1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 2020/5347 K: 2022/6573 T: 1.6.2022


Teknik kişiler tarafından teknik bir inceleme neticesinde düzenlenen riskli yapı tespit raporunun yine teknik kişilerce (Teknik Heyet üyeleri) bir kez daha teknik yönden bütün unsurlarıyla incelenmesi sonucunda, dikkatlerden kaçan hususların maliklere yeni ekonomik külfetler yüklemeden aynı kurum/kuruluşa yeniden incelettirilerek düzeltilmesinin sağlandığı dikkate alındığında, Teknik Heyet tarafından yukarıda belirtilen mevzuat doğrultusunda hareket edilerek eksik bir husus bırakılmadan hatalı hususların da düzeltilmesi yoluna gidilmesinden sonra yapının yine riskli olduğunun ortaya çıkması üzerine, Teknik Heyetçe nihai olarak yapılan incelemede riskli yapı tespitinin teknik yönden doğruluğunu ortaya koyan davaya konu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı

İSTEMİN KONUSU: Davacıların paylı malik oldukları İstanbul ili, Kadıköy ilçesi, … mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapının, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca riskli yapı olarak belirlenmesine ilişkin işleme yapılan itiraz üzerine İstanbul VI nolu İtiraz Değerlendirme Heyetinin … tarih ve … sayılı müzakerelerin devamına yönelik kararı ile aynı heyetin … tarih ve … sayılı itirazın reddine yönelik kararının, bu işlemlerin dayanağı olduğu ileri sürülen 25/07/2014 tarih ve 29071 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik hükümlerinin ve 06/01/2007 tarih ve 26454 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmeliğin 7. Bölüm hükümlerinin iptali ile 25/07/2014 tarih ve 29071 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelik maddelerinin dayanağı niteliğindeki 6306 sayılı Kanun hükümlerinin iptal istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması istenilmiştir.

DAVACILARIN İDDİALARI: Davacılar tarafından riskli yapı tespit işleminin usule uygun olarak tesis edilmediği ve anılan işlemin bütün kat maliklerine tebliğ edilmediği, tebligatı alan maliklerce İstanbul Teknik Üniversitesinden yapının durumuna ilişkin rapor alındığı, alınan raporda söz konusu yapılarının statik yönden sakıncalı bir durumunun olmadığının belirtildiği, anılan rapora istinaden yapıda güçlendirme yapılabileceğinden bahisle riskli yapı tespit işlemine karşı itiraz edildiği, itiraza ilişkin müzakerelerin lisanslı kuruluştan kaynaklanan eksiklik nedeniyle önce devamına karar verildiği, sonrasında ise itirazın reddedildiği, müzakerenin devamına yönelik kararda belirtilen eksikliklerin başka bir lisanslı kuruluşa tamamlattırılması gerekirken aynı kuruluşa tamamlattırıldığı, anılan ret kararın da ise güçlendirmeden bahsedilmediği, dava konusu Yönetmelik hükümlerinde de güçlendirmenin kısaca geçildiği, bu düzenlemede kamu yararının bulunmadığı ve hukuk devletine aykırı olduğu, ayrıca, 6306 sayılı Kanun ve Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin riskli yapı tespitinde Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmeliğin 7. Bölüm hükümlerine atıf yaptığı, bu Yönetmeliğe göre yapılacak tespitte 2007 yılı öncesinde yapılan bütün binaların riskli çıkacağı, anılan Yönetmeliğin 6306 sayılı Kanundan beklenen kamu yararına ilişkin amacı sağlamayacağı, anılan Yönetmelik hükümlerinin Danıştay tarafından, Yönetmeliğin dayanağı 6306 sayılı Kanunun ise Anayasa Mahkemesine başvurulmak suretiyle; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde ve Anayasada belirtilen mülkiyet hakkına açıkça aykırı düzenlemeleri içerdiğinden iptal edilmesi gerektiği, uygulanması halinde de maddi olayda olduğu gibi telafisi imkansız zararlara yol açacağından iptali gerektiği ileri sürmektedir.

DAVALILARIN SAVUNMALARI:

1-Davalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından; dava konusu uygulama işlemlerinde ve düzenleyici işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı, lehlerine vekalet ücretine hükmedilerek davanın reddedilmesi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … ‘IN DÜŞÜNCESİ: 06/01/2007 tarih ve 26454 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmeliğin 7. Bölüm hükümleri yönünden karar verilmesine yer olmadığı, diğer işlemler yönünden ise davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI … ‘IN DÜŞÜNCESİ:

Dava, davacıların paylı malik oldukları İstanbul ili, Kadıköy ilçesi, … mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapının, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca riskli yapı olarak belirlenmesine ilişkin işleme yapılan itiraz üzerine İstanbul VI nolu İtiraz Değerlendirme Heyetinin … tarih ve … sayılı müzakerelerin devamına yönelik kararı ile aynı heyetin … tarih ve … sayılı itirazın reddine yönelik kararının, bu işlemlerin dayanağı olduğu ileri sürülen 25/07/2014 tarih ve 29071 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik hükümlerinin ve 06/01/2007 tarihli, 26454 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmeliğin 7. Bölüm hükümlerinin iptali ile 25/07/2014 tarihli, 29071 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelik maddelerinin dayanağı niteliğindeki 6306 sayılı Kanun hükümlerinin iptal istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması istemiyle açılmıştır.

Davacıların Anayasa’ya aykırılık iddiasına itibar edilmemiştir.

2577 sayılı Kanun’un 15/5.maddesi uyarınca davanın reddine ilişkin Danıştay Ondördüncü Dairesinin 17/05/2018 günlü, E: 2018/1462, K: 2018/3792 sayılı kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 30/09/2019 günlü, E: 2019/127, K: 2019/3977 sayılı kararıyla bozulması üzerine, bozma kararına uyularak uyuşmazlığın esasına geçilmiştir;

Dosyanın incelenmesinden, davacıların mülkiyetindeki yapının, riskli yapı olarak belirlenmesine ilişkin işleme yapılan itiraz üzerine, riskli yapı tespit raporunda eksiklikler olduğunun karara bağlandığı İstanbul VI nolu İtiraz Değerlendirme Heyetinin … tarih ve … sayılı kararı ile eksiklikler ilgili lisanslı kuruluşça giderildikten sonra davacılar tarafından yapılan itirazın değerlendirildiği toplantıda alınan aynı Heyetin … tarih ve … sayılı itirazın reddine yönelik kararının, ulusal ve ulusararası mevzuata aykırı olduğu, hak arama hürriyetini ortadan kaldırdığı, bir tek kişinin müracaatı ile ihtimal hesabına göre mevcut varlıkların yıkımını emrettiği, milli serveti korumadığı, kamu yararını hiçe sayan bir anlayışla güçlendirme konusunu önemsemediği, sadece yıkımı yasalaştırdığı ve davacıların yapısıyla ilgili işlemlerin dayanağı olduğu ileri sürülen 25/07/2014 tarih ve 29071 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik hükümlerinin ve 06/01/2007 tarih ve 26454 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmeliğin 7. Bölüm hükümlerinin iptali ile aynı iddialar ileri sürülerek 25/07/2014 tarih ve 29071 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik hükümlerinin dayanağı niteliğindeki 6306 sayılı Kanun hükümlerinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Davanın, 06/01/2007 tarih ve 26454 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmeliğin 7. Bölüm hükümleri yönünden;

Dava konusu Yönetmeliğin; 18.03.2018 tarih, 30364 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinin 4.maddesi uyarınca yürürlükten kaldırıldığı dikkate alındığında, dava konusu Yönetmelik hükümleri yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmamaktadır.

Davanın, 25/07/2014 tarih ve 29071 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik hükümleri yönünden;

Dava konusu Yönetmeliğin; 15/12/2012 tarihli ve 28498 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliği olan adını “6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği” olarak değiştiren 1.maddesinin; dava konusu Yönetmeliğin 4.maddesiyle değiştirilen 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin 8.maddesinin 5.fıkrasının; 5.maddesiyle değiştirilen Yönetmeliğin 9.maddesinin 5.fıkrasının; 7.maddesiyle değiştirilen Yönetmeliğin 13.maddesinin 2.fıkrasının (c) bendinin; 8.maddesiyle değiştirilen Yönetmeliğin 14.maddesinin 1.fıkrasının; 9.maddesiyle anılan Yönetmeliğin yürürlükten kaldırılan 15.maddesinin 2.fıkrasının ilk cümlesinde geçen “noter vasıtası ile yapılacak tebligat ile” ibaresinin; 9.maddesiyle değiştirilen Yönetmeliğin 9.maddesiyle değiştirilen Yönetmeliğin 15.maddesinin 11.fıkrası ile aynı maddenin yürürlükten kaldırılan 4.fıkrasının, 11.maddesiyle anılan Yönetmeliğin 16.maddesinin 9.fıkrasına eklenen (ç) bendinin ve 12.maddesiyle anılan Yönetmeliğin yürürlükten kaldırılan 18.maddesinin 6.fıkrasının yürürlükte olduğu anlaşılmaktadır.

Dava konusu düzenlemelerde dayanağı yasa kuralları ve hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

27/10/2016 tarih ve 29870 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile dava konusu Yönetmeliğin 2.maddesiyle değiştirilen 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin 6.maddesinin 2., 3. ve 5.fıkralarının; 3.maddesiyle değiştirilen Yönetmeliğin 7.maddesinin 1.fıkrasının; 2.fıkrasının (a) bendinin; 3,, 4.,ve 5.fıkralarının; 4.maddesiyle değiştirilen Yönetmeliğin 8.maddesinin 2.fıkrasının (a) bendinin; 6.maddesiyle değiştirilen Yönetmeliğin 10.maddesinin 7.fıkrasının; 9.maddesiyle değiştirilen Yönetmeliğin 15.maddesinin 8.fıkrasının (b) bendinin; 9.fıkrasının ve 10.fıkrasının (a) bendinin; 10.maddesiyle değiştirilen Yönetmeliğin 15/A.maddesinin 11.fıkrasının; 11.maddesiyle değiştirilen Yönetmeliğin 16.maddesinin 1., 2., 3. ve 4.fıkralarının ve 14.maddesiyle anılan Yönetmeliğe eklenen Geçici 3.maddenin ise dava tarihi olan 09.11.2017 tarihinden önce davalı idare tarafından değiştirilmiş olduğu anlaşıldığından bu maddeler yönünden uyuşmazlığın esasının incelenmesine olanak bulunmamaktadır.

Anılan dava konusu Yönetmeliğin 11.maddesiyle değiştirilen 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin 16.maddesinin 6.fıkrasının ve 9.fıkrasında yer alan “Kanun kapsamında” ibaresinin “Kanun uyarınca” olarak değiştirilmiş halinin;, 13.maddesiyle anılan Yönetmeliğin Ek-2’sinde yer alan Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esasların 1.3 maddesine eklenen cümlenin de davalı idare tarafından, yargılama devam ederken 21/06/2019 tarih ve 30808 sayılı Resmi Gazetelerde yayımlanan Yönetmelik ile değiştirildiği anlaşıldığından, bu maddelere yönelik uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

İstanbul VI nolu İtiraz Değerlendirme Heyetinin 10/08/2017 günlü, 23-2 sayılı ve 22/09/2017 günlü, 23-3 sayılı işlemlerinin incelenmesine gelince:

Dava konusu işlemlerde dayanağı yasa ve yönetmelik hükümleri ile hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın, 06/01/2007 tarih ve 26454 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmeliğin 7. Bölüm hükümleri ve 25/07/2014 tarih ve 29071 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 11.maddesiyle değiştirilen 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin 16.maddesinin 6.fıkrası ve 9.fıkrasında yer alan “Kanun uyarınca” ibaresi ve 13.maddesiyle anılan Yönetmeliğin Ek-2’sinde yer alan Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esasların 1.3 maddesine eklenen cümle yönünden uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı, 25/07/2014 tarih ve 29071 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2.maddesiyle değiştirilen 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin 6.maddesinin 2., 3. ve 5.fıkraları; 3.maddesiyle değiştirilen Yönetmeliğin 7.maddesinin 1.fıkrası, 2.fıkrasının (a) bendi, 3,,4.,ve 5.fıkraları; 4.maddesiyle değiştirilen Yönetmeliğin 8.maddesinin 2.fıkrasının (a) bendi; 6.maddesiyle değiştirilen Yönetmeliğin 10.maddesinin 7.fıkrası; 9.maddesiyle değiştirilen Yönetmeliğin 15.maddesinin 8.fıkrasının (b) bendi, 9. fıkrası ve 10.fıkrasının (a) bendi; 10.maddesiyle değiştirilen Yönetmeliğin 15/A.maddesinin 11.fıkrası; 11.maddesiyle değiştirilen Yönetmeliğin 16.maddesinin 1., 2., 3.,ve 4. fıkraları ve 14.maddesiyle anılan Yönetmeliğe eklenen Geçici 3.madde yönünden incelenmeksizin reddi, İstanbul VI nolu İtiraz Değerlendirme Heyetinin … günlü, … sayılı ve … günlü, … sayılı işlemleriyle bu işlemlerin dayanağı olan 25/07/2014 tarih ve 29071 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin diğer maddeleri yönünden esastan reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 30.09.2019 günlü, E: 2019/127, K: 2019/3977 sayılı bozma kararına uyularak, duruşma için taraflara önceden bildirilen 01/06/2022 tarihinde, davacıların gelmediği ve davalı idarelerden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın vekili Hukuk Müşaviri … ‘ın geldiği, diğer davalı Kadıköy Kaymakamlığı vekilinin gelmediği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. 29/10/2021 günlü, 31643 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 1. maddesi uyarınca, 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Altıncı Kısmının Dördüncü Bölümünün başlığı “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği” şeklinde değiştirildiğinden, husumetin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına yöneltilmesine karar verilerek, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY:

Davacıların, paylı malik oldukları İstanbul ili, Kadıköy ilçesi, … mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapının, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca riskli yapı olarak tespitine ilişkin işleme karşı itirazları üzerine, İstanbul VI nolu İtiraz Değerlendirme Heyetinin … tarih ve … sayılı müzakerenin devamına ilişkin kararı ve daha sonra aynı Heyetin … tarih ve … sayılı itirazın reddine ilişkin kararı üzerine, uygulama niteliğindeki bu işlemler ve bu işlemlerin dayanağı olan düzenleyici işlemlerin hukuka aykırı olduğu iddialarıyla bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

Davanın açıldığı tarih itibarıyla yürürlükte olan dava konusu Yönetmeliğin yasal dayanağı 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun amacını düzenleyen 1.maddesinde; “Bu Kanunun amacı; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemektir.” hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun 3.maddesinin 1. fıkrasında; Riskli yapıların tespiti, Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikte belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde masrafları kendilerine ait olmak üzere, öncelikle yapı malikleri veya kanuni temsilcileri tarafından, Bakanlıkça lisanslandırılan kurum ve kuruluşlara yaptırılır ve sonuç Bakanlığa veya İdareye bildirilir. Bakanlık, riskli yapıların tespitini süre vererek maliklerden veya kanuni temsilcilerinden isteyebilir. Verilen süre içinde yaptırılmadığı takdirde, tespitler Bakanlıkça veya İdarece yapılır veya yaptırılır. Bakanlık, belirlediği alanlardaki riskli yapıların tespitini süre vererek İdareden de isteyebilir. Bakanlıkça veya İdarece yaptırılan riskli yapı tespitlerine karşı maliklerce veya kanuni temsilcilerince onbeş gün içinde itiraz edilebilir. Bu itirazlar, Bakanlığın talebi üzerine üniversitelerce, ilgili meslek disiplini öğretim üyeleri arasından görevlendirilecek dört ve Bakanlıkça, Bakanlıkta görevli üç kişinin iştiraki ile teşkil edilen teknik heyetler tarafından incelenip karara bağlanır. Bakanlık veya İdare tarafından yapılan tespit işleminin masrafı ilgili tapu müdürlüğüne bildirilir. Tapu müdürlüğü, binanın paydaşlarının müteselsil sorumlu olmalarını sağlamak üzere tapu kaydındaki arsa payları üzerine, masraf tutarında müşterek ipotek belirtmesinde bulunarak Bakanlığa veya İdareye ve binanın ayni ve şahsi hak sahiplerine bilgi verir.” denilmiştir.

Aynı Kanunun 6.maddesinin 1.fıkrasında; Üzerindeki bina yıkılarak arsa hâline gelen taşınmazlarda daha önce kurulmuş olan kat irtifakı veya kat mülkiyeti, ilgililerin muvafakatleri aranmaksızın Bakanlığın talebi üzerine ilgili tapu müdürlüğünce resen terkin edilerek, önceki vasfı ile değerlemede bulunularak veya malik ile yapılan anlaşmanın şartları tapu kütüğünde belirtilerek malikleri adına payları oranında tescil edilir. Bu taşınmazların sicilinde bulunan taşınmazın niteliği, ayni ve şahsi haklar ile temlik hakkını kısıtlayan veya yasaklayan her türlü şerh, hisseler üzerinde devam eder. Belirtilen haklar ve şerhler, tapuda; tevhit, ifraz, terk, tescil, kat irtifakı ve kat mülkiyeti tesisine ilişkin işlemlerin yapılmasına engel teşkil etmez ve bu işlemlerde muvafakat aranmaz. Bu şekilde belirlenen uygulama alanında cins değişikliği, tevhit, ifraz, terk, ihdas ve tescil işlemleri muvafakat aranmaksızın Bakanlık, TOKİ veya İdare tarafından resen yapılır veya yaptırılır. Bu parsellerin malikleri tarafından değerlendirilmesi esastır. Bu çerçevede riskli alanlar ve rezerv yapı alanlarında uygulama yapılan etap veya adada, riskli yapılarda ise bu yapıların bulunduğu parsellerde, yapılar yıktırılmadan önce, parsellerin tevhit edilmesine, münferit veya birleştirilerek veya imar adası bazında uygulama yapılmasına, ifraz, terk, ihdas ve tapuya tescil işlemlerine, yeniden bina yaptırılmasına, payların satışına, kat karşılığı veya hasılat paylaşımı ve diğer usuller ile yeniden değerlendirilmesine, yapının paydaşı olup olmadıkları gözetilmeksizin sahip oldukları hisseleri oranında paydaşların en az üçte iki çoğunluğu ile karar verilir. Bu karara katılmayanların arsa payları, Bakanlıkça rayiç değeri tespit ettirilerek ve bu değerden az olmamak üzere anlaşma sağlayan diğer paydaşlara açık artırma usulü ile satılır. Bu suretle paydaşlara satış gerçekleştirilemediği takdirde, bu paylar, Bakanlığın talebi üzerine, tespit edilen rayiç bedeli de Bakanlıkça ödenmek kaydı ile tapuda Hazine adına resen tescil edilir ve yapılan anlaşma çerçevesinde değerlendirilmek üzere Bakanlığa tahsis edilmiş sayılır veya Bakanlıkça uygun görülenler TOKİ`ye veya İdareye devredilir. Bu durumda, paydaşların kararı ile yapılan anlaşmaya uyularak işlem yapılır. Açık artırma ile satışı yapılacak payların üzerindeki ipotek, ihtiyati haciz, haciz ve intifa hakkı gibi haklar, satış sonrasında satış bedeli üzerinde devam eder. Satış işlemi sonrasında tapu kaydındaki haklar ve şerhler Bakanlığın talebi üzerine tapu müdürlüğünce resen terkin edilir.” hükümlerine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Usul Yönünden:

Davalı idarelerden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından, davanın süresinde açılmadığı, dava dışı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından ise, Kadıköy Kaymakamlığı yerine husumet mevkiine alınmalarının gerektiği ileri sürülmüştür.

Uyuşmazlık konusu olayda, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 30.09.2019 günlü, E: 2019/127, K: 2019/3977 sayılı bozma kararına uyularak karar verildiği ve dosyanın geldiği aşama dikkate alındığında, yukarıda belirtilen usule ilişkin itirazlar yerinde görülmeyerek davanın esasının incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Esas Yönünden:

Anayasaya Aykırılık İddiasının İncelenmesi:

Davacılar tarafından; dava konusu edilen düzenleyici işlemelerin dayanağı olan 6306 sayılı Kanunun ilgili maddelerinin Anayasaya aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de; yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülmemiştir.

06/01/2007 tarih ve 26454 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmeliğin 7. Bölüm hükümlerinin incelenmesi:

Dava konusu Yönetmeliğin; 18.03.2018 tarih, 30364 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinin 4.maddesi uyarınca yürürlükten kaldırıldığı dikkate alındığında, dava konusu Yönetmelik hükümlerine yönelik olarak uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı sonucuna varılmıştır.

25/07/2014 tarih ve 29071 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik hükümlerinin incelenmesi:

Dava konusu Yönetmeliğin; 15/12/2012 tarihli ve 28498 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliği olan adını “6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği” olarak değiştiren 1.maddesinin; dava konusu Yönetmeliğin 4.maddesiyle değiştirilen asıl (6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin) 8.maddesinin 5.fıkrasının; 5.maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 9.maddesinin 5.fıkrasının; 7.maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 13.maddesinin 2.fıkrasının (c) bendinin; 8.maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 14.maddesinin 1.fıkrasının; 9.maddesiyle asıl Yönetmeliğin yürürlükten kaldırılan 15.maddesinin 2.fıkrasının ilk cümlesinde geçen “noter vasıtası ile yapılacak tebligat ile” ibaresinin; 9.maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 15.maddesinin 11. fıkrası ile aynı maddenin yürürlükten kaldırılan 4.fıkrasının, 11.maddesiyle asıl Yönetmeliğin 16.maddesinin 9.fıkrasına eklenen (ç) bendinin ve 12.maddesiyle asıl Yönetmeliğin yürürlükten kaldırılan 18.maddesinin 6.fıkrasının yürürlükte olduğu anlaşılmıştır.

Yukarıda belirtilen düzenlemelerin bazı maddeleri yönünden başka davacılar tarafından açılan davalarda Dairemizce verilen 12/06/2019 tarih, E: 2019/2475, K: 2019/5524 sayılı davanın reddi yolunda verilen kararın temyiz edilmeden, yine Dairemizce verilen 12/06/2019 tarih, E: 2019/2476, K: 2019/5516 sayılı davanın reddine ilişkin kararın temyiz edilmesi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 23.09.2021 tarih, E: 2019/2842, K: 2021/1573 sayılı kararı ile onanarak, yine Dairemizce verilen 12/06/2019 tarih, E: 2019/2513, K: 2019/5503 sayılı davanın reddine ilişkin kararın temyiz edilmesi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 23.09.2021 tarih, E: 2019/2838, K: 2021/1580 sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği görülmüştür.

Bu itibarla, davacıların iddiaları, davalıların savunması, dosyada bulunan bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, anılan düzenlemelerin dayanağı Yasa kurallarına ve hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Ayrıca; dava konusu Yönetmeliğin 2.maddesiyle değiştirilen 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin 6.maddesinin 2., 3. ve 5.fıkralarının; 3.maddesiyle değiştirilen Yönetmeliğin 7.maddesinin 1.fıkrasının; 2.fıkrasının (a) bendinin; 3,, 4.,ve 5.fıkralarının; 4.maddesiyle değiştirilen Yönetmeliğin 8.maddesinin 2.fıkrasının (a) bendinin; 6.maddesiyle değiştirilen Yönetmeliğin 10.maddesinin 7.fıkrasının; 9.maddesiyle değiştirilen Yönetmeliğin 15.maddesinin 8.fıkrasının (b) bendinin; 9. fıkrasının ve 10.fıkrasının (a) bendinin; 10.maddesiyle değiştirilen Yönetmeliğin 15/A.maddesinin 11.fıkrasının; 11.maddesiyle değiştirilen Yönetmeliğin 16.maddesinin 1., 2., 3. ve 4.fıkralarının ve 14.maddesiyle anılan Yönetmeliğe eklenen Geçici 3.maddenin ise dava tarihi olan 09.11.2017 tarihinden önce değiştirildiği ve 27.10.2016 tarihli, 29870 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olduğu anlaşıldığından bu maddelere yönelik olarak inceleme yapılmasına olanak bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Diğer taraftan; dava konusu Yönetmeliğin 11.maddesiyle değiştirilen 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin 16.maddesinin 6.fıkrasının ve 9.fıkrasında yer alan “Kanun kapsamında” ibaresinin “Kanun uyarınca” olarak değiştirilmiş halinin;, 13.maddesiyle anılan Yönetmeliğin Ek-2’sinde yer alan Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esasların 1.3 maddesine eklenen cümlenin de yargılama devam ederken 21/06/2019 tarih ve 30808 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelik ile değiştirildiği anlaşıldığından, bu maddelere yönelik olarak uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı sonucuna varılmıştır.

İstanbul VI nolu İtiraz Değerlendirme Heyetinin (Teknik Heyet) … günlü, … sayılı ve … günlü, … sayılı işlemlerinin incelenmesine gelince:

Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 3/1. maddesinde; “… Bakanlıkça veya İdarece yaptırılan riskli yapı tespitlerine karşı maliklerce veya kanuni temsilcilerince onbeş gün içinde itiraz edilebilir. Bu itirazlar, Bakanlığın talebi üzerine üniversitelerce, ilgili meslek disiplini öğretim üyeleri arasından görevlendirilecek dört ve Bakanlıkça, Bakanlıkta görevli üç kişinin iştiraki ile teşkil edilen teknik heyetler tarafından incelenip karara bağlanır.” hükmü yer almaktadır.

Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 7.maddesinin 5. ve 6.fıkralarında; “(5) İlgili tapu müdürlüğünce, tapu kütüğüne işlenen belirtmeler, riskli yapı tespitine karşı tebligat tarihinden itibaren onbeş gün içinde riskli yapının bulunduğu yerdeki Müdürlüğe itiraz edilebileceği … bildirilir.” (6) Riskli yapı tespitine karşı yapı malikleri veya kanunî temsilcilerince on beş gün içinde yapının bulunduğu yerdeki Müdürlüğe verilecek bir dilekçe ile itiraz edilebilir.” kuralına yer verilmiştir.

Aynı Yönetmeliğin 10. maddesinin 7. fıkrasında ise; “Teknik heyet, itiraz dilekçesinde gösterilen itiraz sebebi ile bağlı olmaksızın riskli yapı tespit raporunun teknik yönden bütün unsurları ile Ek-2’de yer alan Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esaslara uygun olarak hazırlanıp hazırlanmadığını inceler. Riskli yapı tespit raporunda teknik yönden eksiklik tespit edilmesi halinde gerekli düzeltmelerin yapılması için raporun lisanslı kurum veya kuruluşa gönderilmesine karar verilir ve rapordaki eksikliklerin tamamının düzeltmesinin sağlanmasından sonra yapının riskli ya da risksiz olduğuna ilişkin nihai karar verilir. Teknik heyet, gerek görmesi halinde itiraza konu edilen yapıyı bizzat yerinde inceleyebilir veya yapının yerinde incelenmesini Müdürlükten isteyebilir. Ancak, yapının riskli olup olmadığına ilişkin nihai karar, yapının riskli yapı tespiti yapıldığı tarihteki durumuna ve özelliklerine göre verilir. Teknik heyetçe alınan kararlar, teknik gerekçeleri belirtilerek yazılır, başkan ve üyelerce imzalanır. Bakanlığa ve tespiti yapan veya yaptıran İdareye tüm karalar itiraz eden malike ise sadece nihai karar bildirilir. Teknik heyetçe, karara bağlanan riskli yapı tespit raporuna karşı başka bir malikçe yapılan itiraz üzerine yeniden inceleme yapılmaz.” kuralına yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacılar tarafından riskli yapı tespitine itiraz edilmesi üzerine, itirazı inceleyen Teknik Heyet tarafından riskli yapı tespiti raporunda bazı eksikliklerin bulunduğu belirlenerek gerekli düzeltmelerin yapılması için tespiti yapan lisanslı firmaya raporun gönderilmesiyle birlikte müzakerelerin devamı yönünde … günlü, … sayılı karar alındığı, eksik hususların düzeltilmesi sonucunda yapılan incelemede ise riskli yapı tespitinin doğru olduğunu belirtir şekilde itirazların reddine ilişkin … günlü, … sayılı kararın alındığı, bunun üzerine davacılar tarafından yukarıda belirtilen iddialar ile Teknik Heyetin bu kararlarının hukuka aykırı olduğunun ileri sürüldüğü anlaşılmıştır.

Bu durumda; teknik kişiler tarafından (mühendisler) teknik bir inceleme neticesinde düzenlenen riskli yapı tespit raporunun yine teknik kişilerce (Teknik Heyet üyeleri) bir kez daha teknik yönden bütün unsurlarıyla incelenmesi sonucunda, dikkatlerden kaçan hususların maliklere yeni ekonomik külfetler yüklemeden aynı kurum/kuruluşa yeniden incelettirilerek düzeltilmesinin sağlandığı dikkate alındığında, Teknik Heyet tarafından yukarıda belirtilen mevzuat doğrultusunda hareket edilerek eksik bir husus bırakılmadan hatalı hususların da düzeltilmesi yoluna gidilmesinden sonra yapının yine riskli olduğunun ortaya çıkması üzerine, Teknik Heyetçe nihai olarak yapılan incelemede riskli yapı tespitinin teknik yönden doğruluğunu ortaya koyan davaya konu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Davanın, davacılardan … yönünden incelenmesi;

Davacının, davanın devamı sırasında UYAP sistemi üzerinden yapılan inceleme sonucunda 16.03.2019 tarihinde vefat ettiği anlaşılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Tarafların Kişilik veya Niteliğinde Değişiklik” başlıklı 26. maddesinde; “Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. Yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu durumda, dava konusu işlemin davacılardan … ‘ın mirasçılarını ilgilendiren nitelikte olduğundan, 2577 sayılı Kanunun 26. maddesi gereğince davayı takip hakkı kendisine geçenlerin davaya devam etme iradelerinin olup olmadığını belirlemek için 01.07.2021 tarihinde ara kararı yapılarak UYAP sistemi üzerinden tespit edilen mirasçılarına, davaya devam etmek isteyip istemediklerini bildirmeleri için 30 gün süre verilmiş, anılan karar, mirasçılardan … ‘a 12.07.2021 tarihinde, … a ise 04.08.2021 tarihinde tebliğ edilmiş, ancak nihai karar tarihine kadar mirasçılardan davaya devam etme iradesini gösteren herhangi bir başvuru olmadığı görüldüğünden dosyanın işlemden kaldırılması gerektiği anlaşılmıştır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

  1. 06/01/2007 tarih ve 26454 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmeliğin 7. Bölüm hükümleri ve 25/07/2014 tarih ve 29071 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 11.maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 16.maddesinin 6.fıkrası ve 9.fıkrasında yer alan “Kanun kapsamında” ibaresinin “Kanun uyarınca” olarak değiştirilmiş hali, 13.maddesiyle asıl Yönetmeliğin Ek-2’sinde yer alan Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esasların 1.3 maddesine eklenen cümle yönlerinden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
  2. Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2.maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 6.maddesinin 2., 3. ve 5.fıkraları; 3.maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 7.maddesinin 1.fıkrası; 2.fıkrasının (a) bendi; 3,, 4.,ve 5.fıkraları; 4.maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 8.maddesinin 2.fıkrasının (a) bendi; 6.maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 10.maddesinin 7.fıkrası; 9.maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 15.maddesinin 8.fıkrasının (b) bendi; 9. fıkrasının ve 10.fıkrasının (a) bendi; 10.maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 15/A.maddesinin 11.fıkrası; 11.maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 16.maddesinin 1., 2., 3. ve 4.fıkraları ve 14.maddesiyle asıl Yönetmeliğe eklenen Geçici 3.madde yönlerinden İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
  3. Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin; 15/12/2012 tarihli ve 28498 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliği olan adını “6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği” olarak değiştiren 1.maddesi; dava konusu Yönetmeliğin 4.maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 8.maddesinin 5.fıkrası; 5.maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 9.maddesinin 5.fıkrası; 7.maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 13.maddesinin 2.fıkrasının (c) bendi; 8.maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 14.maddesinin 1.fıkrası; 9.maddesiyle asıl Yönetmeliğin yürürlükten kaldırılan 15.maddesinin 2.fıkrasının ilk cümlesinde geçen “noter vasıtası ile yapılacak tebligat ile” ibaresi; 9.maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 15.maddesinin 11. fıkrası ile aynı maddenin yürürlükten kaldırılan 4.fıkrasının, 11.maddesiyle asıl Yönetmeliğin 16.maddesinin 9.fıkrasına eklenen (ç) bendi ve 12.maddesiyle asıl Yönetmeliğin yürürlükten kaldırılan 18.maddesinin 6.fıkrası yönlerinden DAVANIN REDDİNE,
  4. İstanbul VI nolu İtiraz Değerlendirme Heyetinin … günlü, … sayılı ve … günlü, … sayılı işlemleri yönünden DAVANIN REDDİNE,

5.Davacılardan … yönünden DAVA DOSYASININ İŞLEMDEN KALDIRILMASINA,

  1. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … -TL yargılama giderinin davadaki haklılık durumu dikkate alınarak takdir edilen … -TL’lik kısmının davacılar üzerinde bırakılmasına, … -TL’lik kısmının ise davalı idarelerden alınarak davacılara verilmesine
  2. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen … -TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak duruşmaya katılan davalı idarelerden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına verilmesine,
  3. Posta gideri avansından artan tutarın ve davacılar tarafından fazladan yatırılan ancak, kullanılmayan … -TL’lik yürütmenin durdurulmasına ilişkin harcın kararın kesinleşmesinden sonra davacılara iadesine,
  4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 01/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.