Teknik rapor dikkate alınarak davaya konu bölge riskli alan olarak tespit edilmiş ise de, bahsedilen deprem statüsünün hangi teknik zorunluluklar içerdiği, kötü ve sağlıksız olduğu ileri sürülen yapıların hangi yapılar olduğu ve bu yapıların can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını ortaya koyan bilimsel verileri de içeren herhangi bir teknik incelemenin yapılmadığı, dolayısıyla işlemin dayanağı teknik raporun yapıların can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayacak nitelikte olmadığı hususları dikkate alındığında, 6306 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliğinin öngördüğü koşullarda detaylı bir teknik inceleme yapılmaksızın tesis edilen uyuşmazlığa konu alanın “riskli alan” ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık görülmediği
İstemin Özeti: Danıştay Ondördüncü Dairesinin 06/04/2016 günlü, E: 2015/4033, K: 2016/2546 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması, davalı idareler tarafından istenilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından, davalı idarelerin yürütmenin durdurulması istemi görüşülmeyerek dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dava; İstanbul ili (…) Mahallesi sınırları içerisinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın riskli alan ilan edilmesine ilişkin 06/09/2013 günlü, 28757 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 13/08/2013 günlü, 2013/5280 sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Danıştay Ondördüncü Dairesinin 06/04/2016 günlü, E: 2015/4033, K: 2016/2546 sayılı kararıyla; riskli alan olarak ilan edilen alanda bulunan toplam 465 adet yapının % 87’sinin 2000 yılı öncesinde deprem statüsüne uygun yapılmamış, kötü kalitede ve sağlıksız yapılar olduğu yolundaki teknik rapor dikkate alınarak davaya konu bölge riskli alan olarak tespit edilmiş ise de, bahsedilen deprem statüsünün hangi teknik zorunluluklar içerdiği, kötü ve sağlıksız olduğu ileri sürülen yapıların hangi yapılar olduğu ve bu yapıların can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını ortaya koyan bilimsel verileri de içeren herhangi bir teknik incelemenin yapılmadığı, dolayısıyla işlemin dayanağı teknik raporun yapıların can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayacak nitelikte olmadığı hususları dikkate alındığında, 6306 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliğinin öngördüğü koşullarda detaylı bir teknik inceleme yapılmaksızın tesis edilen uyuşmazlığa konu alanın “riskli alan” ilan edilmesine ilişkin 13/08/2013 günlü, 2013/5280 sayılı Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle, anılan kararın iptaline karar verilmiştir. Davalı idareler, anılan kararı temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.
Temyiz istemine konu Daire kararında, uyuşmazlığa konu alanın “riskli alan” ilan edilmesine ilişkin 13/08/2013 günlü, 2013/5280 sayılı Bakanlar Kurulu kararı hakkında iptal hükmü kurulmuşsa da; anılan iptal kararının, sadece davacılara ait taşınmazlar yönünden hüküm ifade edeceği tabîdir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine, Danıştay Ondördüncü Dairesinin 06/04/2016 günlü, E: 2015/4033, K: 2016/2546 sayılı kararının yukarıda yer alan açıklama ile ONANMASINA, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun ile değişik 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak 01/12/2016 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.
K A R Ş I O Y
X- İstanbul ili (…) Mahallesi sınırları içerisinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın riskli alan ilan edilmesine ilişkin 06/09/2013 günlü, 28757 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 13/08/2013 günlü, 2013/5280 sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlıkta; riskli alan olarak ilan edilen alanda bulunan toplam 465 adet yapının %87’sinin 2000 yılı öncesinde deprem statüsüne uygun yapılmamış, kötü kalitede ve sağlıksız yapılar olduğu yolundaki teknik rapor dikkate alınarak davaya konu bölge riskli alan olarak ilan edilmiştir. Bahsedilen deprem statüsünün, teknik zorunluluklar içerdiği, dava konusu alan üzerindeki binalar için 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği ekinde yer alan Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esaslara uygun bir şekilde elde edilen verilere göre riskli yapı kararı alındığı, böylece bölgede bulunan binaların yapısal sınıflarını temsil edebilecek sayı ve nitelikte binanın teknik olarak incelemesinin yapıldığı ve elde edilen verilerin zemin etüdü verileriyle birlikte değerlendirilmesi sonucu teknik rapor hazırlandığı, bu raporun, 6306 sayılı Kanun ve Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin aradığı koşulları sağladığı, söz konusu alanda bulunan yapıların can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayacak yeterli bilgi ve değerlendirmeyi içerdiği sonuç ve kanaatine ulaşıldığı, uyuşmazlığa konu alanın 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun hükümleri uyarınca riskli alan ilan edilmesine ilişkin yapıların kötü ve sağlıksız olduğu ve bu yapıların can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığı bilimsel verileri de içeren bir teknik raporla açıkça ortaya konulduğu dikkate alındığında, 6306 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliğinin öngördüğü koşullarda detaylı bir teknik inceleme yapıldığı ve uyuşmazlığa konu alanın “riskli alan” ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararına karşı açılan davanın yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan karara bağlanması, hukuka uygun bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyize konu Daire Kararının bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.