Danıştay İDDK E: 2017/304 K: 2017/1032 T: 8.3.2017

İdarelerce hazırlanan raporlarda, binalar gözlemsel olarak incelenerek kalite olarak “iyi”, “orta” ve “kötü” diye sınıflandırılmış ise de, niceliksel bir ölçüt verilmediği ve diğer bilgilerin genel itibarıyla gözlemsel bilgiler içerdiği, karot testi yapılan yapıların tamamının yığma yapılardan seçildiği, bu yapıların alan üzerindeki binaların yapısal sınıflarını temsil edebilecek sayı ve nitelikte olmadığı, değişik tipte ve söz konusu alandaki yapıları oransal olarak temsil edebilecek miktardaki yapılardan örnekleme yoluyla karot veya numune alınmak suretiyle teknik bir metot üzerinde çalışılmadığı, yapıların hangi yönlerden can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayacak yeterli bilgi içermediği, söz konusu alana ilişkin detaylı zemin etüdü verisi ve buna bağlı olarak su taşkını konusunda yeterli veri bulunmadığı, uyuşmazlığa konu alanın “riskli alan” ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık görülmediği.

İstemin Özeti: Danıştay Ondördüncü Dairesinin 03/11/2016 günlü, E: 2015/5166, K: 2016/6211 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması, davalı idareler ve yanında davaya katılan tarafından istenilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından davalı idarelerin ve davalı idareler yanında davaya katılan Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığının yürütmenin durdurulması istemi görüşülmeyerek dosya incelendi, gereği görüşüldü:

Dava, 10/05/2015 günlü, 29351 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “İstanbul İli, Gaziosmanpaşa İlçesi,  (…) Mahallesi sınırları içerisinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın risli alan ilan edilmesi”ne ilişkin 13/04/2015 günlü, 2015/7601 sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.

Danıştay Ondördüncü Dairesinin 03/11/2016 günlü, E: 2015/5166, K: 2016/6211 sayılı kararıyla; dava konusu riskli alan olarak ilan edilen mahalle üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığına dair idarelerce hazırlanan raporlarda, binalar gözlemsel olarak incelenerek kalite olarak “iyi”, “orta” ve “kötü” diye sınıflandırılmış ise de, niceliksel bir ölçüt verilmediği ve diğer bilgilerin genel itibarıyla gözlemsel bilgiler içerdiği, İstanbul’un önceki yıllarda yaşamış olduğu depremler sonucunda söz konusu yapıların olumsuz olarak etkilenip etkilenmediği yolunda belirlemeye yer verilmediği, karot testi yapılan yapıların tamamının yığma yapılardan seçildiği, bu yapıların alan üzerindeki binaların yapısal sınıflarını temsil edebilecek sayı ve nitelikte olmadığı, değişik tipte ve söz konusu alandaki yapıları oransal olarak temsil edebilecek miktardaki yapılardan örnekleme yoluyla karot veya numune alınmak suretiyle teknik bir metot üzerinde çalışılmadığı, yapıların hangi yönlerden can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayacak yeterli bilgi içermediği, söz konusu alana ilişkin detaylı zemin etüdü verisi ve buna bağlı olarak su taşkını konusunda yeterli veri bulunmadığı hususları dikkate alındığında, 6306 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliğinin öngördüğü koşullarda detaylı bir teknik inceleme yapılmaksızın tesis edilen uyuşmazlığa konu alanın “riskli alan” ilan edilmesine ilişkin 13/04/2015 günlü, 2015/7601 sayılı Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle, anılan kararın iptaline karar verilmiştir.

Davalı idareler ve yanında davaya katılan, anılan kararı temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedirler.

Temyiz istemine konu Daire kararında, uyuşmazlığa konu alanın “riskli alan” ilan edilmesine ilişkin 13/04/2015 günlü, 2015/7601 sayılı Bakanlar Kurulu kararı hakkında iptal hükmü kurulmuşsa da; anılan iptal kararının, sadece davacıya ait taşınmaz yönünden hüküm ifade edeceği tabîidir.

Açıklanan nedenlerle, Ondördüncü Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davalı idareler ve yanında davaya katılanın temyiz istemlerinin reddine, Danıştay Ondördüncü Dairesinin 03/11/2016 günlü, E: 2015/5166, K: 2016/6211 sayılı kararının belirtilen açıklama ile ONANMASINA, 51.70,-TL yürütmenin durdurulması harcının isteği halinde Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığına iadesine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 6545 sayılı Kanun ile değişik 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak, 08/03/2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

K A R Ş I O Y

X- Dava, 10/05/2015 günlü, 29351 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “İstanbul İli, Gaziosmanpaşa İlçesi,  (…) Mahallesi sınırları içerisinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın risli alan ilan edilmesi” ne ilişkin 13/04/2015 günlü, 2015/7601 sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.

Uyuşmazlıkta; riskli alan olarak ilan edilen alanda bulunan yapıların bir kısmının kötü kalitede ve sağlıksız yapılar olduğu yolundaki teknik rapor dikkate alınarak davaya konu bölge riskli alan olarak ilan edilmiştir. Bahsedilen deprem statüsünün, teknik zorunluluklar içerdiği, dava konusu alan üzerindeki binalar için 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği ekinde yer alan Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esaslara uygun bir şekilde elde edilen verilere göre riskli yapı kararı alındığı, böylece bölgede bulunan binaların yapısal sınıflarını temsil edebilecek sayı ve nitelikte binanın teknik olarak incelemesinin yapıldığı ve elde edilen verilerin zemin etüdü verileriyle birlikte değerlendirilmesi sonucu teknik rapor hazırlandığı, bu raporun, 6306 sayılı Kanun ve Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin aradığı koşulları sağladığı, söz konusu alanda bulunan yapıların can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayacak yeterli bilgi ve değerlendirmeyi içerdiği sonuç ve kanaatine ulaşıldığı, uyuşmazlığa konu alanın 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun hükümleri uyarınca riskli alan ilan edilmesine ilişkin yapıların kötü ve sağlıksız olduğu ve bu yapıların can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığı bilimsel verileri de içeren bir teknik raporla açıkça ortaya konulduğu dikkate alındığında, belirtilen hususlar dikkate alınmaksızın verilen Daire kararı hukuka uygun bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle temyize konu Daire Kararının bozulması ve davanın reddedilmesi gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.