Özeti: 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8. ve 9. maddeleri uyarınca onaylanmakla yürürlüğe giren imar planlarının kesinleşmesi için anılan madde hükümlerine göre bir ay süreyle askıya çıkarılmak suretiyle ilan edilmeleri gerektiği; onaylandıktan sonra ilan edilmeksizin uygulamaya konulan bir imar planı Yasa’da öngörülen usul tamamlanmaksızın tesis edilmiş bir işlem olacağından, bu şekil eksikliği nedeniyle iptalinin gerekeceği, bu şekildeki bir planın iptali istemiyle açılan davada; ortada kesin ve uygulanabilir, idari davaya konu edilebilecek nitelikte bir imar planının bulunmadığı gerekçesiyle 2577 sayılı Yasa’nın 15/1-b maddesi uyarınca davanın reddine ilişkin olarak verilen kararda hukuka uyarlık bulunmadığı hakkında.
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca dosya incelendi, gereği görüşüldü: Dava, Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca onaylanan 14.10.1998 günlü, 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planının iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Altıncı Dairesi adına Danıştay Nöbetçi Dairesince verilen 8.8.2006 günlü, E:2006/4183, K:2006/3984 sayılı kararla; 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8. ve 9. maddelerine değinilerek, idari bir işlemin hukuksal sonuçlar yaratabilmesi ve dava konusu edilebilmesi için kesinleşmesinin gerektiği, 2577 sayılı Yasanın 14. maddesinin 3. fıkrasının (d) bendinde de, idari davaya konu olabilecek işlemlerin kesin ve yürütülmesi zorunlu işlemler olması gerektiğinin öngörüldüğü; hangi ölçekte olursa olsun, imar planları genel düzenleyici işlemler olduklarından ilgilileri hakkında sonuç doğurabilmelerinin, ilan edilmek suretiyle idari prosedürün tamamlanmış olmasına bağlı olduğu, Belediye meclisince kabul edilmekle veya Bakanlıkça onanmakla yürürlüğe giren 3194 sayılı Yasada belirtilen imar planları için bu prosedürün tamamlanmasının, aynı madde hükmü uyarınca bir ay süreyle askıya çıkarılmak suretiyle olanaklı bulunduğu; Danıştay Altıncı Dairesinin 4.11.2003 günlü, E:2002/2262, K:2003/5420 sayılı kararından, uyuşmazlığa konu planın 3194 sayılı Yasada öngörüldüğü biçimde ilan edilmediği; dolayısıyla, ortada kesin ve uygulanabilir, idari davaya konu edilebilecek nitelikte bir imar planının bulunmadığı gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-b maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı idarelerden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı, temyiz istemine konu karardan sonra verilen 15.8.2006 günlü kararla Belediyelerinin hasım konumundan çıkartılmasına karar verilemeyeceğini; öte yandan söz konusu planın Belediyelerince ilan edilmemiş olması planın kesinleşmesine engel oluşturmayacağından, ortada idari davaya konu edilebilecek nitelikte bir plan bulunduğunu; Çevre ve Orman Bakanlığı ise, davada husumetin kendilerine yöneltilemeyeceğini, bu çerçevede Bakanlıkları husumetten çıkartılmadan verilen kararda hukuka uyarlık bulunmadığını ileri sürerek anılan kararı temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedirler.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin 2. fıkrasında, özel Kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde, Danıştay dava daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarına karşı tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde Danıştayda temyiz yoluna başvurabileceği; 48. maddesinin 3. fıkrasında da, temyiz dilekçelerinin ilgilisine göre kararı veren mahkemeye, Danıştaya veya 4. madde de belirtilen mercilere verileceği ve kararı veren mahkeme veya Danıştayca karşı tarafa tebliğ edileceği, karşı tarafın tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde cevap verebileceği, cevap verenin kararı süresinde temyiz etmemiş olsa bile düzenleyeceği dilekçesinde temyiz isteminde bulunabileceği, bu takdirde bu dilekçelerin temyiz dilekçesi yerine geçeceği kurala bağlanmıştır.
Görüldüğü üzere, 2577 sayılı Yasa’da kararı süresinde temyiz etmeyen tarafa, karşı tarafın temyiz dilekçesinin tebliği üzerine otuz gün içerisinde vereceği cevap dilekçesinde kararı temyiz etme olanağı getirilmiştir.
Temyiz istemine konu karara ilişkin dosyanın incelenmesinden, davalı idarelerden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın temyiz dilekçesinin yine davalı idarelerden olan Çevre ve Orman Bakanlığı’na tebliği üzerine anılan Bakanlığın temyiz isteminde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla, Daire kararının tebliğ tarihine göre temyiz süresini geçiren ve davada karşı taraf konumunda bulunmayan Çevre ve Orman Bakanlığı’na diğer davalı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın temyiz dilekçesinin tebliği yeniden temyiz isteminde bulunma hakkı doğurmayacağından, ilk tebligat üzerine yasal temyiz süresi geçirilerek yapılan temyiz başvurusunun esasının incelenmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı temyiz istemine gelince; 3194 sayılı İmar Kanununun 8. maddesinin (b) fıkrasında; ” İmar Planları; nazım imar planı ve uygulama imar planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tesbit edilen ilan yerlerinde bir ay süre ile ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar. Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır.Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde bir ay süreyle ilan edilir. Bir aylık süre içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır. Valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar. Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de aynı usule tabidir. Kesinleşen imar planlarının bir kopyası Bakanlığa gönderilir.” hükmü yer almış, 9. maddesinde; “Bakanlık gerekli görülen hallerde, kamu yapıları ile ilgili imar planı ve değişikliklerinin, umumi hayata müessir afetler dolayısıyla veya toplu konut uygulaması veya Gecekondu Kanununun uygulanması amacıyla yapılması gereken planların ve plan değişikliklerinin, birden fazla belediyeyi ilgilendiren metropoliten imar planlarının veya içerisinden veya civarından demiryolu veya karayolu geçen, hava meydanı bulunan veya havayolu veya denizyolu bağlantısı bulunan yerlerdeki imar ve yerleşme planlarının tamamını veya bir kısmını, ilgili belediyelere veya diğer idarelere bu yolda bilgi vererek ve gerektiğinde işbirliği sağlayarak yapmaya, yaptırmaya, değiştirmeye ve re’sen onaylamaya yetkilidir… kesinleşen planlar ilgili belediyelere ve valiliklere tebliğ edilir…” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri uyarınca onaylanmakla yürürlüğe giren imar planlarının kesinleşmesi için anılan madde hükümlerine göre bir ay süreyle askıya çıkarılmak suretiyle ilan edilmeleri gerekmektedir. Onaylandıktan sonra ilan edilmeksizin uygulamaya konulan bir imar planı Yasa’da öngörülen usul tamamlanmaksızın tesis edilmiş bir işlem olacağından, bu şekil eksikliği nedeniyle iptalinin gerekeceği açıktır.
Uyuşmazlıkta da, Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca onaylandıktan sonra ilan edilmeksizin uygulamaya konulan imar planının iptaline karar verilmesi gerekmekte ise de, Dairece verilen karara karşı davacı tarafından temyiz isteminde bulunulmamış olması karşısında, belirtilen bu husus, temyiz isteminde bulunan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine sonuç doğuracak şekilde Daire kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan; dosyanın incelenmesinden, Dairece İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın hasım konumundan çıkartılmasına yönelik bir karar verilmediği anlaşıldığından, anılan idarenin husumete yönelik temyiz isteminde isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın temyiz isteminin süre yönünden reddine oybirliği ile, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın temyiz istemenin ise esastan reddine oyçokluğu ile 7.10.2010 gününde karar verildi.
Yorumlar (1)