Özeti: Taşınmaz mülkiyetinin asıl belirleyici unsurunun tapu senedi olması nedeniyle, tapu kayıtlarında bu yönde bir şerh bulunmamasına karşın, satış vaadi sözleşmesi ile anılan taşınmazda hisse satın alındığından bahisle, mülkiyet iddiasıyla parselasyon işlemine dava açılamayacağı hakkında.
TÜRK MİLLETİ ADINA, Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü: Dava, İstanbul, Eyüp, Alibeyköy, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanda 2981 sayılı Yasa uyarına parselasyon yapılmasına ilişkin 05.03.1999 günlü, 884 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince davacılar taşınmazı satış vaadi sözleşmesi ile aldıklarını, keyfiyetin tapu siciline tescil edilmemesi nedeniyle uygulama sırasında dikkate alınmadığını ileri sürmüşler ise de, mülkiyeti …’e ait olan ve davacıların tasarrufunda bulunan taşınmazın bulunduğu alanda yoldan ihdas suretiyle belediye adına imar parselleri oluşturulduğu anlaşıldığından, dava konusu işlemde bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idarece temyiz edilmiştir.
Parselasyon işlemleri sübjektif nitelikte işlemler olduğundan, parselasyon işlemlerine ancak işlem tarihinde mülkiyet hakkı olanların dava açabilecekleri tabidir.
Olayda, tapu kayıtlarında bu yönde bir şerh bulunmamasına karşın davacılar tarafından 30.12.1964 tarihinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile anılan taşınmazda hisse satın alındığı iddia edildiğine göre, bu kısmın adli yargı yerinde tapuda adlarına tescili sağlandıktan sonra davalı idareden yeniden düzenleme yapılması istenebileceği gibi parselasyon işlemi de dava konusu edilebilecektir.
Bu itibarla, taşınmaz mülkiyetinin asıl belirleyici unsuru tapu senedi olduğu halde anılan taşınmazın tapulu maliki olmayan davacılar tarafından gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanılarak mülkiyet iddiasıyla açılan davada bu aşamada dava açma ehliyeti bulunmadığından, bu hususun göz önünde bulundurulması suretiyle İdare Mahkemesince yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.