1. Anasayfa
  2. Danıştay İDDK Kararları

Danıştay İDDK E: 2021/153 K: 2022/958 T: 24.3.2022


Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği’nin 16. maddesinde emsal harici bırakılabileceği belirtilen kullanımlar dışında, imar mevzuatına ve planlama ilke ve esaslarına aykırı olacak şekilde, kreş, anaokulu, sosyal tesisler gibi kullanımların emsal harici bırakılmasında ve Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği uyarınca imar planlarında ayrı lejantlarla gösterilen, farklı fonksiyonlara tekabül eden, ulaşım başta olmak üzere sosyal ve teknik altyapıya getireceği yük birbirinden çok farklı olan bu kullanımların parsel üzerinde konumlandırılacağı alanların belirlenmemesinde de hukuka uyarlık görülmediği

İSTEMİN KONUSU: …Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesinin …tarih ve E: …, K: …sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem: İstanbul İli, Sancaktepe İlçesi, …Mahallesi, …Mevkii, …ada, …parsel sayılı taşınmaza ilişkin 24/04/2017 onay tarihli 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerinin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesinin …tarih ve E: …, K: …sayılı kararıyla;

Dosyanın ve yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporun birlikte değerlendirilmesinden;

Dava konusu imar planı ile önerilen emsal değerin çevredeki yapılaşma koşullarını aşmadığı, dava konusu plan değişiklikleri ile taşınmaza konut ve ticaret ağırlıklı bir fonksiyon verilmesinin 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı kararlarına uygun olduğu, 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı kararları ile dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği kararlarının, dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği kararları ile de 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği kararlarının birbirleri ile uyumlu olduğu, dolayısıyla dava konusu plan değişiklerinin planlar arası hiyerarşi ilkesine uygun olduğu,

İmar planı değişikliğine konu alanda, en yüksek 1.65 emsal değerlerine sahip ticaret+konut alanı kullanımı bulunduğu ve bu değeri aşmayacak şekilde emsal düzenlemesi yapıldığı, planın ana kararı olan ticaret+konut kullanım kararının değiştirilmediği,

Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği’nde belirtilen Asgari Sosyal ve Teknik Altyapı Alanlarına İlişkin Standartlar ve Asgari Alan Büyüklükleri Tablosu’nun “Açıklamalar” kısmında istisnai hüküm bulunması nedeniyle, dava konusu imar planı değişikliğinin mevzuat açısından uygun olduğu,

Taşınmaza ilişkin imar planı değişikliğine İSKİ’nin uygun görüş verdiği ve mer’i planda yapılan değişiklikte mevcut plandaki yoğunluk değerlerinin aşılmadığı, İSKİ İçme Suyu Havzaları Yönetmeliği kapsamında planların uygun olduğu,

Bu nedenle dava konusu taşınmaza ilişkin 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerinde hukuka, kamu yararına, şehircilik ve planlama ilkelerine aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: …Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesinin …tarih ve E: …, K: …sayılı kararıyla;

Dava konusu uygulama imar planı paftalarının incelenmesinden; çevre yapılanma koşullarının E: 1 olmak üzere ayrık nizam 4 kat olarak belirlendiğinin görüldüğü, oysa dava konusu parselin yapılanma şartlarının nazım imar planında yoğunluk olarak 375 kişi/ha olarak, uygulama imar planında da bu doğrultuda E: 1.50; Yençok: 15 kat olarak belirlendiğinin görüldüğü, dolayısıyla çevreyle uyumsuz yoğunluk ve yapılaşma şartlarının belirlendiğinin tespit edildiği,

Her ne kadar müdahil tarafından çevredeki büyük proje ile yapılan yapılarla uyumlu yükseklik belirlendiği iddia edilmiş ise de; her alanın kendi içinde değerlendirilmesi gerektiği, ayrıca önceden yapılmış ve hukuki durumu belli olmayan olumsuz örneklerin emsal alınamayacağı, sadece çevresiyle değerlendirildiğinde, parselin güneyi ile doğusundaki düşük yoğunluklu yapılaşmanın neden örnek alınmadığı sorusunun cevapsız kalacağı, dolayısıyla bu iddialara itibar edilmediği,

Ayrıca İSKİ İçmesuyu Havzaları Yönetmeliği’nin 6. maddesi ve Ek-2 Tablosu uyarınca, alandaki yoğunluğun 120 kişi/ha’yı aşmaması gerektiğine yönelik kurala da aykırı olarak yoğunluk belirlendiği,

Diğer taraftan, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği’nin 26. maddesi uyarınca yapılacak plan değişikliklerinin, sosyal donatının iyileştirilmesine yönelik olması gerektiği, yoğunluğu arttıran plan değişikliklerinde bu yoğunluğu karşılayacak sosyal donatının da belirlenmesi gerektiği halde alanda sadece yoğunluk arttırımına gidilip toplamda kişi başına düşen sosyal donatının azaltılmasının anılan Yönetmeliğe ve planlama ilkelerine aykırı olduğu,

Öte yandan, uygulama imar planının, alandaki kullanımı belirleyen en son plan olması nedeniyle, hangi alanda hangi kullanım olacağının net olarak anılan plan paftası üzerinden takip edilmesi gerektiği halde, paftayla uyumsuz olacak şekilde plan notlarının “1.5 maddesi” ile; bağımsız birim olacak şekilde kreş, anaokulu, sosyal tesisler gibi fonksiyonların da alanda olabileceği şeklinde getirilen hükmün, planlama ilkelerine ve uygulama imar planı tanımına aykırı olduğu, ayrıca bu plan notu ile söz konusu kullanımların emsal hesabına dahil edilmemesinin de alanda gizli bir yoğunluk artışına sebebiyet vereceği,

Bu durumda, dava konusu nazım ve uygulama imar planı değişikliklerinin, planlama ve şehircilik ilkelerine aykırı şekilde kamu yararı gözetilmeden hazırlandığı sonucuna varıldığından, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı, gerekçesiyle, istinaf başvurusuna konu …İdare Mahkemesinin …tarih ve E: …, K: …sayılı kararının kaldırılmasına ve dava konusu imar planı değişikliklerinin iptaline karar verilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 07/07/2020 tarih ve E: 2019/13810, K: 2020/6857 sayılı kararıyla;

Dosyanın ve yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporun birlikte değerlendirilmesinden,

– Uyuşmazlık konusu taşınmaz üzerinde bulunan yapıya ilişkin 6306 sayılı Kanun kapsamında maliklerce yaptırılan ve 29/11/2016 tarihinde onaylanarak kesinleşen riskli yapı tespitinin bulunduğu,

– Taşınmazın, dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planında kısmen ticaret+konut, kısmen teknik alt yapı, kısmen ibadet alanı ve kısmen de yol alanında kaldığı, ticaret+konut kullanım alanında brüt yoğunluğun 375 ki/ha olarak belirlendiği,

– Taşınmazın, dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kısmen ticaret+konut, kısmen teknik alt yapı, kısmen cami ve kısmen de yol alanında düzenlendiği, ticaret+konut alanında yapılaşma şartlarının E: 1.50; Yençok: 15 kat olarak belirlendiği,

– İSKİ’den dava konusu imar planları için görüş alındığı,

– Bölgenin gelişimi ve bölge genelinde yeni yaşama alanları sunan konut ve konut+ticaret yapıları incelendiğinde emsal değerlerinin 1.00, 1.10, 1.16, 1.25, 1.50 ve 1.65 değerleri arasında dağılım gösterdiğinin tespit edildiği, bu nedenle dava konusu imar planlarıyla önerilen emsal değerin çevredeki yapılaşma koşullarını aşmadığı,

– Dava konusu imar planı değişikliklerinden önce yürürlükte olan imar planlarında bölgede dört çeşit konut+ticaret alanının belirlendiği, T+  alanlarında E: 1.10, T+  alanlarında E: 1.25, T+  alanlarında E: 1.50 ve T+  alanlarında E: 1.65 olarak düzenlendiği, taşınmazın yakın çevresinde 12, 13, 14 katlı projelerin bulunduğu, yapılan imar planı değişikliğiyle taşınmaza getirilen emsal değerin bölgedeki en yüksek emsali aşmadığı,

– Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği EK-2 Tablosu “Açıklamalar” bölümünün 11. maddesinde “6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca yapılacak planlarda, plan kararı ile tayin edilen standartlar ve gösterimler planda veya ilgili Yönetmeliğinde tayin edilmemiş ise gerekli görülmesi halinde bu standartlar uygulanır.” hükmünün yer aldığı, bu kapsamında 1/1000 ölçekli uygulama imar planında cami ve teknik alt yapı alanının bedelsiz terk edileceği belirtildiğinden planın kendi içinde bir standart belirlendiği sonucuna varıldığı,

– İSKİ İçme Suyu Havzaları Yönetmeliğinde meri imar planlarında yapılacak plan değişikliklerinde söz konusu imar planında verilen yoğunluk değeri veya EK-2’de belirtilen yoğunluk değerinin aşılamayacağının belirtildiği, 1/5000 ölçekli nazım imar planında ticaret+konut alanlarında 300, 350, 400, 450 ki/ha brüt yoğunlukların belirlendiği, anılan Yönetmelik hükmü uyarınca dava konusu imar planı değişikliklerinde imar planında verilen en fazla yoğunluk değeri olan 450 ki/ha değerinin aşılmadığının anlaşıldığı,

Bu durumda, uyuşmazlık konusu taşınmaz üzerinde bulunan yapıya ilişkin 6306 sayılı Kanun kapsamında maliklerce yaptırılan ve 29/11/2016 tarihinde onaylanarak kesinleşen riskli yapı tespitinin bulunmasından dolayı 6306 sayılı Kanun’un 6. maddesinin beşinci fıkrasının (a) bendi ve altıncı fıkrası uyarınca her tür ölçekteki planlara ait onay yetkisinin davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığında bulunduğu, dava konusu imar planı değişiklikleriyle taşınmaza getirilen yoğunluk artışının yanında, cami ve teknik alt yapı alanlarının bedelsiz olarak kamuya terk edilmesinin öngörüldüğü, bu şekilde plan içerisinde donatı standardının sağlandığı, getirilen yoğunluk değerinin İSKİ İçme Suyu Havzaları Yönetmeliği’ne aykırılık teşkil etmediği, taşınmazın çevresinde yer alan yapılarda öngörülen yapılaşma şartlarına benzer nitelikte yapılaşma şartlarının öngörüldüğü, imar planı değişiklikleri için İSKİ’den olumlu görüş alındığı da görüldüğünden dava konusu imar planı değişikliklerinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı, gerekçesiyle, …Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesinin …tarih ve E: …, K: …sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararının özeti: …Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesinin …tarih ve E: …, K: …sayılı kararıyla;

İstinaf başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesi kararının kaldırılarak, dava konusu imar planı değişikliklerinin iptali yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI: Davalı idare ve davalı idare yanında müdahil tarafından, dava konusu imar planı değişikliklerinin İSKİ İçme Suyu Havzaları Yönetmeliği’ne uygun olduğu, plan notlarında İSKİ Genel Müdürlüğünün …tarih ve E….sayılı yazısında belirtilen hususlara uyulacağının hükme bağlandığı, yüksek yoğunluk getirildiğine yönelik tespitin yersiz olduğu, riskli yapı tespiti doğrultusunda kamu yararına uygun şekilde planlama yapıldığı, amacın sağlıklı ve güvenli bir yaşam çevresine ulaşabilmek olduğu, sosyal donatı dengesinin kurulduğu, planlarda 6306 sayılı Kanun çerçevesinde özel standartlar belirlendiği, kreş, anaokulu, sosyal tesisler vs. kullanımlar için getirilen plan notu ile sosyal ve teknik altyapı dengesinin sağlandığı, yapı yoğunluğunun arttırılmadığı, çevre imar düzeniyle uyumlu yoğunluk verildiği, toplamda yaklaşık 13.272 m2 alanın bedelsiz kamuya ayrılmasının sağlandığı, dava konusu değişikliklerin planların kademeli birlikteliği ilkesine de uygun olduğu, belirtilen bu hususların dosyada mevcut bilirkişi raporunda da doğrulandığı, bu nedenlerle Bölge İdare Mahkemesince verilen ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …DÜŞÜNCESİ: Temyiz istemlerinin reddi ile …Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesince verilen ısrar kararının gerekçeli onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemleri hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

Üye …’in; Anayasa’nın 135. maddesine göre kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşlarının, belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan kamu tüzel kişilikleri olduğu ve bu meslek kuruluşlarının, kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamayacağı esasları göz önünde bulundurulduğunda, davacı Odanın, dava konusu işlemin iptalini istemekte hukuken korunması gereken bir menfaatinin bulunmadığı yönündeki ayrışık oyuna karşılık, davacı Odanın ehliyetli olduğuna oyçokluğu ile karar verilerek, temyiz istemlerinin esastan incelenmesine geçildi.

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY:

14/10/2011 tarihli 1/1000 ölçekli Sancaktepe Uygulama İmar Planı değişikliği ile kısmen E: 1.00; Yençok: 4 kat yapılaşma koşullarında konut+ticaret (T+ ) alanı, kısmen enerji nakil hattı ve koruma bandı ile yol alanı olarak belirlenen ve aynı zamanda Ömerli Barajı uzun mesafeli koruma alanında kalan İstanbul İli, Sancaktepe İlçesi, …Mahallesi, …Mevkii, …ada, …parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapı, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun hükümleri uyarınca 29/11/2016 tarihinde riskli yapı olarak belirlenmiştir.

6306 sayılı Kanun çerçevesinde, 24/04/2017 tarihinde davalı idare tarafından onaylanan 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişiklikleri ile …ada, …parsel sayılı dava konusu taşınmazın, kısmen E: 1.50; Yençok: 15 kat yapılaşma koşullarında konut+ticaret alanı, kısmen teknik alt yapı alanı, kısmen de camii ve yol olarak belirlenmesi üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

3194 sayılı İmar Kanunu’nun dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan haliyle 5. maddesinde, “Nazım İmar Planı”, varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plan; “Uygulama İmar Planı” ise, tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan, olarak tanımlanmıştır.

6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un 6. maddesinin beşinci fıkrasının (a) bendinde, Bakanlığın, riskli alanlara, rezerv yapı alanlarına ve riskli yapıların bulunduğu taşınmazlara ilişkin her tür harita, plan, proje, arazi ve arsa düzenleme işlemleri ile toplulaştırma yapmaya yetkili olduğu belirtilmiş, aynı maddenin altıncı fıkrasında ise, “Bakanlık, riskli alanlar, rezerv yapı alanları ve riskli yapıların bulunduğu parsellerdeki uygulamalarda faydalanılmak üzere; özel kanunlar ile öngörülen alanlara ilişkin olanlar da dâhil, her tür ve ölçekteki planlama işlemlerine esas teşkil edecek standartları belirlemeye ve gerek görülmesi hâlinde bu standartları plan kararları ile tayin etmeye veya özel standartlar ihtiva eden planlar ve kentsel tasarım projeleri yapmaya, yaptırmaya ve onaylamaya yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir.

Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan mülga Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği’nin 16. maddesinin dördüncü fıkrasında, “Kat alanı kat sayısı (KAKS) (Emsal): Yapının katlar alanı toplamının imar parseli alanına oranından elde edilen sayıdır. İmar planlarında emsal hesabının, brüt veya net parsele göre belirleneceğine ilişkin hüküm bulunmaması halinde uygulamalar net imar parseli alanına göre yapılır. Emsalin brüt alandan belirlenmesi halinde kamuya ayrılan alanların bedelsiz terk edilmesi şarttır. Kamuya ayrılan kısımları bedelsiz terk edilmeyen alanlarda parselin brüt alanı üzerinden emsal hesabı yapılarak ruhsat düzenlenemez. Katlar alanına;

Teras çatılar ve çatı bahçeleri, kanopiler, giriş saçakları, tabii veya tesviye zemine oturan avlular, sundurma gibi üstü hafif malzeme ile örtülü bir veya birden fazla kenarı açık olan ve her bir bağımsız bölümle irtibatlı zemin terasları, binaya bitişik veya ayrık bir veya birden fazla kenarı açık olan arkatlar, bahçe ve istinat duvarları,

Üstü sökülür-takılır hafif malzeme ile kenarları rüzgar kesici cam panellerle kapatılmış olsa dahi açık oturma yerleri, çocuk oyun alanları, en az bir tarafı açık sundurmalar, açık büfeler, açık yüzme havuzları, atlama kuleleri, pergolalar ve kameriyeler,

Bu Yönetmelikte öngörülen asgari sayıda her bir kapıcı dairesinin 75 m2`si, bekçi odalarının ve kontrol kulübelerinin toplam 9 m2`si,

Mescit, bina için gerekli minimum sığınak alanının %30 fazlasını geçmeyen sığınak alanı,

Ticari amaç içermeyen kreş ve çocuk bakım ünitelerinin toplam katlar alanının %5`ini aşmamak koşuluyla 750 m²`yi geçmeyen kısımları,

Yapının kendi ihtiyacı için bodrum katta yapılan otoparklar ile konut, resmi kurumlar, eğitim ve sağlık tesisleri, ibadet yerleri, otel, opera, yurt, müze, kütüphane hariç umumi binaların teraslarında yapılan açık otoparklar,

Ortak alan olarak ayrılan; asansör boşlukları, yangın merdiveni, yangın güvenlik hollerinin 6 m2`si ve ışıklıklar,

Çöp, atık ayrıştırma, hava, tesisat şaft ve bacaları,

Yapı yüksekliği 60.50 m.`den fazla olan binalar ile özelliği gereği tesisat katı oluşturulması zorunlu binalarda emsale dahil katlar alanının % 3`ünü geçmemek koşuluyla sadece tesisat için oluşturulan tesisat katları,

Bina veya tesise ait olan; kazan dairesi, teshin merkezi, arıtma tesisi, su sarnıcı, gri su toplama havuzu, yakıt ve su depoları, silolar, trafolar, jeneratör, kojenerasyon ünitesi, eşanjör ve hidrofor bölümleri,

Bütün cepheleri tamamen toprağın altında ve yapı yaklaşma sınırı içinde kalan katlarda yer alan ve tek başına bağımsız bölüm oluşturmayan veya bir bağımsız bölümün eklentisi veya parçası olmayan ve toplamda katlar alanının % 10`unu ve 3000 m²’yi aşmayacak şekilde düzenlenen; ortak alan niteliğindeki jimnastik salonu, oyun ve hobi odaları, yüzme havuzu, sauna gibi sosyal tesis ve spor birimleri,

Bütün cepheleri tamamen tabii zeminin altında kalan bodrum katlarda yer alan ve toplamda katlar alanının %5`ini aşmayan ortak alan depolar,

Daha sonradan hafredilerek açığa çıkması mümkün bulunmayan bina cephelerinde ilave kat görünümüne neden olmayan bütün cepheleri tamamen tabii zeminin altında kalan bodrum katlarda yer alan ve tek başına bağımsız bölüm oluşturmayan; konut kullanımlı bağımsız bölümün bağımsız bölüm bürüt alanının %20`sini, ticari kullanımlı bağımsız bölümün bağımsız bölüm bürüt alanını aşmayan depo amaçlı eklentiler,

Bulunduğu katın emsale dahil alanının toplam %20`sini geçmemek koşuluyla; sökülür-takılır-katlanır cam panellerle kapatılmış olanlar dâhil olmak üzere balkonlar, açık çıkmalar ile kat bahçe ve terasları, kış bahçeleri, iç bahçeler, tesisat alanı, yangın güvenlik koridoru, bina giriş holleri, kat holleri, asansör önü sahanlıkları, kat ve ara sahanlıkları dahil açık veya kapalı merdivenler, dahil edilmez…” düzenlemesi yer almakta idi.

2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 1. maddesinin ilk iki fıkrasında, “İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü kurulmuştur. İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü bu Kanunda İSKİ olarak anılır.” düzenlemesine yer verilmiş; 2. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, bölge içindeki su kaynaklarının, deniz, göl, akarsu kıyılarının ve yeraltı sularının kullanılmış sularlave endüstri artıkları ile kirletilmesini, bu kaynaklarda suların kaybına veya azalmasına yol açacak tesis kurulmasını ve bu tür faaliyetlerde bulunulmasını önlemek, bu konuda her türlü teknik, idari ve hukuki tedbiri almak, İSKİ’nin görev ve yetkileri arasında sayılmış; 20. maddesinde ise, kanalizasyon şebekesine verilmesi sakıncalı maddeler ile içme suyu alınan havzaların korunması için gereken tedbir ve düzenlemelerin, 2872 sayılı Çevre Kanunu hükümleri çerçevesinde Çevre ve Orman Bakanlığının uygun görüşü alınarak Genel Müdürlükçe çıkarılacak bir yönetmelikle belirleneceği kurala bağlanmıştır.

Bu kapsamda, İstanbul’a su temin edilen ve edilecek olan yüzeysel ve yeraltı su kaynaklarının kirlenmesinin önlenmesi ile ilgili usul ve esasları belirlemek amacıyla hazırlanan ve 23/01/2011 tarihinde yerel bir gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren İSKİ Genel Müdürlüğü İçmesuyu Havzaları Yönetmeliği’nin 5. maddesinin birinci fıkrasında, bu yönetmelikte açıklanmayan tüm hususlarda Su Kirliği Kontrolü Yönetmeliği’nin içmesuyu havzaları ile ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş; 17/07/2014 tarihinde değiştirilen 6. maddesinin üçüncü fıkrasında, “İstanbul il sınırları içinde mevcut Çevre Düzeni Planları, İSKİ görüşlü imar planları ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nca onaylanan imar planları, idare uygulamalarında esas alınır.” düzenlemesine, dokuzuncu fıkrasının (e) bendinde, “İdare uygulamalarında esas alınan mer’i imar planında yapılacak plan tadilatlarında, sözkonusu imar planında verilen yoğunluk değeri veya EK-2’de verilen yoğunluk değeri aşılamaz.” düzenlemesine yer verilmiş, Yönetmeliğin EK-2 kısmında yer alan “Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’nin 16 ncı Maddesi Gereğince Her Bir Havza İçin Özel Hükümler Belirleninceye Kadar, İmar Planları Hazırlanırken Uyulması Gereken Yoğunluk Değerleri” başlıklı tabloda, Ömerli Barajı Havzasında, Sancaktepe Belediye sınırları açısından, uzun mesafeli koruma alanlarında 120 kişi/ha ortalama yoğunluk değeri belirlenmiştir.

Su Kirliği Kontrolü Yönetmeliği’nin içmesuyu havzaları ile ilgili hükümleri yerine hazırlanan ve 28/10/2017 tarih ve 30224 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren İçme-Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmelik’te ise; içme-kullanma suyu temin edilen veya edilmesi planlanan bütün yerüstü ve yeraltı suyu kaynaklarının kalitesinin ve miktarının korunmasına ve iyileştirilmesine ilişkin usul ve esaslar düzenlenerek, içme-kullanma suyu havzalarında gerçekleştirilebilecek faaliyetlere ilişkin sınırlar belirlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

İmar planlarının, planlanan yörenin bugünkü durumunun, olanaklarının ve ilerideki gelişmesinin gerçeğe en yakın şekilde saptanabilmesi için coğrafi veriler, beldenin kullanılışı, donatımı ve mali bilgiler gibi konularda yapılacak araştırma ve anket çalışmaları sonucu elde edilecek bilgiler ışığında, çeşitli kentsel işlevler arasında var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi çözüm yollarını bulmak, belde halkına iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla, kentin kendine özgü yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus, alan ve yapı ilişkileri, yörenin gerek çevresiyle ve gerekse çeşitli alanları arasında olan bağlantıları, halkın sosyal ve kültürel gereksinimleri, güvenlik ve sağlığı ile ilgili konular göz önüne alınarak hazırlanması gerekmektedir.

Anılan ölçütlere göre hazırlanan imar planları zamanla planlanan alandaki koşulların zorunlu kıldığı hallerde ve kanunlarda öngörülen yöntemlere uygun olarak değiştirilebilir. Plan değişikliklerinin, plan bütünlüğü göz önünde bulundurularak, mer’i mevzuat düzenlemelerine uygun bir şekilde ve kamu yararı amacına dayalı olarak yapılması gerekmektedir.

Dosyanın incelenmesinden; 2011 onaylı uygulama imar planında da büyük kısmı konut+ticaret alanı olarak belirlenen …ada, …parsel sayılı taşınmazın, dava konusu imar planı değişiklikleri ile bu kullanım kararının değiştirilmediği, ancak 1.10 olan emsal değerinin, 1.50 olarak, 4 kat olan maksimum yapı yüksekliğinin ise 15 kat olarak, mer’i 1/5000 ölçekli Sancaktepe Nazım İmar Planı ile dava konusu taşınmaza verilen 300 kişi/ha yoğunluğun ise dava konusu nazım imar planı ile 375 kişi/ha olarak artırıldığı ve anılan taşınmazın aynı zamanda Ömerli Barajı uzun mesafeli koruma alanında kaldığı anlaşılmaktadır.

Ömerli Barajı’nın, İstanbul’a su temin edilen kaynaklardan biri olması nedeniyle, dava konusu imar planlarının, öncelikle, 2560 sayılı Kanun’un verdiği yetki çerçevesinde, İstanbul’daki içme-kullanma suyu havzalarının kirlenmesinin önlenerek, bu havzaların korunmasına ilişkin, imar planlarını da bağlayıcı kurallar getiren İSKİ Genel Müdürlüğü İçmesuyu Havzaları Yönetmeliği kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Uyuşmazlıkta, İstanbul 6. İdare Mahkemesince mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan raporda, İSKİ Genel Müdürlüğü İçmesuyu Havzaları Yönetmeliği’nce esas alınan mer’i 1/5000 ölçekli Sancaktepe Nazım İmar Planında, planlama alanına ilişkin 300 ila 450 kişi/ha arasında değişen yoğunluk değerleri bulunduğundan, dava konusu imar planı değişiklikleri ile …ada, …parsel sayılı taşınmaza 375 kişi/ha yoğunluk verilmesinin İSKİ Genel Müdürlüğü İçmesuyu Havzaları Yönetmeliği’ne aykırı olmadığı yönünde görüş verildiği görülmektedir.

Yukarıda da belirtildiği üzere, İstanbul Büyükşehir Belediyesi sınırları dahilinde ve haricinde bulunan ve İstanbul’a su temin edilen ve edilecek olan yüzeysel ve yeraltı su kaynaklarının kirlenmesinin önlenmesi ile ilgili usul ve esasları belirlemek amacıyla yayımlanan İSKİ Genel Müdürlüğü İçmesuyu Havzaları Yönetmeliği’nin 6. maddesinin, içmesuyu havzalarında imar planlarında uyulması gereken esasların belirlendiği dokuzuncu fıkrasının (e) bendinde yer alan, “İdare uygulamalarında esas alınan mer’i imar planında yapılacak plan tadilatlarında, sözkonusu imar planında verilen yoğunluk değeri veya EK-2’de verilen yoğunluk değeri aşılamaz.” şeklindeki hükmün, içme-kullanma suyu havzalarında koruma-kullanma dengesinin sağlanmasına ilişkin yasal ve yaşamsal gereklilikler de göz önünde bulundurulduğunda, mer’i imar planında planlama alanına verilen en yüksek yoğunluk değerinin aşılamayacağı şeklinde değil, mer’i imar planında plan değişikliğine konu parsele verilen yoğunluk değerinin aşılamayacağı şeklinde anlaşılması gerektiği, aksi yorumun, içme-kullanma suyu havzalarının korunmasına ilişkin esaslara aykırı olarak, havza sınırlarında kalan bütün alanların, mer’i imar planında havzada tanımlanan en yüksek yoğunluk değeri ile yapılaşması sonucunu doğurabileceği açıktır.

Buna göre, anılan bilirkişi raporunda belirtilenin aksine, İSKİ Genel Müdürlüğü İçmesuyu Havzaları Yönetmeliği çerçevesinde, imar planlarında yapılacak değişiklikler ile …ada, …parsel sayılı taşınmaza, en fazla, 2010 onaylı 1/5000 ölçekli Sancaktepe Nazım İmar Planıyla tanımlanan 300 kişi/ha yoğunluk değeri verilebilecek iken, dava konusu nazım imar planı ile 375 kişi/ha yoğunluk tanımlaması yapılmak suretiyle bu sınır aşıldığından, dava konusu imar planı değişikliklerinde, anılan yoğunluk artışı nedeniyle İSKİ Genel Müdürlüğü İçmesuyu Havzaları Yönetmeliği’ne ve hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Bu nedenle, İSKİ Genel Müdürlüğü İçmesuyu Havzaları Yönetmeliği açısından hukuka aykırı bulunan dava konusu taşınmazdaki yoğunluk artışının, çevre imar düzeni açısından ayrıca değerlendirilmesine gerek olmadığı gibi, dava konusu imar planları ile taşınmaza verilen yoğunluğun gerektireceği sosyal ve teknik alt yapı alanlarının yeterliliği konusunun da bu aşamada değerlendirilme imkanı bulunmamaktadır.

Öte yandan, dava konularından 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğine ait plan notlarının 1.5 maddesinde yer verilen “Konut alanlarında ada/parselde seçilen konut tiplerine göre oluşan toplam inşaat alanının %10u kadar inşaat alanına dahil olmamak ve bağımsız birim olarak kullanılmak üzere; kreş anaokulu, sosyal tesisler, yönetim birimleri, her türlü sportif ve rekreatif kullanımlar yapılabilir. Ortak kullanıma konu alanlar tercihe bağlı olarak konut kitlesiyle bağımsız bölüm kullanılmak kaydıyla birlikte veya ayrı çözülebilir, ayrı kitle olarak düzenlenecek kullanımlarda ‘yençok=2 kat (9,50 m)’ olarak uygulanacaktır.” şeklindeki düzenleme ile, dava konusu imar planı değişikliklerinin onaylandığı tarihte yürürlükte bulunan Planlı Alanlar Tip İmar İmar Yönetmeliği’nin 16. maddesinin dördüncü fıkrasında emsal harici bırakılabileceği belirtilen kullanımlar dışında, imar mevzuatına ve planlama ilke ve esaslarına aykırı olacak şekilde, kreş, anaokulu, sosyal tesisler gibi kullanımların emsal harici bırakılmasında ve Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği uyarınca imar planlarında ayrı lejantlarla gösterilen, farklı fonksiyonlara tekabül eden, ulaşım başta olmak üzere sosyal ve teknik altyapıya getireceği yük birbirinden çok farklı olan bu kullanımların parsel üzerinde konumlandırılacağı alanların belirlenmemesinde de hukuka uyarlık görülmemiştir.

Bu itibarla, istinaf başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesi kararının kaldırılarak, dava konusu imar planı değişikliklerinin iptali yolunda verilen temyize konu Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

  1. Davalı idare ve yanında müdahilin temyiz istemlerinin REDDİNE;
  2. İstinaf başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesi kararının kaldırılarak, dava konusu imar planı değişikliklerinin iptali yolundaki …Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesinin temyize konu …tarih ve E: …, K: …sayılı ısrar kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
  3. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davalı idare yanında müdahile iadesine,
  4. Bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de …Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın …. İdare Mahkemesine gönderilmesine,
  5. 24/03/2022 tarihinde, kesin olarak, usulde, esasta ve gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY- İstinaf başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesi kararının kaldırılarak, dava konusu imar planı değişikliklerinin iptali yolundaki …Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesinin temyize konu …tarih ve E: …, K: …sayılı ısrar kararının, Danıştay Altıncı Dairesinin 07/07/2020 tarih ve E: 2019/13810, K: 2020/6857 sayılı kararında yer alan gerekçe doğrultusunda bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

KARŞI OY- Bilirkişiye başvurulmasındaki amacın, hukuka uygun karar verebilmek için gerekli verilere ulaşmak olduğu göz önünde tutulduğunda, bilirkişilerin uyuşmazlık konusunda özel ve teknik bilgiye sahip olan kişiler arasından seçilmesi gerektiği kuşkusuz olup, bilirkişi veya bilirkişilerce düzenlenen raporda, sorulara verilen cevapların şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, rapor içeriğinin ise hükme esas alınabilecek nitelikte olması gerekmektedir.

…. İdare Mahkemesince mahallinde yaptırılan keşif sonucu hazırlanan bilirkişi raporunda, dava konusu nazım ve uygulama imar planı değişikliklerine ilişkin ayrıntılı belirlemeler yapılmış, bu plan ile öngörülen kullanımlara yönelik kararların şehircilik ilkeleri ve planlama esasları ile kamu yararına uygun olup olmadığı etraflıca değerlendirilmiştir.

Ancak, …Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesince, çözümü özel ve teknik bilgi gerektiren uyuşmazlıkta, ek rapor ya da başka bir bilirkişi heyetinden yeni bir rapor alınmaksızın, dosyada mevcut bilirkişi raporunda varılan sonuçlara itibar edilmeksizin karar verildiği ve bu haliyle eksik incelemeye dayalı olarak verilen ısrar kararında usul ve hukuka uyarlık bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, …Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesince, ek rapor ya da başka bir bilirkişi heyetinden yeni bir rapor alındıktan sonra uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, temyiz istemlerinin kabulü ile temyize konu Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.