1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 2003/8151 K: 2005/5673


Eski eser tescilli yapının büyük ölçüde yıkılmış olmasının eski eser tescil kapsamından çıkarılması için gerekçe olamayacağı; doğal ve kültürel varlıkları koruma envanterine yapılan kayıtların ve bu kayıtların dayanağını oluşturan fotoğraflardaki verilen değerlendirilmesi sonucunda eski eser tesciline ilişkin işlemin mevzuata uygunluğunun değerlendirilmesi gerektiği hakkında.

İstemin Özeti: Kayseri İdare Mahkemesinin 17.7.2003 günlü, E: 2002/1416, K: 2003/839 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Danıştay Tetkik Hakimi Leyla Kodakoğlu’nun Düşüncesi: Dava, davacıya ait yapının korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmesine ilişkin koruma kurulu kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, yapının büyük ölçüde yıkılmış olması nedeniyle eski durumuna getirilmesini sağlayacak yeterli veri de bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş; bu karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.

Eski eser tescilli yapının yıkılmış olması nedeniyle, mevcut durumu itibariyle kültür varlığı özelliği taşımadığı yorumunun yapılması, bu nitelikteki yapıların yıkılarak eski eser tescili kapsamından çıkartılması sonucunu doğurur ki, bu değerlendirme korunarak gelecek kuşaklara aktarılması gereken değerlerimizden olan eski eser tescilli yapıların korunmasını olanaksız kılar.

Uyuşmazlık konusu yapının eski eser olarak tesciline yönelik olarak koruma kurulu Müdürlüğü uzmanlarınca yapılan inceleme sonucunda düzenlenen raporda, Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Envanterine yapılan kayıtlarda ve bu kayıtların dayanağını oluşturan fotoğraflarda yapının sahip olduğu özelliklerinden bahsedilmektedir. Yapı keşif tarihi itibariyle yıkılmış ise de, anılan belgelerdeki ve fotoğraflardaki verilerin değerlendirilmesi suretiyle eski eser tesciline ilişkin dava konusu işlemin hukuka uygunluğunun incelenmesi gerekmektedir.

Bu nedenle, anılan bilgi ve belgeler uyarınca, yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle dava konusu işlemin mevzuata uygunluğunun değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmış, idare mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Ahmet Alaybeyoğlu’nun Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, Nevşehir, Merkez, … Mahallesinde bulunan, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazın üzerinde bulunan davacıya ait yapının korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmesine ilişkin … günlü, … sayılı Nevşehir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen düzenlenen raporun dosyada bulunan bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilmesi sonucunda; kentin ticaret alanına yakın konumdaki uyuşmazlık konusu yapının bulunduğu bölgenin yüksek katlı binalarla çevrİli olduğu ve doku bütünlüğü büyük oranda bozulmuş olan bu bölgedeki yapının çok büyük bölümünün yıkıldığı, yapının özgün durumuna ait fikir verecek herhangi bir kalıntının tespit edilemediği, ayrıca yapının yıkılmadan önce rölevesinin de hazırlanmadığı, yıkılmadan önceki durumuna ait tek belgenin cephe fotoğrafları olduğu, mevcut durumu itibariyle bulunduğu sokağa kimlik veren bir yapı niteliğini taşımadığı, büyük ölçüde yıkılmış olması nedeniyle eski durumuna getirilmesini sağlayacak yeterli veri de bulunmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde mevzuata uyarlık görülmediği gerekçesiyle iptaline karar verilmiş; bu karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, Nevşehir Belediye Başkanlığı İmar İşleri Müdürlüğünün 8.8.2002 günlü, 617 sayılı yazısı ile yıkılacak derecede tehlikeli durumdaki uyuşmazlık konusu yapının korunması gerekli kültür varlığı niteliği taşıyıp taşımadığı hususunun koruma kurulunca değerlendirilmesinin istenildiği, koruma kurulu Müdürlüğü uzmanlarının yerinde yaptıkları inceleme sonrasında düzenledikleri 16.8.2002 günlü raporda yapının sahip olduğu özelliklerin ayrıntılı olarak belirtildiği ve bu raporun da incelenmesi sonucunda tesis edilen 3.10.2002 günlü, 1947 sayılı dava konusu Nevşehir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararı ile parseldeki yapının yıkılma isteminin uygun olmadığına, korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı özelliği göstermesi nedeniyle eski eser olarak tesciline karar verildiği, 25.11.2002 gününde yapının fotoğrafları ve özelliklerini içeren verilerle birlikte Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Envanterine kaydının yapıldığı, daha sonra 28.10.2002 gününde belediye teknik elemanlarınca düzenlenen raporda yapının yıkılacak derecede tehlikeli durum taşıdığı yolundaki tespitin tekrarlandığı ve 26.11.2002 gününde Müze Müdürlüğü elemanlarınca düzenlenen raporda yapının tamamına yakın kısmının bilinçli olarak yıkıldığının ve tahrip edildiğinin, ön cephesi ve çatısının tamamiyle yok olduğunun belirtildiği, davacının 29.11.2002 gününde tescil kararının kaldırılması istemiyle yaptığı başvurunun aynı gün tesis edilen 29.11.2002 günlü, 2058 sayılı Nevşehir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararı ile reddedildiği ve tescili yapıyı izinsiz olarak yıkan ve yıktıranlar hakkında yasal kovuşturma açılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.

İdare Mahkemesince karara esas alınan bilirkişi raporunda, yapının büyük ölçüde yıkıldığından eski durumunu canlandıracak yeterli veri bulunmadığından bahisle, bu günkü durumu ve konumu itibariyle kültür varlığı özelliği göstermediği sonucuna varılmıştır.

Oysa, uyuşmazlık konusu yapının eski eser olarak tesciline yönelik olarak koruma kurulu Müdürlüğü uzmanlarınca yapılan inceleme sonucunda düzenlenen raporda, Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Envanterine yapılan kayıtlarda ve bu kayıtların dayanağını oluşturan fotoğraflarda yapının sahip olduğu özelliklerinden bahsedilmektedir. Yapı keşif tarihi itibariyle yıkılmış ise de, anılan belgelerdeki ve fotoğraflardaki verilerin değerlendirilmesi suretiyle eski eser tesciline ilişkin dava konusu işlemin hukuka uygunluğunun incelenmesi gerekmektedir.

Kaldı ki, eski eser tescilli yapının yıkılmış olması nedeniyle, mevcut durumu itibariyle kültür varlığı özelliği taşımadığı yorumunun yapılması, bu nitelikteki yapıların yıkılarak eski eser tescili kapsamından çıkartılması sonucunu doğurur ki, bu değerlendirme korunarak gelecek kuşaklara aktarılması gereken değerlerimizden olan eski eser tescilli yapıların korunmasını olanaksız kılar.

Belirtilen bu durum karşısında, fiilen yıkılarak ortadan kaldırılmış olsa bile, uyuşmazlık konusu yapıya ilişkin olarak elde bulunan tüm bilgi ve belgeler ile verilerin esas alınması suretiyle ve yapının eski eser olarak tesciline ilişkin işlemin mevzuata uygunluğunun değerlendirilmesi amacıyla konusunda uzman kişilerden oluşturulacak yeni bir kurula keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması ve hazırlanan raporun incelenmesi suretiyle dava hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmış; İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle Kayseri İdare Mahkemesinin 17.7.2003 günlü, E: 2002/1416, K: 2003/839 sayılı kararının bozulmasına, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 22.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.