1. Anasayfa
  2. Danıştay İDDK Kararları

Danıştay İDDK E: 2019/3268 K: 2020/33 T: 20.1.2020


6306 sayılı Kanun’un Ek-1. maddesinde belirtilen “Üzerindeki toplam yapı sayısının en az % 65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlar…” düzenlemesinde belirtilen şartların oluştuğu anlaşıldığından, riskli alan ilanına ilişkin dava konusu 02/10/2017 tarih ve 2017/10907 sayılı Bakanlar Kurulu kararında hukuka aykırılık bulunmadığı, riskli alanda taşınmazı bulunmayan kişinin dava açma ehliyetinin bulunmadığı.

İSTEMİN KONUSU: Danıştay Altıncı Dairesinin 29/04/2019 tarih ve E: 2019/2517, K: 2019/3262 sayılı kararının davanın reddine ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem: 14/12/2017 tarih ve 30270 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, Hatay ili, İskenderun ilçesi sınırları içerisinde bulunan ve dava konusu Bakanlar Kurulu kararına ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanların, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un 2 ve Ek-1. maddelerine göre riskli alan ilan edilmesine ilişkin 02/10/2017 tarih ve 2017/10907 sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 29/04/2019 tarih ve E: 2019/2517, K: 2019/3262 sayılı kararıyla;

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı 13. ve “Mülkiyet hakkı” başlıklı 35. maddesine, İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Sözleşmeye Ek-1 Nolu Protokolün “Mülkiyetin korunması” başlıklı 1. maddesine, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un 2 ve Ek-1. maddelerine ve Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin, “Riskli alanın tespiti”başlıklı 5. maddesine yer verildikten sonra,

Davacılar tarafından, 6306 sayılı Kanun’un 2 ve Ek-1. maddelerinin, Anayasa’nın temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması başlıklı 13. maddesi ve mülkiyet hakkı başlıklı 35. maddesini ihlal ettiği, dava açma süresini 30 gün olarak sınırlayarak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu ile belirlenen hak arama sürelerini kısıtladığı, konut hakkını ihlal ettiği gerekçeleriyle söz konusu maddelerin Anayasa’ya açıkça aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de, Anayasa’ya aykırılık iddiasının ciddi görülmediği,

Uyuşmazlık konusu olayda, 6306 sayılı Kanun’un 2 ve Ek-1. maddeleri uyarınca hazırlanan ve dava konusu işlemin dayanağını oluşturan gerekçe raporu ile teknik raporun birlikte incelenmesinden;

Hatay ili, İskenderun ilçesi sınırları içerisinde bulunan  (…),  (…), A3, A4, A5 ve A6 mahallelerini kapsayan ve dava konusu işlemle riskli ilan edilen alanın 1. derece deprem bölgesinde bulunduğu, çoğunlukla 1-2 katlı, düzensiz yapılaşmadan meydana geldiği,

Toplam 78,6 hektar büyüklüğündeki alanın jeolojik yapısının değerlendirilmesinde Başbakanlık Afet ve Acil Durum Başkanlığınca 28/09/2011 tarihinde onaylanmış olan mikro bölgeleme etüt raporu ile 1/1000 ölçekli jeoloji ve yerleşime uygunluk değerlendirme haritalarının kullanıldığı,

Bu rapor ve haritalar incelendiğinde;

(…) ve  (…) mahallelerinde riskli ilan edilen alanın 17,6 hektarlık kısmını Feyezan kanalının ortadan ikiye ayırdığı, alanın büyük kısmının, dere yatağı, taşkın alanı ve bataklıklardan oluştuğu, alanda, toplam 280 adet parsel ve 464 adet yapı bulunduğu, söz konusu yapılardan 18 adetinin yapı ruhsatının olduğu, ancak bunlardan sadece 10 adetinin yapı kullanma izni bulunduğu, 39 adet yapının ise metruk halde olduğu,

A3 mahallesinin 34,20 hektarlık kısmını kapsayan alanın riskli ilan edildiği, alanda 288 adet parsel ve 359 adet yapı bulunduğu, söz konusu yapılardan 60 adetinin yapı ruhsatının olduğu, ancak hiçbirinin yapı kullanma izninin bulunmadığı, 18 adet yapının ise metruk halde olduğu,

A4, A5 ve A6 mahallelerinin ise 26,80 hektarlık kısmını kapsayan alanın riskli ilan edildiği, alanda 186 adet parsel ve 742 adet yapı bulunduğu, söz konusu yapılardan 91 adetinin yapı ruhsatının olduğu, ancak bunlardan sadece 59 adetinin yapı kullanma izninin bulunduğu, 23 adet yapının ise metruk halde olduğununbelirlendiği,

Kapatılan Danıştay Ondördüncü Dairesinin 17/10/2018 tarih ve E: 2018/95 sayılı ara kararı ile davalı idareler tarafından sunulan, dava konusu alanda bulunan yapıların alan bilgileri, yapı bilgileri, tapu bilgileri, plan durumu, yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi bilgileri, ruhsat durumu dışında imar mevzuatına aykırılık teşkil eden diğer fiil ve haller ile imar mevzuatına uygunluk değerlendirmesini içeren 6306 sayılı Kanun’un Ek-1. maddesine göre hazırlanan yapı değerlendirme formlarının davacılara gönderilerekitirazlarının olup olmadığının bildirilmesinin istenildiği, ancak, davacılar tarafından ara kararına cevap verilmediği,

Bu durumda, 6306 sayılı Kanun’un Ek-1. maddesinde belirtilen “Üzerindeki toplam yapı sayısının en az % 65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlar…” düzenlemesinde belirtilen şartların oluştuğu anlaşıldığından, riskli alan ilanına ilişkin dava konusu 02/10/2017 tarih ve 2017/10907 sayılı Bakanlar Kurulu kararında hukuka aykırılık bulunmadığı,

Davanın, davacılardan Ercüment Kimyon yönünden incelenmesine gelince;

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin (a) fıkrasında, idari davaların idari işlemler hakkında yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacağı belirtildikten sonra, ilk inceleme konularının belirlendiği 14. maddenin 3/c bendinde dilekçenin ehliyet yönünden inceleneceği, 15. maddenin 1/b bendinde ise bu hususta kanuna aykırılık görülmesi halinde davanın reddedileceğinin hükme bağlandığı,

Kapatılan Danıştay Ondördüncü Dairesinin 28/06/2018 tarih ve E: 2018/95 sayılı ara kararıyla, davacılardan, dava konusu Bakanlar Kurulu kararı ekindeki krokilerde belirtilen koordinatlar arasında taşınmazlarının bulunup bulunmadığının bildirilmesi ve mülkiyete esas belgelerin gönderilmesinin istenildiği, 06/08/2018 tarihinde kayıtlara giren dilekçe ile bilgi ve belgelerin sunulduğu, ancak davacılardan Ercüment Kimyon’un dava konusu Bakanlar Kurulu kararı ekindeki krokilerde belirtilen koordinatlar arasında taşınmazının bulunmadığı, kamu yararını korumak üzere kentli bir yurttaş olarak dava açtığının belirtildiği,

Bu durumda, dava konusu riskli alan sınırları içerisinde davacılardan Ercüment Kimyon’a ait taşınmaz bulunmadığı dikkate alındığında, mülkiyet bağı veya hukuki ilgisi bulunmadığı açık olan taşınmazların riskli alan olarak ilan edilmesinin, adı geçen davacının meşru, kişisel ve güncel menfaatini etkilememesi nedeniyle subjektif dava açma ehliyetinin bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilerek,

Davacılardan Ercüment Kimyon yönünden davanın ehliyet yönünden reddine,diğer davacılar yönünden ise davanın reddinekarar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI: Temyiz isteminde bulunan davacılar tarafından, dava konusu Bakanlar Kurulu kararıyla riskli ilan edilen alanın, İskenderun kent merkezindeki çok kıymetli arsalar olduğu, dava konusu işlemle bu arsaların el değiştirmesinin amaçlandığı, farklı kişilere mülkiyet tesisi gerçekleştirilerek rant yaratılmaya çalışıldığı, Anayasa ile teminat altına alınan mülkiyet haklarının ihlal edildiği, riskli ilan edilen alanlarda uygulama alan bütünlüğü olmadığı, üzerindeki yapıların imar mevzuatına uygun olduğu ve yapı kullanma izinlerinin bulunduğu, 6306 sayılı Kanun’un 2 ve Ek-1. maddelerinin Anayasa’ya aykırı olduğu ve anılan maddelerin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI: Davalı idareler ve davalı idareler yanında müdahil tarafından, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ  ‘İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının temyize konu kısmının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun’un 20/A maddesi uyarınca gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Anayasa’ya aykırılık iddiası ciddi bulunmadığından işin esasına geçildi.

Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;

“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,

  1. b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
  2. c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1.Davacıların, (temyiz edenler kısmında isimleri belirtilen) temyiz istemlerinin reddine,

2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen reddine, kısmen ehliyet yönünden reddine ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin 29/04/2019 tarih ve E: 2019/2517, K: 2019/3262 sayılı kararının temyize konu davanın reddine ilişkin kısmının ONANMASINA,

  1. Kesin olarak, 20/01/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.