1. Anasayfa
  2. Danıştay 9. Dairesi Kararları

Danıştay 9. Dairesi E: 2019/6710 K: 2021/1212 T: 23.2.2021


6306 sayılı Kanun kapsamında ödenen harç ile ilgili olarak yapılan düzeltme başvurusunun reddine işleme karşı açılan davada, Vergi Mahkemesinin dava dilekçesinin Gelir İdaresi Başkanlığına tevdiine kararından sonra şikayet mercii tarafından cevap verilmeyerek zımni ret işlemi gerçekleştiği ve bu işleme karşı başvurulabilecek kanun yolları ve mercilerinin neler olduğu ve başvuru sürelerinin belirtilmediği anlaşıldığından, yasal süresi içerisinde dava açıldığının kabul edilmesi ve işin esasının incelenmesi gerektiği.

İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem: Davacı tarafından, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında inşa edilen bağımsız bölümlerin üçüncü kişilere satışı sırasında ödenen tapu harçlarının iadesi talebiyle yapılan düzeltme şikayet başvurusunun reddine dair işlemin iptali ve ödenen harcın faiziyle birlikte iadesi istemine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla;taşınmazın satışı sırasında 28/03/2018 tarihinde davacı tarafından ödenen tapu harcının iadesi istemiyle 10/05/2018 tarihinde Vergi Dairesi Müdürlüğüne düzeltme başvurusunda bulunulduğu, söz konusu başvurunun idarece 17/05/2018 tarihinde reddedilmesi üzerine davacı tarafından söz konusu işlemin iptali istemiyle dava açıldığı, merciine tevdi kararı verildiği ve söz konusu kararın 23/07/2018 tarihinde Gelir İdaresi Başkanlığına tebliğ edildiği, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından davacıya herhangi bir cevap verilmeyerek başvurunun zımnen reddedildiği, zımni ret tarihinin mahkeme kararının idareye tebliğ tarihi olan 23/07/2018 tarihinden 60 gün sonrası olan 21/09/2018 tarihi olduğu, davacı tarafından söz konusu zımni ret işlemine karşı yasal süresi olan 30 gün içerisinde en geç (21/10/2018 tarihinin pazar gününe gelmesi sebebiyle) 22/10/2018 tarihinde dava açılması gerekirken, yasal süre olan 30 günlük süre geçtikten sonra 26/02/2019 tarihinde açıldığı,bu durumda dava, yasal süresi içerisinde açılmadığından, işin esasının incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Mahkeme kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve kararın kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Mahkemenin merciine tevdi kararından sonra dava dilekçesi ve eklerinin Gelir İdaresi Başkanlığına tevdi edilip edilmediği,edildiyse ne zaman edildiğine dair kendilerine bildirim yapılmadığı, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından da herhangi bir bildirimde bulunulmadığı,dava açma süresinin başlangıcıyla ilgili bilgileri olmadığı,dolayısıyla dava açma süresinin başlamadığı iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

Duruşma istemi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanununun 17/2. maddesi uyarınca uygun görülmeyerek işin esasına geçildi;

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY:

Davacı tarafından, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında inşa edilen bağımsız bölümlerin üçüncü kişilere satışı sırasında ödenen tapu harçlarının iadesi talebiyle yapılan düzeltme şikayet başvurusunun reddine dair işlemin iptali ve ödenen harcın faiziyle birlikte iadesi istenilmektedir.

İLGİLİ MEVZUAT:

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11. maddesinde , Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu ifade edilmiş,36. maddesinde yer alan, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu yolundaki düzenlemeyle, hak arama özgürlüğü; kişilerin yargı organları önünde davacı veya davalı olarak haklarını savunabilmek için başvurabilmesi ve bu organlar önünde adil ve hakkaniyete uygun bir şekilde yargılanma hakkının bulunması olarak tanımlanmıştır.Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40. maddesinin 4709 sayılı Kanun’un 16. maddesiyle eklenen ikinci fıkrasında ise; “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” hükmü yer almaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinin 1. fıkrasında dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay ve idare mahkemelerinde altmış gün, vergi mahkemelerinde otuz gün olarak düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Anayasa’nın “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40. maddesine, 4709 sayılı Kanun’un 16. maddesiyle eklenen ikinci fıkranın gerekçesinde” Bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkan sağlanması amaçlanmaktadır. Son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, mercii ve sürelerin belirtilmesi hak arama, hak ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk haline gelmiştir.” açıklaması yapılmıştır.

Yukarıda yer verilen Anayasal düzenlemeler ve değinilen gerekçenin değerlendirilmesinden; bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkan sağlanması için Anayasanın 40. maddesine eklenen ikinci fıkra ile Devletin işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağının ve sürelerini belirtme zorunluluğunun öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Bu bağlamda Devletin vergi idaresinin de tesis ettiği idari işlemlerde, işleme karşı başvurulacak kanun yolunu, idari mercii ve başvuru süresini göstermesi gerekmekte olup bu gereklilik Anayasa’nın bağlayıcılığının zorunlu bir sonucudur.

Bu nedenle, idari makamlarca tesis edilen; hangi kanun yollarına, hangi mercilere başvurulacağı hususu ve başvuru süreleri belirtilmemiş olan işlemlerde tebliğ ile dava açma süresi başlamayacak olup bu şekilde tesis edilen işlemlere karşı açılacak davalarda davanın süresinde açılmadığından söz edilemeyecektir.

Olayda, düzeltme başvurusunun reddine dair … tarih ve … sayılı işleme karşı açılan davada, Vergi Mahkemesinin dava dilekçesinin Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına tevdiine kararından sonra şikayet mercii tarafından cevap verilmeyerek zımni ret işlemi gerçekleştiğinden, dolayısıyla, bu işleme karşı başvurulabilecek kanun yolları ve mercilerinin neler olduğu ve başvuru sürelerinin belirtilmediği anlaşıldığından, sözü edilen Anayasa hükmü karşısında davacı tarafından yasal süresi içerisinde dava açıldığının kabul edilmesi ve işin esasının incelenmesi gerektiğinden, Vergi Mahkemesince davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

  1. Davacının temyiz isteminin kabulüne,
  2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Vergi Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunu reddeden … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
  3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 23/02/2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.