1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 2004/1314 K: 2005/3187 T: 27/05/2005


İdare mahkemesince, çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren kıyı kenar çizgisinin tespitine ilişkin uyuşmazlıkta davacının iddiaları da göz önüne alınarak, kıyı kenar çizgisi tespiti konusunda uzman bir bilirkişi kuruluna konunun incelettirilmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, tapu iptali istemiyle açılan bir davada bilirkişilerce düzenlenen rapor güçlü delil olarak kabul edilmek ve bu rapor hükme esas alınmak suretiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmesinde isabet görülmediği.

İstemin Özeti: Adana 1.İdare Mahkemesinin 26.9.2003 günlü, E:2002/1056, K:2003/913 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Ahmet Berberoğlu’nun Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Aynur Şahinok’un Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir. Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, Adana İli, Ceyhan ilçesi, Büyükmangıt Köyü, ? parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alandan geçirilen ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca 24.11.2000 gününde onaylanan kıyı kenar çizgisinin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, 3621 sayılı Yasada, kıyı kenar çizgisinin akarsularda kıyı çizgisinden sonraki kara yönünde su hareketlerinin oluşturduğu kumsal ve kıyı kumullarından oluşan kumluk, çakıllık, kayalık, taşlık, sazlık, bataklık v.b. alanların doğal sınırından veya dar yüksek kıyı özelliğini gösteren kesimlerde ise şev ya da falezin üst sınırından geçerilmesi gerektiği hususunun açıkça belirtilmiş olmasına rağmen bu kurala uyulmadan, Ceyhan nehrinin etkisiyle oluşmuş kıyı şevinin üst sınırından ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından taşkınların engellenmesi amacıyla yaptırılmış olan seddelerin üzerinden geçirilmek suretiyle kıyı kenar çizgisinin tespit edildiği, uyuşmazlık konusu parselin bulunduğu alanla ilgili olarak jeolojik ve jeomorfoloik incelemelerin yapılmadığı, öte yandan Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen ve güçlü delil olarak kabul edilebilecek nitelikte bulunan bilirkişi raporunda da söz konusu alanın kültür toprağı olduğu, kumluk, çakıllık, sazlık ve bataklık alanın bulunmadığı ve bu yerde tarım yapıldığının açıkça ortaya konulması karşısında kıyı kenar çizgisinin yeterli inceleme, araştırma yapılmadan tespit edildiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar davalılardan Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından temyiz edilmiştir.

3621 sayılı Kıyı Kanununda ve Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte kıyı kenar çizgisinin nasıl tespit edileceğine ilişkin kurallara yer verilmiştir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 275.madddesinde”Mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez” kuralı yer almıştır.

Aynı Yasının 279. maddesinde bilirkişiye sorulacak konuların hakim tarafından saptanacağı hükme bağlanmış, 281.maddesinin 3.fıkrasında da hakimin hükme esas alacağı bilirkişi raporunun içermesi gereken hususlar belirlenmiş bulunmaktadır. 286.maddesinde ise, bilirkişinin rey ve mütalaasının hakimi bağlamayacağı öngörülmüştür.

Bir uyuşmazlıkta hükme esas alınacak bir bilirkişi raporunun hakiminin sorduğu ve araştırılmasını istediği hususları kapsaması ve anılan hususları aydınlatıcı nitelikte olması gerekmektedir.

Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından dava konusu kıyı kenar çizgisinin Kıyı Kanunu ve İlgili Yönetmelikle öngörülen kurallara uyulmadan tespit edildiğinin ileri sürüldüğü, çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren bu konuda, dava konusu işlemin hukuka uygunluğunun denetlenebilmesi için bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği, ancak İdare Mahkemesince, bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı, dosyada yer alan bilgi ve belgeler ile Hazine tarafından tapu iptali istemiyle Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor güçlü delil olarak kabul edilmek ve bu raporda yer alan tespit ve değerlendirmeler esas alınmak suretiyle karar verildiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, İdare Mahkemesince, çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren kıyı kenar çizgisinin tespitine ilişkin uyuşmazlıkta davacının iddiaları da gözönüne alınarak, kıyı kenar çizgisi tespiti konusunda uzman bir bilirkişi kuruluna konunun incelettirilmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, tapu iptali istemiyle açılan bir davada bilirkişilerce düzenlenen rapor güçlü delil olarak kabul edilmek ve bu rapor hükme esas alınmak suretiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmesinde isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, Adana 1.İdare Mahkemesinin 26.9.2003 günlü, E:2002/1056, K:2003/913 sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 27.5.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.