Genel düzenleyici nitelikte olan ve parselasyon işleminin dayanağını oluşturan imar planına karşı uygulama işlemi olan parselasyon işlemi nedeniyle uyuşmazlık yaratıldığı; ancak davanın parselasyon işlemi açısından yasal dava açma süresi geçirildikten sonra açılması nedeniyle imar planının iptaline ilişkin istemin bu aşamada incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın parselasyon işlemine ilişkin bölümünün incelenmeksizin reddi yolundaki daire kararının uygun bulunduğu.
İstemin Özeti: … İli, … İlçesi, … Beldesi, … Mevkii, … ve … parsel sayılı taşınmazlara ilişkin, 18.1.1996 günlü, 4/332 sayılı İl İdare Kurulu Kararı ile önerilen ve gerekli düzeltmeler yapılmak suretiyle 2634 sayılı Yasanın 7. maddesi uyarınca Turizm Bakanlığınca onaylanan 1/1000 ölçekli … uygulama imar planı revizyonu ile 22.10.1996 günlü … Belediyesi Encümen Kararı ile onaylanan parselasyon işleminin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay 6. Dairesisi 16.11.1999 günlü, E: 1998/4461, K: 1999/5753 sayılı kararla; dava konusu edilen parselasyon işleminin 30.10.1996-21.11.1996 tarihleri arasında ilan edildiği, dava dilekçesinde ise askı süresi içerisinde parselasyon işlemine yapılan itiraz üzerine belediyece “mağduriyetiniz giderilecektir” şeklinde yanıt verildiğinin belirtildiği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 8. maddesinin 1. fıkrasında; “Süreler, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlar.” hükmüne, yine aynı Kanunun 11. maddesinde; “İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur.” hükmüne yer verildiği; yukarıdaki yasal düzenlemelere ve Dairelerinin süregelen içtihatlarına göre, parselasyon planlarına karşı bir aylık askı süresi içinde 2577 sayılı Yasanın 11. maddesi kapsamında başvuruda bulunulması ve başvuruya idari dava açma süresinin başlangıç tarihi olan son ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 gün içinde cevap verilmeyerek isteğin reddedilmiş sayılması halinde bu tarihi takip eden 60 günlük dava açma süresi içinde veya son ilan tarihinden itibaren 60 gün içinde cevap verilmek suretiyle isteğin reddedilmesi halinde bu cevabın tebliğini izleyen tarihten itibaren 60 günlük dava açma süresi içinde idari dava açılabildiği, 3194 sayılı Yasanın 19. maddesinin 1. fıkrasında; “İmar planlarına göre parselasyon planları yapılıp, belediye ve mücavir alan içinde belediye encümeni, dışında ise il idare kurulunun onayından sonra yürürlüğe girer. Bu planlar bir ay müddetle ilgili idarede asılır…” hükmünün öngörüldüğü, davacının askı süresi içinde parselasyon işlemine yapmış olduğu itiraz nedeniyle verilen yanıtın tebliğ tarihi belli değil ise de, son ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 gün içinde yanıt verilmediği kabul edildiğinde bu tarihi izleyen 60 günlük dava açma süresi geçirildikten sonra yapılan ve dava açma süresini yeniden başlatmayan başvuruya verilen yanıt üzerine 16.7.1998 gününde açılan davanın parselasyon işlemine ilişkin bölümünde süreaşımı bulunduğu, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinin 1. fıkrasında, “dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve İdare Mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, 4. fıkrasında da; “ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz; hükümlerinin yer aldığı, genel düzenleyici nitelikte olan ve parselasyon işleminin dayanağını oluşturan imar planına karşı uygulama işlemi olan parselasyon işlemi nedeniyle uyuşmazlık yaratıldığı; ancak davanın parselasyon işlemi açısından yasal dava açma süresi geçirildikten sonra açılması nedeniyle imar planının iptaline ilişkin istemin bu aşamada incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın parselasyon işlemine ilişkin bölümünün süreaşımı yönünden reddine, imar planına ilişkin bölümünün incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Davacı, davada süreaşımı bulunmadığını öne sürerek anılan kararı temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.
Turizm Bakanlığın Savunmasının Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. … Valiliği ve … Belediye Başkanlığı Savunmalarının Özeti: Temyiz dilekçesine yanıt verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Nalan Terzi’nin Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Turan Karakaya’nın Düşüncesi: … … İlçesi … beldesinde davacıya ait taşınmaza ilişkin 1/1000 ölçekli … uygulama imar planı revizyonu ile 22.10.1996 günlü … Belediye Encümeni kararı ile onaylanan parselasyon işleminin iptali istemiyle açılan dava sonucunda, Danıştay 6. Dairesisince, davanın parselasyon işlemine ilişkin bölümünün süreaşımı yönünden reddine, imar planına ilişkin bölümünün incelenmeksizin reddi yolunda verilen karar, davacı tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Danıştay 6. Dairesisince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın davanın parselasyon işleminin iptali isteminin süre aşımı yönünden reddine ilişkin bölümünün bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Danıştay 6. Dairesisi kararının imar planına ilişkin bölümünün incelenmeksizin reddine yönelik kısmına gelince;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanununun 7. maddesinin 4. fıkrasında “ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işleminin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz” hükmü yer almıştır.
Yukarıda yer alan hüküm uyarınca düzenleyici işlemlere karşı, ilan tarihinden itibaren dava açılabileceği gibi, bu düzenlemeye dayalı olarak bir işlem tesis edilmesi halinde, dava açma süresi geçmiş olsa bile düzenleyici işlemin iptali istemiyle uygulama işleminin tabi olduğu dava açma süresi içinde dava açma olanağı getirilmiştir.
Uygulama işlemine karşı açılan davada süre aşımı bulunması halinde, düzenleyici işlemin iptali istemininde süre aşımı nedeniyle reddi gerekeceği kuşkusuzdur.
Bu durumda, uygulama imar planı revizyonunun iptali istemininde süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken aksine verilen kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Danıştay 6. Dairesisince verilen kararın davanın parselasyon işlemine ilişkin bölümünün süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin kısmının onanması, imar planına ilişkin bölümünün incelenmeksizin reddi yolundaki kısmının ise bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunca, temyiz aşamasında 2577 sayılı Yasanın 17. maddesi 2. fıkrası gereği duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek dosya incelendi, gereği görüşüldü:
… İli, … İlçesi, … Beldesi, … Mevkii, … ve … parsel sayılı taşınmazlara ilişkin 18.1.1996 günlü, 4/332 sayılı İl İdare Kurulu kararı ile önerilen ve gerekli düzeltmeler yapılmak suretiyle 2634 sayılı Yasanın 7. maddesi uyarınca Turizm Bakanlığınca onaylanan 1/1000 ölçekli … uygulama imar planı revizyonu ile 22.10.1996 günlü, 26 sayılı … Belediye Encümeni kararı ile onaylanan parselasyon işleminin iptali istemiyle açılan dava sonucunda; Danıştay 6. Dairesisince verilen ve davanın parselasyon işlemine ilişkin bölümünün süreaşımı nedeniyle reddine, imar planına ilişkin bölümünün ise incelenmeksizin reddine ilişkin bulunan 16.11.1999 günlü, E: 1998/4461, K: 1999/5753 sayılı karara karşı, davacı temyiz isteminde bulunmakta ve kararı bozulmasını istemektedir.
Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden, Danıştay 6. Dairesisince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin reddine, Danıştay 6. Dairesisinin 16.11.1999 günlü, E: 1998/4461, K: 1999/5753 sayılı kararının ONANMASINA, 29.9.2000 günü oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY: … İli … İlçesi … Beldesindeki taşınmazı, Turizm Bakanlığınca onaylanan imar planı doğrultusunda parselasyon işlemine tabi tutulan davacı, parselasyon işlemine 13.11.1996 tarihinde itiraz etmiş; davalı Belediye bu başvuruya verdiği cevapta, itirazının yerinde olduğunu, mağduriyetinin asgari düzeye indirileceğini davacıya bildirmiştir. Geçen süre içinde davalı idareden konuyla ilgili başka bir bilgi alamayan davacı, 13.4.1998 tarihinde tekrar davalı belediyeye başvurup, arazisinin turizm alanına ayrılmasının, tarım dışı amaçla kullanılmasının yerinde olmadığını belirterek, arazisi üzerinde İmar Yasasının 18 inci maddesi uygulamasından vazgeçilmesini istemiş; bu başvuruya davalı belediyece verilen 26.5.1998 tarihli cevapta ise; parselasyon işleminin kesinleştiği davacıya bildirilmiştir. Bu cevap üzerine davacı, söz konusu parselasyon işleminin dayanağı imar planıyla birlikte iptali istemiyle bu davayı açmış bulunmaktadır.
Temyizen incelenen kararda da ifade edildiği üzere, parselasyon işlemlerine karşı, idari dava açma süresine, İmar Yasasına göre yapılan son ilan tarihini izleyen günün başlangıç alınması gerekmektedir. Ancak ilgililerin bir aylık askı süresi içinde idareye başvuruları varsa ve bu başvurular kabul edilmişse idari dava açma süresinin, idarenin daha sonra olumsuz yönde tesis edeceği işleme kadar işlemeyeceği açıktır.
Dava konusu olayda, parselasyon işleminin, davacının ilan süresi içinde yaptığı itirazın davalı Belediyece kabul edilmiş olması nedeniyle kesinleşmediği, anılan işlemin kesinleştiğinin bildirildiği tarih itibariyle de davacının 2577 sayılı Yasanın 7 nci maddesine göre süresi içinde dava açtığı dosyanın incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Açıkladığım nedenle temyize konu Danıştay 6. Dairesisince verilen, davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin kararın bozulması gerektiği görüşüyle aksi yöndeki karara karşıyım.