Riskli yapı tespiti işleminin kesinleşmesi üzerine Belediye Başkanlığınca süre verilerek verilen ek süre içerisinde yıktırılmaması halinde, mahalli idarelerin de iştiraki ile mülki idare amiri tarafından binanın yıktırılacağına ilişkin bildirimin kesin ve yürütülmesi zorunlu işlem olduğu ve idari davaya konu olabileceği.
İSTEMİN_KONUSU: Zonguldak İdare Mahkemesinin 28/10/2015 tarih ve E: 2015/372, K: 2015/1137sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Zonguldak İli, Merkez İlçesi, Bahçelievler Mahallesi, (…) parsel sayılı taşınmazda bulunan, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca riskli yapı olduğu tespit edilen yapının 29 gün içerisinde tahliyesi ve yıkımına ilişkin olarak tesis edilen 25/02/2015 tarih ve 423 sayılı Zonguldak Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; dava konusu işlemin bildirim niteliğinde olduğu, bu bildirimden sonra davacıların bildirimin gereğini yerine getirmemeleri halinde, söz konusu yapının tahliye ve yıkım işlemlerinin Zonguldak Belediyesinin de iştiraki ile mülki idare amir tarafından tesis ve icra edileceği, dolayısıyla dava konusu edilen işlemin başka bir idari işleme ihtiyaç duyulmaksızın davacıların hukuki durumunda bir değişikliğe neden olmadığı, bu nedenle de idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülebilir bir işlem niteliğini taşımadığı, öte yandan, mülki idare amiri tarafından yapının tahliyesi ve yıkımına ilişkin olarak işlem tesis edilmesi halinde, davacılar tarafından buna karşı dava açılabileceği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15/1-b maddesi uyarınca davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI: Dava konusu işlemin kesin ve icrai olduğu, işlemin kamu yararı amacını taşımadığı, 6306 sayılı Kanun uyarınca riskli olarak tespit edilen binanın bütün itirazlara rağmen yıkıldığı, karar tarihinden önce yıkılan bina nedeniyle taşınmazın arsa vasfına dönüştüğü ve davanın konusuz kaldığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI:
1-Davalı Zonguldak Valiliği tarafından, Mahkeme kararının onanması ve davacının temyiz istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
2-Davalı Zonguldak Belediye Başkanlığı tarafından ise savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ‘IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Zonguldak İli, Merkez İlçesi, Bahçelievler Mahallesi, (…) parsel sayılı taşınmazda bulunan 5 katlı binaya ilişkin riskli yapı tespitinin yapılması amacıyla maliklerden vekili tarafından lisanslı kuruluşa müracaat edilmesi üzerine yapılan inceleme sonucunda yapının riskli olduğu tespit edilmiş ve bu tespit 19/08/2014 tarihinde Zonguldak Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce onaylanmıştır.
Bazı davacıların da aralarında bulunduğu malikler tarafından bu işleme karşı süresinde itiraz edilmesi üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Ankara İli Riskli Yapı tespitine İtiraz Değerlendirme Teknik Heyetinin 24/09/2014 günlü, K: 2014/64 sayılı kararıyla itirazın reddine karar verilmiştir.
İtirazın reddedilmesinden sonra riskli yapı tespiti işleminin kesinleşmesi üzerine Zonguldak Belediye Başkanlığınca yıkım için maliklere 60 gün süre verildiği halde, yıkımın gerçekleştirilmediği görüldüğünden, bir kez daha 29 günlük ek süre verilerek verilen ek süre içerisinde yıktırılmaması halinde, mahalli idarelerin de iştiraki ile mülki idare amiri tarafından binanın yıktırılacağına ilişkin 25/02/2015 tarih ve 423 sayılı işlem tesis edilmiş, bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Dilekçeler üzerine ilk inceleme” başlıklı 14. maddesinin 3. fıkrasında “(Değişik: 5/4/1990-3622/5 md.) Dilekçeler, Danıştayda daire başkanının görevlendireceği bir tetkik hakimi, idare ve vergi mahkemelerinde ise mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından: a) Görev ve yetki, b) İdari merci tecavüzü, c) Ehliyet, d) İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, e) Süre aşımı, f) Husumet, g) 3 ve 5 inci maddelere uygun olup olmadıkları, Yönlerinden sırasıyla incelenir.” hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdari işlemler; idari makamların kamu gücü kullanarak idare işlevine ilişkin olarak tesis ettikleri, muhatapları yönünden çeşitli hak ve/veya yükümlülükler doğuran tek yanlı irade açıklamalarıdır. Buna göre, idari işlemin unsurlarının; “idari makamlarca yapılmış olmaları”, “tek yanlı olmaları” ve “icrailik niteliğini taşımaları” olduğu anlaşılmaktadır.
İdari işlemlerin yukarıda belirtilen nitelikleri yönünden konuya bakıldığında, dava konusu taşınmazın 6306 sayılı Yasa gereği riskli olduğunun tespit edildiği, 29 gün içinde tahliye edilerek yıkılması, aksi halde mahalli idarelerin de iştiraki ile mülki idare amiri tarafından yıktırılarak yıkım masraflarının da maliklerden tahsili yoluna gidileceği hususuna ilişkin dava konusu işlemin “idare işlevi” kapsamında bulunduğu ve tek yanlı bir irade açıklaması ile oluştuğu açık olup, idari davaya konu olabilecek işlem niteliğine sahip olup olmadığının belirlenebilmesi için yürütülebilirlik niteliğini taşıyıp taşımadığının da ortaya konulması gerekmektedir.
İdari işlemin yürütülebilir nitelikte olması için ilgililerin hukuksal durumunu değiştirmesi, ilgilileri hukuksal yönden etkilemesi gerekmektedir. İdari işlemin yürütülebilirlik unsurunu değerlendirirken işlemin “kesin” ve “nihai” olması hususları üzerinde de durulması gerektiği açıktır.
Gerek öğretide gerekse yargı kararlarında, idari karar alma süreci içinde gerçekleştirilen işlemler arasında ancak nihai işlemin iptal davasına konu olabileceği görüşü yerine hukuksal prosedür içinde yer alan işlemlerin de iptal davasına konu oluşturabileceği kabul edilmektedir. “Ayrılabilir işlemler” kuramının ana amacı, bir idari süreç içinde yer alan işlemlerin hukuki sonuçlar yaratmaları halinde bu süreçten bağımsız olarak dava edilebilmelerinin sağlanmasıdır.
Uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu işlem ile davacılara belirli bir edim yüklendiği ve bu edimin yerine getirilmemesi durumunda nasıl bir yaptırım ile karşı karşıya kalınacağının belirtildiği dikkate alındığında, söz konusu işlemin davacıların hukuki durumunda etki ve sonuç doğuran, idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlem olduğusonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, İdare Mahkemesince uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, davanın incelenmeksizin reddi yolundaki temyize konu kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle; 1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne, 2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle incelenmeksizin reddine ilişkin temyize konu Zonguldak İdare Mahkemesinin 28/10/2015 tarih ve E: 2015/372, K: 2015/1137 sayılı kararının BOZULMASINA, Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 10/04/2019tarihinde oybirliğiyle karar verildi.