Tapu iptal edilmedikçe, kıyıda kalan taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğundan söz edilemeyeceğinden, tapulu mülk üzerindeki yapının, 775 Sayılı Gecekondu Kanunu’nun 18. maddesine göre yıktırılmasının mümkün olmadığı hakkında.
İstemin Özeti: Mersin 2. İdare Mahkemesinin 20.09.2007 günlü, E: 2007/381, K: 2007/1177 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi E.Emel Çelik’in Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Ekrem Atıcı’nın Düşüncesi: Davacıların paydaşı olduğu binanın bir kısmı ile bahçe duvarının kıyıda kaldığının tespit edildiği nedeniyle yıktırılmasına ilişkin 12.01.2007 tarih ve 99 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davayı; kıyı kenar çizgisinin, deniz tarafında kalan ve devletin hüküm ve tasarrufu altında olan alanda yapılan yapıların devlet zabıtası eliyle hemen yıktırılacağının 775 sayılı Gecekondu Kanununun açık hükmü olduğu gibi ruhsata bağlanamayacak nitelikte yapı için 3194 sayılı Kanunun 32. maddesi gereğince ruhsat almak için süre verilmesinin gerekmediği gerekçesiyle reddeden İdare Mahkemesi kararın temyizen incelenerek bozulması davacılar tarafından istenmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacıların dava dilekçesinde yıktırılması istenen yapıların murisleri tarafından adına kayıtlı taşınmazda inşaat ruhsatına dayanarak yapıldığı ve yapıya kullanma izni verildiğini belirterek tapu ve ruhsat örneklerini dilekçeye ekledikleri anlaşılmıştır.
775 sayılı Gecekondu Kanunun 18. maddesine göre işlem yapılabilmesi için yapının kendisine ait olmayan taşınmazda yapılması gerekli olup olayda uyuşmazlığın çözümü için yıktırılması istenen yapıların davacıların mülkiyetinde olup olmadığının tespit edilmesi, yapıların davacıların mülkiyetinde olduğunun belirlenmesi halinde konunun 3194 sayılı İmar Kanununun 32. maddesi uyarınca değerlendirilerek bir karar verilmesi gereklidir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay 6. Dairesisince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, davacıların hissedarı olduğu binanın bir kısım ile bahçe duvarının kıyıda kalması nedeniyle yıktırılmasına ilişkin 12.01.2007 günlü, 99 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; kıyı kenar çizgisinin, deniz tarafında kalan ve devletin hüküm ve tasarrufu altında olan alanda yapılan yapıların devlet zabıtası eliyle hemen yıktınlacağının 775 sayılı Yasanın açık hükmü olduğundan, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacıların uyuşmazlığa konu yapıların tapuda murisleri adına kayıtlı Mersin ili …, … Köyü, 5 pafta, 1136 sayılı parsel üzerinde, 15.03.1988 günlü, 06382 sayılı yapı ruhsatına dayalı olarak yapıldığını iddia ederek bu davayı açtıkları anlaşılmaktadır.
Olayda, mevzuat uyarınca tapu iptal edilmedikçe, kıyıda kalan taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğundan söz edilemeyeceğinden, yapıların tapulu mülk üzerinde kalması halinde 775 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca yıktırılması mümkün değildir. Bu nedenle, yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle anılan hususun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Öte yandan, tapulu taşınmaz üzerinde ruhsata aykırı bir yapılaşmanın olması durumunda ise, anılan yapıların 3194 sayılı Yasanın 32. maddesinin uygulanması suretiyle yıktırılması olasıdır. Sözü edilen yasa hükmüne göre, yapı tatil tutanağı düzenlendikten bir ay sonra belediye encümeni hangi maddeye göre yıkım kararı aldığını belirtmek suretiyle işlem tesis edilebilir. Uyuşmazlıkta bu konuda belediye encümenince tesis edilmiş bu işlem dosyada yer almamaktadır. Bu durumda, İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyize konu Mersin 2. İdare Mahkemesinin 20.09.2007 günlü, E: 2007/381, K: 2007/1177 sayılı kararının bozulmasına, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 16.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.