1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 2004/255 K: 2006/6658


Davalı idare tarafından yapılan plan değişikliği sonucu yapılaşma olanağı tanınan alanda, deprem sonucu dört adet bloktan oluşan sitedeki üç adet blokta orta hasar meydana gelirken, yalnızca uyuşmazlık konusu blokta yıkım oluşması karşısında, yapıya alt temellerin oturtulduğu zemine yönelik olarak mahkemece zemin etüdü yapılmadan, bu zemine uygun temel cins ve boyutunun seçilip seçilmediği ve buna uygun yapı ruhsatı düzenlenip düzenlenmediği incelenmeden verilen temyize konu mahkeme kararında isabet görülmediği hakkında.

İstemin Özeti: Sakarya 1. İdare Mahkemesinin 20.12.2002 günlü, E:2000/873, K:2002/1847 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Danıştay Savcısı Düşüncesi: Davacılardan …’in maliki olduğu tapunun Adapazarı 1.Bölge …Mahallesi 18 pafta, 589 ada,205 parsel numarasında kayıtlı taşınmazda bulunan D/Blok A giriş, 8 nolu dairenin 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen depremde tamamen çökmesi ve davacıların eşi ve babası olan …’in vefatı nedeniyle, olayda idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zarar karşılığı toplamı 216 milyar liranın tazminen ödenmesi istemiyle açılan davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

İdare Mahkemesinin 2001/180 Esasına kayıtlı dava dosyasında, İdare Mahkemesince, davacının taşınmazının içinde bulunduğu alanla ilgili olarak dosyada mevcut imar planlarının ve İller Bankasınca hazırlanan Jeolojik Etüd Raporunun da dikkate alınması ve incelenmesi ile davalı idarenin kusurunun tesbiti istemiyle yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda; İller Bankası tarafından 1982 yılında hazırlanan jeolojik etüd raporunda, alüvyonda yer altı suyunun çok yüskek olması ve hatta yer yer yüzeyde bulunması, 1.derecede tehlikeli deprem alanı içinde bulunan böyle bir bölge için sakıncalı olacağı; alüvyonda düşünülen yerleşimlerin yeraltı su seviyesinin daha düşük olduğu güneydeki Hanlı Köy yöresine kaydırılması veya temellerde deprem riskinin hesaplanarak özel temel sistemlerinin uygulanması gerekeceği, şeklinde tavsiye de bulunulduğu; İller Bankası tarafından hazırlanan imar planlarında, 1.1.1998 de yürürlüğe giren “Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkındaki Yönetmelik”de ve aynı Bakanlık tarafından hazırlanan TS500 Betonarme Yapıların Tasarımı ve Yapım Kurallarında 1. derece deprem bölgelerinde yukarda belirtilen zeminlerde deprem riskinin hesaplanarak nasıl bir özel temel sistemi uygulanmasının gerekeceğinden bahsedilmediği, inşaat mühendislerinin binaları yaparken imar planlarını, Deprem Yönetmeliğini ve TS500 Tasarım ve yapım kurallarını dikkate aldıkları, Belediyelerin de aynı yapılarla ilgili olarak bu hususları dikkate alarak ruhsat verip, denetleme yaptıkları, dava konusu taşınmazın bulunduğu parselin iki tarafındaki parsellere 5 kat imar izni verildiği, Adapazarı Belediyesinin de Kanunların kendisine tanıdığı hak ve yetkileri kullanarak yasal bir şekilde dava konusu parsele imar izni ve ruhsat verdiği, Türkiye genelinde İller Bankası tarafından hazırlanan ve hazırlattırılan imar planlarında kat adetleri belirlenirken ele alınan kıstaslar içerisinde binanın yapılacağı yerdeki zeminin özellikleri, taşıma gücü, zemin emniyeti getirilmesi gibi hususların bulunmadığı, zeminin özelliklerine göre temel cinsine, boyutlarına inşaat mühendisinin karar verdiği, Deprem yönetmelikleri ve şartnamelerin, Adapazarı gibi alüvyonlu, çürük, yer altı su seviyesinin yüksek olduğu yerlerde dahi 5 katlı binalar (mesken) için zeminde sondaj ile emniyet gerilmesi ve diğer özelliklerin belirlenmesi mecburiyeti getirmediği, ancak sıvılaşma potansiyeli araştırması için sondaj ve laboratuar çalışması mecburiyeti getirdiği, yönetmeliklerin istemediği, hususlarla ilgili olarak inşaat mühendisleri ve kurumları suçlamanın doğru olmadığı, 5 katlı Betonarme karkas bir inşaatta kullanılan beton ve demirin mukavemetinin belirlenmesi amacıyla hasar görmüş numuneler üzerinde az sayıda yapılan deneylerinde sonucu tam yansıtmayacağı, üniversite tarafından yapılan deney sonuçlarının o tarihteki yönetmeliklere uygun olduğunun olduğunun söylenebileceği” şeklinde görüş belirtildiği görülmektedir.

Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, İller Bankası tarafından 1982 yılında hazırlanan jeolojik Etüd raporunda, yer altı su seviyesinin yüksek olduğu kalın alüvyon zeminlerde de bazı tedbirlerin alınması tavsiye edilerek inşaatın yapılabileceğinin belirtilmiş olması karşısında; Deprem Yönetmelikleri ve şartnamelerin, Adapazarı gibi alüvyonlu, çürük, yeraltı su seviyesinin yüksek olduğu yerlerde dahi 5 katlı binalar için zeminde sondaj ve emniyet gerilmesi ve diğer özelliklerin belirlenmesi mecburiyeti getirmediğinden bahisle, zararın oluşumunda davalı idarenin sorumlu tutulamayacağından söz etme olanağı bulunmamaktadır.

Bu durumda, davalı idarenin deprem sonucu çöken yapının inşaası aşamasında yürütmesi gereken faaliyetlerini gereği gibi yerine getirmemesi sonucu oluşan hizmet kurusu nedeniyle ortaya çıkan zararı tazminle sorumlu bulunduğundan, aksi yöndeki değerlendirmeye dayalı olarak verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenle, temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı ve Onbirinci Dairelerinin müşterek heyetince, 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun EK:1. maddesi uyarınca birlikte yapılan toplantıda Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, …’in maliki olduğu Adapazarı, 1 Bölge, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde D Blok A Girişi 8 nolu dairenin 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen depremde yıkılması sonucu …’in eşi ve diğer davacıların babası …’in vefat etmesi nedeniyle … için 30.000.000.000.-lira daire ve eşini kaybetmiş olması nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı olarak 30.000.000.000.-lira maddi, 31.000.000.000. lira manevi, … için babasının ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı olarak 30.000.000.000.-lira maddi, 33.000.000.000.-lira manevi, … için babasının ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı olarak 30.000.000.000.-lira maddi, 32.000.000.000.-lira manevi zarar olmak üzere 120.000.000.000.-lirası maddi ve 96.000.000.000.-lirası manevi, toplam 216.000.000.000.-liranın olay tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, davacılar ile aynı binada bulunan kişi tarafından açılan E:2001/180 sayılı davada dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen raporun dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilmesinden, uyuşmazlık konusu yapının da içinde bulunduğu bölgenin imar planlarının İller Bankası Genel Müdürlüğü’ne yaptırılmasına karar verildiği, anılan Kurumca 18.03.1982 günlü Sakarya Jeolojik İnceleme raporunun düzenlendiği, 01.11.1985 günü 1/1000 ölçekli imar planının hazırlandığı ve planın 04.11.1985 günü Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca onandığı, anılan planda davacının taşınmazının bulunduğu parselin oyun alanı olarak belirlendiği, oyun alanının civarındaki parsellere ayrık nizam 5 kat yapılaşma izni verildiği, belediye meclisinin 11.11.1987 günlü, 15/79 sayılı kararı ile oyun alanından çıkarılarak konut alanı kullanımına ayrıldığı ve davacı konutunun da içinde bulunduğu taşınmaz için yapı ruhsatının verildiği, imar planının doğrudan İller Bankasınca hazırlanmış olduğu, bu tarihte yürürlükte olan deprem yönetmeliği ve eki şartnamelerine göre kat adedi belirlenirken zemin faktörünün dikkate alınma zorunluluğunun bulunmadığı, anılan yapının inşa tarihinde geçerli olan yönetmelikte davalı Belediyeye yüklenebilecek bir sorumluluğun olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; bu karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Anayasa’ nın 125. maddesinin 1. fıkrasında; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra son fıkrasında; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanarak idarenin hukuki sorumluluğunun çerçevesi çizilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacılara ait dairenin de içinde bulunduğu bölgeye ait imar planlarının İller Bankası Genel Müdürlüğü’ne yaptırılması yolunda belediye meclisince 04.10.1980 günlü, 10/50 sayılı kararın alındığı, bu karar doğrultusunda anılan Genel Müdürlükçe 18.03.1982 günü Sakarya Jeolojik İnceleme Raporu’nun hazırlandığı, 01.11.1985 günü hazırlanan 1/1000 ölçekli imar planının Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca 04.11.1985 günü onaylandığı, bu planda uyuşmazlık konusu parselin oyun alanına, civarındaki parsellerin 5 katlı konut alanına ayrıldığı, belediye meclisinin 11.11.1987 günlü, 15/79 sayılı kararı ile uyuşmazlık konusu parselin de yapılaşmaya açıldığı ve parsel üzerinde yapılacak 4 adet blok için 18.11.1988 günlü, 10/28 sayılı 5 katlı olarak inşaat ruhsatının düzenlendiği, 01.12.1995 günlü, 2476 ve 16.02.1996 günlü, 375 sayılı belediye encümen kararları doğrultusunda A, B ve C bloklar için 16.2.1996 günlü, 2/13 sayılı cezalı tadilat ruhsatının verildiği, 17.08.1999 günü meydana gelen deprem sonucu ise davacının dairesinin bulunduğu apartmanın yıkık, diğerlerinin ise orta hasarlı duruma geldiği, deprem sonrasında aynı sitenin 2C Blok B Girişi için Sakarya Üniversitesine yaptırılan zemin etüd incelemesi üzerine düzenlenen raporda, bina önünde 15 metre derinlikte bir dönel sondaj kuyusu açtırıldığı, arsada zemin profilinde üstte yüksek plastisiteli killerin, altında ise kumların bulunduğu, alanda yeraltı su düzeyinin Nisan ayında -2,2 m. olduğu, yapı temellerinin killer üzerine oturduğu, temel taşıma gücünün yeterli olduğu ve zeminin sıvılaşma riskinin bulunmadığından yapının güçlendirilmesinden önce zemine müdahale yapılmasının gerekmediğinin belirtildiği, davacılardan …’in deprem nedeniyle yapıda meydana gelen hasara ilişkin tespit yaptırılması yolundaki başvurusu üzerine anılan Üniversite tarafından düzenlenen raporda, tamamen yıkılan binanın enkazından demir ve beton numunelerinin alındığı, binada kullanılan demirlerin TS708 Standardında verilen sınır değerleri sağladığı, betonların ortalama basınç dayanımlarının 185 kg/cm2 mertebesinde olduğu, bunun da TS500’de verilen beton sınıflarından BS16 beton sınıfının üstünde bir değere karşı geldiğinin ifade edildiği, Mahkemece dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen bilirkişi raporunda ise, deprem sonrası yapının hasar görmüş numuneleri üzerinde az sayıda yapılan deneylerin sonucu tam yansıtamayacağı, ülke genelinde İller Bankası tarafından hazırlanan ya da hazırlattırılan imar planlarında kat adetleri belirlenirken ele alınan kıstaslar içerisinde binanın yapılacağı yerdeki zemin özellikleri, taşıma gücü, zemin emniyet gerilmesi gibi hususların bulunmadığı, zemin özelliklerine göre temel cinsine, boyutlarına inşaat mühendislerinin karar verdiği, yapının kat adedinin İller Bankasınca hazırlanan imar planı verilerine göre belirlendiği, bu belirleme sırasında yürürlükteki yönetmeliklerde öngörüldüğü gibi zemin faktörü dikkate alınmadan verilen kat adedinin fazla olduğunun söylenemeyeceği yolunda görüşlere yer verildiği anlaşılmaktadır.

Davalı idare tarafından yapılan plan değişikliği sonucu yapılaşma olanağı tanınan alanda, deprem sonucu dört adet bloktan oluşan sitedeki üç adet blokta orta hasar meydana gelirken yalnızca uyuşmazlık konusu blokta yıkımın oluşması karşısında, Adapazarı genelindeki zemin özellikleri de göz önünde tutulduğunda, yapıya ait temellerin oturtulduğu zemine yönelik olarak Mahkemece zemin etüdü yaptırılmadan, bu zemine uygun temel cins ve boyutunun seçilip seçilmediği ve buna uygun yapı ruhsatı düzenlenip düzenlenmediği incelenmeden karar verilmesi mümkün değildir.

Öte yandan, sitedeki üç blok için düzenlenen tadilat ruhsatına esas alınan 01.12.1995 günlü, 2476 ve 16.2.1996 günlü, 375 sayılı belediye encümen kararları ile dayanağı bilgi ve belgelerin davalı idareden getirtilerek dava konusu yapı hakkında herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığının, yapının tümü için yapı kullanma izin belgesinin düzenlenip düzenlenmediğinin, düzenlenmemişse nedenlerinin de saptanması gerekmektedir.

Bu durumda, konusunda uzman üniversite öğretim üyelerinden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi heyeti aracılığıyla taşınmazın yerinde zemin etüdü yaptırılıp ayrıntılı ve bilimsel olarak yeni bir bilirkişi incelemesi üzerine anılan hususlar da araştırılarak yeniden karar verilmesi gerekmektedir.

Görülen davada karar verilirken davacılar tarafından Sakarya 2. İdare Mahkemesinin E:2000/3223 sayılı dosyasında açılan davanın süre yönünden reddi yolunda verilen 30.10.2002 günlü, K:2002/1365 sayılı kararının bozulması yolundaki Danıştay Altıncı ve Onbirinci Dairelerinin müşterek heyetince verilen 29.12.2004 günlü, E:2003/2685, K:2004/7243 sayılı kararı ile kararın düzeltilmesi isteminin reddine dair 29.12.2006 günlü, E:2005/4203, K:2006/6659 sayılı karar üzerine verilecek kararın da göz önünde tutulması gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle Sakarya 1. İdare Mahkemesinin 20.12.2002 günlü, E:2000/873, K:2002/1847 sayılı kararının BOZULMASINA, 16,09 YTL karar harcı ile fazladan yatırılan 11,97 YTL harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 29.12.2006 gününde oyçokluğuyla karar verildi.