Taşkın Sular Kanunu hükümlerine göre belirlenen alan içinde ıslah imar planı ve parselasyon yapılması olanaklı olmadığı gibi, bu bölgede kalan yapıların da 2981 sayılı Yasadan yararlanması da mümkün değildir.
İstemin Özeti: Adana 2. İdare Mahkemesinin 26.9.1997 günlü, E: 1996/91 K:1997/1178 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi Ömer Köroğlu”nun Düşüncesi: Taşkın Sular Kanunu uyarınca taşkın saha olarak belirlenen alanda ıslah imar planı ve parselasyon yapılması, bu bölgedeki yapılarında 2981 sayılı Yasadan yararlanması mümkün olmadığından aksi yöndeki idare mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığından bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Savcı Efser Koçakoğlu”nun Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince tetkik hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Duruşma yapılmasına gerek görülmedi.
Dava mülkiyeti DSİ Genel Müdürlüğü”ne ait, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alana ilişkin ıslah imar planının 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan parselasyonun ve ipotek bedeli tesis edilmesi yolundaki 5.1.1995 günlü, 11 sayılı belediye meclisi kararının iptali istemiyle açılmış; idare mahkemesince, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporla dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, mevcut yapılaşmanın sağlıklı bir hale getirilmesi için ıslah imar planının yapıldığı, dere boyunda yer alan taşınmazdan düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra geriye kalan 629 m²”ye karşılık değişik yapı adalarından yer verildiği bu parsellerin üzerinde yapılaşma mevcut olduğundan anılan taşınmazların bedele dönüştürüldüğü, öte yandan, bu alanın taşkın sahası olarak belirlenmiş olması nedeniyle bu şerit içinde bulunan yapıların kaldırılması gerektiği, buna göre ıslah imar planının şehircilik ilkeleri, planlama esasları, kamu yararına ve mevcut yapılaşmaya; parselasyon işleminde ve ipotek bedeli tesis edilmesine ilişkin işlemde de imar mevzuatına aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; bu karar davacı idare tarafından teniyiz edilmiştir.
Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun”un 2. maddesinin (a) fıkrasında taşkın sular ve sellere karşı koruyucu tesisler meydana getirme Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü”nün görevleri arasında sayılmıştır.
Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu”nun 1. maddesinde; yüksek seviye gösteren umumi ve hususi kapalı veya akarsuların tasmasıyla su altında kalan veya su baskınlarına uğrayabilecek olan sahaların sınırlarının Nafia Vekaletinin teklifi üzerine icra vekilleri heyetinin kararıyla tespit ve ilan edileceği; 3. maddesinde ise birinci madde hükümleri dairesinde tespit ve ilan edilmiş olan sınırlar içinde tesisat veya tadilat yapmanın, fidan veya ağaç dikmenin yasak olduğu, izin alınmaksızın yapılan ve suyun alınmasına veya su seviyesinin yükselmesine tesiri bulunan tesisat, inşaat veya tadilatın, dikilen fidan veya ağaçların mahalli su idleri müdürünün, yoksa nafia müdürünün teklifi üzerine valinin kararıyla yıktırılacağı veya kaldırılacağı hükmü yer almıştır.
İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı imar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun”un, Bu Kanun hükümlerinden yararlanamayacak olan yapılara ilişkin 14. maddesinin (a) fıkrasında, her ölçekte imar planında başka amaçla tahsis edilmiş alanlardaki yapıların; (e) fıkrasında, içme ve kullanma suyu temin edilen ve edilecek olan baraj göl gölet gibi satıhda bulunan su kaynaklarının mutlak ve kısa mesafeli koruma alanı ve içme ve kullanma suyu temin edilen yeraltı ve su kaynakları etrafında bırakılan koruma alanı içerisindeki yapıların; (ı) fıkrasında, kıyı tanımına giren yerlerde gerçek kişilere veya hukuk tüzel kişilerine ait yapıların 2981 sayılı Yasa hükümlerinden yararlanamayacağı belirtilmiş bulunmaktadır.
2981 sayılı Yasanın Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 4. maddesinin 24. bendinde ıslah imar planı; düzensiz ve sağlıksız biçimde oluşmuş yapı topluluklarının veya yerleşme alanlarının, sınırları belli edilmek suretiyle, mevcut durumu da dikkate alınarak dengeli, düzenli ve sağlıklı hale getirilmesi amacıyla, halihazır haritalar üzerinde yapılan ve yapılanma şartlarını da belirleyen imar planı olarak tanımlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden. … Deresi”nin yatak mihverinden itibaren sağlı -sollu 50”şer metre olmak üzere 100 metre genişliğinde bir alanın Bakanlar Kurulu”nca hazırlanan 6.9.1955 tarihli kararnameyle Taşkın Sular Kanunu kapsamına alınarak, su altında kalan veya su taşkınlarına uğrayabilecek saha olarak belirlendiği, bu karar ve proje uyarınca da dere ıslahı için uyuşmazlık konusu taşınmazın DSİ Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırıldığı ve tapuda tescilinin gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinden de anlaşılacağı gibi, özel bir konumda olan uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu alanda ıslah imar planı ve bu plan uyarınca parselasyon yapılması olanaklı olmadığı gibi Taşkın Sular Kanunu hükümlerine göre taşkın saha içinde yer almaları nedeniyle kaldırılmaları ve yıktırılmaları gereken yapılarında 2981 sayılı Yasadan yararlanması mümkün bulunmadığından aksi yöndeki idare mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Adana 2. İdare Mahkemesinin 26.9.1997 günlü, E:1996/91, K:1997/1178 sayılı kararının bozulmasına dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 13.1.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.