Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliği uyarınca gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerince Bakanlıktan rezerv yapı alanı belirlenmesi talebinde bulunulabileceği, gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerince rezerv yapı alanı belirlenmesi talebinde bulunulabilmesi için bu talebin, talebe konu taşınmazların maliklerinin tamamının muvafakati ile yapılması gerektiği
Dava Ankara ili, Çankaya ilçesi, … (… Köyü) Mahallesi, … ada, … sayılı parselin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının … tarih ve … sayılı kararı ile “rezerv yapı alanı” olarak ilan edilmiştir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı yazısıyla müdahil … Bankası A.Ş.’ye plan teklif sunulması konusunda yetki verilmesi üzerine parsel mülkiyetinin ¼’lük hissesinin maliki olan müdahil … Bankası A.Ş. tarafından parselin güneyinde 1.650 m² park alanı ayrılarak geriye kalan alanın tamamına “ticaret + turizm + konut alanı” kullanım kararının öngörüldüğü, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği teklifi sunulmuştur. Parsele yönelik 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği işlemlerinin 11.03.2021 tarihinde re’sen onaylanması ve 16.03.2021-15.04.2021 tarihleri arasında Ankara Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü askı-ilan panosunda ilan edilerek askıya çıkarılması üzerine davacı oda tarafından anılan işlemlerin iptali istemiyle açılmıştır.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Ankara ili, Çankaya ilçesi, … (… Köyü) Mahallesi, … ada, … sayılı parselin rezerv yapı alanı olarak belirlenmesine dair Çevre ve Şehircilik Bakanlığının … tarih ve … sayılı kararı ile anılan parsele yönelik 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; dava konusu rezerv yapı alanı gerekçe raporunda, “Ankara ili, Çankaya İlçesi, … Mahallesinde yer alan tapuda 24.835,50 m²’si … İnşaat A.Ş. Adına, 8.278,50 m²’si … Bankası A.Ş. adına kayıtlı, mer’i imar planında Hmax: 12.50, TAKS:0,20, KAYS: 0.40 konut kullanımlı toplamda 33.114,00 m² yüzölçümlü … ada 1 parsel nolu taşınmazın … Bankası A.Ş.’nin … tarihli ve … sayılı yazısı ile 6306 sayılı Kanun’un 2’nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca ‘Rezerv Yapı Alanı’ olarak belirlenmesi talebine istinaden, bahse konu taşınmazın mezkur kanun hükmü uyarınca 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 4 üncü maddesi ile 6306 sayılı Kanun’un 6’ncı maddesinin beşinci fıkrası kapsamında uygulama yapılmak üzere ‘Rezerv yapı Alanı’ olarak belirlenmesi hususu uygun değerlendirilmektedir.” şeklinde gerekçeye yer verildiği, belirtilen gerekçe raporunun içeriği incelendiğinde, söz konusu alanın afet riski altındaki alan statüsünde ya da Kanun’da öngörüldüğü şekilde riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerden oluşmadığı, alanın bu nitelikteki yerlerde yaşayan vatandaşların konut ihtiyacının karşılanmasına yönelik olarak tesis edildiğine ilişkin somut ve teknik verilerin de ortaya konulamadığı anlaşıldığından, bu itibarla, bölgede rezerv alanı ilanını gerekli kılan koşulların oluşmadığı, bu durumda, 6306 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliği ile öngörülen koşulları aşacak nitelikte, taşınmazın rezerv alanı olarak belirlenmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı, öte yandan, rezerv alanı ilanı uyarınca tesis edilen 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği de dayanaksız kaldığından, bu haliyle bu işlemlerde de hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve istinaf dilekçelerinde ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Temyize konu kararın usul ve hukuka aykırı olduğu iddiasıyla bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Dava, Ankara ili, Çankaya ilçesi, … (… Köyü) Mahallesi, … ada, … sayılı parselin rezerv yapı alanı olarak belirlenmesine dair Çevre ve Şehircilik Bakanlığının … tarih ve … sayılı kararı ile anılan parsele yönelik 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istemiyle açılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2. maddesinde, “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”, hükmüne, 13. maddesinde de, “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz” hükmüne, 35. maddesinde ise, “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanununun 1. maddesinde, “Bu Kanunun amacı; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemektir.” hükmüne yer almaktadır. Aynı Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde, “Rezerv yapı alanı: Bu Kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere, TOKİ’nin veya İdarenin talebine bağlı olarak veya resen Bakanlıkça belirlenen alanlar” şeklinde tanımlanmışken 7/11/2023 tarihli ve 747… sayılı Kanunun 6. maddesiyle bu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan “yeni yerleşim alanı olarak” ibaresi madde metninden çıkarılarak rezerv yapı alanı, bu Kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda kullanılmak üzere, TOKİ’nin veya İdarenin talebine bağlı olarak veya resen Bakanlıkça belirlenen alanlar olarak tanımlanmıştır.
6306 sayılı Kanunun amacı, afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu alanlarda, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini oluşturmak için iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemektir. Bu amacın gerçekleştirilmesi için 6306 sayılı Kanunun 2. maddesine göre bazı yapılaşmaya uygun parsellerin rezerv yapı alanı olarak belirlenmesi gerekmektedir. Anılan Kanunun 2. maddesinin önceki düzenlemesinde yeni yerleşim alanı olarak amacıyla bazı parsellerin rezerv yapı alanı olarak belirlenmesi gerekirken 7471 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 6306 sayılı Kanunun öngördüğü amaç ilga edilerek bu Kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda kullanılmak üzere TOKİ’nin veya İdarenin talebine bağlı olarak veya resen Bakanlıkça belirlenen herhangi bir parsel ya da parseller (alanlar) rezerv yapı alanı olarak belirlenebilecektir.
Anayasa’nın 35. maddesinin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği belirtilmek suretiyle mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerin kanunda öngörülmesi gerektiği ifade edilmiştir. Öte yandan temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa’nın 13. maddesinde de hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabileceğini temel bir ilke olarak benimsenmiştir. Buna göre mülkiyet hakkına yapılan müdahalelerde dikkate alınacak öncelikli ölçüt, müdahalenin kanuna dayalı olmasıdır (Ford Motor Company, B. No: 2014/13518, 26/10/2017, § 49).
Hak ve özgürlüklerin, bunlara yapılacak müdahalelerin ve sınırlandırmaların kanunla düzenlenmesi bu haklara ve özgürlüklere keyfî müdahaleyi engelleyen, hukuk güvenliğini sağlayan demokratik hukuk devletinin en önemli unsurlarından biridir (Tahsin Erdoğan, B. No: 2012/1246, 6/2/2014, § 60).
Müdahalenin kanuna dayalı olması öncelikle şeklî manada bir kanunun varlığını zorunlu kılar. Şeklî manada kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından Anayasa’da belirtilen usule uygun olarak kanun adı altında çıkarılan düzenleyici yasama işlemidir. Mülkiyet hakkına müdahale edilmesi ancak yasama organınca kanun adı altında çıkarılan düzenleyici işlemlerde müdahaleye imkân tanıyan bir hükmün bulunması şartına bağlıdır. TBMM tarafından çıkarılan şeklî anlamda bir kanun hükmünün bulunmaması mülkiyet hakkına yapılan müdahaleyi anayasal temelden yoksun bırakır (Ali Hıdır Akyol ve diğerleri [GK], B. No: 2015/17510, 18/10/2017, § 56).
Kanunun varlığı kadar kanun metninin ve uygulamasının da bireylerin davranışlarının sonucunu öngörebileceği ölçüde hukuki belirlilik taşıması gerekir. Bir diğer ifadeyle kanunun kalitesi de kanunilik koşulunun sağlanıp sağlanmadığının tespitinde önem arz etmektedir (Necmiye Çiftçi ve diğerleri, B. No: 2013/1301, 30/12/2014, § 55). Bu bağlamda müdahalenin kanuna dayalı olması, müdahaleye ilişkin yeterince ulaşılabilir ve öngörülebilir kanun hükümlerinin bulunmasını gerektirmektedir (Türkiye İş Bankası A.Ş., § 44).
Hukuki güvenlik ve hukuki belirlilik ilkeleri, hukuk devletinin ön koşullarındandır. Kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar (AYM, E.2013/39, K.2013/65, 22/5/2013; E.2014/183, K.2015/122, 30/12/2015, § 5). Belirlilik ilkesi ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir (AYM, E.2013/39, K.2013/65, 22/5/2013; E.2010/80, K.2011/178, 29/12/2011).
Bu Kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalar 6306 sayılı Kanunun 6. maddesinde belirlenmiştir. Ancak yasal düzenlemede rezerv yapı alanı olarak belirlenen parsel ya da parsellerin niteliklerine dair herhangi bir sınırlama getirilmemiştir. Dolayısıyla TOKİ’nin veya İdarenin talebine bağlı olarak veya resen Bakanlıkça herhangi bir parsel ya da parseller (alanlar) rezerv yapı alanı olarak belirlenebilecektir. Böylece yürütme organına hiçbir sınırı olmayan, başka bir ifadeyle çok geniş bir takdir yetkisi verilmektedir. Dolayısıyla 6306 sayılı Kanunun 2. maddesindeki rezerv yapı alanı tanımı öngörülebilir olmaktan uzak ve hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine ters düşmektedir. Bu nedenlerle rezerv yapı alanı tanımı belirlilik ve öngörülebilirlik kriterlerini taşıyan bir kanuna dayanmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Öte yandan, kanun koyucunun yürütme organına verdiği bu yetkinin sınırlarının belirlenmemesi nedeniyle anılan Kanun hükmü bu haliyle Anayasanın yasama yetkisini Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğunu hüküm altına alan 7. maddesine de aykırı olacaktır.
Bu durumda, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin, Anayasanın 7., 13. ve 35. maddelerine aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin, Anayasanın 7., 13. ve 35. maddelerine aykırı olduğundan anılan düzenlemenin iptali için 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 40. maddesi gereğince, itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulmasına, uyuşmazlığın esasının Anayasa Mahkemesince bu konuda verilecek karardan sonra incelenmesine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin Anayasa Mahkemesine gönderilmesine karar verilmemesi halinde işin esasına gelince;
Temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı ve Dördüncü Daireleri Müşterek heyetince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY: Ankara ili, Çankaya ilçesi, … (… Köyü) Mahallesi, … ada, … sayılı parselin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının … tarih ve … sayılı kararı ile “rezerv yapı alanı” olarak ilan edilmiştir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı yazısıyla müdahil … Bankası A.Ş.’ye plan teklif sunulması konusunda yetki verilmesi üzerine parsel mülkiyetinin ¼’lük hissesinin maliki olan müdahil … Bankası A.Ş. tarafından parselin güneyinde 1.650 m² park alanı ayrılarak geriye kalan alanın tamamına “ticaret + turizm + konut alanı” kullanım kararının öngörüldüğü, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği teklifi sunulmuştur. Parsele yönelik 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği işlemlerinin 11.03.2021 tarihinde re’sen onaylanması ve 16.03.2021-15.04.2021 tarihleri arasında Ankara Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü askı-ilan panosunda ilan edilerek askıya çıkarılması üzerine davacı oda tarafından anılan işlemlerin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT: 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde; bu Kanunun amacının, afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esaslarının belirlenmesi olduğu öngörülmüştür.
Aynı Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 2. maddesinin (c) bendinde, “Rezerv yapı alanı: Bu Kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere, TOKİ’nin veya İdarenin talebine bağlı olarak veya resen Bakanlıkça belirlenen alanlar” şeklinde tanımlanmışken 7/11/2023 tarihli ve 747… sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle bu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “Çevre ve Şehircilik Bakanlığını” ibaresi “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığını” şeklinde değiştirilmiş, (c) bendinde yer alan “yeni yerleşim alanı olarak” ibaresi madde metninden çıkarılarak rezerv yapı alanı, bu Kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda kullanılmak üzere, TOKİ’nin veya İdarenin talebine bağlı olarak veya resen Bakanlıkça belirlenen alanlar olarak tanımlanmıştır.
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin “Rezerv yapı alanının tespiti” başlıklı 4. Maddesinde,
“(1) Rezerv yapı alanı;
a) Alanın büyüklüğünü de içeren koordinatlı hâlihazır haritasını,
b) Alanın uydu görüntüsünü veya ortofoto haritasını,
c) Alanda bulunan kamuya ait taşınmazların listesini,
ç) Alanda yapılacak inceleme neticesinde gözlemsel verilere dayanılarak hazırlanacak gerekçe raporunu,
d) Alanın özelliğine göre Bakanlıkça istenecek sair bilgi ve belgeleri, ihtiva eden dosyaya istinaden Bakanlıkça belirlenir.
(2) Rezerv yapı alanı:
a) Bakanlıkça resen belirlenebilir.
b) TOKİ veya İdare, birinci fıkrada belirtilen bilgi ve belgeleri ihtiva eden dosyaya istinaden Bakanlıktan rezerv yapı alanı belirlenmesi talebinde bulunabilir.
c) Gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerince, birinci fıkrada belirtilen bilgi ve belgeleri ihtiva eden dosyaya istinaden Bakanlıktan rezerv yapı alanı belirlenmesi talebinde bulunulabilir. Gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerince rezerv yapı alanı belirlenmesi talebinde bulunulabilmesi için; bu talebin, talebe konu taşınmazların maliklerinin tamamının muvafakati ile yapılması gerekir.
…
(4) Rezerv yapı alanlarda, Kanunun amacı çerçevesinde fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek ve Kanunda öngörülen amaçlar çerçevesinde kullanılmak üzere;
a) Riskli alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapılarda ikamet edenlerin nakledileceği rezerv konut ve işyerleri,
b) Gelir ve hasılat getirecek her türlü uygulama, yapılabilir ve bu alanlar yeni yerleşim alanı olarak kullanılabilir.” hükmü yer almıştır.
Öte yandan, 3194 sayılı İmar Kanununun işlem tarihinde yürürlükte olan haliyle 5. maddesinde, nazım imar planı, varsa bölge ve çevre düzeni planlarına uygun olarak hali hazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları gösteren ve uygulama imar planının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen detaylı bir raporla açıklanan ve raporu ile beraber bir bütün olan plan olarak, uygulama imar planı ise, tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının rezerv yapı alanı ilanına ilişkin … tarih ve … sayılı kararı yönünden;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 46. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde, imar planları ve parselasyon işlemlerinden kaynaklanan davaların temyize tabi oldukları hüküm altına alınmıştır.
6306 sayılı Kanun kapsamında herhangi bir alanın rezerv yapı alanı olarak belirlenmesine dair işlemler o alandaki imar planı yapma yetkisi doğrudan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına geçeceğinden ve rezerv yapı alanı, imar planlarından ayrı olarak yargılamanın yapılmasının anılan işlemlere karşı açılan davaların 2577 sayılı Kanunun 46. maddesi kapsamında temyize tabi olduğunun kabulü ile işin esası incelenmiştir.
Öte yandan, 6306 sayılı Kanunda rezerv yapı alanı, bu Kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere, TOKİ’nin veya İdarenin talebine bağlı olarak veya resen Bakanlıkça belirlenen alanlar şeklinde tanımlanmışken 747… sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle tanımda yer alan “yeni yerleşim alanı olarak” ibaresi madde metninden çıkarılarak rezerv yapı alanı, bu Kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda kullanılmak üzere, TOKİ’nin veya İdarenin talebine bağlı olarak veya resen Bakanlıkça belirlenen alanlar olarak tanımlanmıştır.
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliği uyarınca gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerince Bakanlıktan rezerv yapı alanı belirlenmesi talebinde bulunulabileceği, gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerince rezerv yapı alanı belirlenmesi talebinde bulunulabilmesi için bu talebin, talebe konu taşınmazların maliklerinin tamamının muvafakati ile yapılması gerektiği; bu alanlarda, Kanunun amacı çerçevesinde fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek ve Kanunda öngörülen amaçlar çerçevesinde kullanılmak üzere riskli alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapılarda ikamet edenlerin nakledileceği rezerv konut ve işyerleri veya gelir ve hasılat getirecek her türlü uygulamanın yapılabileceği ve bu alanların yeni yerleşim alanı olarak kullanılabileceği düzenlenmiş olup dava konusu parselin rezerv yapı alanının parsel maliklerinin istemi üzerine ilan edildiği, rezerv yapı alanı ilanının Kanunun amacı çerçevesinde fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama alanı oluşturma amacı taşıdığı sonucuna varılmıştır.
Kaldı ki, … Bankası Anonim Şirketinin parselin hissedarı olduğu, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliği uyarınca rezerv yapı alanı ilanının Bankanın gelir ve hasılat elde etmesine dönük bir uygulama olduğu, hali hazırda boş bir parsel durumunda olan alanın yeni yerleşim alanı olarak kullanılabileceği ve bu itibarla dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık görülmemiştir.
Dava konusu parsele yönelik 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği yönünden;
İdare Mahkemesince, dava konusu … ada, … sayılı parselin rezerv yapı alanı olarak belirlenmesine dair Çevre ve Şehircilik Bakanlığının … tarih ve … sayılı kararında hukuka uyarlık bulunmadığı, rezerv alanı ilanı uyarınca tesis edilen 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği de dayanaksız kaldığından anılan imar planı değişikliklerinin iptaline karar verilmiş, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu da Ankara Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesince reddedilmiş olup Danıştay Altıncı ve Dördüncü Dairesi Müşterek Heyetinin dava konusu imar planı değişikliklerinin dayanağı rezerv yapı ilanına dair bozma kararına uyulması halinde Ankara Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesince imar planı değişikliklerine dair değerlendirme yapılıp işin esası hakkında karar verilecektir.
Dava konusu parsele yönelik nazım ve uygulama imar planı değişikliklerinin esasının incelenmesi aşamasında Dairemizin uyuşmazlığa konu ada ve parsellerin etrafındaki mevcut yapı dokusuna ilişkin kararlarının göz önünde bulundurularak imar planı değişikliklerine dair işbu uyuşmazlık hakkında karar verileceği kuşkusuzdur.
Bu durumda, temyize konu Ankara Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi kararında isabet bulunmamıştır.
KARAR SONUCU: Açıklanan nedenlerle;
2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının ve davalı yanında müdah…in temyiz istemlerinin kabulüne, Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 15/02/2024 tarihinde, kesin olarak, oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY (X): Temyize konu edilen Bölge İdare Mahkemesi kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen bozma nedenleri bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.
KARŞI OY (XX): Temyize konu edilen Bölge İdare Mahkemesi kararının, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptaline ilişkin kısmında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen bozma nedenleri bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile kararın anılan kısmının onanması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.