1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 2016/8714 K: 2018/1157 T: 12.2.2018


Dava konusu nazım imar planından sonra yapılan imar planı değişiklikleri nedeniyle görülmekte olan davanın konusuz kaldığından söz edilebilmesi için, davacının dava açmakla elde etmek istediği hukuki sonuçların imar planı değişikliği ile karşılanmış olması gerektiği. Alanın riskli alan ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık bulunmaması nedeniyle, dava konusu nazım imar planının dayanaktan yoksun kaldığı.

İstemin Özeti: İstanbul 11. İdare Mahkemesince verilen 15/06/2016 tarihli, E: 2015/1037, K: 2016/1142sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmaların Özeti: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi: Uyuşmazlık konusu taşınmazların içerisinde bulunduğu alanın riskli alan ilan edilmesine ilişkin 24.12.2012 tarihli, 2012/4099 sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptali yolunda kesinleşen yargı kararı bulunması nedeniyle, dayanağı kalmayan dava konusu nazım imar planının da iptali gerektiğinden, davacı tarafın temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, İstanbul İli, Gaziosmanpaşa ilçesi, A1 Mahallesi, 17 pafta, 17251 ve 16813 parsel sayılı taşınmazların içerisinde bulunduğu alanın riskli alan ilan edilmesine ilişkin 24.12.2012 tarihli, 2012/4099 sayılı Bakanlar Kurulu kararı uyarınca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 09.04.2015 tarihinde onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, dosyada yer alan bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinden; dava konusu 09.04.2015 onay tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar planına yapılan itirazların bir kısmının kabulü doğrultusunda hazırlanan 30.07.2015 onay tarihli nazım imar planı değişikliğine karşı da davacılar tarafından İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nin E: 2015/1996 sayılı dosyasından iptal davası açıldığı, ayrıca 09.04.2015 tarihli ve 30.07.2015 tarihli nazım imar planlarından sonra plan onama sınırının tamamını kapsayacak şekilde 1/5000 ölçekli nazım imar planı revizyonu onaylanarak 19.11.2015-18.12.2015 tarihleri arasında askıya çıkarıldığı, bu nedenle dava konusu 09.04.2015 tarihli nazım imar planın yürürlüğünü yitirdiği ve davanın konusunun kalmadığı gerekçesiyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından esastan, davalı vekili tarafından yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmiştir.

6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un 2. maddenin 1. fıkrasının (ç) bendinde riskli alan; zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Bakanlık veya idare tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü de alınarak belirlenen ve Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan alan şeklinde tanımlanmış, aynı Kanun’un “Uygulama İşlemleri” başlıklı 6. maddesinin 6. fıkrasında; “Bakanlık, riskli alanlardaki ve rezerv yapı alanlarındaki uygulamalarda faydalanılmak üzere; özel kanunlar ile öngörülen alanlara ilişkin olanlar da dâhil, her tür ve ölçekteki planlama işlemlerine esas teşkil edecek standartları belirlemeye ve gerek görülmesi hâlinde bu standartları plan kararları ile tayin etmeye veya özel standartlar ihtiva eden planlar yapmaya, onaylamaya ve kent tasarımları hazırlamaya yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, İstanbul İli, Gaziosmanpaşa İlçesi sınırları içerisinde 393 ha’lık alanın riskli alan ilan edilmesine ilişkin 24.12.2012 tarihli, 2012/4099 sayılı Bakanlar Kurulu kararı doğrultusunda dava konusu 09.04.2015 tarihli, NİP-11425 sayılı 1/5000 ölçekli nazım imar planı onaylanarak, 13.04.2015-12.05.2015 tarih aralığında askıya çıkartılmak suretiyle ilan edildiği, davacı tarafından askı süresi içinde (12.05.2015 tarihinde) yapılan itirazın zımnen reddedildiği, diğer taraftan itirazlardan kısmen uygun bulunanlar doğrultusunda 30.07.2015 tarihli, NİP-11425,1 sayılı nazım imar planı değişikliği onaylanarak, sadece değişiklik içeren kısımların 13.08.2015-11.09.2015 tarih aralığında yeniden askıya çıkarıldığı, söz konusu imar planı değişikliğine yapılan itirazlar ile idare mahkemelerinde açılan davalar nedeniyle, bu defa plan onama sınırının tamamını kapsayacak şekilde 16.11.2015 tarihli, NİP-11425,2 sayılı nazım imar planı revizyonunun onaylandığı görülmektedir.

Uyuşmazlık konusu taşınmazların bulunduğu alanda dava konusu 09.04.2015 tarihli, NİP-11425 sayılı nazım imar planından sonra yapılan 30.07.2015 tarihli, NİP-11425,1 sayılı ve 16.11.2015 tarihli, NİP-11425,2 sayılı imar planı değişiklikleri nedeniyle görülmekte olan davanın konusuz kaldığından söz edilebilmesi için, davacının dava açmakla elde etmek istediği hukuki sonuçların imar planı değişikliği ile karşılanmış olması gerektiği açık olmakla birlikte, olayda davacının itirazlarını karşılayacak şekilde imar planı değişikliği yapıldığına ilişkin dosya içerisinde herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılmamıştır.

Diğer taraftan, uyuşmazlık konusu taşınmazların 24.12.2012 tarihli, 2012/4099 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile ilan edilen riskli alan sınırları dahilindeki Karayolları Mahallesi sınırları içerisinde kaldığı, söz konusu Bakanlar Kurulu kararının Karayolları Mahallesine ilişkin kısmının iptali istemiyle Danıştay Ondördüncü Dairesi’nin E: 2015/5079 sayılı dosyası üzerinden açılan davada; uyuşmazlık konusu alanın üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığına dair idarelerce hazırlanan raporlarda, binalar gözlemsel olarak incelenerek kalite olarak “iyi”, “orta” ve “kötü” diye sınıflandırılmış ise de, niceliksel bir ölçüt verilmediği ve diğer bilgilerin genel itibarıyla gözlemsel bilgiler içerdiği, İstanbul’un önceki yıllarda yaşamış olduğu depremler sonucunda söz konusu yapıların olumsuz olarak etkilenip etkilenmediği yolunda belirlemeye yer verilmediği, değişik tipteki yapılardan örnekleme suretiyle karot veya numune alınmak suretiyle teknik bir metot üzerinde çalışılmadığı, yapıların hangi yönlerden can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayacak yeterli bilgi içermediği, söz konusu alana ilişkin detaylı zemin etüdü verisi ve buna bağlı olarak su taşkını konusunda yeterli veri bulunmadığı, dava konusu alanın riskli alan ilan edilebilmesi için Kanunun ve Uygulama Yönetmeliğinin öngördüğü koşulların detaylı bir teknik rapor ile oluşturulmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen Danıştay Ondördüncü Dairesi’nin 17.02.2016 tarihli, E: 2015/5079, K: 2016/976 sayılı kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 20.09.2016 tarihli, E: 2016/2106, K: 2016/2616 sayılı kararı ileaçıklama eklenerek onanmasına hükmedildiği görülmüştür.

Bu durumda, uyuşmazlığa konu alanın riskli alan ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık bulunmaması nedeniyle, dava konusu nazım imar planının dayanaktan yoksun kaldığı anlaşıldığından, hukuka uygun olmayan nazım imar planının iptaline karar verilmesi gerekirken, dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 11. İdare Mahkemesince verilen 15/06/2016 tarihli, E: 2015/1037, K: 2016/1142 sayılı kararın BOZULMASINA,dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 12/02/2018tarihinde oybirliğiyle karar verildi.