1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 2004/6309 K: 2005/2411


Taşınmazın maliki olmayan ve dava açma ehliyetini belde sakini sıfatına değil, taşınmazın zilyedi olduklarından bahisle ileride doğması ihtimali bulunan bir hak iddiasına dayandıran davacıların, beldenin arıtma tesisi yer seçimi işlemine karşı dava açma ehliyetinin bulunmadığı hakkında.

İstemin Özeti: İzmir 1. İdare Mahkemesinin 15.4.2004 günlü, E: 2003/314, K: 2004/475 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Davalı idarenin temyiz dilekçesine cevap verilmemiş, müdahilin temyiz isteminin ise reddi gerektiği savunulmuştur.Danıştay Tetkik Hakimi Leyla Kodakoğlu’nun Düşüncesi: Dava, izmir, Gümüldür, … pafta, … parsel sayılı, mülkiyeti hazineye ait taşınmazın arıtma tesisi alanı olarak ayrılmasına ilişkin 24.10.2001 günlü, 4 sayılı belediye meclisi kararının ve bu işlemin değiştirilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddedilmesine ilişkin 7.2.2003 günlü, 117 sayılı Belediye Başkanlığı belediye başkanlığı işleminin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, taşınmazın bulunduğu yerde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen raporun değerlendirilmesi sonucunda, yer seçiminin uygun olmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare ve müdahil tarafından temyiz edilmiştir.

Atıksu arıtma tesisi yer seçimine ilişkin olan ve imar planın da değiştirilmesi sonucunu doğuran dava konusu belediye meclisi kararının değiştirilmesi istemiyle yapılan başvuru üzerine, usulde paralellik ilkesi gereğince belediye meclisince işlem tesis edilmesi gerekirken belediye başkanlığınca reddedilmesi yolundaki işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, davanın, arıtma tesisi yer seçimine ilişkin belediye meclisi kararına karşı açılan bölümünde süre aşımı bulunup bulunmadığı konusunun incelenmesi gerekmektedir.

Bu nedenlerle, yukarıda anılan hususların gözönünde bulundurulması suretiyle davanın karara bağlanması gerektiği sonucuna varıldığından, idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Sefer Yıldırım’ın Düşüncesi: İzmir-Gümüldür … pafta, … parselde kayıtlı taşınmazın arıtma tesisi alanı olarak ayrılmasına ilişkin 24.10.2001 gün ve 4 sayılı belediye meclis kararı ile bu işleme yapılan itirazın reddine ilişkin 7.2.2003 gün ve 2003/117 sayılı işleme karşı açılan davayı kabul eden İdare Mahkemesi kararı temyiz edilmektedir.

Dosyanın incelenmesinden, Belediye Meclisinin 5.6.2003 tarihli ve 2003/1 sayılı kararı ile onaylanan imar planı değişikliği işlemi dava konusu edilmediği halde 1.4.2003 tarihinde açılan davada bu planın yargısal denetimi yapılarak karar verildiği anlaşıldığından yanlış ve eksik nitelendirme sonucu verilen kararda hukuka uyarlık bulunmadığından bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay 6. Dairesisince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten, İller Bankası Genel Müdürlüğü’nün davalı idare yanında davaya katılma istemi, uyuşmazlık konusu taşınmaz üzerine inşa edilmesi istenilen arıtma tesisinin yapılması işini üstlenmiş olması ve bu davanın sonucu ile yakından ilgili olması nedeniyle kabul edildikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, İzmir, Gümüldür, … pafta, … parsel sayılı, mülkiyeti hazineye ait taşınmazın arıtma tesisi alanı olarak ayrılmasına ilişkin 24.10.2001 günlü, 4 sayılı belediye meclisi kararının ve bu işlemin değiştirilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddedilmesine ilişkin 7.2.2003 günlü, 117 sayılı Belediye Başkanlığı işleminin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, taşınmazın bulunduğu yerde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen raporun dosyada bulunan bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilmesi sonucunda, uyuşmazlık konusu taşınmazın arıtma tesisi inşa edilmesi için uygun özellikleri taşımadığı, yer seçiminde şehircilik ve planlama ilkeleri ile kamu yararına uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare ve davalı idare yanında davaya katılan tarafından temyiz edilmiştir

Dosyanın incelenmesinden, mülkiyeti Maliye Hazinesine ait… pafta, … parsel sayılı taşınmazın ilgili kuruluşların da uygun görüşü de alınarak, Gümüldür Belediyesinin ihtiyacı olan kanalizasyon şebekesi arıtma tesisinin kurulacağı yer olarak belirlendiği ve bu amaçla taşınmazın arıtma tesisi yeri olarak ayrıldığı, davacıların ise yer seçimi işleminin değiştirilmesiistemiyle idareye yaptıkları başvurunun reddedilmesi üzerine, mülkiyeti hazineye ait olan bu taşınmazın zilyedi olduklarından bahisle bu davayı açtıkları ve dava açma ehliyetini belde sakini sıfatına değil, bu taşınmazın zilyedi olmaları nedeniyle ileride doğması ihtimali bulunan bir hak iddiasına dayandırdıkları, davalı idarenin temyiz dilekçesinde ise, davacıların hazine arazisini kötüniyetle işgal eden kişiler oldukları iddia edilerek dava açma ehliyetlerinin bulunmadığının savunulduğu anlaşılmaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 8.6.2000 günlü, 4577 sayılı Kanunla değişik 2.maddesinde belirtildiği üzere, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar iptal davası olarak tanımlanmış olup, bu davalar idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli araçlardandır.

Ancak, yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması koşuluna ihtiyaç vardır. Her olay ve davada, yargı merciine başvurarak dava açan kişinin menfaatinin, iptali istenen işlemle ne ölçüde ihlal edildiğinin takdiri de yargı mercilerine bırakılmıştır.

Bu durum karşısında, taşınmazın maliki olmayan davacıların beldenin arıtma tesisinin yer seçimi işlemine karşı dava açma ehliyetlerinin bulunmadığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle verilen idare mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle İzmir 1. İdare Mahkemesinin 15.4.2004 günlü, E: 2003/314, K: 2004/475 sayılı kararının bozulmasina, 20,60-YTL (20.600.000 lira) karar harcı ile fazladan yatırılan 15,30-YTL (15.300.000 lira) harcın temyiz isteminde bulunan davalı idareye iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 20.4.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.