Özeti: Uyuşmazlığa konu taşınmazın tarım arazisi olduğu ve gerekli izinlerin alınmadan imara açıldığı, bu durumun açıkça kanuna aykırı olduğunun ileri sürülmesi karşısında; imar planının dava konusu edilmemiş olmasının, dava konusu parselasyon işleminin yargısal denetiminin yapılmasına hukuki engel oluşturmayacağı hakkında.
Dava; Isparta İli, Merkez İlçesi, Aliköy Köyü, İncirlidere Mevkii, … parsel sayılı taşınmazı kapsayan alanda 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca parselasyon yapılmasına ilişkin 10.04.2007 günlü, 424 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; Danıştay Altıncı Dairesinin 12.03.2012 günlü ve E:2010/634, K:2012/967 sayılı bozma kararına uyularak, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ile dosyanın birlikte değerlendirilmesinden, davacının 5108 sayılı parselinin uygulamaya giren kısmının tek başına müstakil imar parseli oluşturamayacağı, uygulamanın davacı parselini değer arttırıcı şekilde etkilediğinin belirlendiği, şehir planlama teknikleri, şehircilik ilkeleri ve kamu yararı yönünden bir irdeleme ve değerlendirme yapıldığında; imar uygulaması ile imar planında umumi hizmetlere ayrılan yerlerin kamuya kazandırıldığı, bu sebeple kamu yararının var olduğu, uygulama sahasındaki kadastro parsellerinin konut yapılabilecek düzenli parsel haline getirilmesi ve değerlerinin artması, böylece planlı kentleşmeye geçilmesi, henüz çarpık yapılaşma başlamadan önce parselasyon işlemlerinin tamamlanması ve bunun sonucunda da sosyal ve teknik alt yapı tesislerinin inşa edilmesi amaçlandığından yapılan uygulamanın parselasyon ilke ve esaslarına uygun olduğunun anlaşıldığı bu nedenle dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Olayda uyuşmazlığa konu taşınmazın tarım arazisi olduğu ve gerekli izinlerin alınmadan imara açıldığı ve bu durumun açıkça Kanun’a aykırı olduğunun ileri sürülmesi karşısında; imar planının dava konusu edilmemiş olmasının, dava konusu parselasyon işleminin yargısal denetiminin yapılmasına hukuki engel oluşturmayacağı kuşkusuzdur.
5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun 6. maddesinde Toprak Koruma Kurulunun görevleri “Kurulun görevleri aşağıda belirtilmiştir.” cümlesinden sonra: “a) Arazi kullanılan tüm faaliyetlerde, arazinin korunması, geliştirilmesi ve verimli kullanılmasına yönelik inceleme, değerlendirme ve izleme yapmak, ortaya çıkan olumsuzlukları belirlemek, toprak korumayı ve bununla ilgili sorunları giderici önlemleri almak, geliştirmek, uygulanmasını sağlamak için görüş oluşturmak, b) Arazi kullanımını gerektiren tüm girişimleri yönlendirmek üzere, yerel plân veya projelerin uygulanması amacıyla takibini yapmak, c) Toprak koruma önlemlerinin yerine getirilmesi sürecini yerel ölçekte izlemek, değerlendirmek ve çözümleyici öneriler geliştirmek, hazırlanacak toprak koruma ve arazi kullanım plânları doğrultusunda, yerel ölçekli yıllık iş programları için görüş oluşturmak ve uygulamaya konulmasının takibini yapmak, ç) Ülkesel, bölgesel veya yerel ölçekli yapılan plânlar arasındaki uyumu denetlemek, d) Kanun’da yer alan konularla ilgili başvuruları almak ve ilgililere aktarmak, e) Kanun’la verilen diğer görevleri yapmak” şeklinde belirlenmiştir.
Aynı Kanunu’n “Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı” başlıklı 13. maddesinde: “Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri tarımsal üretim amacı dışında kullanılamaz. Ancak, alternatif alan bulunmaması ve Kurulun uygun görmesi şartıyla; a) Savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar, b) Doğal afet sonrası ortaya çıkan geçici yerleşim yeri ihtiyacı, c) Petrol ve doğal gaz arama ve işletme faaliyetleri, ç) İlgili bakanlık tarafından kamu yararı kararı alınmış madencilik faaliyetleri, d) Bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış plân ve yatırımlar, e) Kamu yararı gözetilerek yol altyapı ve üstyapısı faaliyetlerinde bulunacak yatırımlar, f) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun talebi üzerine 20/02/2001 tarihli ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu uyarınca yenilenebilir enerji kaynak alanlarının kullanımı ile ilgili yatırımları, g) Jeotermal kaynaklı teknolojik sera yatırımları; için bu arazilerin amaç dışı kullanım taleplerine, toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile Bakanlık tarafından izin verilebilir. Bakanlık bu yetkisini valiliklere devredebilir.
Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri dışında kalan tarım arazileri; toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile valilikler tarafından tarım dışı kullanımlara tahsis edilebilir.
Tarım arazilerinin korunması ve amaç dışı kullanımına dair uygulamaların usûl ve esasları tüzükle düzenlenir.” kuralı yer almaktadır.
Yukarıda yer alan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden; mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazilerinin Kanun’da sayılan istisnai durumlar dışında tarım dışı amaçlı faaliyetlere ayrılmasına izin verilemeyeceği sonucuna varılmaktadır.
Olayda, Isparta Valiliği İl Tarım Müdürlüğü’nün 05.02.2008 tarihli, 1418 sayılı yazısında, içinde uyuşmazlığa konu taşınmazın da bulunduğu alanın mutlak tarım arazisi olduğu ve yapılaşmaya açılmasının uygun görülmediğinin belirtildiği ve aksi yönde herhangi bir görüş veya tespitin de dosyada yer almadığı görülmektedir. Bu durumda, İdare Mahkemesince, yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurulmak suretiyle uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Isparta İdare Mahkemesince verilen 31/07/2012 tarihli, E:2012/436, K:2012/857 sayılı kararın bozulmasına, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 07/11/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.