İl daimi encümenlerinin bir köyde bulunan su kaynağını, bir belediyeye tahsis yetkilerinin bulunmadığı.
Uşak ili Banaz İlçesi Yukarı Karacahisar köyünden çıkan ve Gediz nehrine karışan Çorağan kaynak suyunun bir kısmının köye yapılacak bazı hizmetler karşılığında uşak Belediyesine içme ve kullanma suyu olarak tahsisine ilişkin İl Daimi Encümen kararının, yetki yönünden iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dava ve işlem dosyasının incelenmesinden; Çorağan kaynağından çıkan suyun bir kısmının Uşak Belediyesine verilmesine karşılık, köye bazı hizmetlerin yapılması konusunda Vali, İlçe Kaymakamı ile Yukarı Karacahisar Köyü Muhtarı ve İhtiyar Kurulu üyeleri arasında anlaşma yapıldığı, İl Daimi Encümeni tarafından da tahsisin uygun görüldüğüne ilişkin dava konusu kararın alındığı anlaşılmaktadır.
7478 sayılı yasanın 1.maddesinde köylerin içme ve kullanma suyu gereksinmelerinin DSİ Genel Müdürlüğünce sağlanacağı, 11.maddesinde umuma ait sular ile özel yasalarda köy veya köylere devir ve tahsis edilmiş veya köyün veya köylerin öteden beri kullanımında bulunmuş olan suları köyün, köylerin veya yerleşim yerlerinin içme suyu gereksinmelerine gö re dağıtmaya, kısmen veya tamamen başka köyün, köylerin veya yerleşim yerlerinin ihtiyacına tahsis etmeye veya tahsis durumunu değiştirmeye aynı Genel Müdürlüğün yetkili olduğu, ayrıca, DSİ Genel Müdürlüğünce yapımı illere bırakılan köylerin içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılamak üzere anılan yetkilerin İl İdare Kuruluna ait olduğu belirtilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 30.maddesinde ise bir idarenin sahibi olduğu taşınmaz mal, kaynak veya irtifak hakkını ihtiyacı olan bir başka idareye vermesinin koşulları düzenlenmiştir.
Yukarıda belirtilen yasa kuralları birlikte incelendiğinde, 7478 sayılı yasa uyarınca sadece köy ve mahallelerine su getirilebileceği, bu yerler için DSİ Genel Müdürlüğü veya İl İdare Kurullarının kaynak tahsis yapabilecekleri anlaşılmaktadır. Dava konusu olayda ise, bir köyden belediyeye su getirilmesi söz konusu olduğundan 7478 sayılı yasanın uygulanamayacağı açıktır.
Diğer taraftan belediyelere kaynak tahsis konusunda İl Daimi Encümenlerinin yetkili olduğuna ilişkin yasalarda bir kural bulunmaması nedeniyle İl Daimi Encümeninin kaynak tahsisine ilişkin kararı da yetkisiz alınmış, bir karar niteliğindedir.
Kaynak tahsisinin 2942 sayılı yasada öngörülen biçimde belediye ve köy arasında yapılmış bir anlaşmaya dayanmaması nedeniyle, tahsisin bu yasa uyarınca yapıldığı da söylenemez.
Belediyelere kaynak tahsisi konusunda, İl Daimi Encümenlerine yetki veren, bir yasa kuralı bulunmaması nedeniyle, yetkisiz alınmış olan İl Daimi Encümeni kararının iptali gerekir. Herne kadar İdare Mahkemesinin 7478 sayılı yasaya göre kaynak tahsisi konusunda herhangi bir yetkisi olmadığı yolundaki gerekçesi, karar bu yasa uyarınca alınmadığı için yerinde değilse de yasal dayanağı bulunmayan İl Daimi Encümen kararının iptal edilmiş olmasında sonuç olarak yasa ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle İdare Mahkemesi kararı sonuç olarak yerinde olup, bozulmasını gerektiren başka bir neden de bulunmadığından; temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına karar verildi.
AZLIK OYU: Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan bir kaynaktan belediyelerin su alabilmeleri için herhangi bir yerden izin almaları gerekmez. Sadece 2942 sayılı kamulaştırma yasasının 30.maddesinde belirtildiği biçimde kaynağın bulunduğu idare ile kaynağa gereksinimi olan idarenin anlaşmaları yeterlisir. iki idarenin anlaşması henüz kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlem niteliğinde değildir. Bu anlaşmadan sonra Belediye yetkili organınca, suyun köyden getirilmesinde uyuşmazlık olmadığı ve gerekli harcamaların yapılması gerektiği yolun da bir karar alınması gerekir. Dava konusu edilebilecek, idari işlem bu karardır.
Çokrağan kaynağı davacı köyün sınırları içinde değildir. başka bir köydeki kaynaktan çıkan su, diğer kaynaklarla da beslenerek, dere halinde akarken davacı köyün sınırlarİ içinden geçmekte ve bu köy halkı da yararlanmaktadır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan genel su durumundaki bu suyun, köylerin kullanımı dışında kalan kısmından diğer idarelerin yararlanabilecekleri açıktır.
Davacı köylerin kendi sınırları içinde çıkan bir kaynak alınmadığı gibi, köylerden geçen su sadece bu kaynaktan değil, pek çok kaynağın birleşmesinden oluşan bir akarsu durumunda olduğundan, davacıların bu kaynakla doğrudan menfaat ilişkileri ve dava açma hakları yoktur. Aksi halde herhangi bir kaynaktan, bir idarenin su alması durumunda, kaynağın akarsu olarak geçtiği bütün köylere dava açma hakkı tanınması gerekir ki objektif dava ehliyetinin bu ölçüde genişletilmesi, Devlet hizmetlerinin aksamasına yol açar.
İdare Mahkemesince, davacıların dava ehliyetleri olmadığı gözönünde bulundurularak davanın ilk inceleme aşamasında ehliyet yönünden reddedilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle davalının temyiz istemi kabul edilerek İdare Mahkeme si kararının bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.
Dava konusu uyuşmazlık Köy içme ve kullanma suları hakkındaki 7478 sayılı yasa ile ilgili bulunmamaktadır. Olayda kaynak sahibi bir köy tüzel kişiliğinin, kamulaştırma yasasının 30.maddesi hükmü gereğince
Uşak Belediyesine, sahibi olduğu kaynak suyunun tahsisi işlemi söz konusudur. İlk aşama Davacı köylerin kaynak sahibi işlemine karşı bu köy7n hasım göstererek dava açması ve iptalini istemesi zorunludur. İl Daimi Encümeni kararı tahsis kararı niteliğinde olmadığından, ilgili birimlere köy tüzel kişiliğince verilen tahsis kararının tebliği niteliğinde olduğundan idari davaya konu edilemez.
Bu nedenlerle yerel mahkeme kararının bozularak davanın yukarıda açıklandığı üzere incelenmeksizin reddi gerekeceği görüşüyle aksine oluşan çoğunluk kararına katılmıyorum.
Sözü edilen Çokrağan kaynak suyu Yukarı Karacahisar köyü hudutları içerisinden çıkmakta isede, köyün bu su üzerinde mülkiyete dayanan bir hakkı olmadığı, bu sudan davacı köy ve köylerin yararlandığı, bu haliyle çokrağan suyunun umuma mahsus sulardan olduğu dava ve işlem dosyasının incelenmesinden anlaşılmıştır.
Umuma mahsus suların içme ve kullanma suyu olarak yerleşim yerlerine getirilmesi, dağıtım ve tahsisi 7478 ve 831 sayılı kanunlarla düzenlenmiştir.
7478 sayılı Kanun; köy ve mahallelerine su getirtiebileceğinin, bu yer ler için D.S.İ. Genel Müdürlüğü ve İl İdare Kurulları tarafından kaynak tahsis yapılabileceğini; 831 sayılı kanun ise, şehir ve kasabalarda ihtiyatı ammeyi temine mahsus suların tedarik ve idaresinin Belediye teşkilatı olan yerlerde belediyelere ait olacağını, 1580 sayılı Belediye Kanununun 15.maddesinin 25.fıkrası hükmü ise, 831 sayılı kanun gereğince su getirtmenin Belediyelerin görevi içerisinde bulunduğunu ifade etmiştir.
Bu hükümlerin incelebnmesinden Belediyelerin umuma ait bir sudan yararlanabilmeleri için, herhangi bir yerden tahsis kararı almalarının gerekmediği, ancak; 2942 sayılı kamulaştırma kanununun 30.maddesinde belirtildiği üzere, kaynağın bulunduğu idare ile anlaşmaları ve bu anlaşmaya takiben, belediye yetkili organları tarafından suyun getirilmesi konusunda bir karar alınması gerekmektedir.
Görüldüğü üzere kanunlarla Belediyelere kaynak tahsisi konusunda İl Daimi Encümenlerinin yetkili olduğuna dair bir hüküm mevcut değildir. Bu nedenle olayda yetki dışı alınmış olan uşak İl Daimi Encümeni kararının Manisa İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olması sonuç olarak yerindedir. Temyiz isteminin reddi yolundaki karara yukarıda yazılı gerekçe ile katılıyorum.