1. Anasayfa
  2. Danıştay İDDK Kararları

Danıştay İDDK E: 1992/356 K: 1992/215 T: 27/11/1992


Dava konusu taşınmazı da kapsayan alanın yeşil alana ayrılmasına dair 1/1000 ölçekli haliç düzenleme alanı imar planının salt uygulamaya yönelik ayrıntı içermediği nedeniyle iptal edilmesinde, yeşil alan uygulamasıyla kamuya açık olan haline gelecek bu yerde yol, oto park, gezi yolu, v.s. gibi ayrıntıların davalı idare tarafından yerine getirileceği göz önüne alındığında, mevzuata uygunluk bulunmadığı, dava konusu alanın “sit” alanı olarak ilan edilmiş olmasının, imar planının iptal edilmesine gerekçe oluşturmayacağı

Davacının maliki olduğu taşınmazı kapsamına alan ve Beyoğlu İlçe Belediye Meclisi kararı ile kabul edilip, Büyükşehir Belediye Meclisi kararı ile onaylanan 1/1000 ölçekli Haliç Düzenleme Alanı İmar Planının iptali istemiyle açılan dava sonucunda, İdare Mahkemesince verilen iptal kararı, temyizin incelenmiş ve anılan kararın eksik incelemeye dayalı olduğu konunun uzmanı bilirkişiler vasıtasıyla bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle yeniden karar verilmesi gerektiğinden bahisle Danıştay Altıncı Dairesince bozulmuştur.

Bozma kararına uyularak, mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, dava konusu taşınmazın bulunduğu alanın 1/50000 ölçekli İstanbul Metropoliten planda, MİA (Merkezi İş Alanı) olarak belirlendiği, MİA kavramının durağan olmayıp, zaman

içinde çeşitli etkilere bağlı olarak (kentin büyümesi, teknolojik gelişme sosyo-kültürel davranışlar… vb) değişebileceği, bu açıdan MİA içindeki yeşil alan oranını sabit şekilde tutmanın gerçekçi olmaya cağı, bu nedenle alt ölçekteki planlarda, gelişmelere bağlı olarak MİA sahasındaki yeşil alan oranının değiştirilmesinde ve bu konudaki yeni düzenlemede üst ölçekteki metropoliten plana herhangi bir uyumsuzluğun olmadığı sonucuna varılmış 1/1000 ölçekli planın Perşembe Pazarının tümü için belirlenen kullanışı gösterdiği, bu alanda yapılacak düzenlemelerin ayrıntılarını (yol, otopark, gezi yolu) vermediği belirtilmiştir.

İdare Mahkemesi kararıyla, 1/1000 ölçekli planda, dava konusu taşınmazın bulunduğu alanın yeşil alana ayrılmasında planlama teknikleri ve şehircilik ilkelerine aykırılık bulunmadığı, ancak, sözü edilen planın Perşembe Pazarının tümü için belirlenen kullanışı göstermesi ve bu alanda yapılacak düzenlemenin ayrıntılarını (yol, otopark, gezi yolu, oyun alanı…) vermediği, dolayısıyla uygulama yapılabilecek ayrıntı düzeyinde çizilmeyen 1/1000 ölçekli dava konusu planın uygulanabilirlik niteliği olmadığı, planlama tekniğine aykırılık taşıdığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.

Bu kararın temyizen incelenmesi sonucunda, Danıştay Altıncı Dairesi kararıyla, bilirkişi raporunda, 1/1000 ölçekli planın, Perşembe pazarında yapılacak düzenlemelerin ayrıntılarının vermediği belirtilmekle birlikte, aynı raporda, “ancak, projenin yarışma yoluyla elde edilmesinin gerekli olduğu yerler için, bu tür bir eylem planının ön hazırlıkları başlanabilmesi açısından gerçekliliği düşünülebilir” denilmek suretiyle 1/1000 ölçekli planının ayrıntıya girmemesinin başlı başına iptalini gerektirmediği, her ölçekteki planlar arasında uyum olduğu ve fonksyonel açıdan farklı bir kullanım öngörülmediği, yörenin tarihi çevre dokusu itibariyle planlanmasının olumlu karşılandığının vurgulandığı, 1/1000 ölçekli planla kamuya açık alana dönüştürülen Perşembe Pazarında yol, otopark, gezi yolu, yeşil alan ve oyun alanlarının davalı idare tarafından gerçekleştirilecek olması da dikkate alınarak anılan uygulama imar planının ayrıntıya yer vermediği gerekçesiyle iptaline karar verilmesinde isabet bulunmadığından bahisle İdare Mahkemesinin temyize konu kararı bozulmuş ise de, mahkeme, bozma kararına uymayarak, dava konusu planın iptaline dair ilk kararında ısrar etmiştir

İdare mahkemesinin ısrar kararında, 1/1000 ölçekli planın, ayrıntı içermemesi nedeniyle uygulanabilirlik niteliğinin olmadığı gerekçesinin yanı sıra, planın kapsadığı alanın koruma kurulunca “sit” olarak ilan edilmiş olması da dava konusu planın iptal edilmesinde gerekçe olarak alınmıştır.

Bu kez davalı Büyükşehir Belediye Başkanlığı İdare Mahkemesi ısrar kararını temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.

Temyiz dosyasında mevcut belgelerin ve bilirkişi raporunun incelenmesinden; dava konusu taşınmazı da kapsayan alanın yeşil alana ayrılmasına dair 1/1000 ölçekteki planın üst ölçekteki diğer planlara aykırılık taşımadığı ve yörenin tarihi çevre özelliği dikkate alındığında yeşil alan uygulamasının planlama ilkelerine uygunluk taşıdığı görülmektedir

Diğer yandan, uygulama planlarının yapılacak düzenlemenin ayrıntılarını içermesi gerektiği açık ise de, yeşil alan uygulamasıyla kamuya açık alan haline gelecek bu yerde, yol, otopark, gezi yolu, yeşil alan çocuk bahçesi gibi ayrıntıların davalı idare tarafından yerine getirileceği kuşkusuz olduğuna göre, salt bahsedilen düzenlemelerle ilgili ayrıntıyı içermediği nedeniyle davaya konu planın iptaline karar verilmesinde mevzuata uygunluk bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, Danıştay Altıncı Dairesince verilen bozma kararından sonra dosyaya ibraz edilen belgelerin incelenmesinden, İstanbul 1.Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararıyla, Beyoğlu, Galata Tersane Caddesi güneyindeki Karaköy-Unkapanı köprüleri arasındaki sınırlar içinde kalan alan Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17.maddesi gereğince sit alanı olarak ilan edildiği anlaşılmaktadır.

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17.maddesin de, “bir alanın Koruma Kurulunca sit olarak ilanı, bu alandaki imar planı uygulamasını durdurur. Koruma amaçlı imar planı yapılıncaya kadar, koruma kurulu tarafından bir ay içinde geçmiş dönemi şapı şartları belirlenir…” hükmü yer almaktadır.

Sözü edilen alanın “sit” olarak ilan edilmesi, idare mahkemesinin ısrar kararında, dava konusu imar planının iptal edilmesinde bir gerekçe olarak yer almış ise de, bir idari işlemin iptalinin o idari işlemi tesis edildiği tarihten itibaren ortadan kaldıracağı, bilinen idare hukuku ilkelerindendir. Oysa, tesis edildiği tarihte, mevzuata uygunluğunun açık olduğu belirlenen, dava konusu planın, daha sonraki tarihte ilgili alanın sit ilan edilmesiyle ancak, bu tarihten itibaren uygulanmasının durduğu dolayısıyla , böyle bir gerekçe ile planın iptaline karar verilmesinin hukuka uygunluk taşımadığı görülmektedir.

Bu durumda, dava konusu taşınmazın bulunduğu alanın 5.2.1992 günlü Koruma Kurulu kararıyla “sit” olarak ilan edilmesiyle birlikte, bu alanda imar planı uygulamasının duracağı ve artık koruma amaçlı planların hazırlanarak uygulamaya konulacağı açık bulunduğundan; 5.2.1992 tarihinden itibaren uygulama olanağı kalmayan 1/1000 ölçekli imar planı hakkında açılan davada ancak karar verilmesine yer olmadığı yolunda bir karar verilmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile İstanbul 4.İdare Mahkemesinin 25.3.1992 günlü, 1992/399 sayılı ısrar kararının bozulmasına karar verildi.