından, anılan başvurunun dava açma süresini başlatmayacağı ve 18.6.1997 günlü mevzi imar planının iptali istemiyle 18.7.2003 gününde açılan davada süreaşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın 2577 sayılı Yasa’nın 15/1-b maddesi uyarınca reddine karar verilmiş, bu karar davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, Rize, Pazar, Gazi Mahallesi, ? ada, ?,?, ?, ?, ? ve ? parsel sayılı taşınmazları kapsayan alanda 18.6.1997 günlü, 24 sayılı belediye meclisi kararıyla mevzi imar planının onaylandığı, bu plana dayalı olarak kamulaştırma işlemi tesis edildiği, davacıların bu kamulaştırma işlemine karşı açtıkları davanın Trabzon İdare Mahkemesinin 17.3.1999 günlü, E.1998/978, K: 1999/323 sayılı kararıyla reddedildiği, bu kararın Danıştay Altıncı Dairesinin 6.11.2000 günlü, E: 1999/4997 K: 2000/5500 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmesinden sonra, davacıların 15.5.2003 günlü dilekçeyle idareye başvuruda bulunduğu ve taşınmazın imar durumu hakkında bilgi isteyerek bu davayı açtıkları anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 8.6.2000 günlü, 4577 sayılı Kanunla değişik 2.maddesinde idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar “iptal davası” olarak tanımlanmış olup, bu davalar idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli araçlardandır.
Ancak, yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması koşuluna ihtiyaç vardır. Her olay ve davada, yargı merciine başvurarak dava açan kişinin menfaatinin, iptali istenen işlemle ne ölçüde ihlal edildiğinin takdiri de yargı mercilerine bırakılmıştır. İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi kişisel, meşru, güncel bir menfaatin bulunması halinde gerçekleşecektir. Başka bir anlatımla, iptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinden söz edilebilmesi için, davacıyı etkilemesi, yani davacının kişisel menfaatini ihlal etmesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunması gerekmektedir. Aksi halde, kişilerin kendisine etkisi bulunmayan, menfaatlerini ihlal etmeyen idari işlemler hakkında da iptal davası açma hakkı doğar ve bu durum idarenin işleyişini olumsuz etkiler.
Uyuşmazlık konusu olayda, davacılara ait taşınmazın davalı idarece kamulaştırıldığı, bu işleme karşı açılan davanın İdare mahkemesince reddedildiği ve kararın Danıştay 6.Dairesi tarafından onanarak kesinleştiği açık olduğundan, taşınmaz ile mülkiyet ilişkisi sona eren davacının mevzi imar planının iptali istemiyle açtığı bu davada dava açma ehliyetinin varlığından söz edilemez.
Bu durumda, davacının dava açma ehliyeti bulunmadığından, davanın süreaşımı nedeniyle reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında sonucu itibariyle isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyize konu Trabzon İdare Mahkemesinin 17.9.2003 günlü, E: 2003/773, K: 2003/690 sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA, fazla yatırılan 12.00-YTL (12.000.000.-lira) harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 25.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.