1. Anasayfa
  2. Danıştay İDDK Kararları

Danıştay İDDK E: 2022/51 K: 2022/997 T: 28.3.2022


Riskli alan olarak ilan edilen alandaki yapıların, %74’ünün ruhsatsız ve imar mevzuatına aykırı yapılardan oluştuğunun ortaya konulduğu anlaşıldığından, her ne kadar 6306 sayılı Kanun’un 2. maddesine dayalı olarak alan, riskli alan ilan edilmiş ise de; niteliği itibarıyla, alanda anılan Kanun’un Ek-1. maddesinde düzenlenen koşullara dayalı olarak çalışma yürütüldüğü ve esasen Ek-1. madde ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin detayların da belirlendiği 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin 5. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendine dayalı olarak tesis edilen dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının hukuka ve mevzuata aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır.

İSTEMLERİN KONUSU: Danıştay Altıncı Dairesinin 21/10/2021 tarih ve E: 2020/6955, K: 2021/11653 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ: Dava konusu istem: Ankara ili, Akyurt ilçesi sınırları içerisinde yer alan ve karar eki kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen …, … ve … Mahallelerini kapsayan alanın, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un 2. maddesi uyarınca riskli alan ilan edilmesine ilişkin 04/03/2020 tarih ve 31058 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 03/03/2020 tarih ve 2206 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 21/10/2021 tarih ve E: 2020/6955, K: 2021/11653 sayılı kararıyla;

Süreye yönelik davalı idarelerin itirazlarının yerinde görülmediği,

6306 sayılı Kanun’un ikinci maddesi gereğince, bir alanın zemin yapısı ya da üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığının, 6306 sayılı Kanun’un 5. maddesinin birinci fıkrası uyarınca; zemin yapısı sebebiyle riskli alan olarak tespit edilmek istenilmesi halinde yerbilimsel etüd raporu ile birlikte 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin Ek-2’sinde yer alan, “Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esasların” Ek-A bölümüne göre hazırlanan analiz ve rapor ile tespit edilmesi gerektiği,

6306 sayılı Kanun’un Ek-1. maddesi ile, aynı Kanun’un 2. maddesinde hükme bağlanan düzenlemeden farklı olarak, kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu yerlerde; planlama ya da altyapı hizmetleri yetersiz olan veya imar mevzuatına aykırı yapılaşma bulunan yahut yapı ya da altyapısı hasarlı olan alanlar ile üzerindeki toplam yapı sayısının en az %65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlara ilişkin olarak, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi kamu hizmetlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla da riskli alan kararı verilebileceği hükmüne yer verildiği,

Dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının gerekçe ve dayanağı olarak, 6306 sayılı Kanun’un 2. maddesinin gösterildiği,

İdarece işlem tesis edilirken, söz konusu işlemin hukuki dayanağının açık bir şekilde ortaya konulması gerektiği, zira idari işleme ilişkin idarece izlenmesi gereken hukuki prosedürün, mevzuatın hangi maddesine dayanıldığına bağlı olarak değişebileceği,

Dava konusu işlem metninde, hukuki dayanak olarak gösterilen 6306 sayılı Kanunun 2. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde; riskli alanın, zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Bakanlık veya İdare tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü de alınarak belirlenen ve Bakanlığın teklifi üzerine Cumhurbaşkanınca kararlaştırılan alan olarak tanımlandığı,

Tanımdan da anlaşılacağı üzere, bir alanın Kanunun 2. maddesi gereğince riskli alan olarak ilan edilebilmesi için alanın, ya zemin yapısı bakımından risk teşkil etmesi ya da üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıması gerektiği,

Dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının dayanak ve gerekçesinde 6306 sayılı Kanunun 2. maddesinin gösterilmiş olması nedeniyle; alandaki yapılardan, zemin yapısı bakımından risk teşkil eden yapılar ile üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan ruhsatlı ve iskânlı yapıların da riskli alan sınırı içerisine alınmasına hukuken herhangi bir engel bulunmadığı,

Ancak, anılan ruhsatlı ve iskânlı yapıların riskli alan sınırı kapsamına alınabilmesi için bu yapılara ilişkin 6306 sayılı Kanun’un Uygulama Yönetmeliği’nin 5. maddesi uyarınca, Yönetmeliğin Ek-2’sinde yer alan “Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esasların” Ek-A bölümü uyarınca; binalara ilişkin parametrelerin (yapısal sistem türü, kat adedi, görünen kalite, yumuşak kat, düşeyde düzensizlik, ağır çıkma, planda düzensizlik/burulma etkisi, kısa kolon etkisi, yapı nizamı/bitişik binalarla döşeme seviyeleri yapı nizamı, tabii zemin eğimi vb.) dikkate alınarak, yapıların bulunduğu yerdeki deprem tehlikesi ve yapının deprem performansını etkileyen yapısal özelliklerin saha çalışmaları sonucunda elde edilmesi ve yapısal sistem özelliklerine göre sınıflandırılmış tip binalar seçilerek bunların analizlerinin yapılması sonucunda bir korelasyon çıkarılıp genel yapı stoğu riskinin belirlenmesi gerektiği,

Dosyanın incelenmesinden; dava konusu işlemin dayanağı olarak, 6306 sayılı Kanunun 2. maddesi gösterildiği halde, alanın riskli alan ilanına ilişkin sürecin Kanunun Ek-1. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre yürütüldüğü, dosya kapsamından anlaşılan bu hususun davalı idarelerin savunmalarında da açıkça belirtildiği; Bu itibarla, hazırlanan teknik raporun, 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 5. maddesi uyarınca, yerbilimsel etüd raporu da hazırlanması gerekirken, böyle bir rapor hazırlanmadığı gibi, hazırlanan teknik raporun da, zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığına ilişkin verileri ortaya koymadığı, alanda bulunan yapıların, Yönetmeliğin Ek-2’sinde yer alan “Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esasların” Ek-A bölümü uyarınca; binalara ilişkin parametrelerin (yapısal sistem türü, kat adedi, görünen kalite, yumuşak kat, düşeyde düzensizlik, ağır çıkma, planda düzensizlik/burulma etkisi, kısa kolon etkisi, yapı nizamı/bitişik binalarla döşeme seviyeleri yapı nizamı, tabii zemin eğimi vb.) dikkate alınarak, yapıların bulunduğu yerdeki deprem tehlikesi ve yapının deprem performansını etkileyen yapısal özelliklerin saha çalışmaları sonucunda elde edilmesi ve yapısal sistem özelliklerine göre sınıflandırılmış tip binalar seçilerek bunların analizlerinin yapılması sonucunda bir korelasyon çıkarılıp genel yapı stoğu riskinin belirlenmesi gerekirken, teknik rapor ekinde “Riskli Alan Yapı Kalitesi Analizi” başlıklı bir krokiye yer verildiği, bu krokide harap, kötü, orta ve iyi durumdaki yapıların işaretlendiği, bu sonuca ulaşmak için ise yukarıda belirtilen şekilde bir araştırma ve inceleme yapılmadığı gerekçesiyle, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI: Davalı idareler tarafından, alanda 6306 sayılı Kanun’un Ek-1. maddesinin ve Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 5. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi koşulları bulunduğundan, alanın riskli alan olarak ilan edildiği, dava konusu işlemin hukuka ve mevzuata uygun olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin, 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesi uyarınca gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY: Uyuşmazlığa konu alanda, Akyurt Belediye Başkanlığınca yürütülen çalışmalar neticesinde, … , … ve … Mahallelerine yönelik olarak 2019 yılında teknik rapor hazırlanmış; bu raporda, alanda bulunan yapıların %74’ünün imar mevzuatına aykırı olduğu gerekçesiyle, 6306 sayılı Kanun’un 2. ve Ek-1. maddeleri uyarınca alanın riskli alan ilan edilmesine ilişkin talep, Akyurt Belediye Başkanlığı’nın … tarih ve … sayılı yazısı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığına iletilmiş, anılan Bakanlığın … tarih ve … sayılı yazısı ile de, davalı Belediye’nin hazırladığı çalışma dosyasının Cumhurbaşkanlığına sunulması üzerine, 6306 sayılı Kanun’un 2. maddesine dayalı olarak tesis edilen 03/03/2020 tarih ve 2206 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı alınmıştır. Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT: 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un 2. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde; riskli alan, zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan ve Cumhurbaşkanınca kararlaştırılan alanı ifade edeceği belirlenmiştir.

Aynı Kanun’un EK-1. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde ise; “Üzerindeki toplam yapı sayısının en az %65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlar, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi kamu hizmetlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla, Cumhurbaşkanınca riskli alan olarak kararlaştırılabilir. Riskli alan sınırı uygulama bütünlüğü gözetilerek belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.

Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin, “Riskli alanın tespiti” başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasında, “Riskli alan;

a) Alanın, zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığına dair teknik raporu,

b) Alanda daha önceden meydana gelmiş afetler varsa, bunlara dair bilgileri,

c) Alanın büyüklüğünü de içeren koordinatlı sınırlandırma haritasını, varsa uygulama imar planını,

ç) Alanda bulunan kamuya ait taşınmazların listesini,

d) Alanın uydu görüntüsünü veya ortofoto haritasını,

e) Zemin yapısı sebebiyle riskli alan olarak tespit edilmek istenilmesi halinde yerbilimsel etüd raporunu,

f) Alanın özelliğine göre Bakanlıkça istenecek sair bilgi ve belgeleri,

ihtiva edecek şekilde hazırlanmış olan dosyaya istinaden ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenir ve teklif olarak Bakanlar Kuruluna sunulur…” kuralına, 5. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde ise; “Üzerindeki toplam yapı sayısının en az % 65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlarda, uygulama bütünlüğü gözetilerek belirlenen alanlar, riskli alan olarak belirlenmek üzere Cumhurbaşkanına sunulur.” kuralına yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, Kanun’un 2. madde başlığının “Tanımlar” olduğu ve bu maddede riskli alan tanımına yer verildiği, anılan Kanun’a 14/04/2016 tarih ve 6704 sayılı Kanun’un 25. maddesiyle eklenen Ek-1. maddesinde de, riskli alan ilanına yönelik bir takım koşullar düzenlenerek, bahse konu maddenin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, bir alanda yer alan imar mevzuatına aykırı yapıların, alandaki toplam yapı sayısının %65’ni aşması halinde, yapılardaki bu aykırılıklar sonradan giderilmiş olsa dahi, başka herhangi bir analiz çalışması, zemin etüdü vb. yapılması gerekmeksizin, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi kamu hizmetlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla, bu alanların riskli alan olarak ilan edilebileceğinin hükme bağlandığı anlaşılmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; dava konusu işleme esas olan teknik raporda, alandaki 149 adet yapının 2 adetinin cami olduğu, kalanlar arasında 111 adetinin ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı olduğu, 36 adet yapının ise yapı ruhsatının ve yapı kullanma izin belgesinin bulunduğu tespiti ile raporun sonuç kısmında, alandaki imar mevzuatına aykırı yapıların, tüm yapıların %74’ünü oluşturduğundan, 6306 sayılı Kanun’un Ek-1. maddesi uyarınca, alanın “riskli alan” şartlarını taşıdığı gerekçesiyle, riskli alan ilan edilmesi gerektiğinin belirtildiği, alanda yürütülen çalışmalar ve kurumlar arası yazışmalarda, bu alan açısından 6306 sayılı Kanun’un Ek-1. maddesinde düzenlenen koşullara dayalı olarak işlem tesis edildiği görülmektedir.

Bu itibarla; riskli alan olarak ilan edilen alandaki yapıların, %74’ünün ruhsatsız ve imar mevzuatına aykırı yapılardan oluştuğunun ortaya konulduğu anlaşıldığından, her ne kadar 6306 sayılı Kanun’un 2. maddesine dayalı olarak alan, riskli alan ilan edilmiş ise de; niteliği itibarıyla, alanda anılan Kanun’un Ek-1. maddesinde düzenlenen koşullara dayalı olarak çalışma yürütüldüğü ve esasen Ek-1. madde ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin detayların da belirlendiği 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin 5. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendine dayalı olarak tesis edilen dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının hukuka ve mevzuata aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır.

Bu itibarla, dava konusu işlemin iptali yolundaki Daire kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davalı idarelerin temyiz istemlerinin kabulüne;

2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 21/10/2021 tarih ve E: 2020/6955, K: 2021/11653 sayılı kararının BOZULMASINA,

  1. Davanın REDDİNE, 4.Kurulumuzca yeniden bir karar verildiğinden, aşağıda dökümü yapılan dava aşamasına ilişkin toplam …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5. …-TL yargılama gideri ile kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen … -TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
  2. Kullanılmayan … TL yürütme harcının Akyurt Belediye Başkanlığına iadesine, 7. Posta gideri avansından artan tutarların istemi hâlinde taraflara iadesine, 8. Dosyanın Danıştay Altıncı Dairesine gönderilmesine, 9. Kesin olarak, 28/03/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.