1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 2004/5140 K: 2004/6795 T: 21/10/2004


Kamu yararına çalışan derneğin bir şubesi olan ve sağlık hizmeti sunan (…) cemiyeti (…) şubesi’ne ait yapının şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve komu yararı açısından çevredeki yapılardan yapı nizamı, inşaat alanı, çekme mesafeleri vb. unsurlar yönünden farklı değerlendirilmesinin zorunlu olduğu

İstemin Özeti: Mersin İdare Mahkemesinin 26.2.2004 günlü, E:2002/799, K:2004/197 sayılı kararının iptale ilişkin bölümünün usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi: Kamu yararına çalışan derneğin bir şubesi olan sağlık hizmeti sunan Türkiye Diabet Cemiyeti Mersin Şubesi’ne ait yapıların şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı açısından çevredeki yapılardan kat yüksekliği, yapı nizamı, inşaat alanı, çekme mesafeleri vb. unsurlar yönünden farklı değerlendirilmesi zorunludur.

Üstün kamu yararı taşıdığı yukarıdaki açıklamalarda da vurgulanan sağlık hizmetlerinin etkin bir biçimde sunulmasını sağlamak amacıyla iki binanın birleştirilmesi yoluyla bitişik nizam bir yapılaşma şeklinin kabul edilmesi sonucu oluşan yapı yoğunluğu şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına aykırılık taşımadığından aksi yöndeki idare mahkemesi kararında isabet bulunmadığından temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Düşüncesi:817 ada, 35 pafta, 1027 sayılı parselin bulunduğu alanda imar planı tadilatı yapılmasına ililşkin Akdeniz Belediye Meclisinin 2.11.2001 gün ve 100 sayılı kararı ile anılan karara yapılan itirazın reddine ilişkin 6.2.2002 günlü 113 sayılı Kararının planlama esasları, şehircilik ilkeleri ve kamu yararına uygun olmadığı gerekçesiyle iptal eden İdare Mahkemesi Kararı davalı ve davalı yanında davaya katılan tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz dosyasının incelenmesinden; sağlık hizmetlerinin etkin bir biçimde sunulmasını sağlamak amacıyla 851 sayılı parsellerin tevhidiyle oluşan 1022 sayılı parsel üzerinde bulunan 6 katlı yapının, üzerinde 5 katlı yapı bulunan 840 sayılı parselle birleştirilmesi sonucunda 1027 sayılı parselin oluşturularak iki kütle arasında geçişi kolaylaştırmak amacıyla koridor oluşturulmasında ve daha sonra da dava konusu plan değişikliği ile inşaat alanının artırılması suretiyle B-6 kat yapılaşma düzeni getirilmesinde üstün kamu yararı bulunduğu anlaşıldığından temyiz isteminin kabulüyle temyiz konusu idare Mahkemesi Kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, davacının taşınmazına komşu, Mersin, İhsaniye Mahallesi, 35 pafta, 817 ada, 1027 sayılı parsele ilişkin imar planı değişikliği yapılması yolundaki 2.11.2001 günlü, 100 sayılı belediye meclisi kararı ile bu karara yapılan itirazın reddi yolundaki 6.2.2002 günlü, 113 sayılı belediye meclisi kararının, inşaat ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesinin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ve dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, 851 ve 852 sayılı parsellerin tevhidiyle oluşan 1022 sayılı parselde 6 katlı yapının bulunduğu, bu parselin üzerinde 5 katlı yapı bulunan 840 sayılı parselle birleştirilmesi sonucu 1027 sayılı parselin oluştuğu iki kütle arasında geçişi kolaylaştırmak amacıyla bir koridor oluşturulmasına yönelik imar planı değişikliğinin 18.12.1997 günlü, 147 sayılı belediye meclisi kararıyla kabul edildiği, daha sonra iki kütlenin birleştirildiği, yapılan başvuru sonucunda uyuşmazlık konusu 1027 sayılı parsele imar planı değişikliğiyle B-6 kat yapılaşma düzeni getirilerek inşaat alanının artırılması suretiyle filli duruma yasallık kazandırıldığı, inşaat alanının artırılması suretiyle çevredeki blok nizam yapılaşma düzeninin dışına çıkıldığı, çekme mesafelerinin ihlal edildiği, plan değişikliğiyle ek yapı yoğunluğunun getirildiği, imar planı değişikliğiyle buna yapılan itirazın reddine ilişkin işlemde şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uyarlık bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle iptaline; dava tarihi itibariyle anılan yere ilişkin inşaat ruhsatı ve yapı kullanma izninin verilmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın bu bölümünün incelenmeksizin reddine karar verilmiş; bu kararın iptale ilişkin bölümü davalı idare ve müdahil tarafından temyiz edilmiştir.

Kamu yararını gerçekleştirmek amacıyla üretilmiş bir işlem niteliğinde olan imar planları mevzuatta ve yargı içtihatlarında yöre halkının sağlığını ve çevreyi korumak, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını, iyi yaşama düzenini, çalışma koşullarını ve güvenliğini sağlamak amacıyla, ülke, bölge ve şehir verilerine göre oturma, çalışma, dinlenme ve ulaşım gibi kentsel fonksiyonlar arasında mevcut ve sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi çözüm yollarını bulmak için varsa kadastro durumu da işlenmiş, onaylı haritaların kopyaları üzerine nazım plan ve uygulama planı olarak düzenlenip onaylanmış metinler olarak tanımlanmaktadır.

İmar planlarında çok büyük zorunluluk olmadıkça değişiklik yapılmaması imar planı yapımı aşamasında gözetilecek önemli kriterlerden birisidir. Ancak, kamu yararının gerektirmesi halinde plan değişikliği yapılmasının zorunlu olduğu kuşkusuzdur.

T.C.Anayasa’sının 56.maddesinde, Devletin herkesin hayatını ve beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyeceği, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlardan yararlanarak, onları denetleyerek yerine getireceği belirtilmiştir.

İmar planlarının yargısal denetimi sırasında şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarının yanısıra “kamu yararı” ilkesinin de gözetilmesi zorunludur. Ülkemizin çözüm bekleyen temel sorunlarından biri olan sağlık hizmetlerinin etkin ve yaygın biçimde sunumunun önemi karşısında kamusal ya da özel nitelikli olsun bu hizmetin yürütülmesine yönelik tasarrufların da “üstün kamu yararı” taşıdığı Dairemizin süregelen kararlarındandır.

Dosyanın incelenmesinden, Türkiye Diabet Cemiyeti’ne 28.6.1963 günlü, 6/1939 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla kamu yararına çalışan dernek statüsü verildiği, 1994/yılından itibaren uyuşmazlık konusu parseldeki yapılarda faaliyette bulunan Mersin Şubesi’nin çalışma koşullarının düzeltilerek hastaların rahatça taşınabilmesine olanak sağlamak amacıyla, iki yapı arasında fiziki bağlantıyı oluşturacak şekilde koridor yapılmasının imar planı değişikliğiyle kabul edildiği, daha sonra ihtiyacın karşılanması amacıyla geçiş bağlantısı olarak düzenlenen bölümünün iptal edilerek anılan parsel üzerinde tek kütle inşa edildiği, bu yönde de, uyuşmazlık konusu imar planı değişikliğinin yapıldığı anlaşılmaktadır.

Kamu yararına çalışan derneğin bir şubesi olan ve sağlık hizmeti sunan Türkiye Diabet Cemiyeti Mersin Şubesi’ne ait yapının şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı açısından çevredeki yapılardan yapı nizamı, inşaat alanı, çekme mesafeleri vb.unsurlar yönünden farklı değerlendirilmesi zorunludur.

Üstün kamu yararı taşıdığı yukarıdaki açıklamalarda da vurgulanan sağlık hizmetinin etkin bir biçimde sunulmasını sağlamak, iki bina arasında, hastaların geçişlerini kolaylaştırmak amacıyla iki binanın birleştirilmesi yoluyla bitişik nizam bir yapılaşma şeklinin kabul edilmesi sonucunu doğuran plan değişikliği şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına aykırılık taşımadığından aksi yöndeki idare mahkemesi kararında isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle Mersin İdare Mahkemesinin 26.2.2004 günlü, E:2002/799, K:2004/197 sayılı kararının temyiz edilen bölümünün BOZULMASINA, 20.600.000’er lira karar harcı ile fazladan yatırılan 15.300.000’er lira harcın temyiz isteminde bulunanlara iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 21.10.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.