1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 2016/10738, K: 2017/414 T: 25.01.2017


İstemin Özeti: İstanbul 6. İdare Mahkemesince verilen 12/05/2016 tarihli, E:2016/910, K:2016/1033 sayılı kararın, usule ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi..Düşüncesi: Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, İstanbul İli, Gaziosmanpaşa İlçesine ilişkin 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında 24.12.2012 tarihli, 2012/4099 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenen 393 ha. lık alanı kapsayan riskli alanlara ilişkin hazırlanan 16.11.2015 onay tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, davacılar tarafından tapu tahsis belgesine ya da fiili kullanıma dayanarak dava konusu imar planı değişikliğinin iptali istenildiği anlaşıldığından dava konusu işlemin davacıların kişisel, meşru ve güncel bir menfaatini ihlal ettiğinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15. maddesinin 1/a maddesi uyarınca davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiş, bu karar vekili olan davacıların vekili tarafından, vekili olmayanların ise kendilerince temyiz edilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin Hukuk Devleti olduğu belirtilmektedir. Hukuk Devletinin öğesi olan idarece tesis edilen işlemlerin hukuka uygunluğu ve sonuçta idarenin hukuka bağlılığının yargısal denetimi iptal davaları yoluyla sağlanmaktadır.

2577 sayılı Yasanın 2. maddesinin 1. fıkrası (a) bendinde, iptal davaları idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptallleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

İdari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesinin ön koşullardan biri olan “dava açma ehliyeti”, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idare ile işlemlerinde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin buna bağlı olarak olumsuz etkilenmemesi amacıyla dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçütler içinde menfaat ilişkisinin varlığını ifade etmektedir. Her olay ve davada, idari işlem ile dava açacak kişi arasında öngörülen öznel ehliyet koşulu olarak menfaat ihlalinin kişisel, meşru ve güncel bir menfaat olması ölçütleri ekseninde yargı mercilerince değerlendirilerek takdir edilecektir.

2981 sayılı Kanunun gerekçesinde, Kanunun amacı, ekonomik ve sosyal nedenlerle birer çekim merkezi haline gelen kentlere akın eden vatandaşların mutlak olan barınak ihtiyaçlarının giderilmesi, imar mevzuatı ve planlara uygun hale getirilebilecek yapıların belli şartlarda hukukileştirilmesi olarak belirtilmiştir. Kanun, en temel ihtiyaçlardan biri olan barınma ihtiyacını dahi karşılayamayacak durumdaki dar gelirli vatandaşların mağduriyetini gidererek bu durumda olanlara aileleriyle birlikte barınma olanağı sağlamak için Hazine, belediye, il özel idaresi ve vakıf arazisi üzerine yapılan, barınma amacıyla ya da kısmen barınma kısmen işyeri olarak kullanılan kaçak yapıları meşrulaştırmıştır. Bu meşrulaştırma sırasında Kanuna özgü olan ve tapuya esas teşkil ederek hak sahipliğini belirleyecek olan tapu tahsis belgesi verilmekte ve bu tahsisin yapıldığı tapu sicilinin beyanlar hanesinde gösterilmektedir.

Tapu tahsis belgesi, Medeni Kanunda tanımlanan tasarruf belgelerinden farklı olup mülkiyeti değil, hak sahipliğini belirlemektedir. Anılan belgenin tapuya dönüşünceye kadar işlevi ise içinde oturan dar gelirli ailenin barınma ihtiyacını karşılamaktır.

Dosyanın incelenmesinden; dava konusu işlemin iptali istemiyle dava açan davacıların bir kısmının tapu tahsis belgesine sahip olduğu, bir kısmının sadece fiili kullanımının bulunduğu, İ… isimli davacı tarafından ise davadan feragat dilekçesi sunulduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda, tapu tahsis belgesinin tapuya esas alınarak hak sahipliği belirlediği gözetildiğinde, 2981 sayılı Kanun uyarınca bu belgeye sahip olan davacıların kişisel menfaatinin etkilendiği açık olduğundan dava açmakta kişisel, meşru ve güncel bir menfaatinin bulunduğu, tapu tahsis belgesi olmaksızın fiili kullanıma dayalı olarak dava konusu işlemin iptalini isteyen davacılar açısından ise hak sahipliğinden söz edilemeyeceğinden menfaat ihlali bulunmadığı görülerek dava konusu işlemin hangi davacıların menfaatini etkilediği hususunun İdare Mahkemesince araştırılarak yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, davacı İbrahim Kulaat tarafından davadan feragat dilekçesi verildiği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesi ile göndermede bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 307. maddesinde feragatin, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlandığı, 309. maddesinin 1. fıkrasında, feragat ve kabulün, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılacağının, 311. maddesinde de feragat ve kabulün, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağının kurala bağlandığı görüldüğünden İdare Mahkemesince yeniden karar verilirken bu hususun da değerlendirilmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 6. İdare Mahkemesince verilen 12/05/2016 tarihli, E:2016/910, K:2016/1033 sayılı kararın BOZULMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 25.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.