İnşaat ruhsatı düzgün imar parseli oluşturulmadan verilmiş ise de, ruhsatın verilmesinde davacının hilesi kusuru bulunmadığından 4 yıl sonra doğrudan ruhsatın iptalinin hukuka aykırı olduğu davacının başvuruları üzerine yapılan işlemlerin ve yapının imar mevzuatı yönünden hukuka uygun hale gelip gelmeyeceğinin araştırılması gerektiği.
İstemin Özeti: Aydın 1. İdare Mahkemesince verilen 24.10.2003 günlü, E:2003/398, K:2003/516 sayılı kararın usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır..
Danıştay Savcısı Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Aydın, Merkez, Güzelhisar Mahallesi, 60 pafta, ? ada, ?, ? ve ? parsel sayılı taşınmazlar için verilen inşaat ruhsatının iptaline ilişkin 24.4.2003 günlü, 1357 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; dava konusu parsellerde yola terk ve tevhit işlemleri yapılarak düzgün imar parselleri elde edilmeden 3194 sayılı İmar Kanununun ruhsat verme ile ilgili hükümlerine aykırı olarak verilen inşaat ruhsatının iptaline ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Olayda, davacının imar planında 8 katlı yapılaşma hakkı bulunan taşınmaz üzerinde B+Z+7 Normal kat + Çatı katı için ruhsat talebinde bulunması üzerine yapılan inceleme sonucu 22.2.1999 günlü 1201 sayılı belediye encümeni kararı ile söz konusu taşınmazların bulunduğu alanda 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi gereği uygulama yapıldığı ve 202 nolu düzenleme bölgesi içinde kaldığı, ilgilisinin taşınmazının parselasyon sonucu gerek belediye gerekse diğer şahıslar ile hisseli hale gelmesi durumunda hissedarlığa ve hisselerinden dolayı ipotek konulmasına itirazı olmadığını kabul ve taahhüt ettiğinden bahisle vermiş olduğu taahhütnamaye istinaden 9.4.1999 günlü inşaat ruhsatının verildiği, 11.4 2000 gününde temel aplikasyon, 8.8.2000 gününde temel aplikasyon demir vizeleri, 17.6.2002 gününde 1.kat tahliye demir kontrollerinin yapıldığı, bu arada idarece binadaki açık çıkmaların 20’şer cm arttırıldığı belirlenerek 3.4.2003 günlü belediye encümeni kararı ile 3194 sayılı İmar Kanununun 32. ve 42 maddeleri uygulanmış ise de davacının fazlalıkları giderdiği, bu durumu idarenin de saptadığı, dava konusu işlemle imar planına göre davacıya ait 22,23,107 sayılı parsellerin bir kısmının yola terki ve tevhit işlemleri yapılarak düzgün imar parselleri elde edilmeden inşaat ruhsatı verildiğinden bahisle inşaatın bodrum, zemin, ve 1. kat tabliye betonları ve zemin kat duvarları örülü durumda iken ruhsatın iptal edildiği anlaşılmaktadır.
İdare Mahkemesi kararı ve dava konusu işlem 1308 ada, ?, ? ve ?. parsellerin yola terk ve diğer parsellerle tevhit işlemleri yapılarak düzgün imar parselleri elde edilmeden inşaat ruhsatı verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesine dayalı olduğundan uyuşmazlığın bu çerçevede incelenmesi gerekmektedir.
İnşaat ruhsatının yukarıda belirtilen hususlar yerine getirilmeden verildiğinde tartışma bulunmamaktadır. Ancak, ruhsatın verilmesinde davacının hilesi, yalan beyanı söz konusu olmadığından öncelikle anılan eksikliklerin giderilmesi olanağının ilgilisine tanınması ve bunun sonucuna göre işlem tesis edilmesi gerekirken ruhsat tarihinden itibaren 4 yıl gibi uzun bir süre geçtikten ve inşaat belli seviyeye geldikten sonra doğrudan inşaat ruhsatının iptal edilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir. Nitekim, davacı da inşaat ruhsatı verilebilmesi için kendisinden istenilen tüm edimleri yerine getirmek amacıyla Aydın Tapu Kadastro Müdürlüğü’ne başvurduğunu, bu istemi sonucunda yola terklerin de yapılacağını ileri sürmekte ve konuya ilişkin olarak hazırladığı bir dosyayı temyiz dilekçesi ekinde ibraz etmektedir.
Bu durumda, davacının eksiklikleri gidermek için idareye bir başvurusunun bulunup bulunmadığı, başvurusu varsa hakkında ne gibi bir işlemin yapıldığı, bu işlemler yapıldıktan sonra yapının inşaat ruhsatı yönünden imar mevzuatına uygun hale gelip gelmeyeceği hususları araştırıldıktan sonra karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle:Aydın 1. İdare Mahkemesinin 24.10.2003 günlü, E:2003/398, K:2003/516 sayılı kararının BOZULMASINA, 16.09 YTL (16.090.000.-lira) karar harcı ile fazladan yatırılan 11.97 YTL (11.970.000.-lira) harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 7.12.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.