“Riskli Alan” ilanına ilişkin Bakanlar Kurulu kararının yargı kararıyla iptaline karar verilmesi karşısında anılan riskli alan kararına göre yapılan dava konusu imar planlarının hukuki dayanağı kalmaması nedeniyle, dava konusu imar planında ilgili parsel yönünden hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varıldığı
İSTEMİN KONUSU: İstanbul 4. İdare Mahkemesinin 22/05/2015 tarih ve E:2013/2568, K:2015/1303sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ: Dava konusu istem: Kadıköy İlçesi, A1 Mahallesi, 287 pafta, 2322 ada, 10 sayılı parsele ilişkin 02.08.2013 tarihli, 1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; yerinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, taşınmazın dava konusu planda konut alanında kaldığı, herhangi bir imar yolundan mahrecinin bulunmadığı, çevre düzeni planında ise meskun alanlar fonksiyonunda kaldığı, bu yönüyle dava konusu planın üst ölçekli planlara uygun olduğu, dava konusu parsel için öngörülen fonksiyonun ve planın anılan parsele ilişkin kısmının şehircilik ilkeleri, planlama teknikleri ve kamu yararına uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Karara dayanak alınan bilirkişi raporunun tek bir bilirkişi tarafından hazırlandığı, raporun eksik ve hatalı olduğu, alt ölçekli planlar ile üst ölçekli planların birbirine uygun olmadığı, plan notlarının belirleyici hüküm barındırmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Planlamanın mevzuata uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY: Dava dosyasının incelenmesinden, 6306 sayılı Kanun kapsamında, 31.05.2013 tarihli, 28663 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 09.05.2013 tarihli, 2013/4749 sayılıBakanlar Kurulu Kararı ile riskli alan olarak belirlenen Kadıköy İlçesi sınırları içinde kalan alana ilişkin 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planının 02.08.2013 tarihinde Bakanlık tarafından re’sen onaylandığı, 27.08.2013-25.09.2013 tarihleri arasında ilan yerlerinde ve internet sayfasında eş zamanlı olarak askıya çıkarıldığı, davacı tarafından 16.09.2013 tarihinde yapılan itirazın zımnen reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT: 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde; “Riskli alan:Zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Bakanlık veya İdare tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü de alınarak belirlenen ve Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan alan” olarak tanımlandıktan sonra 5. maddesinin 6. fıkrasında; “Bakanlık, riskli alanlardaki ve rezerv yapı alanlarındaki uygulamalarda faydalanılmak üzere; özel kanunlar ile öngörülen alanlara ilişkin olanlar da dâhil, her tür ve ölçekteki planlama işlemlerine esas teşkil edecek standartları belirlemeye ve gerek görülmesi hâlinde bu standartları plan kararları ile tayin etmeye veya özel standartlar ihtiva eden planlar yapmaya, onaylamaya ve kent tasarımları hazırlamaya yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME: İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, A1 Mahallesi sınırları içerisinde bulunan alanın “Riskli Alan” ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulunun 09.05.2013 tarihli, 2013/4749 sayılı kararının Danıştay Ondördüncü Dairesinin 26.09.2018 tarihli E:2018/303, K:2018/5745 sayılı karar ile; “6306 sayılı Kanunun 2. maddesiuyarınca hazırlanan ve dava konusu işlemin dayanağını oluşturan gerekçe raporu ve teknik raporun incelenmesinden;ülkemizin önemli bir deprem kuşağında bulunduğu, uyuşmazlığa konu alanın ve çevresinin plansız geliştiği, çöküntü alanı olduğu, inceleme sahasındaki yapıların büyük çoğunluğunun riskli yapı olduğu, bu kapsamda vatandaşlarca yapılan başvuruların da dikkate alındığı, riskli ilan edilen alanın 127 ha. büyüklüğünde olduğu, alanda 5931 adet bina, 1424 adet ticaret birimi, 529 adet küçük sanayi birimi, 2 adet ilköğretim tesisinin bulunduğu, binalardan 1968 adetinin yığma, 3951 betonarme, 8 adetinin ahşap ve 4 adetinin ise diğer yapı özelliğinde olduğu, yapılan bina analizlerinde 379 adet yapının iyi, 4037 adet yapının orta, 1488 adetinin kötü durumda olduğunun saptandığı, A1 Mahallesi, 2361-2364 sayılı adalarda bulunan 44 parsel için riskli yapı tespit raporunun bulunduğu, alanın zemin yapısı ve üzerindeki yapılaşma nedeniyle risk taşıdığı, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığından da alana ilişkin olarak alınmış bir Afete Maruz Bölge kararı bulunmadığının bildirildiği bilgilerine dayanılarak dava konusu bölge riskli alan olarak tespit edilmiş ise de, kötü ve sağlıksız olduğu ileri sürülen yapıların hangi yapılar olduğu ve bu yapıların can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını ortaya koyan yukarıda belirtilen bilimsel verileri içeren herhangi bir teknik incelemenin yapılmadığı, dolayısıyla işlemin dayanağı raporun yapıların can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayacak nitelikte olmadığı hususları dikkate alındığında,6306 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliğinin öngördüğü koşullarda detaylı bir teknik inceleme yapılmaksızın tesis edilen uyuşmazlığa konu alanın “riskli alan” ilan edilmesine ilişkin09/05/2013 günlü, 2013/4749sayılı Bakanlar Kurulu kararınında hukuka uyarlık görülmemiştir.” gerekçesiyle 287 pafta, 2322 ada, 10 sayılı parsel yönünden iptaline karar verildiği, bu kararın ise Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 13.03.2019 tarihli E:2018/4797, K:2019/1065 sayılı kararı ile iptal kararının onandığı görülmüştür.
Bu durumda; “Riskli Alan” ilanına ilişkin Bakanlar Kurulu kararının yargı kararıyla iptaline karar verilmesi karşısında anılan riskli alan kararına göre yapılan dava konusu imar planlarının hukuki dayanağı kalmaması nedeniyle, dava konusu imar planında ilgili parsel yönünden hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varıldığından, davanın reddine ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararında isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU: Açıklanan nedenlerle; 1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne, 2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu İstanbul 4. İdare Mahkemesinin 22/05/2015 tarih ve E:2013/2568, K:2015/1303 sayılı kararının BOZULMASINA, 3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 06/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.