1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 2019/2565 K: 2020/579 T: 28.1.2020


Alanda bulunan 460 adet yapıdan sadece 15 adetinin imar mevzuatına uygun olduğu, kalan yapıların ise ruhsatsız, ruhsata aykırı ve yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan olduğu, 6306 sayılı Kanunun ek 1. maddesinde belirtilen “Üzerindeki toplam yapı sayısının en az %65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlar” düzenlemesinde belirtilen şartların oluştuğu anlaşıldığından, riskli alan ilanına ilişkin dava konusu Bakanlar Kurulu kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

DAVANIN KONUSU: 03/10/2016 günlü, 29846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, İstanbul İli, Gaziosmanpaşa İlçesi, A1 Mahallesi (1. Kısım) sınırları içerisinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. ve ek 1. maddelerine göre riskli alan ilan edilmesine ilişkin 19/09/2016 günlü, 2016/9190 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI: 6360 sayılı Kanun ve uygulama yönetmeliği uyarınca bir bölgenin riskli alan ilan edilebilmesi için bu durumun açık ve somut şekilde ortaya konulması gerektiği, riskli ilan edilen alanın jeolojik açıdan sakıncalı alanlar arasında yer almadığı, üzerinde bulunan yapıların can ve mal emniyetini tehdit ettiğine yönelik bir tespitin bulunmadığı, kanunun öngördüğü çalışma ve analizler yapılmadan dava konusu işlemin tesis edildiği, mülkiyet hakkına müdahale niteliğinde olduğu ileri sürülmüştür.

Ayrıca, 6306 sayılı Kanunun 6. maddesinin 9. fıkrasının Anayasanın 125. maddesine aykırı olduğu, bu maddedeki düzenlemenin iptali için Anayasaya aykırılık itirazında bulunulması isteminde bulunulmuştur.

DAVALI İDARELERİN SAVUNMALARININ ÖZETİ: Öncelikle, usule ilişkin olarak, davanın süresinde açılmadığı ve davacının Bakanlar Kurulu kararının tamamının iptalini istemekte menfaatinin olmadığı ileri sürülmüştür. Esasa ilişkin olarak ise; Dava konusu Bakanlar Kurulu kararının 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. ve ek 1. maddeleri ile ilgili yönetmeliğe uygun olarak tesis edildiği, Kanunun Ek-1 maddesinin 1. fıkrasının (b) bendindeki “Üzerindeki toplam yapı sayısının en az %65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlar…” hükmünde belirtilen şartların oluştuğunun tespit edildiği,afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde iyileştirme, tasfiye ve yenileme yaparak, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşam çevrelerinin oluşturulmasının amaçlandığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

MÜDAHİL (DAVALILAR YANINDA) SAVUNMASININ ÖZETİ: Dava konusu Bakanlar Kurulu kararının 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. ve ek 1. maddeleri ile ilgili yönetmeliğe uygun olarak tesis edildiği, hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ: Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI DÜŞÜNCESİ: Dava; İstanbul İli, Gaziosmanpaşa İlçesi, A2 Mahallesi, 351 pafta, 814 ada, 5 parsel sayılı taşınmazda paydaş olan davacı tarafından, 03.10.2016 günlü, 29846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, İstanbul İli, Gaziosmanpaşa İlçesi, A1 Mahallesi (1. Kısım) sınırları içerisinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. ve ek 1. maddelerine göre riskli alan ilan edilmesine ilişkin 19.09.2016 günlü, 2016/9190 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının iptali ile 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un 6. maddesinin 9. fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğundan bahisle Anayasa Mahkemesine başvurulması istemiyle açılmıştır.

Davalı idareler ve davalı yanında müdahilin usule ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir.

6306 sayılı Kanun’un bazı maddelerinin Anayasa’ya aykırı olduğundan bahisle iptalleri istemiyleyapılan başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesinin 27.02.2014 günlü, E: 2012/87, K: 2014/41 sayılı kararıyla, 6306 sayılı Kanun’un 6. maddesinin 9. fıkrasına ilişkin yapılan inceleme sonucunda, fıkranın birinci cümlesi yönünden iptal isteminin reddine, ikinci cümlesinin ise Anayasa’ya aykırı olması nedeniyle iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır. Yasanın 6. maddesinin 9. fıkrasının, kanun uyarınca yapılan işlemlere karşı dava açma süresini düzenleyen ilk cümlesine ilişkin olarak, Anayasa’nın 152. maddesinin 4. fıkrası uyarınca, Anayasa Mahkemesi’nin işin esasına girerek verdiği ret kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı Kanun hükmünün Anayasa’ya aykırılığı iddiası ile tekrar başvuruda bulunulamayacağı dikkate alındığında davacının Anayasa’ya aykırılık iddiasının incelenme olanağı bulunmadığından işin esası incelendi.

6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde (dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan şekliyle); Riskli alan: Zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Bakanlık veya İdare tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü de alınarak belirlenen ve Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan alan olarak tanımlanmıştır.

6306 Sayılı Kanun’unUygulama Yönetmeliğinin, “Riskli alanın tespiti” başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasında da dava konusu işlemin tesis edildiği tarihteki şekliyle “Riskli alan; a) Alanın, zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığına dair teknik raporu,

b) Alanda daha önceden meydana gelmiş afetler varsa, bunlara dair bilgileri,

c) Alanın büyüklüğünü de içeren koordinatlı sınırlandırma haritasını, varsa uygulama imar planını,

ç) Alanda bulunan kamuya ait taşınmazların listesini,

d) Alanın uydu görüntüsünü veya ortofoto haritasını,

e) Zemin yapısı sebebiyle riskli alan olarak tespit edilmek istenilmesi halinde yerbilimsel etüd raporunu,

f) Alanın özelliğine göre Bakanlıkça istenecek sair bilgi ve belgeleri,

ihtiva edecek şekilde hazırlanmış olan dosyaya istinaden ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenir ve teklif olarak Bakanlar Kuruluna sunulur…”hükümlerine yer verilmiştir.

26/04/2016 günlü, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun’un 25. maddesi ile, 6306 sayılı Kanun’a Ek Madde 1 eklenmiş, maddenin 1-b bendinde “Üzerindeki toplam yapı sayısınınen az %65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlar, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi kamu hizmetlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla, Cumhurbaşkanınca riskli alan olarak kararlaştırılabilir. Riskli alan sınırı uygulama bütünlüğü gözetilerek belirlenir.” hükmü yer almıştır.

6306 sayılı Yasa’nın, riskli alan ilan edilen bölgelerde mülkiyet hakkına sınırlama getirilmesine ilişkin hükümler içermesi nedeniyle, bu hakkın kullanımı sıkı kurallara bağlanmış ve kamu yararını ilgilendiren durumun bulunduğunun hiç bir şüpheye yer vermeyecek şekilde açık ve somut olarak ortaya konulması öngörülmüştür.

Dosyanın incelenmesinden; uyuşmazlığa konu taşınmazın da yer aldığı alana ilişkin hazırlanan dosya ve teknik rapor doğrultusunda, İstanbul İli, Gaziosmanpaşa İlçesi, A1 Mahallesi (1. kısım) sınırları içerisinde bulunan ve karara ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen söz konusu alanın riskli alan olarak ilan edilmesine ilişkindava konusu Bakanlar Kurulu kararının alındığı anlaşılmaktadır.

İstanbul İli, Gaziosmanpaşa İlçesi, A1 (1. Kısım) Mahallesi sınırları içerisinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alana ilişkin olarak 6306 sayılı Kanunun 2. ve ek 1. maddeleri uyarınca hazırlanan teknik rapor ile gerekçe raporunda özetle, riskli olarak ilan edilen alanın 2. derece tehlikeli deprem bölgesinde olduğu, 7,22 hektar büyüklüğündeki alanda 229 adet betonarme, 169 adet yığma, 62 adet harabe, yıkıntı ve prefabrik olmak üzere toplam 460 adet yapı bulunduğu, 2 adet yapının tamamen yıkılmış olduğu, 443 adetinin ise ruhsatsız, ruhsat ve mimari projesine aykırı ve yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardanolduğu, sadece 15 adet yapının 6306 sayılı Kanuna göre imar mevzuatına uygun olduğu, buna göre yapıların yaklaşık %96,72’sinin imar mevzuatına aykırı olduğu; 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği EK-2’de yer alan birinci kademe değerlendirme yöntemi ile tüm yapıların yapı performans puanının hesaplandığı, betonarme yapı stokunun genellikle kötü durumda olduğu, yumuşak kat, düşey düzensizlik, ağır çıkma, planda düzensizlik gibi birçok hata belirlendiği, yığma yapılarda ise taşıyıcı duvar malzeme türü, lento ve hatılların yetersiz ve malzeme kalitesinin de düşük olduğu, mühendislik hizmeti alınmadığı, sokakların eğimi, genişliği ve altyapısının yetersiz olduğu belirtilmiştir.

Bu durumda; teknik rapordaki tespitler ve dosyadaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinden, İstanbul İli, Gaziosmanpaşa İlçesi, A1 (1. Kısım) Mahallesi sınırları içerisinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. ve ek 1. maddelerine göre riskli alan ilan edilmesine ilişkin koşulların oluştuğu sonucuna varıldığından, dava konusu 19.09.2016 günlü, 2016/9190 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, davanın reddi yolunda verilen Danıştay Ondördüncü Dairesinin 21/09/2017 tarih ve E: 2017/1506, K: 2017/4807 sayılı kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 16/04/2018 tarih ve E: 2017/3996, K: 2018/1822 sayılı kararıyla bozulması üzerine, bozma kararına uyularak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

Davacının anayasaya aykırılık iddiası ile davalı idarelerin ehliyet ve süre aşımına ilişkin iddiaları yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi.

İNCELEME VE GEREKÇE: MADDİ OLAY: Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 29/07/2016 tarihli ve 9417 sayılı yazısı üzerine, alana ilişkin hazırlanan dosya ve teknik rapor doğrultusunda, İstanbul İli, Gaziosmanpaşa İlçesi, A1 Mahallesi (1. kısım) sınırları içerisinde bulunan ve karara ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. ve ek 1. maddelerine göre riskli alan ilan edilmesine ilişkin 19/09/2016 günlü, 2016/9190 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının alındığı, anılan kararın 03/10/2016 günlü, 29846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanması üzerine iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; 03/10/2016 günlü, 29846 sayılı resmi gazetede yayımlanan, davacının maliki olduğu İstanbul, Gaziosmanpaşa İlçesi, A2 Mahallesi, 351 Pafta, 814 ada, 5 parsel sayılı taşınmazın da içinde bulunduğu alanın riskli alan ilanına ilişkin Bakanlar kurulu kararının iptali istemiyle davanın açıldığı, Danıştay Ondördüncü Dairesinin 17/01/2019 günlü, E: 2018/5743 sayılı ara kararı ile; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığından 03/10/2016 günlü, 29846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, İstanbul İli, Gaziosmanpaşa İlçesi sınırları içerisinde bulunan ve ekli kroki ile listelerde sınır ve koordinatları gösterilen alanların, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. ve ek 1. maddelerine göre riskli alan ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu Kararlarının sınırları içerisinde mülkiyeti davacıya ait olan A2 Mahallesi, 351 pafta, 814 ada, 5 parsel sayılı taşınmazınbulunup bulunmadığının, bulunuyorsa hangi Bakanlar Kurulu kararı sınırları içerisinde olduğunun bildirilmesininistenildiği görülmüştür.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 30/05/2019 tarihinde, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığının ise 08/08/2019 tarihinde kayıtlara giren dilekçelerinde, İstanbul, Gaziosmanpaşa İlçesi, A2 Mahallesi, 351 pafta, 814 ada, 5 parsel sayılı taşınmazın 19/09/2016 günlü, 2016/9190 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile ilan edilen A1 Mahallesi (1. kısım) sınırları içerisinde bulunduğunun bildirilmesi üzerine, anılan Bakanlar Kurulu Kararına ilişkin inceleme yapılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT: 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının İkinci Kısmında Temel Hak ve Ödevlerin düzenlendiği, Birinci Bölümünde ise Genel Hükümlerin belirlendiği, bu bölümde yer alan “Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması” başlıklı 4709 sayılı Yasa ile değişik 13. maddesinde: “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”, İkinci Bölümde Kişinin Hakları ve Ödevleri arasında yer verilen “mülkiyet hakkı” 35. maddesinde sayılmış ve bu hak “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz” şeklinde düzenlemeye konu edilmiştir.

20/03/1952 günü kabul edilen İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Sözleşmeye Ek 1 Nolu Protokol Türkiye tarafından 19/03/1954 tarihinde onaylanmıştır. Anılan Protokolün “Mülkiyetin Korunması” başlıklı 1. maddesinde: “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.” kuralı yer almıştır.

6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde; Riskli alan: Zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Bakanlık veya İdare tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü de alınarak belirlenen ve Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan alan olarak tanımlanmış, 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren ek 1. maddesinde (Ek: 14/4/2016 – 6704/25 md.) “(1) a)Kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu yerlerde; planlama ya da altyapı hizmetleri yetersiz olan veya imar mevzuatına aykırı yapılaşma bulunan yahut yapı ya da altyapısı hasarlı olan alanlar, b) Üzerindeki toplam yapı sayısının en az %65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlar, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi kamu hizmetlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla, Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca riskli alan olarak kararlaştırılabilir. Riskli alan sınırı uygulama bütünlüğü gözetilerek belirlenir.” hükmü yer almıştır.

Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin, “Riskli alanın tespiti” başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasında da “Riskli alan; a) Alanın, zemin yapısı veyaüzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığına dair teknik raporu, b) Alanda daha önceden meydana gelmiş afetler varsa, bunlara dair bilgileri, c) Alanın büyüklüğünü de içeren koordinatlı sınırlandırma haritasını, varsa uygulama imar planını, ç) Alanda bulunan kamuya ait taşınmazların listesini, d) Alanın uydu görüntüsünü veya ortofoto haritasını, e) Zemin yapısı sebebiyle riskli alan olarak tespit edilmek istenilmesi halinde yerbilimsel etüd raporunu, f) Alanın özelliğine göre Bakanlıkça istenecek sair bilgi ve belgeleri, ihtiva edecek şekilde hazırlanmış olan dosyaya istinaden ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenir ve teklif olarak Bakanlar Kuruluna sunulur…”hükümlerine yer verilmiştir.

Yukarıda belirtilen Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi düzenlemeleriyle kişilerin mülkiyet hakları güvence altına alınmıştır. Mülkiyet hakkının yalnızca kamu yararının mevcut olduğu durumlarda kanunla sınırlanabileceği de yine bu düzenlemelerde öngörülmüştür. Kanun koyucu tarafından olağan dışı kanun olarak düzenlenen 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında da kanunda sayılan idarelerce mülkiyet hakkına sınırlama getirilebilecektir. Ancak, yine burada Kanun bu yetkinin kullanımını oldukça sıkı kurallara bağlamış ve ortada kamu yararını ilgilendiren durumun bulunduğunu hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açık ve somut bir şekilde ortaya konulmasını şarta bağlamıştır.

Bu bağlamda, bir alanın zemin veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıması sebebiyle riskli alan olarak ilan edilebilmesi için mutlaka zemin ve yapıların fiili durumları incelendikten sonra hazırlanacak teknik bir rapor ile ortaya konulması;üzerindeki toplam yapı sayısının en az %65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlardaise belirtilen şartların oluştuğunun açık ve somut şekilde ortaya konulması gerekecektir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Uyuşmazlık konusu olayda; 6306 sayılı Kanunun 2. ve ek 1. maddeleri uyarınca hazırlanan ve dava konusu işlemin dayanağını oluşturan gerekçe raporu ve teknik raporun incelenmesinden; riskli olarak ilan edilen alanın 2. derece tehlikeli deprem bölgesinde ve 7,22 hektar büyüklüğünde olduğu, alanda 229 adet betonarme, 169 adet yığma, 62 adet harabe, yıkıntı ve prefabrik olmak üzere toplam 460 adet yapı bulunduğu, 2 adet yapının tamamen yıkılmış olduğu, 443 adetinin ise ruhsatsız, ruhsat ve mimari projesine aykırı ve yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan olduğu, sadece 15 adet yapının 6306 sayılı Kanuna göre imar mevzuatına uygun olduğu; 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği EK-2’de yer alan birinci kademe değerlendirme yöntemi ile tüm yapıların yapı performans puanının hesaplandığı, betonarme yapı stokunun genellikle kötü durumda olduğu, yumuşak kat, düşey düzensizlik, ağır çıkma, planda düzensizlik gibi birçok hata belirlendiği, yığma yapılarda ise taşıyıcı duvar malzeme türü, lento ve hatılların yetersiz ve malzeme kalitesinin de düşük olduğu, mühendislik hizmeti alınmadığı, sokakların eğimi, genişliği ve altyapısının yetersiz olduğu belirtilerek, alanda bulunan yapılara ilişkin bina analiz çalışması listesi, bina veri toplama formu, sokak tespit formu icmali, hızlı tarama raporu, zemin etüt raporları, alanda bulunan yapıların parsel ve mülkiyet listesine ilişkin belgelerin dosyaya sunulduğu görülmüştür.

Bu durumda; İstanbul İli, Gaziosmanpaşa İlçesi, A1 Mahallesi (1. kısım) sınırları içerisinde bulunan ve karara ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın 6306 sayılı Kanunun 2. ve ek 1. maddeleri uyarınca riskli alan ilan edildiği, alanda bulunan 460 adet yapıdan sadece 15 adetinin imar mevzuatına uygun olduğu, kalan yapıların ise ruhsatsız, ruhsata aykırı ve yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan olduğu, 6306 sayılı Kanunun ek 1. maddesinde belirtilen “Üzerindeki toplam yapı sayısının en az %65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlar” düzenlemesinde belirtilen şartların oluştuğu anlaşıldığından, riskli alan ilanına ilişkin dava konusu 19/09/2016 günlü, 2016/9190 sayılı Bakanlar Kurulu kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle; 1.DAVANIN REDDİNE, 2.Yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,

  1. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 3.000,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
  2. Davalılar yanında müdahil tarafından yapılan 74,60-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak müdahile verilmesine,
  3. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
  4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(g) maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisindeDanıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 28/01/2020tarihinde oybirliğiyle karar verildi.