1. Anasayfa
  2. Danıştay 9. Dairesi Kararları

Danıştay 9. Dairesi E: 2022/1994 K: 2023/247 T: 14.2.2023


Haksız tahsil edilen verginin davacıya iadesine karar verilmesi durumunda, tahsilat tarihi ile tutarın fiilen iadesi arasında geçen süre için paranın kullanımından mahrum kalmaktan kaynaklanan bir zararın söz konusu olduğu, bu zararın idare tarafından giderilmesinin hukuk devletinin bir gereği olduğu, fazladan tahsil edilen verginin iadesinde mükelleflerin mülkiyetinde bulunan ekonomik değerlerden mahrum kaldığı dönemde genel yarar ve kişi yararı arasındaki dengenin korunması için haksız tahsil edilen verginin ödeme tarihinden itibaren tecil faiziyle birlikte iadesi gerektiği

İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında “rezerv yapı alanı” olarak belirlenen İstanbul İli, Başakşehir İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … parsel, … Ada, … parsel ve … Ada, … parselde gerçekleştirilen Nidapark Kayaşehir Projesi kapsamında alt yüklenici firmalarla imzalanan 32 adet sözleşmeye ilişkin ödenen toplam 1.163.963,59-TL damga vergisinin iadesi talebiyle yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun reddine dair … tarih ve … sayılı işlemin iptali ve ödenen tutarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek tecil faizi ile birlikte iadesi istemine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla; dosyada yer alan bilgi ve belgelerden, davaya konu alanın 6306 sayılı Kanun hükümleri kapsamında istisnaya tabi bir taşınmaz olduğunun görüldüğü, 6306 sayılı Kanun’un 7/9.maddesi uyarınca anılan Kanun kapsamında yapılan sözleşmelerin damga vergisinden istisna olması ve istisnaya dair hususun yoruma yer bırakmayacak şekilde kurala bağlanması karşısında, damga vergisi tahsilinin mevzuda hata halini teşkil ettiği anlaşıldığından, dava konusu damga vergilerinin iadesine yönelik olarak yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun reddine dair dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği; olayda, hukuka aykırı olarak tahsil edilen damga vergilerinin davacılar tarafından verilen beyannamelere dayandığı, dolayısıyla yapılan ödemelerin mükelleften kaynaklandığı anlaşıldığından, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinin 4. fıkrası gereğince düzeltmeye dair müracaat tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanacak faizi ile birlikte iadesi, tahsil tarihi ile düzeltme başvurusunun yapıldığı tarihe kadarki süreye ilişkin faiz isteminin ise reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, 1.163.963,59 TL damga vergisinin düzeltmeye dair müracaat tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanacak faizi ile birlikte iadesi istemi yönünden davanın kabulüne ve dava konusu işlemin iptaline, 1.163.963,59 TL’nin 25/12/2019 tarihinden itibaren hesaplanacak tecil faizi ile birlikte davacılara iadesine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesi kararının dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmının hukuka uygun olduğu, davalı idare tarafından istinaf dilekçesinde ileri sürülen hususların kararın bu kısmının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği; davacının faizin başlangıç tarihine ilişkin hüküm fıkrasına yönelik istinaf istemine gelince; haksız tahsil edilen verginin davacıya iadesine karar verilmesi durumunda, tahsilat tarihi ile tutarın fiilen iadesi arasında geçen süre için paranın kullanımından mahrum kalmaktan kaynaklanan bir zararın söz konusu olduğu, bu zararın idare tarafından giderilmesinin hukuk devletinin bir gereği olduğu, fazladan tahsil edilen verginin iadesinde mükelleflerin mülkiyetinde bulunan ekonomik değerlerden mahrum kaldığı dönemde genel yarar ve kişi yararı arasındaki dengenin korunması için haksız tahsil edilen verginin ödeme tarihinden itibaren tecil faiziyle birlikte iadesi gerektiği, bu nedenle idareye başvuru tarihinden itibaren tecil faizine hükmeden Vergi Mahkemesi kararının bu kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, kararın başvuru tarihinden itibaren tecil faizi işletilmesine ilişkin hüküm fıkrasının kaldırılmasına ve ödenen tutarın ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak tecil faiziyle birlikte davacıya iadesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Uyuşmazlığın çözümünün hukuki yorum gerektirdiği, dava konusu sözleşmelerin 6306 sayılı Kanun’un istisnaya ilişkin hükümleri kapsamında değerlendirilemeyeceği iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1.Davalının temyiz isteminin reddine,

  1. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının ONANMASINA,

3.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 14/02/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.