1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 2005/141 K: 2006/5651 T: 05/12/2006


Uyuşmazlık konusu yapının ilk maliki tarafından yapılan imar affı başvurusu konusunda idarece tespit ve değerlendirme işlemlerinin yapılması, yapının imar affı yasalarından yararlanıp yararlanamayacağının açıklığa kavuşturulmasından sonra mevzuata uygunluğunun değerlendirmesi gerekirken, bu usule uyulmaksızın, yapı hakkında 3194 sayılı yasanın 32. ve 42. maddeleri uyarınca işlem tesis edilmesinde mevzuata uyarlık bulunmadığı.

Danıştay Savcısı Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, Hatay, Dörtyol, Numune Mahallesi, ? ada, ? parsel sayılı taşınmaz üzerine inşa edilen davacıya ait yapının ruhsatsız olduğundan bahisle 3194 sayılı Yasanın 32. maddesi uyarınca yıktırılmasına ve aynı Yasanın 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesine ilişkin 10.10.2003 günlü, 762 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, eski ? ada, ? parsel sayılı taşınmazın ifrazı ile elde edilen 213 ada, 337 parsel sayılı taşınmaz üzerine parselin ilk maliki “? ” tarafından inşa edilen ruhsatsız yapı için yine bu kişi tarafından 25.4.1983 gününde imar affı başvurusunda bulunulduğu, davacının ise bu parseldeki hisseyi 1998 yılında satın aldığı ve uyuşmazlık konusu yapının zemin katının davalı idarece verilen izin ile eczane olarak kullanıldığı, parselin boş olan kısmına diğer hissedar tarafından ruhsatsız olarak inşaata başlanılması üzerine idarece yapılan inceleme sonucunda, mevcut binanın yapı kullanma izninin bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin tesis edildiği, oysa ilk malik tarafından imar affı başvurusunda bulunulmuş olması nedeniyle yapının imar affı yasalarından yararlandığının kabulü gerektiği, bu nedenle dava konusu işlemde mevzuata uyarlık görülmediği gerekçesiyle işlemin davacının yapısına ilişkin bölümünün iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, eski ? ada, ? parsel sayılı taşınmazın ifrazı ile elde edilen ? ada, ? parsel sayılı taşınmaz üzerine parselin ilk maliki “? ” tarafından inşa edilen ruhsatsız yapı için yine bu kişi tarafından 25.4.1983 gününde imar affı başvurusunda bulunulduğu, davacının ise bu parseldeki hisseyi 1998 yılında satın aldığı ve uyuşmazlık konusu yapının zemin katının davalı idarece verilen izin ile eczane olarak kullanıldığı, parselin boş olan kısmına diğer hissedar tarafından ruhsatsız olarak inşaata başlanılması üzerine idarece yapılan inceleme sonucunda, mevcut binanın yapı kullanma izninin bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlık konusu yapının ilk maliki tarafından yapılan imar affı başvurusu konusunda idarece tespit ve değerlendirme işlemlerinin yapılması, yapının imar affı yasalarından yararlanıp yararlanamayacağının açıklığa kavuşturulmasından sonra mevzuata uygunluğunun değerlendirilmesi gerekirken, bu usule uyulmaksızın, yapı hakkında 3194 sayılı Yasanın 32. ve 42. maddeleri uyarınca işlem tesis edilmesinde mevzuata uyarlık bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, 3194 sayılı Yasanın 32. maddesi uyarınca, ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak inşa edilen yapı hakkında yapı tatil tutanağı düzenlenerek inşaatın durumunun tespit edilmesi ve yapının ruhsata bağlanabilmesi amacıyla yasada öngörülen sürenin geçmesinden sonra mevzuata aykırılığın devam ettiğinin tespit edilmesi halinde yıkım işlemi tesis edilmesi mümkün iken, uyuşmazlık konusu olayda yapı tatil tutanağı düzenlenmeksizin yıkım işlemi tesis edildiği anlaşıldığından, işlemde bu yönüyle de mevzuata uyarlık bulunmamaktadır.

Belirtilen bu durum karşısında, dava konusu işlemin davacının yapısına ilişkin bölümünün iptali yolundaki idare mahkemesi kararında sonucu itibariyle isabetsizlik görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle temyize konu Adana 1. İdare Mahkemesinin 28.5.2004 günlü, E:2003/1222, K:2004/591 sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA, fazla yatırılan 15,30 YTL harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 5.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.