1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 2016/3471 K: 2017/1825 T: 14.3.2017


Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 04.06.2013 tarihli, E:2013/465, K:2013/892 Sayılı kararı dahil yerleşmiş görüşüne göre, idarenin davaya konu taşınmazlara kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazmini istemiyle açılan davalarda, idarece fiili olarak el atılan taşınmazlar bakımından, davanın haksız fiillere dair özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde; fiili olarak el atılmayan taşınmaz bakımından ise, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazmini kapsamında ve 2577 Sayılı Kanun uyarınca idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir.

İstemin Özeti: Malatya İdare Mahkemesince verilen 31/12/2015 tarihli, E:2015/1555, K:2015/1631 Sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi: Dava, Malatya İli, Merkez, … Mahallesi, 2506 ada, 5 parsel sayılı taşınmazda (eski 12 pafta, 960 Sayılı parsel) bulunan kerpiç evin yanına ilave olarak yapılan 2 katlı yapının yıkımı sebebiyle uğranıldığı ileri sürülen zararlar ile taşınmazda kaldırım yapılması suretiyle kamulaştırmasız el atma sebebiyle toplam 35.000,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Temyize konu mahkeme kararının, yıkım sebebiyle uğranıldığı ileri sürülen zararların ödenmesine karar verilmesi istemine yönelik olarak davanın süre aşımı yönünden reddine dair kısmında 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.

Söz konu taşınmazın bir kısmının kaldırım yapılmak suretiyle kullanılması sebebiyle 1.973,00.-TL’nin ödenmesine karar verilmesi istemine yönelik olarak davanın incelenmeksizin reddine dair kısmına gelince;

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14. maddesinin 3. fıkrasında, dilekçelerin, a) Görev ve yetki, b) İdari merci tecavüzü, c) Ehliyet, d) İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, e) Süre aşımı, f) Husumet, g) 3 ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği hükmüne yer verilmiştir.

İdari eylem; idarenin işlevi sırasında bir hareketi, bir olayı, bir tutumu; idari karar ve işlemle ilgisi olmayan, başka bir deyişle öncesinde, temelinde bir idari karar veya işlem olmayan salt maddi tasarrufları anlatır. Kamulaştırmasız el atma ise; idarenin, yasalara uygun bir kamulaştırma işlemi yapmadan kişinin taşınmazı üzerinde kişinin gereği gibi tasarruf yapma imkanını önlemesidir. Dolayısıyla, Kamulaştırma Kanununda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, kişinin mülkiyetinde bulunan taşınmaza fiilen el atılmasının, “haksız fiil” niteliğinde olduğu açıktır.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine dair olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza fiilen el atıldığı iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere dair özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 Sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksız el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanunu’na uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 04.06.2013 tarihli, E:2013/465, K:2013/892 Sayılı kararı dahil yerleşmiş görüşüne göre, idarenin davaya konu taşınmazlara kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazmini istemiyle açılan davalarda, idarece fiili olarak el atılan taşınmazlar bakımından, davanın haksız fiillere dair özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde; fiili olarak el atılmayan taşınmaz bakımından ise, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazmini kapsamında ve 2577 Sayılı Kanun uyarınca idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir.

Olayda, davacılar tarafından uyuşmazlığa taşınmaza İdare tarafından kaldırım yapılmak suretiyle kamulaştırma yapılmadan fiilen el atıldığı iddiasıyla dava açıldığı anlaşıldığından, bu hususta yapılacak yargılamada mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere dair özel hukuk hükümlerine göre yargılama yapılacağı, bu hususlara dair uyuşmazlığın görüm ve çözüm yeri asliye hukuk mahkemesidir.

Temyiz isteminin, davanın süre aşımı sebebiyle reddine dair kısmı bakımından reddi ile mahkeme kararının bu kısmının onanması, davanın incelenmeksizin reddine dair kısmı bakımından kabulüyle mahkeme kararının bu kısmının yukarda açıklanan gerekçeyle bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren 2575 Sayılı Danıştay Kanununun Ek 1. maddesi uyarınca oluşturulan Danıştay Altıncı ve Ondördüncü Daireleri Müşterek Kurulunca Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

K: Dava, Malatya İli, Merkez, … Mahallesi, 2506 ada, 5 parsel sayılı taşınmazda (eski 12 pafta, 960 Sayılı parsel) bulunan kerpiç evin yanına ilave olarak yapılan 2 katlı yapının yıkımı sebebiyle uğranıldığı ileri sürülen zararlar ile taşınmazda kaldırım yapılması suretiyle kamulaştırmasız el atma sebebiyle toplam 35.000,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, tasarrufu kısıtlanan ve uzun zaman kamulaştırma yapılmamak suretiyle hukuki olarak el atılan taşınmaza yönelik olarak açılan tazminat davalarında öncelikle uzlaşma usulünün uygulanmasının dava şartı olduğu, taşınmazın bir kısmının kaldırım yapılmak suretiyle kullanılamaması sebebiyle 1.973,00.-TL’nin ödenmesi istemiyle davalı idareye bu yönde herhangi bir müracaatta bulunulmadan açılan davanın söz konusu dava şartının gerçekleşmemiş olması sebebiyle esasının incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle kamulaştırma yapılmaksızın kaldırım yapılması sebebiyle 1.973,00.-TL ödenmesi istemine dair kısmının incelenmeksizin reddine, uyuşmazlığa konu yıkım faaliyetinin 2010 yılı içerisinde gerçekleştirildiği, ayrıca tazminata konu yıkım işleminin (Malatya Belediye Encümeninin 28.04.2011 tarihli, 3312 Sayılı kararı) iptali istemiyle açılan davada, Mahkemece bozma kararına uyularak verilen 11.06.2014 tarihli, E:2014/438, K:2014/704 Sayılı iptal kararının davacıya 07.07.2014 tarihinde tebliğ edildiği, bu kararın temyiz edilmeksizin 06.08.2014 tarihinde kesinleştiği, bu yıkım işlemi sebebiyle açılacak tam yargı davasının en geç 07.07.2014 tarihinden itibaren 60 günlük süre içerisinde veya 2577 Sayılı Kanun’un 11. maddesi işletilmek suretiyle açılması gerekirken bu sürelere uyulmaksızın 22.01.2015 tarihinde açılan davanın süre aşımı sebebiyle esasının incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle yıkım sebebiyle uğranılan zararlara yönelik bölümünün ise süre aşımı sebebiyle reddine karar verilmiş, bu karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyize konu İdare Mahkemesi kararının, yıkım sebebiyle uğranıldığı ileri sürülen zararların ödenmesine karar verilmesi istemine yönelik davanın süre aşımı yönünden reddine dair kısmında 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.

Söz konu taşınmazın bir kısmının kaldırım yapılmak suretiyle kullanılması sebebiyle 1.973,00.-TL’nin ödenmesine karar verilmesi istemine yönelik olarak davanın incelenmeksizin reddine dair kısmına gelince;

Dosyanın incelenmesinden; Malatya İli, Merkez, … Mahallesi, 2506 ada, 5 Sayılı parsel (eski 12 pafta, 960 Sayılı parsel) üzerinde bulunan kerpiç evin yanına ruhsatsız olarak iki katlı ilave yapı yapıldığı ve bu ilave yapının imar planında 12 metre olarak planlanan kamuya ait yolda kaldığının davalı idarenin elemanlarınca tespit edilmesi üzerine Malatya Belediye Encümeninin 28.04.2011 tarihli, 3312 Sayılı kararıyla yola müdahaleli ruhsatsız ilave yapının 3194 Sayılı İmar Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca yıktırılmasına karar verildiği, bu yıkım kararının iptali istemiyle Mahkemenin E:2011/2702 Sayılı dosyasında açılan davanın 09.05.2012 tarihli, K:2012/2308 Sayılı kararla davanın reddine karar verildiği, bu kararın Danıştay Ondördüncü Dairesinin 19.12.2013 tarihli, E:2012/8407, K:2013/10017 Sayılı kararı ile bozulduğu, Mahkemece bozma kararına uyularak 11.06.2014 tarihli, E:2014/438, K:2014/704 Sayılı kararla davaya konu işlemin iptaline karar verildiği, uyuşmazlığa konu yıkım faaliyetinin ise bu süreçte gerçekleştirildiği, davacılar tarafından yıkım işlemi sebebiyle taşınmazın diğer kısımının da kullanılamaz hale geldiğinden bahisle iki katlı betonarme yapıda oluşan hasar için 29.000,00 TL, kerpiç evin köşe duvar kısmının ve kapısının hasarı sebebiyle 2.500,00 TL, su borularına zarar verilmesi sebebiyle 2010 yılı 11. ayında 20 tonluk su kullanımı karşılığı ödenen 1.527,00 TL, ayrıca evin önünün kamulaştırma yapılmaksızın kaldırım yapılması sebebiyle 1.973,00.-TL olmak üzere toplam 35.000,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle 22.01.2015 tarihinde Malatya 5. Asliye Mahkemesinde açılan davada Mahkemece verilen görev ret kararı üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlıkta, dava dilekçesinde anılan taşınmaz üzerinde bulunan kerpiç evin davacıların babasına ait olduğu beyan edilmiş ise de, bu taşınmazın kimin mülkiyetinde olduğu anlaşılamadığından, İdare Mahkemesince öncelikle kaldırım yapıldığı öne sürülen taşınmazın davacıların mülkiyetinde olup olmadığı, dolayısıyla davacılar açısından tazmini gereken bir zararın bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, bu tespit sonrasında ise anılan taşınmaz bakımından fiili el atma şartlarının mı hukuki el atma şartlarının mı gerçekleştiğinin belirlenmesi suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

Bu durumda, yukarda yer verilen hususlar araştırılmadan verilen eksik incelemeye dayalı temyize konu kararda isabet bulunmamaktadır.

SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, Malatya İdare Mahkemesince verilen 31/12/2015 tarihli, E:2015/1555, K:2015/1631 Sayılı kararın, davanın süre aşımı sebebiyle reddine dair kısmının ONANMASINA, davanın incelenmeksizin reddine dair kısmının BOZULMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 14/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.