1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 2008/5856 K: 2010/3899


3194 Sayılı İmar Kanunu’nun Arazi ve Arsa Düzenlemesi başlıklı 18. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumi hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerin oluşturulması amacıyla %40’a varan oranda düzenleme ortaklık payı alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı hakkında.

İstemin Özeti: İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 31.12.2007 günlü, E: 2006/125, K: 2007/3139 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Danıştay Tetkik Hakimi Özlem Şimşek’in Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Elmas Mucukgil’in Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay 6. Dairesisince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, İstanbul, Sarıyer, Zekeriya Köy, Uzunçarşı Mevkii, … pafta, …sayılı parselin bulunduğu alanda parselasyon yapılmasına ilişkin 31.5.2005 günlü, 542 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, uyuşmazlık konusu … sayılı parselin hisseli mülkiyete dayalı bir parsel olduğu, bölgenin 2863 sayılı Kanun kapsamında özel bir konumu bulunduğu ve bu alanda 2981 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanamayacağı, uygulamanın dayanağı koruma amaçlı imar planının tasdik tarihinin 20.10.2003 olduğu, planlama aşamasında kullanılan ilkelerde DOP alanlarının %35’e göre düzenlenmiş olduğu, bu nedenle anılan plana dayalı olarak yapılan uygulamada daha sonraki 3.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren ve DOP oranını %40’a çıkaran kanuni değişikliğin bölgede uygulanmasının mümkün olmadığı halde, 22 sayılı parselden %35’e DOP yerine %38 oranında DOP kesintisi yapılmış olduğu anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idarece temyiz edilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu … pafta, … parsel sayılı 44.000 m² yüzölçümlü taşınmazın bulunduğu alanda 1997 yılında yapılan parselasyon işleminin iptal edildiği, alanın sit kapsamında olması nedeniyle 1/1000 ve 1/5000 ölçekli koruma amaçlı imar planlarının yapıldığı, 31.5.2005 günlü, 542 sayılı belediye encümeni kararı ile 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18.maddesi ile 2981 sayılı Yasa’nın Ek-1.maddesi uyarınca parselasyon yapılması üzerine anılan işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Öncelikle 3194 sayılı İmar Kanunu’nun Arazi ve Arsa Düzenlenmesi başlıklı 18.maddesinin 2.fıkrasında “Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında “düzenleme ortaklık payı” olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.” hükmü yer aldığından parselasyon işleminin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan anılan Kanun hükmü uyarınca, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumi hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerin oluşturulması amacıyla %40’a varan oranda düzenleme ortaklık payı alınmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Bu nedenle, İdare Mahkemesince, imar planının onama aşamasında yürürlükte olan yasal düzenlemede İdarelerin %35 ‘e kadar DOP alma yetkisi bulunduğunun kabulü suretiyle fazla DOP alındığı yolundaki gerekçesinde hukuki isabet görülmemiştir.

Diğer taraftan, dava konusu olayda, alanda yapılan ilk parselasyonun yargı kararı ile iptali sonrasında kadastral parsellere dönüş yapılarak kadastral parsellerin esas alınması suretiyle parselasyon yapılması gerekirken, iptal edilen parselasyon sonucu oluşmuş olan imar parsellerinin esas alınması suretiyle parselasyon yapıldığı anlaşıldığından,anılan işlemde bu yönden dağıtım ilke ve esaslarına uyarlık bulunmamaktadır.

Nitekim, davalı idarece 3.5.2007 günlü, 452 sayılı belediye encümeni kararıyla kadastral parsellere dönülerek yeniden uygulama yapıldığı belirtilmiş bulunmaktadır. Bu itibarla, anılan hususun gözönünde bulundurulması suretiyle İdare Mahkemesince yeniden karar verilmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 31.12.2007 günlü, E: 2006/125, K: 2007/3139 sayılı kararının bozulmasina, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 16.4.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.