Danıştay 6. Dairesi E: 2004/8073, K: 2007/1098

Parselasyon işleminin yargı kararı ile iptali sonucunda iptal kararının gereğinin yerine getirilmesinin ilk koşulunun, ilgilisi açısından parselasyon öncesi hukuki duruma yeniden gelinmesinin sağlanması olduğu, bu itibarla davalı idarece ileri sürülen hususların iptal gerekçeleri çerçevesinde irdelenmesi ve yargı kararının uygulanıp uygulanmadığı hakkında bir karar verilmesi gerektiği hakkında.

TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, mahkeme kararı uyarınca işlem tesis edilmediğinden bahisle uğranıldığı ileri sürülen 20.000.000.000.000 lira maddi ve 5.000.000.000 lira manevi zararın tazmini istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, parselasyon işleminin iptaline ilişkin İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 30.11.2001 günlü, K:2001/1672 sayılı kararı uyarınca işlem yapılabilmesi için nazım imar planının değişmesinin gerektiği ve planlama sürecinin başlatılarak devam ettirildiği anlaşıldığından, yargı kararının uygulanmamasından bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

T.C. Anayasasının 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin hukuk devleti olduğu, 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu, 138. maddesinin son fıkrasında da yasama, yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda oldukları; 2577 sayılı Yasanın 28. maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarında ise, idarenin Danıştay, bölge idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre en geç otuz gün içinde işlem tesis etmeye ya da eylemde bulunmaya mecbur oldukları, işlem tesis edilmeyen ya da eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabileceği hükme bağlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, İstanbul, Bağcılar, İnönü Mahallesinde bulunan davacıya ait parselleri kapsayan parselasyon işleminin iptaline ilişkin mahkemenin 30.11.2001 günlü, K:2001/1672 sayılı kararının Dairemizin 24.10.2003 günlü, E:2002/2513, K:2003/5138 sayılı kararıyla onandığı anlaşılmaktadır.

Parselasyon işleminin yargı kararı ile iptali sonucunda iptal kararının gereğinin yerine getirilmesinin ilk aşaması kadastal parsellere dönüş cetvellerinin hazırlanması, onanması ve tapu kayıtlarında değişiklik olmuşsa eski hale dönüş yapılarak ,ilgilisi açısından parselasyon öncesi hukuki duruma yeniden gelinmesinin sağlanmasıdır.

Kaldı ki, bir bölgede parselasyon işleminin iptali üzerine idarelerce dağıtım ilke ve esaslarına uygun yeni bir parselasyon işleminin herzaman yapılabileceği açıktır.Başka bir anlatımla,kadastral duruma dönüş yeni bir parselasyon işlemi tesis edilmesine engel bir durum teşkil etmemektedir.

Dava konusu olayda,idare iptal kararı sonrasında yeni bir parselasyon işlemi yapma yoluna gitmiş ve yeni bir işlem için de plan değişikliği gerekliliğini iddia etmiş bulunduğundan, bu gerekliliği gerekçeleriyle ortaya koymak durumundadır.

Bu itibarla,parselasyon işleminin iptal gerekçeleri çerçevesinde yargı kararının uygulanabilmesi için plan değişikliğinin önkoşul olup olmadığı ve gerekliliği hususları irdelenmeksizin verilen idare mahkemesi kararında yasal isabet görülmemiştir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın