1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 2020/4843 K: 2022/1039 T: 3.2.2022


6306 sayılı Kanun’un 2. ve ek-1. maddesine dayalı olarak yapılacak riskli alan ilanında, üzerinde imar mevzuatına uygun yapı bulunan taşınmazların, 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin “Riskli alanın tespiti” başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen saha araştırmalarına dayanan detaylı çalışmalar neticesinde risk teşkil edip etmediği belirlenmeksizin riskli alan sınırına dahil edilemeyeceği

DAVANIN KONUSU: 21/04/2020 günlü, 31106 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, İstanbul İli, Güngören İlçesi, … Mahallesi sınırları içerisinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. ve ek 1. maddeleri uyarınca riskli alan ilan edilmesine ilişkin 20/04/2020 günlü, 2450 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının iptali istenilmektedir.

DAVACILARIN İDDİALARI: 6360 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliğinin 5. maddesi uyarınca bir bölgenin riskli alan ilan edilebilmesi için alanın zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybı riski taşıdığının ayrıntılı teknik raporla ortaya konulması gerektiği, dava konusu işlemin tesisinden önce anılan Kanun ve Yönetmelikte belirtilen analiz ve çalışmaların yapılmadığı, … Mahallesi 775 sayılı Yasa gereği devlet eliyle kurulmuş olduğundan altyapısı ve sosyal donatı alanlarının Avrupa standartlarına yakın nitelikte olduğu, üzerinde İmar ve İskân Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Başkanlığı ve kooperatiflerce mimar ve mühendisler tarafından projelendirilerek yapılmış ruhsatlı binalar bulunduğu, alandaki ruhsatsız yapı sayısının %65’in altında olduğu, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının 08/03/2013 tarihli yazısında, alana ilişkin alınmış herhangi bir afete maruz kararı bulunmadığının belirtildiği, bölgenin riskli alan ilan edilebilmesi için gereken koşullar bulunmadığından dava konusu işlemin 6306 sayılı anılan Kanunun amacına aykırılık taşıdığı, öte yandan, aynı bölgenin riskli alan ilan edilmesine ilişkin 01/04/2013 günlü, 2013/4557 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının hukuka aykırı bulunarak Danıştay tarafından iptal edildiği, dava konusu işlemle söz konusu yargı kararının bertaraf edilerek, Anayasa ve İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Sözleşme ile korunan mülkiyet hakkının ihlal edildiği belirtilerek, işlemde kamu yararına ve hukuka uyarlık bulunmadığı ileri sürülmüştür.

DAVALILARIN SAVUNMASI: İstanbul İli, Güngören İlçesi, …Mahallesi sınırları içerisinde bulunan alanın hazırlanan teknik rapor dosyasının değerlendirilmesi ve 6306 sayılı Kanun ile Uygulama Yönetmeliğinin ilgili maddeleri uyarınca Afet Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşünün alınması sonrasında, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendi ile Ek-1. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca riskli alan ilan edildiği, teklife konu alanda toplam 302 adet yapının bulunduğu, Güngören Belediyesi arşiv kayıtlarından edinilen bilgi doğrultusunda alandaki toplam 302 adet yapının %72’sinin (218 adet) ruhsatsız ve yürürlükteki imar mevzuatına aykırı olduğu, yapıların sadece %28’inin (84 adet) ruhsatlı olduğu, alandaki ruhsatlı yapılaşmanın tamamına yakınının 1970-1996 tarihleri arasında yapıldığından deprem yönetmeliğine göre can ve mal güvenliği riski taşıdığı, alanın genel özellikleri, konumu ve sahada yapılan analiz çalışmaları doğrultusunda içinde barındırdığı nüfusa gerekli hizmeti veremediği, mevcut yapı kalitesinin alanda yaşayan bireylerin can ve mal kaybına neden olabilecek riski taşıdığı ileri sürülmüş, dava konusu işlemin, kamu yararı ve hizmet gerekleri dikkate alınarak, ilgili mevzuata uygun olarak tesis edildiği, davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …DÜŞÜNCESİ: Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …DÜŞÜNCESİ: Dava, 21/04/2020 günlü, 31106 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, İstanbul İli, Güngören İlçesi, Tozkoparan Mahallesi sınırları içerisinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. ve ek 1. maddeleri uyarınca riskli alan ilan edilmesine ilişkin 20/04/2020 günlü, 2450 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının … ada, … parsel sayılı taşınmaza ilişkin kısmının iptali istemiyle açılmıştır.

2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının İkinci Kısmında Temel Hak ve Ödevlerin düzenlendiği, Birinci Bölümünde ise Genel Hükümlerin belirlendiği, bu bölümde yer alan “Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması” başlıklı 4709 sayılı Yasa ile değişik 13. maddesinde: “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”, İkinci Bölümde Kişinin Hakları ve Ödevleri arasında yer verilen “mülkiyet hakkı” 35. maddesinde sayılmış ve bu hak “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz” şeklinde düzenlenmiştir.

6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde; Riskli alan: Zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Cumhurbaşkanınca kararlaştırılan alan olarak tanımlanmıştır.

21.06.2019 tarih ve 30808 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6306 Sayılı Kanun’un Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına dair Yönetmeliğin 3. Maddesiyle değiştirilen 6306 Sayılı Kanun’un Uygulama Yönetmeliğinin, “Riskli alanın tespiti” başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasında “Riskli alan; a) Alanın, zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığına dair teknik raporu,

b) Alan sınırları içerisinde 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna göre afete maruz bölge olarak kararlaştırılan alan olup olmadığına dair bilgi ve belgeyi,

c) Alanın büyüklüğünü de içeren koordinatlı sınırlandırma haritasını, varsa uygulama imar planını,

ç) Alanda bulunan kamuya ait taşınmazların listesini,

d) Alanın uydu görüntüsünü veya ortofoto haritasını,

e) Zemin yapısı sebebiyle riskli alan olarak tespit edilmek istenilmesi halinde yerbilimsel etüd raporunu,

f) Bu fıkra uyarınca belirlenecek riskli alanlar için Ek-2’de yer alan Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin esasların EK-A bölümüne göre hazırlanan analiz ve raporu,

g) Alanın özelliğine göre Bakanlıkça istenecek sair bilgi ve belgeleri,

ihtiva edecek şekilde hazırlanmış olan dosyaya istinaden Bakanlıkça belirlenir ve karar alınmak üzere Cumhurbaşkanına sunulur.” hükümlerine yer verilmiştir.

26/04/2016 günlü, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun’un 25. maddesi ile, 6306 sayılı Kanun’a Ek Madde 1 eklenmiş, maddenin 1-b bendinde “Üzerindeki toplam yapı sayısının en az %65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlar, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi kamu hizmetlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla, Cumhurbaşkanınca riskli alan olarak kararlaştırılabilir. Riskli alan sınırı uygulama bütünlüğü gözetilerek belirlenir.” hükmü yer almıştır.

6306 sayılı Yasa’nın, riskli alan ilan edilen bölgelerde mülkiyet hakkına sınırlama getirilmesine ilişkin hükümler içermesi nedeniyle, bu hakkın kullanımı sıkı kurallara bağlanmış ve kamu yararını ilgilendiren durumun bulunduğunun hiç bir şüpheye yer vermeyecek şekilde açık ve somut olarak ortaya konulması öngörülmüştür. 6306 sayılı Yasaya 6704 sayılı yasa ile eklenen ek 1. Maddenin 1-b bendinde ifade edilen “üzerindeki toplam yapı sayısının en az %65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlar”ın 6306 sayılı Yasaya göre riskli alan ilan edilebilmesi için bu yapıların 6306 sayılı yasanın 2. Maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Dosyanın incelenmesinden, 24.04.2013 günlü, 28627 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 01.04.2013 günlü, 2013/4557 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile İstanbul İli, Güngören İlçesi, Tozkoparan İlçesi sınırları içerisinde bulunan ve ekli krokide gösterilen bölgenin 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun hükümleri uyarınca riskli alan ilan edildiği, anılan Bakanlar Kurulu Kararına karşı açılan davada, Danıştay 14. Dairesinin 09.04.2014 tarih, E: 2013/5113, K: 2014/4480 sayılı kararıyla “…Dava dosyasına sonradan sunulan ve 14 adet yapının incelenmesine ilişkin bulunan teknik raporun, alanda mevcut olan 5560 adet yapının farklı özelliklere sahip olması nedeniyle alanı kuşatıcı bilimsel niteliklere haiz bir rapor olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, uyuşmazlık konusu alanın üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığına dair idarelerce hazırlanan raporların gözlemsel genel bilgiler içerdiği, İstanbul’un önceki yıllarda yaşamış olduğu depremler sonucunda söz konusu yapıların olumsuz olarak etkilenip etkilenmediği yolunda belirlemeye yer vermediği, değişik tipteki yapılardan örnekleme suretiyle karot veya numune alınmak suretiyle teknik bir metot üzerinde çalışılmadığı, yapıların hangi yönlerden can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayacak yeterli bilgi içermediği ve bu nedenle alanın riskli alan ilan edilebilmesi için Kanunun ve Uygulama Yönetmeliğinin öngördüğü koşulların detaylı bir teknik rapor ile oluşturulamadığı sonucuna ulaşılmıştır…” gerekçesiyle iptaline karar verildiği, dava konusu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile İstanbul İli, Güngören İlçesi, Tozkoparan Mahallesi sınırları içerisinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. ve ek 1. maddeleri uyarınca riskli alan ilan edildiği anlaşılmaktadır.

İncelenen davada, dava konusu işlemin dayanağı olan teknik raporda, teklif edilen alan zemin açısından değerlendirildiğinde yerleşime uygun alanların yanında önemli alanları da ihtiva ettiği, zemin açışından çevre yerleşmelerine göre farklı bir yapısının bulunmadığı ve ilave bir risk içermediği, ancak üzerindeki yapılaşmanın eski ve yıpranmış olması nedeniyle risk taşıyabileceği, olası bir afet durumunda 2. Derece deprem kuşağında olan bölgenin jeolojik ve jeomorfolojik açıdan verebileceği tepkinin üzerindeki yapılaşmaya göre şekilleneceği, teklif edilen alanın 10,40 hektar olduğu, alan sınırları içerisinde 15 adet ada, 57 adet parsel ve 302 adet yapının bulunduğu, 1199 adet bağımsız birim olduğu, alanda yapıların % 68’i 1 katlı, %18’İ 6 katlı, %4’ü 7 katlı, %4’ü 2 katlı ve genel kullanım türünün konut olduğu, alanda yer alan yapıların%72’sinin yığma, %18’inin betonarme olduğu, alandaki toplam 302 adet yapının %78’i 218 adedinin gecekondu olarak yapılan ruhsatsız yapılardan oluştuğu, %28’inin 84 adedinin ruhsatlı ve imar mevzuatına uygun olduğu, ruhsatlı yapıların 1970 ile 1996 yılları arasında inşa edildiği, alandaki ruhsatlı yapılaşmanın 1970 ile 1996 tarihleri arasında yapılması nedeniyle günümüz deprem yönetmeliğine göre can ve mal riski taşıdığı, ruhsatsız yapıların alandaki tüm yapıların %72’sini oluşturması nedeniyle 6306 sayılı Kanunun Ek 1. Maddesinde belirtilen %65 sınırını geçmesi nedeniyle can ve mal güvenliği açısından büyük risk taşıdığının belirtildiği, gerekçe raporunda da, alandaki ruhsatsız yapıların %72’sini oluşturduğu, ruhsatlı yapılaşmanın 1970 ile 1996 tarihleri arasında yapıldığı hesaba katıldığında günümüz deprem yönetmeliğine göre can ve mal riski taşıdığının tespit edildiği belirtilerek 6306 sayılı Yasa’nın 2 ve ek 1. Maddelerine göre riskli alan ilan edilmesinin mekansal ve yapısal olumsuzlukların giderilerek yapı stokunun güçlendirilmesi ve yaşanabilir mekanların oluşturulması bakımından uygun olacağının ifade edildiği görülmektedir.

Dava dosyasında mevcut teknik raporun incelenmesinden, teklif edilen riskli alanın yıllara göre değişen uydu görüntülerinde, ruhsatlı yapıların başlangıcı olarak baz alınan 1970 yılına ait görüntünün riskli alan ilan edilen alan görüntüleriyle çakışmadığı, teknik raporun ekinde yer alan yapı değerlendirme formunun incelenmesinden alandaki ruhsatlı yapılaşmanın 1970 yılında başlamadığı, küçük bir kısmının 1986 yılında inşaat ruhsatı aldığı, büyük bir kısmının inşaat ruhsatının 1994-1998 yılları arasında düzenlendiği, TOKİ’ ye ait yapıların ruhsatlarının 2018 tarihinde düzenlendiği, ruhsatsız yapı sayısı alandaki yapıların %72’sini oluşturmakta ise de, riskli alan ilan edilen alanın küçük bir kısmını oluşturduğu, alanın büyük bir kısmının yüzölçümü itibariyle ruhsatlı yapılardan oluştuğu, bu şekilde afet riski ilan edilen alanın sınırlarının belirlenmesinde hangi teknik ve bilimsel incelemeye dayanıldığının gösterilmediği, ruhsatlı yapılarda ise hiçbir teknik inceleme yapılmadan yalnızca ruhsatlı yapılaşmanın 1970 ile 1996 tarihleri arasında yapılması nedeniyle günümüz deprem yönetmeliğine göre can ve mal riski taşıdığının ifade edildiği, hangi yönlerden can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayıcı yeterli bilgi içermediği, bu konunun açık ve somut bir şekilde ortaya konulmadığı, alanın riskli alan ilan edilebilmesi için Kanunun ve Uygulama Yönetmeliğinin öngördüğü koşulların varlığının detaylı bir teknik raporla ortaya konularak değerlendirilmediği anlaşıldığından, dava konusu işlemde 6306 sayılı Yasa’nın 2 ve ek 1. maddelerine ve hukuka uygunluk görülmemiştir

Açıklanan nedenlerle, dava konusu kararın uyuşmazlık konusu taşınmaza ilişkin kısmının iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, 29/10/2021 günlü, 31643 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 1. maddesi uyarınca, 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Altıncı Kısmının Dördüncü Bölümünün başlığı “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği” şeklinde değiştirildiğinden, husumetin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına yöneltilmesine karar verilerek, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY: İstanbul İli, Güngören İlçesi, …. Mahallesi sınırları içerisinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. ve ek 1. maddeleri uyarınca riskli alan ilan edilmesine ilişkin 20/04/2020 günlü, 2450 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının 21/04/2020 günlü, 31106 sayılı Resmi Gazetede yayımlanması üzerine, Güngören İlçesi, …Mahallesi, …ada, …parsel sayılı taşınmaz maliki olan davacılar tarafından iptali istemiyle dava açılmıştır.

Uyuşmazlık konusu olayda; 6306 sayılı Kanunun 2. ve ek 1. maddeleri uyarınca hazırlanan ve dava konusu işlemin dayanağını oluşturan teknik rapor ile gerekçe raporunun incelenmesinden; İstanbul İli, Güngören İlçesi, …Mahallesi sınırları içerisinde bulunan alanın 10,40 hektar büyüklüğünde olduğu, güney bölümünün çoğunlukla 1-2 katlı gecekondu olarak, kuzey bölümünün ise 5-6 katlı blok nizamlı siteler şeklinde yapılaştığı, Tozkoparan Mahallesinin gecekondu önleme bölgesi olması sebebiyle yapılaşmanın genellikle sosyal konut olarak geliştiği, Güngören Belediyesi arşiv kayıtlarına göre ruhsatlı yapıların 1970 ile 1996 yılları arasında inşa edilmiş olduğundan deprem yönetmeliğine göre can ve mal güvenliği riski taşıdığı, alanın üzerinde 302 adet yapı ve 1199 adet bağımsız birim bulunduğu, 84 adet yapının betonarme olarak ruhsatlı, 218 adet yapının ise yığma olarak ruhsatsız inşa edilmiş olduğu, ruhsatsız olarak inşa edilmiş yapıların alandaki tüm yapıların %72’sini oluşturduğu belirtilerek, yapılara ilişkin 6306 sayılı Kanunun ek-1. maddesine göre yapı değerlendirme formunun hazırlandığı, alanda bulunan yapılara ilişkin ruhsat belgelerinin Güngören Belediye Başkanlığının …tarih ve …sayılı yazısı ile gönderildiği, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşünün alındığı anlaşılmaktadır.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 27/01/2021 tarihli dilekçesinin ekinde, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa mühendislik fakültesi inşaat mühendisliği bölümünden alınan ve 3 İnşaat Yüksek Mühendisi tarafından hazırlanan 20/04/2020 tarih ve 2450 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile riskli alan ilan edilen ve Tozkoparan Mahallesinde bulunan yaklaşık 10,41 hektarlık alandaki yapıların riskleri yönünden hazırlanan Kasım 2020 tarihli Durum Tespit Raporunun sunulduğu; Raporda, alanda bulunan ruhsatlı betonarme yapılar ile gecekondular hakkında ruhsat ve yapı durumuna ilişkin bilgiler verildiği, yerinde yapılan gözlemsel incelemelere dayanarak betonarme yapılarda, genel pas payının yetersizliği, beton malzemesinin standartlara aykırı olarak kalitesiz ve tuz içeren deniz kumundan yapılması, granülometri dağılımının yetersiz ve uygun olmaması, vibrasyon kullanımının olmaması ile özellikle nem ve dış etkilere bağlı olarak meydana gelen ileri boyutta korozyon etkisiyle oluşan hasarlar, çatlaklar ve yapısal bozulmaların meydana geldiği gözlemlendiği belirtilerek, kolon ve kiriş elemanlarında korozyon hasarını gösteren fotoğrafların gösterildiği, korozyon etkisi ile betonarme malzemenin elle dahi ufalanacak kadar niteliğini kaybettiğinin belirtildiği, yığma binaların tamamının ise mühendislik hizmeti almadan ruhsatsız inşa edilmiş olduğu, zemin kaynaklı oturmaya bağlı olarak pencere ve kapı köşe bölgelerinde 45 derece açılı çatlakların meydana geldiği, taşıyıcı duvar-duvar birleşimlerinde düşey doğrultuda çatlakların oluştuğu belirtilerek örnek fotoğraflar sunulduğu; sonuç olarak, inceleme konusu betonarme yapıların deprem yönetmeliğine göre inşa edilmemiş olması, inşa tarihi/yaşı, yapının türü, taşıyıcı sistemi, mevcut durumu ve standartların çok altında kullanılan malzeme özellikleri, yığma yapıların ise mühendislik hizmeti almadan ruhsatsız inşa edilmiş olması, betonarme yapılardaki mevcut hasarlar nedeniyle yıkılacak derecede riskli binaların bulunduğu belirtilerek, ekinde alanda bulunan tüm betonarme yapılara ilişkin (84 adet) düzenlenen bina kimlik bilgileri, yapısal sistem türü, kat adedi, bina görsel kalitesi, yapı nizamı, ağır çıkma durumu, bitişik bina döşeme seviyesi vb. bilgiler ile saha çalışmaları sonucu gözlemsel verileri içeren 6306 sayılı Kanunun uygulama yönetmeliği EK-A ‘da örneği verilen belge formatına göre düzenlenmiş betonarme binalar için veri toplama formlarının sunulduğu anlaşılmaktadır.

Davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 12/04/2021 tarihli dilekçesinin ekinde İSKA Dönüşüm Laboratuvarı tarafından hazırlanan, benzer nitelikte 4 bloktan oluşan Bayındırlık Bloklarından 4 adet yapı, alanın güney kısmında bulunan 16 adet yapıdan oluşan …B Bloklarından yapıların benzer özellik taşıması nedeniyle rastgele seçilen …ada-…parsel, …ada-…parsel, …ada-…parsel üzerindeki yapılar ile alanın kuzey kısmında bulunan benzer nitelikteki Belediye Bloklarındaki yapılar içerisinden rastgele belirlenen …ada-…parsel, …ada-…parsel ve …ada-…parsel üzerindeki yapılara ilişkin RYTEİE-2019 Yönetmeliğine göre yerinde karot numunesi alınarak, sıyırma ve röntgen çalışmaları yapılarak incelemesi gerçekleştirilen yapılara ilişkin analiz sonuçlarının sunulduğu, analiz sonuçlarına göre tüm yapıların riskli yapı çıktığı, gecekondu bölgesindeki yapıların ise riskli yapı tespit çalışmasına gerek kalmaksızın taşıyıcı olmayan duvar malzemesi kullanılarak inşa edilmiş olmaları nedeniyle RYTEİE-2019 Yönetmeliğine göre tamamının riskli yapı statüsünde değerlendirildiği belirtilmiştir.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca, farklı davacılar tarafından aynı işleme karşı açılan Dairemizin E: 2020/4652 sayılı dosyasına sunulan 12/11/2021 tarihli dilekçe ekinde ise Belediye Bloklarından …ada, …parsel, no: …; …ada, …parsel, no: …ve …ada, …parselin de içerisinde bulunduğu alanda bulunan 24 adet yapıya ilişkin İSKA Dönüşüm Laboratuvarı tarafından hazırlanan RYTEİE-2019 Yönetmeliğine göre yerinde karot numunesi alınarak, sıyırma ve röntgen çalışmaları yapılarak incelemesi gerçekleştirilen yapılara ilişkin analiz sonuçları ile taşınmaz malikleri ile imzalanan sözleşmelerin dosyaya sunulduğu görülmüştür.

Davacılardan …’ın 31/03/2021 tarihli dilekçesinin ekinde, hak sahiplerine ait konutların fotoğrafı ile Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü tarafından 2020 yılında hazırlanmış olan “Güngören Olası Deprem Kayıp Tahminleri Kitapçığı”nın dosyaya sunulduğu, 25/05/2021 tarihli dilekçe ekinde yapılardan karot alınması işlemi ve yıkıma ilişkin video, fotoğraf vb. belgelerin dosyaya sunulduğu, davacılardan …’in 12/10/2021 tarihli dilekçesinde ise …. İdare Mahkemesinin E: …sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ve Mahkemenin yürütmenin durdurulması istemi hakkındaki kararının dosyaya sunulduğu görülmüştür.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü tarafından 2020 yılında hazırlanmış olan “Güngören Olası Deprem Kayıp Tahminleri Kitapçığı”na göre, gerçekleştirilen kayıp tahmin analizi sonucunda bina hasar dağılımları ve buna bağlı olarak can kaybı ve yaralanma sayılarının elde edildiği, bu bağlamda 0.20g-0.28g aralığında bir maksimum yer ivmesi seviyesine maruz kalması beklenen Tozkoparan mahallesinde 30 adet çok ağır hasarlı, 49 adet ağır hasarlı, 134 adet orta hasarlı ve 212 adet hafif hasarlı bina olacağının tahmin edildiği, bu hasar durumuna bağlı olarak Tozkoparan mahallesinde beklenen can kaybı ve yaralanma istatistiklerine göre, 52 adet can kaybı, 34 adet ağır yaralı, 136 adet hastanede tedavi edilen yaralı ve 237 adet ise hafif yaralı olacağının belirlendiği açıklanmıştır.

Dava konusu alanın, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. ve ek 1. maddeleri uyarınca riskli alan ilan edilmiş olması ve söz konusu uyuşmazlığın çözümünün özel ve teknik bilgiyi gerektirmesi nedeniyle Dairemizin 07/07/2021 tarihli ara kararıyla keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmesi üzerine, Naip Üye …tarafından re’sen seçilen bilirkişiler; Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. …ve Prof. Dr. …ile Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümünden Prof. Dr. …’ den oluşan bilirkişi kurulu ile birlikte mahallinde gerçekleştirilen keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda özetle; dava konusu riskli alanın, Örnek Bloklarının parseli ile tanımlanan güney sınırı ile halihazırda yıkılan Bayırdırlık Bloklarının parseli ile tanımlanan güneydoğu sınırı hariç cadde ve sokaklarla tanımlandığı; alanda, 55 adet 6 katlı yapı ve 605 bağımsız bölümden oluşan Belediye Blokları, 12 adet 2 katlı, 206 adet 1 katlı yapılar ve 218 bağımsız bölümden oluşan gecekondu alanı, 8 adet 7 katlı yapı ve 158 bağımsız bölümden oluşan Örnek Blokları ile 4 adet 7 katlı yapı ve …bağımsız bölümden oluşan yıkılmış Bayındır Blokları ve gecekondu alt bölgesi sınırı içinde bulunan yıkılmamış …nolu yapı dahil 17 adet 5 katlı yapı ve …bağımsız bölümden oluşan yıkılmış …B Blokları olmak üzere toplam 302 yapı ve …bağımsız bölümün bulunduğu, 2020 Kasım tarihli İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümünde görevli öğretim üyelerince hazırlanmış Durum Tespit Raporu’nun ikinci kısmında, alandaki binalarla ilgili yapılmış olan gözlemsel çalışmalarda binaların içine girilmeden tamamen sokak taraması formatında tespitler yapıldığı, alandaki betonarme binaların her biri için bir form doldurulduğu, formlarda bina kimlik bilgileri, adresi, yaşı, kullanım türü, yapısal sistem türü, kat adedi, bina görsel kalitesi, yapı nizamı, ağır çıkma durumu, bitişik bina döşeme seviyesi, tabii zemin eğimi, zemin sınıfı ve mevcut yapısal hasar durumu gibi yapısal verilerin toplandığı, elde edilen gözlemsel verilere göre bazı yapılarda korozyon etkisi ile beton malzemesinin elle dahi ufalanacak hale geldiği, donatıların çaplarında azalma oluştuğu, pas paylarının yetersiz olduğu, binalarda düz donatı kullanıldığı için betonla donatı arasında aderans problemi bulunduğu, taşıyıcı elemanlarda etriye aralığının 20-25 cm olduğunun tespit edildiği, bazı binalarda beton dayanımının düşük olduğu, beton malzemesinin kalitesiz ve tuz içeren deniz kumundan yapıldığı, granülometri dağılımının yetersiz olduğu, yapısal zayıflıklar yüzünden binalarda ciddi hasarlar, çatlaklar ve bozulmalar olduğu görüldüğünün belirtildiği, “…Evleri” ismiyle anılan ve yığma yapılardan oluşan gecekondu bölgesinde ise genel bir tespit yapılarak, bu yapıların tamamının mühendislik hizmeti almadan, kaçak ve ruhsatsız olarak inşa edildikleri, bu yapılarda standart altı yapım ve malzeme özelliklerinden dolayı pek çok çatlaklar, bozulmalar ve hasarlar olduğu, raporun son kısmında, inceleme konusu riskli alan içerisinde betonarme yapılarda betonarmeyi oluşturan beton ve donatı malzemelerinde ileri derecede korozyon hasarları sonucu yapısal bütünlük ve taşıma kapasitelerinde oluşan kayıplar nedeniyle ve yığma yapılarda ise taşıyıcı duvarlarda oluşan oturma hasarlarının meydana gelmesi nedeniyle yıkılacak derecede riskli binalar bulunduğunun ifade edildiği, ancak özellikle de malzeme kalitesine yönelik gözlemsel olarak yapılan incelemelerin sübjektif değerlendirmeler içerdiği, rapor içerisinde malzeme özelliklerinin tespitine yönelik yapılmış olan bir deney veya çalışma bulunmadığı belirtilmiştir.

Dava dosyası içerisinde İSKA Dönüşüm Yapı Laboratuvarı Mühendislik ve Mimarlık Ltd. Şti. tarafından Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esaslar (RYTEİE-2019) bağlamında bazı betonarme binalar için hazırlanan ayrıntılı teknik raporların bulunduğu, bu ayrıntılı raporların anılan yönetmelik hükümleri doğrultusunda deprem tehlikesinin belirlenmesi, yapıların rölevelerinin çıkarılması, beton ve donatı özelliklerinin tespit edilmesi ve bina modelinin yapılması suretiyle bina deprem riskinin belirlenmesi aşamalarını içerdiği, bu raporların halihazırda yıkılmış olan tüm Bayındırlık Bloklarındaki yapılar ile yine yıkılmış olan 1102B Bloklarındaki yapılar ve Belediye Bloklarındaki yapılardan da örneklemenin hangi kriterlere göre yapıldığı belirtilmeyen 3 tanesi için hazırlanmış olduğu, Örnek Bloklarındaki yapılara ilişkin detaylı bir analiz ve rapor bulunmadığı açıklanmıştır.

Anılan raporlarda belirtilen beton karot sonuçlarının belirtildiği …Dönüşüm Yapı Laboratuvarı Mühendislik ve Mimarlık Hizmetleri Ltd. Şirketi tarafından hazırlanan ve “İstanbul İli, Güngören İlçesi, Tozkoparan Kentsel Dönüşüm Projesi Kapsamındaki Yapıların Riskli Yapı Tespitleri Hakkında Ön Bilgilendirme Raporu” başlığını taşıyan rapor kapsamında önceden belirlenmiş bazı betonarme binalardan beton dayanımını tespit için yerinde karot numunesi alınarak, donatı durumunun tespiti için sıyırma ve röntgen çalışmalarının gerçekleştirildiği, toplamda alınan 66 adet beton karot numunesinden elde edilen en düşük ve en yüksek beton dayanımlarının sırasıyla 6,1 MPa ve 16,4 MPa olduğu, bloklar bazında incelenecek olursa, yıkılmış olan Bayındırlık Bloklarındaki beton dayanımlarının 6,1 MPa ile 8,2 MPa arasında değişmekteyken, yine yıkılmış olan 1102B Bloklarındaki beton dayanımlarının 7,2 MPa ile 9,7 MPa arasında değiştiği, Belediye Bloklarındaki beton dayanımlarının ise 14,7 MPa ile 16,4 MPa arasında değişmekte olduğu ve yıkılmış olan yapılardan olumlu yönde ayrıştığı, yapılarda kullanılmış olan donatı çeliğinin nervürsüz donatı çeliği sınıfında (S220) olduğunun belirlendiği, kolonlarda yapılan incelemede donatı korozyon oranlarının 0,02 ila 0,13 arasında değiştiğinin tespit edildiği belirtilmiştir.

Sonrasında, alandaki 10 adet yapıda RYTEİE Yönetmeliğine göre risk tespiti yapıldığı, bu yapıların; alanın kuzey kısmında yer alan benzer nitelikteki 36 adet betonarme yapı (Belediye Blokları) içerisinden rastgele belirlenen 3 adet yapı, alanın güney kısmında yer alan benzer nitelikteki 4 bloktan (Bayındırlık Blokları) hepsi ve alanın güneydoğu kısmında bulunan 1102 B bloklarından rastgele seçilen 3 adet yapı olduğu, bu yapıların öncelikle malzeme özelliklerinin yukarıda bahsedildiği üzere saha çalışmalarıyla belirlendikten sonra bu malzeme değerleri kullanılarak söz konusu binalar bilgisayar ortamında sayısal olarak modellenerek Türkiye Deprem Tehlikesi Haritası’ndan elde edilen deprem yer hareketi düzeyine göre sayısal analizlerinin gerçekleştirildiği, analizlerde STA4CAD V14.1 isimli program kullanıldığı, analizler sonrasında söz konusu binaların RYTEİE kriterlerine göre değerlendirilerek “riskli bina” oldukları sonucuna varılmış, alanın ortasındaki gecekondu bölgesinde bulunan yığma yapılar içinse riskli yapı tespit çalışmasına gerek duyulmadan bu yapıların taşıyıcı olmayan duvar malzemeleri kullanılarak inşa edildikleri tespit edildiği için bu yapıların tümü “riskli yapı” statüsünde değerlendirilmiştir.

Yapı nitelikleri farklılaşan çeşitli yapı tiplerini içeren dava konusu alanın, gecekondu alanındaki ruhsatsız ve imar mevzuatına aykırı yapılardan dolayı 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. ve ek 1. maddeleri uyarınca “Riskli Alan” olarak ilan edildiği, çoğunluğu 1 katlı yığma yapılardan oluşan gecekondu alanı, yapı kalitesi ve malzeme özellikleri açısından genel olarak benzerlik gösterdiği; ancak alanının bütününde bazı yapıların 15-25 m2 büyüklüğünde müştemilat niteliğindeki küçük yapılar olduğu, gecekondu alanının bu bina çeşitliliği özelliğinin “Riskli alan” ilanına koşul, ruhsatsız ve imar mevzuatına aykırı yapı oranını da değiştirdiği, kaldı ki gecekondu alanındaki 218 adet yapının tamamının “konut” niteliği taşıdığı kabul edildiğinde dahi yüzölçümü esasında gecekondu alanının Riskli alan’ın %29’una ve bağımsız bölüm sayısı esasında %18’ine karşılık geldiği, diğer bir deyişle, ruhsatlı ve imar mevzuatına uygun yapıların toplam yüzölçümü içindeki payının %71 ve bağımsız bölüm sayısı oranının ise %82 olduğu, kentsel alanlarda “Riskli alan” ilanı için mevcut binaların yapı niteliği ile beraber risklere karşı dirençliği de incelenerek sınırlarının belirlenmesi gerektiği, sadece %65 oranı hedeflenerek ekonomik ömrünü tamamlamamış ruhsatlı ve imar mevzuatına uygun yapıların “Riskli alan” sınırlarına dahil edilmemesi gerektiği, 1 ve 2 katlı yığma yapılardan oluşan gecekondu alanındaki 218 adet yapının ruhsatsız ve imar mevzuatına aykırı olmasından dolayı toplamda 5 etap planlanan Kentsel Dönüşüm Projesinin, 20 adedi yıkılmış olan toplam 302 yapının yıkılmasından öte 1199 bağımsız birimin yıkılması ile tamamlanmasının planlanmakta olduğu açıklanmıştır.

Dava konusu alanın zemin yapısı ve su taşkın riskine esas hidrolojik yapısı açısından incelendiğinde, “Yerleşime uygun” gecekondu alanı dışında riskli alanın tamamı “Önlemli alanlar” grubunda yer aldığı, morfolojik olarak dere yataklarının hâkim olduğu ve yeraltı suyunun yüzeye yakın olduğu, riskli alanda su taşkın riskine kayıtlarda rastlanmadığı, teknik raporlarda da “zemin açısından çevre yerleşmelere göre farklı bir yapısının olmadığı ve ilave bir risk taşımadığı”, bir deprem afeti sonrası hasarlı binalara müdahale gerekmesi durumunda, bölgede sorun teşkil edebilecek tek bölge dar ve düzensiz ara sokaklara sahip olan gecekondu bölgesinin olduğu, bölgenin en üst seviyede olmasa da orta seviyede bir deprem tehlikesine sahip bulunduğu, deprem riski açısından bölgedeki binaların yapısal özelliklerini ve deprem hasar görebilirlikleri değerlendirildiğinde, mevcut bina yapılaşması açısından alanda yıkılan Bayındırlık Blokları ve 1102B Bloklarına ait bölge ile boş araziye inşa edilmiş 1.etap konutların olduğu, bölgede kentsel dönüşüm başladığı için o bölgeler ile ilgili risk değerlendirmesi yapılmadan, Belediye Blokları, Örnek Blokları ve Gecekondu Bölgesi olarak üç bölümde inceleme yapıldığında, keşif günü yapılan incelemelerde, Belediye ve Örnek Bloklarının orta katlı, betonarme kolon ve kiriş elemanlarından oluşan çerçeve tipi yapılar olduğunun görüldüğü, yapıların 1984 ila 1997 arasında inşa edildiği ve tasarımları sırasında 1975 Deprem Yönetmeliği’nin dikkate alındığının düşünüldüğü, keşif sırasında bina dışından yapılmış olan incelemelere istinaden, Belediye Blokları ve Örnek Bloklarına ait binaların genel olarak orta hasar görebilirlik seviyesinde olduklarının söylenebileceği, bu binalarla ilgili nihai karar vermek için daha fazla veri ile binaların detaylı performans analizlerinin yapılmasının gerektiği, bu bağlamda, Belediye Bloklarına ait 3 adet (binaların seçim kriteri bilinmemektedir) binada malzeme karakterizasyonunun yapıldığı, bina rölevelerinin çıkarıldığı ve bunlar kullanılarak betonarme yapı risk tespit raporlarının hazırlandığı, bu binaların ilgili Kanunun Uygulama Yönetmeliği (RYTEİE) kapsamında riskli bulunduğu, raporların RYTEİE ile uyumlu olduğu, keza yıkılmış olan 1102B Blokları ile Bayındırlık Bloklarının da yapı risk tespit raporlarının mevcut olduğu, malzeme karakterizasyonu bakımından tespit edilen beton karot dayanım sonuçlarının bloklar bazında incelenmesinden, yıkılmış olan Bayındırlık Bloklarındaki beton dayanımları 6,1 MPa ile 8,2 MPa arasında değiştiği, yine yıkılmış olan 1102B Bloklarındaki beton dayanımlarının 7,2 MPa ile 9,7 MPa arasında, Belediye Bloklarındaki beton dayanımları ise 14,7 MPa ile 16,4 MPa arasında değişmekte olduğu, diğer yıkılmış olan yapılardan olumlu yönde ayrıştığı, öte yandan, Örnek Bloklarında detaylı bir performans analizi çalışması yapılmadığından bu binaların deprem riski ile ilgili kesin bir yargıya varmanın mümkün olmadığı, eski yığma binalardan oluşan gecekondu mahallesinde, malzeme olarak genellikle zayıf dayanımı olan tuğla, briket ve kerpiç birimler kullanıldığı, yapıların hasar görebilirliklerinin ve dolayısıyla deprem risklerinin genel anlamda yüksek olduğu belirtilmiştir.

Diğer taraftan, alanın çevresindeki yapı niteliği incelenerek “Riskli alan” sınırlarına ilişkin bir değerlendirme yapıldığında ise özellikle kuzey sınırını belirleyen Sulhi Garan Caddesinin diğer cephesinde aynı yapı niteliğine sahip Belediye bloklarının devam ettiği, benzer bir şekilde kuzeydoğuda yapı kalitesi görece daha düşük olan 5 veya 6 katlı yapıların yer aldığı ve Eski Londra Asfaltına cepheli farklı bir gecekondu alanının da kuzeyde yakın çevrede bulunduğu, dava konusu alanın çevresinde benzer niteliğe sahip ve hatta Belediye Bloklarının devamı niteliğindeki yapıların bulunması, 3 bina üzerinde RYTEİE kapsamında performans analizleri uygulanarak Belediye Bloklarının riskli yapı olarak tespit edilmiş olması karşısında, “Riskli Alan”ın hemen karşı sokağında bulunan benzer yapıların da bu alana dahil edilmemiş olmasının ve Örnek Bloklarında RYTEİE kapsamında herhangi bir performans analizi yapılmamış olmasının ve bu blokların “Riskli Alan” içine dahil edilmiş olmasının nedeninin ise anlaşılamadığı, sınırlar belirlenirken çevre bütünlüğünün gözetilmediği açıklanmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı 13. maddesinde, “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” hükmü; “Mülkiyet hakkı” başlıklı 35. maddesinde ise, “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” hükmü yer almaktadır.

20/03/1952 tarihinde kabul edilen İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Sözleşme’nin, Türkiye tarafından 19/03/1954 tarihinde onaylanan Ek-1 Nolu Protokol’ün “Mülkiyetin Korunması” başlıklı 1. maddesinde, “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.” kuralı yer almıştır.

6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesinde, bu Kanunun amacının; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemek olduğu belirtilmiştir.

Aynı Kanun’un 2. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde, “Riskli alan”; zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Cumhurbaşkanınca kararlaştırılan alan olarak tanımlanmıştır.

Yine anılan Kanun’un 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren ek-1. maddesinde, “(1) a) Kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu yerlerde; planlama ya da altyapı hizmetleri yetersiz olan veya imar mevzuatına aykırı yapılaşma bulunan yahut yapı ya da altyapısı hasarlı olan alanlar, b) Üzerindeki toplam yapı sayısının en az %65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlar, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi kamu hizmetlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla, Cumhurbaşkanınca riskli alan olarak kararlaştırılabilir. Riskli alan sınırı uygulama bütünlüğü gözetilerek belirlenir.” hükmü yer almaktadır.

15/12/2012 tarih ve 28498 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin “Riskli alanın tespiti” başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasında, “Riskli alan; a) Alanın, zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığına dair teknik raporu, b) Alan sınırları içerisinde 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna göre afete maruz bölge olarak kararlaştırılan alan olup olmadığına dair bilgi ve belgeyi, c) Alanın büyüklüğünü de içeren koordinatlı sınırlandırma haritasını, varsa uygulama imar planını, ç) Alanda bulunan kamuya ait taşınmazların listesini, d) Alanın uydu görüntüsünü veya ortofoto haritasını, e) Zemin yapısı sebebiyle riskli alan olarak tespit edilmek istenilmesi halinde yerbilimsel etüd raporunu, f) Bu fıkra uyarınca belirlenecek riskli alanlar için Ek-2’de yer alan Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esasların EK-A bölümüne göre hazırlanan analiz ve raporu, g) Alanın özelliğine göre Bakanlıkça istenecek sair bilgi ve belgeleri, ihtiva edecek şekilde hazırlanmış olan dosyaya istinaden Bakanlıkça belirlenir ve karar alınmak üzere Cumhurbaşkanına sunulur.”; ikinci fıkrasında, “Bakanlıkça; a) Kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu yerlerde; 1) Planlama veya altyapı hizmetlerinin yetersiz olması, 2) İmar mevzuatına aykırı yapılaşmanın bulunması, 3) Altyapı veya üstyapıda hasar meydana gelmiş olması, sebeplerinden birinin veya bir kaçının bir arada bulunması halinde, b) Üzerindeki toplam yapı sayısının en az % 65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlarda, uygulama bütünlüğü gözetilerek belirlenen alanlar, riskli alan olarak belirlenmek üzere Cumhurbaşkanına sunulur.”; üçüncü fıkrasında ise, “TOKİ veya İdare, riskli alan belirlenmesine ilişkin bilgi ve belgeleri ihtiva eden dosyaya istinaden Bakanlıktan riskli alan tespit talebinde bulunabilir. Bakanlıkça, uygun görülen talepler, Cumhurbaşkanına sunulur.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Mülkiyet hakkı, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınmış olup, anılan düzenlemeler uyarınca bu hak, sadece kamu yararının mevcut olduğu durumlarda kanunla sınırlanabilir. 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun da, mülkiyet hakkına sınırlama getirilmesine ilişkin hükümler içermekle birlikte, sınırlama yetkisinin kullanımını oldukça sıkı kurallara bağlamış ve ortada kamu yararını ilgilendiren durumun bulunduğunun hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açık ve somut olarak ortaya konulmasının gerekliliğini öngörmüştür.

İlgili mevzuat başlığı altında içeriklerine yer verilen düzenlemeler çerçevesinde; riskli alan ilanı, 6306 sayılı Kanun’un 2. maddesine ya da ek-1. maddesine dayalı olarak Cumhurbaşkanı kararı ile yapılabilmektedir. Anılan Kanun’da, 2. maddeye dayanılarak yapılacak riskli alan ilanı ile ek-1. maddeye dayanılarak yapılacak riskli alan ilanı farklı hükümlere tabi kılınmıştır.

Buna göre; 6306 sayılı Kanun’un 2. maddesine göre yapılacak riskli alan ilanında, 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin “Riskli alanın tespiti” başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen saha araştırmalarına dayanan detaylı çalışmalar ile genel yapı stoğu riskinin belirlenmesi gerekirken, Kanun’un ek-1. maddesine göre yapılacak riskli alan ilanında, teklif riskli alan üzerindeki toplam yapı sayısının en az %65’inin, imar mevzuatına aykırı veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşup oluşmadığının, ilgili idarelerde mevcut bilgi ve belgeler üzerinden tespiti gerekmektedir.

Uyuşmazlıkta ise, riskli alan ilanına ilişkin dava konusu Cumhurbaşkanı kararının dayanağının, karar metninde de belirtildiği üzere, 6306 sayılı Kanun’un hem 2. maddesi hem de ek-1. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi olduğu, bu kapsamda, teklif riskli alanda, üzerinde imar mevzuatına aykırı veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılar bulunan taşınmazlar yönünden 6306 sayılı Kanun’un ek-1. maddesine göre; üzerinde imar mevzuatına uygun yapı bulunan taşınmazlar yönünden ise aynı Kanun’un 2. maddesine göre riskli alan ilanı yapıldığı anlaşılmaktadır.

Anayasa Mahkemesince norm denetimi kapsamında verilen 27/02/2014 tarih ve E: 2012/87, K: 2014/41 sayılı; 15/11/2017 tarih ve E: 2016/133, K: 2017/155 sayılı kararlarda; risk teşkil etmeyen yapıların, değer tespitinde bu niteliği göz önünde bulundurulsa dahi, 6306 sayılı Kanun kapsamında, sırf uygulama bütünlüğünün sağlanması amacıyla riskli yapılar gibi değerlendirilmesinin, mülkiyet hakkını ölçülülük ilkesine aykırı olacak şekilde sınırlandıracağı gerekçesi yer almaktadır.

Anılan gerekçeden hareketle, 6306 sayılı Kanun’un 2. ve ek-1. maddesine dayalı olarak yapılacak riskli alan ilanında, üzerinde imar mevzuatına uygun yapı bulunan taşınmazların, 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin “Riskli alanın tespiti” başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen saha araştırmalarına dayanan detaylı çalışmalar neticesinde risk teşkil edip etmediği belirlenmeksizin riskli alan sınırına dahil edilemeyeceği sonucuna varılmaktadır.

Öte yandan, 6306 sayılı Kanun’un ek-1. maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde yer alan ve halihazırda yürürlükte bulunan “Riskli alan sınırı uygulama bütünlüğü gözetilerek belirlenir.” şeklindeki düzenlemenin, üzerinde imar mevzuatına uygun yapı bulunmasına rağmen üzerinde imar mevzuatına aykırı yapı bulunan diğer taşınmazlardan ayrılma olanağı bulunmayan ve çevredeki taşınmazlarla fiziki bütünlüğü bulunan taşınmazlar açısından uygulanabileceği açıktır.

Başka bir deyişle, riskli alan sınırları belirlenirken, alandan ayrılması mümkün olmayan fakat üzerinde imar mevzuatına uygun yapı bulunan taşınmazların, söz konusu düzenleme çerçevesinde, uygulama bütünlüğü açısından riskli alan sınırına dahil edilebilmesi, bu gerekliliğin, teknik araştırma ve gerekçe raporlarıyla somut bir şekilde ortaya konulması halinde mümkün olup; yukarıda açıklandığı şekliyle çevredeki taşınmazlarla fiziki bütünlüğü bulunmayan ve hariç tutulması halinde de riskli alan sınırının belirlenebileceği değerlendirilen bu türden taşınmazların, sırf uygulama bütünlüğünün sağlanması gerekçe gösterilerek, risk teşkil edip etmediği tespit edilmeksizin, riskli alan sınırına dahil edilme olanağı bulunmamaktadır.

Dava konusu Cumhurbaşkanı Kararı 6306 sayılı Kanunun Ek-1. maddesinde öngörülen koşullar yönünden incelendiğinde;

Dosyanın incelenmesinden; 6306 sayılı Kanunun 2. ve ek 1. maddeleri uyarınca hazırlanan ve dava konusu işlemin dayanağını oluşturan teknik raporun incelenmesinden; İstanbul İli, Güngören İlçesi, Tozkoparan Mahallesi sınırları içerisinde bulunan alanın 10.40 hektar büyüklüğünde olan alanın güney bölümünde bulunan çoğunlukla 1-2 katlı gecekondu olarak yapılan 218 adet yığma yapının tamamının ruhsatsız inşa edilmiş olduğu, kuzey bölümünün ise 5-6 katlı blok nizamlı siteler şeklinde yapılaştığı, Tozkoparan Mahallesinin gecekondu önleme bölgesi olması sebebiyle yapılaşmanın genellikle sosyal konut olarak geliştiği, Güngören Belediyesi arşiv kayıtlarına göre ruhsatlı yapıların 1970 ile 1996 yılları arasında inşa edilmiş olduğundan deprem yönetmeliğine göre can ve mal güvenliği riski taşıdığı, alanın üzerindeki 302 adet yapıdan; 84 adet yapının betonarme olarak ruhsatlı, 218 adet yapının ise yığma olarak ruhsatsız inşa edilmiş olduğu, ruhsatsız olarak inşa edilmiş yapıların alandaki tüm yapıların %72’sini oluşturduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda; Kanun’un ek-1. maddesine göre yapılacak riskli alan ilanında, teklif edilen riskli alan üzerindeki bağımsız birim sayısının değil yapı sayısının esas alındığı, yukarıda içeriğine yer verilen teknik rapor ve gerekçe raporu ile dosyada bulunan yapı ruhsat bilgilerini içeren 6306 sayılı Kanunun ek-1. maddesine göre yapı değerlendirme formundaki tablodan, üzerindeki toplam yapı sayısının % 72’si imar mevzuatına aykırı ve yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş yapılardan oluştuğu anlaşılan alanın riskli alan ilan edilmesine ilişkin dava konusu Cumhurbaşkanı Kararında 6306 sayılı Kanunun Ek-1. maddesi yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının gerekçe ve dayanağı olarak gösterilen diğer bir madde olan 6306 sayılı Kanunun 2. maddesi yönünden incelenmesinden;

6306 sayılı Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde; “Riskli alan” zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Cumhurbaşkanınca kararlaştırılan alan olarak tanımlanmıştır.

Tanımdan da anlaşılacağı üzere, bir alanın Kanunun 2. maddesi gereğince riskli alan olarak ilan edilebilmesi için alanın, ya zemin yapısı bakımından risk teşkil etmesi ya da üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıması gerekmektedir.

Riskli alan ilanına ilişkin dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının dayanak ve gerekçesi arasında 6306 sayılı Kanunun 2. maddesinin de gösterilmiş olması nedeniyle, alandaki yapılardan, zemin yapısı bakımından risk teşkil eden yapılar ile üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan ruhsatlı ve iskânlı yapıların da riskli alan sınırı içerisine alınmasına hukuken herhangi bir engel bulunmamaktadır.

Ancak; anılan ruhsatlı ve iskânlı yapıların riskli alan sınırı kapsamına alınabilmesi için bu yapılara ilişkin 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 5. maddesi uyarınca, Yönetmeliğin Ek-2’sinde yer alan “Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esasların” Ek-A bölümü uyarınca; binalara ilişkin parametrelerin (yapısal sistem türü, kat adedi, görünen kalite, yumuşak kat, düşeyde düzensizlik, ağır çıkma, planda düzensizlik/burulma etkisi, kısa kolon etkisi, yapı nizamı/bitişik binalarla döşeme seviyeleri yapı nizamı, tabii zemin eğimi vb.) dikkate alınarak, yapıların bulunduğu yerdeki deprem tehlikesi ve yapının deprem performansını etkileyen yapısal özelliklerin saha çalışmaları sonucunda elde edilmesi ve yapısal sistem özelliklerine göre sınıflandırılmış tip binalar seçilerek bunların analizlerinin yapılması sonucunda bir korelasyon çıkarılıp genel yapı stoğunun riskinin belirlenmesi gerekmektedir.

Dosyanın incelenmesinden; İstanbul İli, Güngören İlçesi, … Mahallesi sınırları içerisinde bulunan alanın, Örnek Bloklarının parseli ile tanımlanan güney sınırı ile halihazırda yıkılan Bayırdırlık Bloklarının parseli ile tanımlanan güneydoğu sınırı hariç cadde ve sokaklarla tanımlandığı; 10,40 hektar büyüklüğünde olan alanın gecekondu önleme bölgesi olması sebebiyle yapılaşmanın genellikle sosyal konut olarak geliştiği, Güngören Belediyesi arşiv kayıtlarına göre ruhsatlı yapıların 1970 ile 1996 yılları arasında inşa edilmiş olduğu, alanda, ruhsatlı olan 55 adet 6 katlı yapıdan oluşan Belediye Blokları, 8 adet 7 katlı yapıdan oluşan Örnek Blokları, 4 adet 7 katlı yapıdan oluşan yıkılmış Bayındır Blokları ve yıkılmamış 84 nolu yapı dahil olmak üzere 17 adet 5 katlı yapıdan oluşan yıkılmış 1102 B Blokları ile gecekondu alt bölgesi sınırı içinde bulunan toplam 302 yapının bulunduğu görülmektedir.

Yargılama sırasında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; alanda bulunan toplam 84 adet ruhsatlı yapıya ilişkin 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 5. maddesi uyarınca, Yönetmeliğin Ek-2’sinde yer alan “Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esasların” Ek-A bölümü uyarınca; binalara ilişkin parametrelerin (yapısal sistem türü, kat adedi, görünen kalite, yumuşak kat, düşeyde düzensizlik, ağır çıkma, planda düzensizlik/burulma etkisi, kısa kolon etkisi, yapı nizamı/bitişik binalarla döşeme seviyeleri yapı nizamı, tabii zemin eğimi vb.) dikkate alınarak, yapılan saha çalışmaları sonucunda betonarme binalar için Yönetmeliğin Ek-A bölümüne göre düzenlenmiş veri toplama formlarının hazırlandığı; benzer nitelikte 4 bloktan oluşan Bayındırlık Bloklarından 4 adet yapı, 16 adet yapıdan oluşan …B Bloklarından yapıların benzer özellik taşıması nedeniyle aralarından seçilen …ada, …parsel, …ada,…parsel ve …ada, …parsel üzerindeki yapılar ile yine benzer nitelikteki Belediye Blokları içerisinden belirlenen …ada, …parsel, …ada,…parsel ve …ada, …parsel üzerindeki yapılara ilişkin RYTEİE-2019 Yönetmeliğine göre yerinde karot numunesi alınarak, sıyırma ve röntgen çalışmaları yapılarak incelemesi gerçekleştirilen yapılara ilişkin analiz sonuçlarının, sonrasında ise Belediye Bloklarından …ada, …parsel, no: …; …ada, 1 parsel, no: …ve …ada, …parselin de içerisinde bulunduğu alanda bulunan toplam 24 adet yapıya ilişkin aynı şekilde hazırlanan analiz sonuçlarının sunulduğu, analizi yapılan tüm yapıların riskli olduğunun tespit edildiği, bilirkişi raporunda da RYTEİE-2019 Yönetmeliğine uygun detaylı performans analizlerinin yapılmış olduğu ve Yönetmelikte belirtilen kriterlere göre riskli bulunduğunun belirtildiği, yapılan analizlerin alanda bulunan betonarme yapılara ilişkin genel yapı stoğu riskinin belirlenmesi için yeterli olduğu anlaşılmaktadır.

Öte yandan, davacıların maliki olduğu Güngören İlçesi, …Mahallesi, …ada, …parsel sayılı taşınmazın Belediye Bloklarında bulunan yapılar arasında olduğu ve aynı yapısal sistem özelliklerini taşıyan Belediye Bloklarındaki yapılardan örnekleme yoluyla seçilen 6 adet yapıya ilişkin RYTEİE-2019 Yönetmeliğine uygun olarak yapılan analiz sonucuna göre riskli olduklarının tespit edildiği, davacılar tarafından taşınmazları üzerindeki yapının riskli olmadığına ilişkin bilgi ve belge sunulmadığı görülmektedir.

Bu durumda; riskli alan sınırları belirlenirken, üzerinde imar mevzuatına uygun yapı bulunan taşınmazların, 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin “Riskli alanın tespiti” başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen saha araştırmalarına dayanan detaylı çalışmalar neticesinde risk teşkil ettiğinin belirlendiği, anılan taşınmazların uygulama bütünlüğü açısından riskli alan sınırına dahil edilmesi gerekliliğinin, teknik araştırmalarla somut bir şekilde ortaya konulduğu, dava konusu işlemin 6306 sayılı Kanunun 2. maddesine uygun olarak tesis edildiği anlaşılmıştır.

Bu itibarla, dava konusu 20/04/2020 günlü, 2450 sayılı Cumhurbaşkanı Kararında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

  1. DAVANIN REDDİNE, 2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 3. Davalı İdareler tarafından yapılan …-TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalı idarelere verilmesine, 4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı idarelere verilmesine, 5. Keşif avansından artan …-TL ile posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacılara iadesine, 6. 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(g) maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 03/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.