Gerek ilgililerin idareye başvurması gerekse idari yargı yerlerinde dava açma konularını düzenleyen, genel kanun niteliğindeki 2577 sayılı Kanunun 11.maddesi hükmü gereğince, riskli yapı tespit işlemine karşı yapılan itiraz üzerine altmış gün içinde cevap verilmezse itirazın reddedilmiş sayılacağının kabulü gerektiği, 60 gün dolduktan sonra açılan davanın süre aşımından reddi gerektiği.
İSTEMİN_KONUSU: İstanbul 7. İdare Mahkemesinin 21/06/2016 tarih ve E: 2015/1387, K: 2016/1025 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: İstanbul İli, Bakırköy İlçesi, (…) Mahallesi, 46 pafta, 1081 ada, 3 parsel sayılı taşınmazdaki yapının 15 numaralı bağımsız bölümünün maliki olan davacı tarafından, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca yapının riskli olduğunu tespit eden İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün 30/05/2014 tarih ve 17002 sayılı işlemiyle riskli yapı tespitine yapılan itirazın reddine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Eskişehir Teknik Heyetinin 13/05/2015 tarih ve 13 sayılı kararınıniptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; Bakanlıkça lisanlandırılmış yetkili firma tarafından dava konusu yapı hakkında riskli yapı tespit raporu düzenlenmiş olup, davacı tarafın itirazı üzerine yeniden rapor alınması gerektiği ve dava konusu binanın güçlendirme yapılmak suretiyle yıktırılmadan korunmasının mümkün olup olmadığı hususunda bir değerlendirme yapılmadığı yönündeki iddialarının raporu kusurlandıracak nitelikte olmadığı, davacı tarafından, mevzuata uygun olarak kendisine yetki verilen kuruluş tarafından hazırlanan teknik raporun, hatalı ya da eksik olduğu yönünde, aynı kuvvette ya da en azından buna dair emareleri gösteren somut bir delil sunulamadığı, dolayısıyla söz konusu raporun aksi davacı tarafından somut olarak kanıtlanıncaya kadar geçerli kabul edilmesi gerektiği sonucuna varıldığından, 6306 sayılı Kanun hükümlerine uygun biçimde, yetkili kuruluş tarafından hazırlanan riskli yapı tespit raporuna istinaden tesis edilen işlemde ve riskli tespit raporuna davacı tarafından yapılan itirazın, teknik heyet tarafından yapılan inceleme sonucunda reddine dair kararda hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemler hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Riskli yapı tespit işlemine dayanak olan teknik raporun denetime açık olmadığı, teknik olarak hatalı ve eksik olduğu, dava konusu işlem için elverişli olmadığı, yapının riskli olduğunu gösteren gerekçelerin ortaya konulmadığı, Mahkeme kararının ve dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının onanması gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ‘NIN DÜŞÜNCESİ: Mahkeme kararının usul hükümlerine aykırı olmasından dolayı bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
İstanbul İli, Bakırköy İlçesi, (…) Mahallesi, 46 pafta, 1081 ada, 3 parsel sayılı taşınmazdaki yapının maliklerinden Bakanlıktan lisanslı kuruluş tarafından yapının riskli olduğu yönünde düzenlenen rapor davalı idare tarafından 30.05.2014 günlü, 17002 sayılı işlem ile onaylanmış ve bu riskli yapı tespiti işlemi 22.08.2014 tarihinde Bakırköy Tapu Müdürlüğünce davacıya tebliğ edilmiş, bunun üzerine davacı tarafından 27.08.2014 tarih ve 52118 kayıt nolu dilekçeyle riskli yapı tespitine itiraz edilmiş, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Eskişehir Teknik Heyeti tarafından 13/05/2015 tarih ve 13 nolu toplantısında alınan 48 sayılı karar ile itirazın reddine karar verilmiştir. Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT VE HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün 30/05/2014 tarih ve 17002 sayılı riskli yapı tespiti işleminin incelenmesi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinde “1. Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.” hükmüne, 11. maddesinde ise “İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır.” hükmüne yer verilmiştir.
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 6. maddesinin 9. fıkrasında “bu Kanun uyarınca tesis edilen idari işlemlere karşı tebliğ tarihinden itibarenotuz güniçinde 6/1/1982 tarih ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu uyarınca dava açılabilir.” hükmüne, aynı Kanunun 3. maddesinde ise; “Bakanlıkça veya İdarece yaptırılan riskli yapı tespitine karşı maliklerce veya kanuni temsilcilerinceonbeş gün içinde itiraz edilebileceği…” hükmüne, 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 7. maddesinin 6. fıkrasında ise “Riskli yapı tespitine karşı malikler veya kanunî temsilcilerince on beş gün içinde riskli yapının bulunduğu yerdeki Müdürlüğe verilecek bir dilekçe ile itiraz edilebilir…” kuralına yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; söz konusu yapının İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce riskli yapı olarak tespitinden sonra,tapu kaydına işlenen riskli yapı belirtmesinin 22.08.2014 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, davacının riskli yapı tespitinin kaldırılması için 27.08.2014 tarihinde itiraz ettiği, Eskişehir Teknik Heyeti tarafından yapılan değerlendirme sonucu itirazın 13.05.2015 tarihinde reddedildiği ve ancak bu kararın davacıya tebliğ edildiği tarihin belli olmadığı, 07.07.2015 tarihinde ise bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen Kanun ve Yönetmelik hükümleri uyarınca riskli yapı tespit işlemine karşı ilgililerine on beş günlük süre içerisinde itiraz etme hakkının tanındığı, itirazın değerlendirilip karara bağlanması konusunda ise belirli bir sürenin yukarıda belirtilen 6306 sayılı Yasada ve Uygulama Yönetmeliğinde düzenlenmediği, bununla birlikte, anılan Yasa ve Yönetmelikte yapılan itiraz üzerine kaç gün içinde karar verileceği hususunun düzenlenmemiş olmasının, bu konuda yapılan itirazın üzerinden uzunca bir süre geçtikten sonra da karar verilebileceği sonucunu doğurmayacağı açıktır. Bu itibarla, gerek ilgililerin idareye başvurması gerekse idari yargı yerlerinde dava açma konularını düzenleyen, genel kanun niteliğindeki 2577 sayılı Kanunun 11.maddesi hükmünün bu konuda uygulanabileceği sonucuna varılmış olup, riskli yapı tespit işlemine karşı yapılan itiraz üzerine altmış gün içinde cevap verilmezse itirazın reddedilmiş sayılacağının kabulü gerekmektedir.
Bu değerlendirmelere göre, uyuşmazlık incelendiğinde, riskli yapı tespit işleminin kaldırılması için tebliğden itibaren (22.08.2014) on beş günlük itiraz etme süresinin 5. gününde (27.08.2014) işleme itiraz edilmesiyle otuz günlük dava açma süresinin durduğu, Teknik Heyetin altmış gün içinde itiraza cevap vermemesi üzerine, istemin reddedilmiş sayıldığı 27.10.2014 (Pazartesi) tarihinden itibaren dava açma süresinin kaldığı yerden işlemeye başladığı, bu durumda dava açma süresinin son gününün 20.11.2014 (Perşembe) tarihi olduğu anlaşılmakta olup, bu süre geçtikten sonra 07.07.2015 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğundan, davanın süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken, işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Eskişehir Teknik Heyeti’nin 13/05/2015 tarih ve 13 nolu toplantısında alınan 48 sayılı itirazın reddine ilişkin kararının incelenmesine gelince;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; “iptal davaları; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar” olarak tanımlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14. maddesinin 3. fıkrasının (f) bendinde; dava dilekçelerinin husumet yönünden inceleneceği, 15/1-c maddesinde ise; davanın hasım gösterilmeden veya yanlış hasım gösterilerek açılması durumunda dava dilekçesinin belirlenecek gerçek hasma tebliğ edileceği, aynı Kanunun 14. maddesinin 6. fıkrasında; yukarıda belirtilen usule aykırılığın ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde davanın her aşamasınd (…)5. madde hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş, yine aynı Kanunun 49/1-c maddesinde ise; usul hükümlerine uyulmamış olunması, kararın bozulmasını gerektiren sebepler arasında sayılmıştır.
6306 sayılı Kanunun 3. maddesinde; “Bakanlıkça veya İdarece yaptırılan riskli yapı tespitlerine karşı maliklerce veya kanuni temsilcilerince onbeş gün içinde itiraz edilebilir. Bu itirazlar, Bakanlığın talebi üzerine üniversitelerce, ilgili meslek disiplini öğretim üyeleri arasından görevlendirilecek dört ve Bakanlıkça, Bakanlıkta görevli üç kişinin iştiraki ile teşkil edilen teknik heyetler tarafından incelenip karara bağlanır.” hükmüne yer verilmiştir.
6306 sayılı Kanun Uygulama Yönetmeliğinin 9. maddesinin 1.fıkrasında; “riskli yapı tespitlerine karşı yapılacak itirazları değerlendirmek üzere, ihtiyaca göre Bakanlıkça gerekli görülen yerlerde yeteri kadar teknik heyet teşkil edilir.” kuralına, 5. fıkrasında ise, “Bakanlıkça iki yılda bir Ocak ayında teknik heyet üyelikleri yenilenir. Yeni üyeler görevlendirilinceye kadar mevcut üyeler görevine devam eder. Görev süresi dolan üye tekrar görevlendirilebilir.” kuralı ile teknik heyetlerin teşkilinin Bakanlıkça sağlanacağı açıkça belirtildiğinden, bu heyetlerin alacağı kararların iptali istemiyle açılan davalarda da husumetin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile görülmesi gerekmektedir.
Bu itibarla; riskli yapı tespitine karşı yapılan itirazın reddine ilişkin işlemi tesis eden Çevre ve Şehircilik Bakanlığının da hasım mevkine alınmak suretiyle bakılan davanın karara bağlanması gerekirken, yalnızca İstanbul Valiliğinin husumet mevkine alınmak suretiyle verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında usul hükümlerine uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan dava konusu itirazın reddine ilişkin işlemin, 29.05.2015 tarihinde davacı vekiline tebliğe çıkarıldığı, ancak hangi tarihte tebliğ edildiğine dair belgenin dosyada bulunmadığı anlaşıldığından, Mahkemece bu işlemin tebliğine ilişkin araştırma yapılarak davanın süresinde açılıp açılmadığı hususunun da açıklığa kavuşturulması gerektiği tabiidir.
KARAR SONUCU: Açıklanan nedenlerle; 1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne, 2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu İstanbul 7. İdare Mahkemesinin 21/06/2016 tarih ve E: 2015/1387, K: 2016/1025 sayılı kararının BOZULMASINA, 3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 11/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.