1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 2010/6031 K: 2010/9530


Akaryakıt ve lpg istasyonu kullanımının, ilgili mevzuatta aranan koşulların da sağlanması şartıyla mevzii imar planıyla düzenlenmesinde hukuki bir engelin olmadığı hakkında.

İstemin Özeti: Manisa İdare Mahkemesinin 29.1.2010 günlü, E: 2008/2083, K: 2010/95 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Mehmet Sıtkı Çelik’in Düşüncesi: Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Ahmet Arslan’ın Düşüncesi: Manisa İli, Alaşehir İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak 3.1.2008 günlü, 1-7 sayılı belediye meclis kararı ile onaylanan mevzii imar planı ile bu plan kapsamında verilen 5.1.2009 günlü, 1-1 sayılı yapı ruhsatının iptali istemiyle açılan davada dava konusu işlemlerin iptali yolundaki idare mahkemesi kararını davalı idare temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.

3194 sayılı Kanunun 7. maddesinde ve Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin değişik 3. maddesinde yer alan hükümlere göre, mevzi imar planlarının ancak mevcut planların yerleşmiş nüfusa yetersiz kalması veya yeni yerleşim alanlarının kullanıma açılması gereğinin ortaya çıkması halinde yapılabileceği belirtilmiştir. Bu hükümlerde yer alan düzenleme uyarınca yaşam alanları arasındaki ulaşım hizmetlerinin görülmesi amacına yönelik olarak belirlenen akaryakıt ve LPG istasyonunun mevzii imar planı ile akaryakıt ve LPG istasyonunu için mevzuatlarda aranan şartlara uygun olarak yapılabilir.

Bu durumda, İdare Mahkemesince, uyuşmazlık konusu meclis kararında ve yapı ruhsatında şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygunluk bulunmadığı hususunun incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenle, temyize konu idare mahkemesi kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay 6. Dairesisince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü: Duruşma yapılmasına gerek görülmedi.

Dava, Manisa, Alaşehir, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak 03.01.2008 günlü, 1-7 sayılı belediye meclisi kararıyla onaylanan mevzii imar planı ile bu plan kapsamında verilen 05.01.2009 günlü, 1-1 sayılı yapı ruhsatının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, mevzii imar planının, mevcut planlarının yerleşmiş nüfusa yetersiz kalması veya yeni yerleşim alanlarının kullanıma açılması gereğinin ve sınırlarının belirlenmesi halinde, plan yapım kurallarına uyularak yapılabileceği; bu tanımda (komşu parseller üzerinde önemli etkiler doğuran) akaryakıt-LPG istasyonu gibi bir kullanım biçiminin öngörülmediği; dolayısıyla, mevzii imar planının, bu tür bir kullanım biçiminin planlama vasıtası olamayacağı sonucuna varıldığı, böylece yapı ruhsatının dayandığı mevzii imar planı planlama tekniğine uygun bulunmadığına göre dava konusu ruhsatın yasal dayanağının kalmadığı, bu nedenle dava konusu işlemlerin hukuka aykırı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.

İmar planı, insan, toplum, çevre ilişkilerinde kişi ve aile mutluluğu ile toplum hayatını yakından etkileyen fiziksel çevreyi sağlıklı bir yapıya kavuşturmak, yatırımların yer seçimlerini ve gelişme eğilimlerini yönlendirmek ve toprağın koruma, kullanma dengesini en rasyonel biçimde belirlemek amacıyla hazırlanır.

3194 sayılı Yasanın 3. maddesinde; herhangi bir saha, her ölçekteki plan esaslarına, bulunduğu bölgenin şartlarına ve yönetmelik hükümlerine aykırı maksatlar için kullanılamacağı, aynı Yasanın 6. maddesinde de planlar kapsadıkları alan ve amaçları açısından bölge planları ve imar planları olarak iki ana kategoriye ayrılmış, imar planları da uygulamaya esas olan uygulama imar planları ve bu planın hazırlanmasındaki temel hedefleri, ilkeleri, ve arazi kullanım kararlarını belirleyen nazım imar planları olarak sınıflandırılmıştır. Anılan Yasanın 7. maddesinin (c) bendinde ise mevcut planların yerleşmiş nüfusa yetersiz olması durumunda veya yeni yerleşme alanlarının acilen kullanmaya açılmasını temin için belediyeler veya valiliklerce yapılacak mevzi imar planlarına veya imar planı olmayan yerlerde Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelik esaslarına göre uygulama yapılacağı belirtilmiştir.

2.9.1999 günlü ve 23804 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin değişik 3. maddesinde ise, Mevzi İmar Planı: Mevcut planların yerleşmiş nüfusa yetersiz kalması veya yeni yerleşim alanlarının kullanıma açılması gereğinin ve sınırlarının ilgili idarece belirlenmesi halinde, bu Yönetmeliğin plan yapım kurallarına uyulmak üzere yapımı mümkün olan, yürürlükteki her tür ve ölçekteki plan sınırları dışında, planla bütünleşmeyen konumdaki, sosyal ve teknik altyapı ihtiyaçlarını kendi bünyesinde sağlayan, raporla bir bütün olan imar planı olduğu, şeklinde tanımlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu taşınmazın 03.01.2008 günlü, 1-7 sayılı belediye meclisi kararıyla kabul edilen mevzii imar planında Akaryakıt ve LPG İstasyonu olarak belirlenmesi ve bu belirleme kapsamında yapı ruhsatı verilmesi üzerine anılan işlemlerin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerinde mevzi imar planının hangi şartlar altında hazırlanacağı hususu açıklanmış olup, bu plan türüyle akaryakıt ve LPG istasyonu vb. bir kullanımın belirlenemeyeceği yolunda bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

Öte yandan, mevzii imar planının tanımında yer alan ”yeni yerleşim alanlarının kullanıma açılması gereği” kavramından; sadece konut amaçlı kullanımların anlaşılmaması, buna karşın anılan kavram kapsamında, imar mevzuatında aranan diğer koşulların bulunması halinde; akaryakıt ve LPG istasyonu gibi kullanımlar için bir alanın mevzii imar planıyla düzenlenebilme olanağının bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Aksi bir yorumla, birbiriyle yakın etkileşim içinde bulunan iki kullanım veya yerleşme alanı arasındaki fonksiyon belirlenmesinin mümkün olamama soncunu doğurur ki, bu da yerleşme alanları arasındaki iletişimi ve insan yaşamı için gerekli ihtiyaçların karşılanması amacıyla oluşturulan akaryakıt ve LPG istasyonu gibi kullanımların ya plansız ya da mevzii imar planına göre daha büyük bir alanı düzenleme durumunda olan nazım ve uygulama imar planları ile belirlenebilme zorunluluğunu doğuracaktır. Bu yorumun da, planlamanın amacına ve kamu kaynaklarının olabildiğince verimli kullanılması ilkesine aykırı olacağı kuşkusuzdur.

Bu durumda, yaşam alanları arasındaki ulaşım hizmetinin görülmesi amacına yönelik belirlenen akaryakıt ve LPG istasyonu kullanımının, ilgili mevzuatta aranan koşulların da sağlanması şartıyla mevzii imar planıyla düzenlenmesinde hukuki bir engelin olmadığı sonucuna varıldığından, İdare Mahkemesince, ilgili mevzuatta aranan koşulların mevcut olup olmadığı araştırılarak uyuşmazlık konusu taşınmazın akaryakıt ve LPG istasyonu alanı olarak ayrılmasının şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olup olmadığının saptanması suretiyle uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Manisa İdare Mahkemesinin 29.1.2010 günlü, E: 2008/2083, K: 2010/95 sayılı kararının bozulmasına, bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 19.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.