1. Anasayfa
  2. Danıştay İDDK Kararları

Danıştay İDDK E: 1992/336 K: 1993/5


İmar planına karşı açılan davada, uyuşmazlık konusu alanın “ sit” olarak ilanı ile birlikte plan uygulamasının duracağı; ancak bu durumun, dava konusu planın mahkemece iptali sonucunu doğurmayacağı hk.

İstemin Özeti: Davacıların maliki olduğu, Beyoğlu Arapcamii Mah. 264 pafta, 1491 ada, 2 parselde kayıtlı taşınmazı kapsamına alan ve Beyoğlu ilçe Belediye Meclisinin 30.12.1985 günlü, 69 sayılı kararı ile kabul edilip, Büyükşehir Belediye Meclisinin 14.1.1986 günlü, 1 sayılı kararı ile onaylanan 1/1000 ölçekli haliç düzenleme alanı imar planının iptali istemiyle açılan dava sonucunda, İstanbul 4. İdare Mahkemesince verilen ve Danıştay 6. Dairesisinin bozma kararına uymayarak, mahkemenin, iptal kararında ısrarına ilişkin bulunan 25.3.1992 günlü E; 1991/683, K; 1992/391 sayılı kararını, davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.

Savunmanın Özeti; Davalı İdarenin temyiz isteminin reddi ile, idare mahkemesinin ısrar kararının onanması istenilmektedir.

Danıştay Savcısı Aynur Şahinok’un Düşüncesi; Davacıya ait taşınmazı da kapsayan alanda ilgili 1/1000 ölçekli Haliç düzenleme alanı imar planını iptal eden idare mahkemesi kararını, imar planının şehircilik ilkeleri ve planlama esasları yönünden yerinde olduğu, ayrıntı içermemesinin planın iptalini gerektirmediği; bu konudaki eksikliğin daha alt ölçekteki planlarla giderilebileceği nedeniyle bozan Danıştay 6. Dairesi Kararına uyulmayarak, 1/1000 ölçekli planın detaydan yoksun olduğu, uygulanabilirlik niteliğinin bulunmadığı gerekçesiyle söz konusu planın iptaline ilişkin kararında ısrar eden idare mahkemesi kararı davalı tarafça temyiz edilmiştir.

Temyiz dosyasının incelenmesinden davalı idarenin temyiz dilekçesinde öne sürdüğü hususlarda dikkate alınarak Danıştay 6. Dairesinin bozma kararında yer alan gerekçe karşısında, idare mahkemesinin ısrar kararında hukuka uyarlık bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüyle, idare mahkemesi kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay idari Dava Daireleri Genel Kurulunca duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek, işin esası incelendi.

Davacıların maliki olduğu, Beyoğlu Arapcamii Mah. 264 pafta, 1491 ada, 2 parselde kayıtlı taşınmazı kapsamına alan ve Beyoğlu İlçe Belediye Meclisinin 30.12.1985 günlü,69 sayılı kararı ile kabul edilip, Büyükşehir Belediye Meclisinin 14.1.1986 günlü, 1 sayılı kararı ile onaylanan 1/1000 ölçekli Haliç düzenleme Alanı İmar Planının iptali istemiyle açılan dava sonucunda, İstanbul 4. İdare Mahkemesince verilen iptal kararı, temyizen incenmiş ve anılan kararın eksik incelemeye dayalı olduğu konunun uzmanı bilirkişiler vasıtasıyla bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle yeniden karar verilmesi gerektiğinden bahisle Danıştay 6. Dairesisince bozulmuştur.

Bozma kararına uyularak, mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, dava konusu taşınmazın bulunduğu alanın 1/50000 ölçekli İstanbul metropolitan planda, MİA (Merkezi İş Alanı) olarak belirlendiği, MİA kavramının durağan olmayıp, zaman içinde çeşitli etkilere bağlı olarak (kentin büyümesi, teknolojik gelişme sosyo kültürel davranışlar… vb.) değişebileceği, bu açıdan MİA içindeki yeşil alan oranını sabit şekilde tutmanın gerçekçi olmayacağı, bu nedenle alt ölçekteki planlarda, gelişmelere bağlı olarak MİA sahasındaki yeşil alan oranının değiştirilmesinde ve bu konudaki yeni düzenlemede üst ölçekteki metropolitan plana herhangi bir uyumsuzluğun olmadığı sonucuna varılmış 1/1000 ölçekli planın perşembe pazarının tümü için belirlenen kullanışı gösterdiği, bu alanda yapılacak düzenlemelerin ayrıntılarını (yol, oto park, gezi yolu ) vermediği belirtilmiştir.

İstanbul 4. İdare Mahkemesinin 7.5.1990 günlü E: 1989 /480, K: 1990/507 sayılı kararıyla, 1/1000 ölçekli planda, dava konusu taşınmazın bulunduğu alanın yeşil alana ayrılmasında planlama teknikleri ve şehircilik ilkelerine aykırılık bulunmadığı, ancak sözü edilen planın perşembe pazarının tümü için belirlenen kullanışı göstermesi ve bu alanda yapılacak düzenlemenin ayrıntılarını (yol, otopark, gezi yolu, oyun alanı …) vermediği, dolayısıyla uygulama yapılabilecek ayrıntı düzeyinde çizilmeyen 1/1000 ölçekli dava konusu planın uygulanabilirlik niteliği olmadığı, planlama tekniğine aykırılık taşıdığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.

Bu kararın temyizen incelenmesi konusunda, Danıştay 6. Dairesisinin 25.4.1991 E: 1991/367, K: 1991/813 sayılı kararıyla, bilirkişi raporunda, 1/1000 ölçekli planın, Perşembe pazarında yapılacak düzenlemelerin ayrıntılarının vermediği belirtilmekle birlikte, aynı raporda, ancak, projenin yarışma yoluyla elde edilmesinin gerekli olduğu yerler için, bu tür bir eylem planının ön hazırlıklara başlanabilmesi açısından gerçekliliği düşünülebilir denilmek suretiyle 1/1000 ölçekli planın ayrıntıya girmemesinin başlı başına iptalini gerektirmediği, her ölçekteki planlar arasında uyum olduğu ve fonksiyonel açıdan farklı bir kullanım öngörülmediği, yörenin tarihi çevre dokusu itibariyle planlanmasının olumlu karşılandığının vurgulandığı,1/1000 ölçekli planla kamuya açık alana dönüştürülen perşembe pazarında yol, otopark, gezi yolu, yeşil alan ve oyun alanlarının davalı idare tarafından gerçekleştirilecek olması da dikkate alınarak, anılan uygulama imar planının ayrıntıya yer vermediği gerekçesiyle iptaline karar verilmesinde isabet bulunmadığından bahisle İstanbul 4. İdare Mahkemesinin temyize konu kararı bozulmuş ise de, mahkeme, bozma kararına uymayarak, dava konusu planın iptaline dair ilk kararında ısrar etmiştir.

İdare Mahkemesinin ısrar kararında, 1/1000 ölçekli planın, ayrıntı içermemesi nedeniyle uygulanabilirlik niteliğinin olmadığı gerekçesinin yanı sıra, planın kapsadığı alanın koruma kurulunca “sit” olarak ilan edilmiş olması da dava konusu planın iptal edilmesinde gerekçe olarak alınmıştır.

Bu kez, davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, İstanbul 4. İdare Mahkemesinin 25.3.1992 günlü E: 1991/683, K: 1992/391 sayılı ısrar kararını temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.

Temyiz dosyasında mevcut belgelerin ve bilirkişi raporunun incelenmesinden; dava konusu taşınmazı da kapsayan alanın yeşil alana ayrılmasına dair 1/1000 ölçekteki planın üst ölçekteki diğer planlara aykırılık taşımadığı ve yörenin tarihi çevre özelliği dikkate alındığında yeşil alan uygulamasının planlama ilkelerine uygunluk taşıdığı görülmektedir. Diğer yandan, uygulama planlarının yapılacak düzenlemenin ayrıntılarını içermesi gerektiği açık ise de, yeşil alan uygulamasıyla kamuya açık alan haline gelecek bu yerde, yol, otopark, gezi yolu, yeşil alan, çocuk bahçesi gibi ayrıntıların davalı idare tarafından yerine getirileceği kuşkusuz olduğuna göre, salt bahsedilen düzenlemelerle ilgili ayrıntıyı içermediği nedeniyle, davaya konu planın iptaline karar verilmesinde mevzuata uygunluk bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, Danıştay 6. Dairesisince verilen bozma kararından sonra dosyaya ibraz edilen belgelerin incelenmesinden, İstanbul 1. numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 5.2.1992 günlü 33418 sayılı kararıyla, Beyoğlu, Galata Tersane caddesi güneyindeki Karaköy-Unkapanı köprüleri arasındaki sınırlar içinde kalan alan Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunun 17. maddesi gereğine sit alanı olarak ilan edildiği anlaşılmaktadır.

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunun 17. maddesinde bir alanın koruma kurulunca sit olarak ilanı, bu alandaki imar planı uygulamasını duydurur. Koruma amaçlı İmar Planı yapılıncaya kadar, koruma kurulu tarafından bir ay içinde geçiş dönemi yapı şartları belirlenir…^ hükmü yer almaktadır.

Sözü edilen alanını “sit “ olarak ilan edilmez, idare mahkemesinin ısrar kararında, dava konusu imar planının iptal edilmesinde bir gerekçe olarak yer almış ise de, bir idari işlemin iptalinin o idari işlemi tesis edildiği tarihten itibaren ortadan kaldıracağı, bilinen idare hukuku ilkelerindendir. Oysa tesis edildiği tarihte, mevzuata uygunluğunun açık olduğu belirlenen, dava konusu planın daha sonraki tarihte ilgili alanın sit ilan edilmesiyle ancak, bu tarihten itibaren, uygulanmasının durduğu, dolayısıyla, böyle bir gerekçe ile planın iptaline karar verilmesinin hukuka uygunluk taşımadığı görülmektedir.

Bu durumda, dava konusu taşınmazın bulunduğu alanın 5.2.1992 günlü koruma kurulu kararıyla “sit” olarak ilan edilmesiyle birlikte, bu alanda imar planı uygulamasının duracağı ve artık koruma amaçlı planların hazırlanarak uygulamaya konulacağı açık bulunduğundan; 5.2.1992 tarihinden itibaren uygulama olanağı kalmayan 1/1000 ölçekli imar planı hakkında açılan davada ancak karar verilmesine yer olmadığı yolunda bir karar verilmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile İstanbul 4. İdare Mahkemesinin 25.3.1992 günlü E: 1991/683, K: 1992/391 sayılı ısrar kararının bozulmasına, dosyanın anılan idare mahkemesine gönderilmesine 22.1.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.