2577 sayılı Yasanın 2. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yargı kararı ile idareleri işlem tesisine zorlanamayacağı gibi idari eylem ve işlem niteliğinde ve idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemeyeceğine göre, İdare Mahkemesince para cezası fahiş bulunduktan sonra idarenin yerine geçilerek para cezası miktarının belirlenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı hakkında.
İstemin Özeti: İzmir 4. İdare Mahkemesinin 19.12.2003 günlü, E:2003/838, K:2003/1455 sayılı kararının taraflarca usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Ahmet Berberoğlu’nun Düşüncesi: Temyize konu kararın, yıkım işlemine yönelik olarak davanın reddine ilişkin kısmında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.
Kararın para cezasına ilişkin kısmına gelince: Dosyanın incelenmesinden dava konusu işlem ile davacıya 3194 sayılı Yasanın 42.maddesi uyarınca 5.000.000.000 lira para cezası verildiği, İdare Mahkemesince de yapının yeri, konumu, niteliği ve maliyet değeri dikkate alınarak para cezasının kısmen iptal edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, 2577 sayılı Yasanın 2. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yargı kararı ile idareleri işlem tesisine zorlanamayacağı gibi idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemeyeceğine göre, İdare Mahkemesince para cezası fahiş bulunduktan sonra idarenin yerine geçilerek para cezası miktarının belirlenmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, idare mahkemesi kararının yıkım işlemine yönelik olarak davanın reddine ilişkin kısmının onanmasına, para cezasına ilişkin kısmının ise bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı M.İclal Kutucu’nun Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, tarafların isteminin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, İzmir, Konak ilçesi, … caddesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerindeki mevcut binanın ön cephesine yapılan eklentinin 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca yıkımına, aynı Kanun’un 42. maddesi uyarınca davacıya 5.000.000.000.- lira para cezası verilmesine ilişkin 15.4.2003 günlü, 491 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından ruhsatsız olarak takriben 9.40 x 5.00 m ebatlarında demir profil üzerine (sabit malzemeyle) pergole yapıldığının ve üzerinin şıngıl ile kapatıldığının 8.1.2003 gününde tesbit edildiği anlaşıldığından, söz konusu ruhsatsız yapının yıkımına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın yıkım işlemine yönelik kısmının reddine, para cezasına gelince, yapının yeri, konumu, niteliği ve maliyeti göz önüne alındığında, para cezasının alt sınırı olan 1.135.670.000.- lira olarak verilmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle bu miktara yönelik olarak davanın reddine, para cezasının 3.864.330.000.- liralık kısmının ise iptaline karar verilmiş, bu karar taraflarca temyiz edilmiştir.
Temyize konu kararın, yıkım işlemine yönelik olarak davanın reddine ilişkin kısmında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.
Kararın para cezasına ilişkin kısmına gelince: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin ikinci fıkrasında idari yargı yetkisinin, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu, idari mahkemelerin, yerindelik denetimi yapamayacakları, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldırıcak biçimde yargı kararı veremeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden dava konusu işlem ile davacıya 3194 sayılı Yasanın 42.maddesi uyarınca 5.000.000.000 lira para cezası verildiği, İdare Mahkemesince de yapının yeri, konumu, niteliği ve maliyet değeri dikkate alınarak para cezasının kısmen iptal edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, 2577 sayılı Yasanın 2. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yargı kararı ile idareleri işlem tesisine zorlanamayacağı gibi idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemeyeceğine göre, İdare Mahkemesince para cezası fahiş bulunduktan sonra idarenin yerine geçilerek para cezası miktarının belirlenmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, İzmir 4. İdare Mahkemesinin 19.12.2003 günlü, E:2003/838, K:2003/1455 sayılı kararının yıkım işlemine yönelik olarak davanın reddine ilişkin kısmının onanmasına, para cezasına ilişkin kısmının ise bozulmasına, karar harcının yarısı olan 10,30’ar YTL. ile fazladan yatırılan 15,30’ar YTL. harcın temyiz isteminde bulunanlara iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 21.4.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.