Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunca gereği görüşüldü: Tekel Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulunun 9.4.1993 günlü, 356 sayılı kararı ile kabul edilen. TEKEL”de görev tahsisli konut verilecek unvanların yer aldığı (2) sayılı cetvelin yeniden düzenlenmesine ve (2) sayılı cetvelde başmüfettiş ve müfettiş unvanlarına yer verilmemesine ilişkin 1.10.1998 günlü, 928 sayılı Yönetim Kurulu Kararının iptali istemiyle açılan davada Danıştay Sekizinci Dairesince verilen ve 2577 sayılı Yasanın 15. maddesinin 1/b bendi uyarınca davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin bulunan 3.2.1999 günlü, E:1999/47, K:1999/233 sayılı kararı davacı temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.
Danıştay Sekizinci Dairesince, derneklerin üyelerinin ve temsil ettikleri kişilerin ortak çıkarlarını korumak ve dayanışmalarını sağlamak üzere kurulan özel hukuk kişileri olduğundan doğrudan dernek tüzel kişiliğinin hak ve çıkarlarını ilgilendiren konularda iptal davası açabilecekleri, üyelerinin kişisel ve özel çıkarlarını ilgilendiren konularda üyeleri adına dava açmalarının mümkün olmadığı, davacının tekel müfettişleri dernek başkanı olarak ve tekel müfettişleri adına dava açtığı dilekçede davanın kendi adına da açıldığı yolunda herhangi bir ibarenin yer almadığı, bu durumda, tekel müfettişlerine tahsis edilecek kamu konutu türünün belirlenmesine ilişkin düzenlemenin doğrudan doğruya dernek tüzel kişiliğinin hak ve çıkarlarına dokunmadığından, bu karara karşı Tekel Müfettişleri Derneğinin (dernek başkanı olarak davacının) dava açma ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle 2577 sayılı Yasanın 15. maddesinin 1/b maddesi uyarınca davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.
Davacı, Tekel Müfettişleri Derneği Tüzüğünün 3. ve 4. maddelerine göre dava açma ehliyetlerinin bulunduğu, lojmandan yararlandırılmamanın müfettişler için ekonomik, sosyal ve özlük haklarında bir kayıp anlamına geldiğinden dava konusu kararın iptalini isteme hakkının var olduğunu belirtilmekte ve kararın bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama usulü Kanununun 2/1-a maddesinde, iptal davasının sübjektif ehliyet koşulu “menfaat ihlali” olarak yer almışken, bu koşul 4001 sayılı Yasayla: çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması ve imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren hususlar hariç olmak üzere “kişisel hak ihlali” olarak değiştirilmiş: ancak 2577 sayılı Yasanın 4001 sayılı Yasayla değişik 2/1-a maddesi Anayasa Mahkemesinin 21.9.1995 günlü, E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararıyla iptal edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin, yukarıda belirtilen iptal kararından sonra bu konuda yeni bir düzenleme yapılmamakla birlikte; iptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari işlemlerin, bu idari işlemlerle kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilgisi olanlar tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur.
Taraf ilişkisinin kurulması için gerekli olan kişisel, meşru ve güncel bir menfaat alakasının varlığı, davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idari işlemle ciddi ve makul, maddi ve manevi bir ilişkisinin bulunduğunun anlaşılması, dava açma ehliyeti için yeterli sayılmaktadır.
Ayrıca, iptal davaları ile idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının saptanmasına, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, böylece de idarenin hukuka bağlılığının belirlenmesine, sonuçta hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesine olanak sağlandığından bu davalarda menfaat ilişkisinin bu amaç doğrultusunda yorumlanması gerekmektedir.
Öte yandan, kendi üyelerinin hak ve menfaatlerini korumak amacıyla kanunla kurulmuş meslek birliklerinin yanında, belli amaçlarla kurulmuş dernek, vakıf gibi özel hukuk tüzel kişiliğini haiz sivil toplum örgütlerinin de, kuruluş amaçlarıyla sınırlı olmak üzere dava açmaları mümkündür.
Bu durumda Tekel Müfettişleri Derneğinin Ana Tüzüğünde yer alan ve Derneğin Konusu ve Amacı kenar başlıklı 3. maddesinde, derneğin amacı üyelerinin tüm demokratik, ekonomik, sosyal ve özlük haklarını koruyup geliştirerek birleşmelerini ve dayanışmalarını sağlamak, derneğin faaliyetleri kenar başlığını taşıyan 4. maddesinin a fıkrasında da, üyelerinin tümünü ilgilendiren mesleki sorunların çözümlenmesi, üyelerinin personel hukukundan doğan haklarının savunulması ve yeni hakların elde edilmesi için çalışmak olarak belirlenen amacı ve faaliyeti göz önüne alındığında, Tekel Genel Müdürlüğünün, genel müdürlük merkez teşkilatında görev tahsisli konut verilecek unvanlar arasında başmüfettiş ve müfettişlere yer verilmemesine ilişkin 1.10.1998 günlü. 928 sayılı Yönetim Kurulu Kararı, dernek üyelerinin personel hukukundan doğan haklarını kısıtlayan niteliği ile doğrudan doğruya üyelerinin demokratik, ekonomik, sosyal ve özlük haklarını korumak amacıyla kurulan davacı derneğin faaliyet alanına giren ve bu dernek kişiliğinin hak ve çıkarlarını ilgilendiren konulardan olduğundan, anılan işleme karşı dava açmakta derneğin hukuki menfaati bulunduğu anlaşılmakta olup: davacı derneğin sübjektif ehliyetinin varlığı kabul edilmek suretiyle davanın esasının incelenmesi gerekmektedir.