Son Yazılar

Danıştay 6. Dairesi E: 1991/2278 K: 1992/3890 T: 26/10/1992

Davacının paydaşı olduğu taşınmazların ıslah imar planı uygulamasına tabi tutulmasına ilişkin işlemin iptali yolundaki idare mahkemesi kararının; davalı idarece davacının 1997 m2 yerinin özel parselasyon planına göre yol olması ve uzun zamandır bu amaçla kullanılması nedeniyle 2981 sayılı kanununun 3290 sayılı kanunun değişik 10/b maddesi uyarınca resen tapudan terkin edildiği öne sürülmekte ise de, dava dosyasının incelenmesinden olayda sözü edilen yasanın 10/c maddesinin uygulandığı, (b) fıkrasının uygulanabilme koşullarının bulunmadığı anlaşıldığından düzenleme ortaklık payının tüm paydaşlardan aynı oranda alınması gerekirken davacının % 91,6 diğer paydaşlardan % 9 oranında alınmasında mevzuata uyarlık görülmediği gerekçesiyle onanması Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 1992/422 K: 1992/3823 T: 22/10/1992

Evvelce kamulaştırılarak mülkiyetlerinden çıkan taşınmazla ilgili imar planı değişikliğinin, belde sakini olarak beldenin ve beldede yaşayanların olumsuz etkileneceği yolunda bir iddia ileri sürmeyen davacıların bu plan değişikliğine karşı dava açma ehliyetleri bulunmadığı nedeniyle işin esası konusunda karar veren mahkeme kararında… Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 1992/356 K: 1992/215 T: 27/11/1992

Dava konusu taşınmazı da kapsayan alanın yeşil alana ayrılmasına dair 1/1000 ölçekli haliç düzenleme alanı imar planının salt uygulamaya yönelik ayrıntı içermediği nedeniyle iptal edilmesinde, yeşil alan uygulamasıyla kamuya açık olan haline gelecek bu yerde yol, oto park, gezi yolu, v.s. gibi ayrıntıların davalı idare tarafından yerine getirileceği göz önüne alındığında, mevzuata uygunluk bulunmadığı, dava konusu alanın "sit" alanı olarak ilan edilmiş olmasının, imar planının iptal edilmesine gerekçe oluşturmayacağı Devamını Oku

Danıştay VDDK E: 2022/2 K: 2022/7 T: 18.5.2022

Dönüşüm uygulamaları sonrasında inşa edilen yeni yapıların hak sahibi maliklerle müteahhitler tarafından üçüncü kişilere satışında harç istisnası uygulanması gerekmektedir. Ancak 6306 sayılı Kanun'un 7. maddesinin (9) numaralı fıkrasında 10/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 7153 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle harç istisnasının sınırları sözleşmenin tarafları yönünden daraltılmış olup harç istisnasına ilişkin olarak yukarıda varılan sonucun Kanun değişikliğinin yürürlüğe girdiği tarihten önceki tarihli satış sözleşmeleri açısından geçerli olduğunun kabulü gerekeceği açıktır. Devamını Oku

Danıştay VDDK E: 2022/2 K: 2022/7 T: 18.5.2022

Dönüşüm uygulamaları sonrasında inşa edilen yeni yapıların hak sahibi maliklerle müteahhitler tarafından üçüncü kişilere satışında harç istisnası uygulanması gerekmektedir. Ancak 6306 sayılı Kanun'un 7. maddesinin (9) numaralı fıkrasında 10/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 7153 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle harç istisnasının sınırları sözleşmenin tarafları yönünden daraltılmış olup harç istisnasına ilişkin olarak yukarıda varılan sonucun Kanun değişikliğinin yürürlüğe girdiği tarihten önceki tarihli satış sözleşmeleri açısından geçerli olduğunun kabulü gerekeceği açıktır. Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2020/1607 K: 2020/2027 T: 2.11.2020

Alandaki konumu ve yapı sahiplerinin izni doğrultusunda belirlenen yapıların genel yapı stoğu içindeki yapı sınıflarını temsile elverişli olmadığı, söz konusu alana ilişkin detaylı zemin etüdü verisi bulunmadığı gibi yukarıda belirtilen bilimsel verileri içeren teknik incelemenin de yapılmadığı, dolayısıyla işlemin dayanağı teknik raporun yapıların can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayacak nitelikte olmadığı Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2020/1908 K: 2020/2030 T: 2.11.2020

Dava konusu işlemin dayanağı teknik raporda; teklif riskli alanda yer alan yapıların %87,92'sinin imar mevzuatına aykırı veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilen yapılardan olduğu tespit edildiğinden, bu yapılarla etkileşim içerisinde bulunan 46 adet ruhsatlı yapının da, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere riskli alan sınırına dahil edildiği, riskli alan sınır tespitinin Kanun'un ek 1. maddesinde düzenlenen fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi kamu hizmetlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamak hükmüne uygun yapıldığı Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2021/153 K: 2022/958 T: 24.3.2022

Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği'nin 16. maddesinde emsal harici bırakılabileceği belirtilen kullanımlar dışında, imar mevzuatına ve planlama ilke ve esaslarına aykırı olacak şekilde, kreş, anaokulu, sosyal tesisler gibi kullanımların emsal harici bırakılmasında ve Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği uyarınca imar planlarında ayrı lejantlarla gösterilen, farklı fonksiyonlara tekabül eden, ulaşım başta olmak üzere sosyal ve teknik altyapıya getireceği yük birbirinden çok farklı olan bu kullanımların parsel üzerinde konumlandırılacağı alanların belirlenmemesinde de hukuka uyarlık görülmediği Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2021/1895 K: 2021/1524 T: 22.9.2021

6306 sayılı Kanun'un 2. maddesi gereğince riskli alan ilan edilen bölgede bulunan ve zemin yapısı ya da üzerindeki yapılaşma bakımından bir risk teşkil edip etmediği hususunda yukarıda açıklandığı şekilde bir incelemeye tabi tutulmayan yapıların, sırf uygulama bütünlüğü sağlamak adına riskli yapılarla bir arada değerlendirilmesinin hukuka, hakkaniyete ve ölçülülük ilkesine uygun olmadığı. Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2021/2707 K: 2022/384 T: 9.2.2022

Kanunda genel hatları düzenlenen kira yardımı konusunun, Yönetmelikle süresi, miktarı gibi ayrıntılarının düzenlendiği, kira yardımı talebinin tahliye tarihinden itibaren en geç bir yıl içinde yapılmasına yönelik düzenlemenin ise kamu hizmetlerinin aksamaması için idarenin iş ve eylem yükünü planlaması, mali kaynaklarını ayarlamasına yönelik tamamlayıcı bir düzenleme olduğu ve Kanunun genel amacına uygun olduğu, Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2021/3290 K: 2022/1885 T: 26.5.2022

Hukuki el atma nedeniyle kamulaştırma bedeli yerine geçmek üzere, taşınmaz bedelinin tazminine karar verilmesi istemiyle açılan davalarda, yargılamanın, davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan imar planında taşınmaza verilen kullanım kararının esas alınması suretiyle değil, mer'i imar planındaki kullanım kararının tespit edilerek, bu imar planında taşınmazın kamusal kullanıma ayrılması nedeniyle mülkiyet hakkı üzerinde bir kısıtlılık halinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerektiği, bu kapsamda riskli alanlardaki taşınmazların da imar durumunun belirlenmesi gerektiği Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2021/3627 K: 2022/385 T: 9.2.2022

Kentsel dönüşüm işlemleri kapsamında yapılacak uygulamalarda hangi gerekçelerle acele kamulaştırma usulünün uygulanmasının istenildiği konusunda yeterince açıklamaya yer verilmesi gerektiği, belediye başkanlığınca da, listede yer alan taşınmazların tamamının kamulaştırılmasının belediye bütçesi açısından mümkün olmadığı belirtildiği, her iki husus birlikte değerlendirildiğinde, söz konusu taşınmazların kamulaştırılması bakımından acelelik hali bulunmadığından, acele kamulaştırmaya yönelik dava konusu Bakanlar Kurulu Kararında hukuka uyarlık görülmediği. Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2021/3652 K: 2022/266 T: 2.2.2022

6306 sayılı hükümleri uyarınca, dava konusu Bakanlar Kurulu Kararına karşı, kararın Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihten itibaren 30 günlük süre içinde dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra açılan dava süresinde olmadığından esasının incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2021/3795 K: 2022/636 T: 24.2.2022

Davalı idareler tarafından, riskli alan ilanı kapsamında yapılacak uygulamalarda 2942 sayılı Kanun’un 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırma usulünün uygulanmasına ihtiyaç duyulduğu belirtilmekte ise de; hangi gerekçelerle acele kamulaştırma usulünün uygulanmasının istenildiği konusunda yeterince açıklamaya yer verilmediği, alanın riskli alan ilan edilmesinin tek başına acele kamulaştırma yapılması için yeterli olmadığı; dava konusu alanla ilgili tespit ve değerlendirme çalışmalarının tamamlandığı ancak uygulama projelerinin henüz onaylanmadığı, projelerin onaylanmasından sonra öncelikle hak sahipleri ile uzlaşma görüşmelerinin yapılacağı, acele kamulaştırmanın ise uzlaşılamayan hak sahiplerinin taşınmazlarının ediniminde uygulanacağı, günümüz itibarıyla henüz acele kamulaştırmaya yönelik bir iş ve işlemin yapılmadığı ifade edildiğinden, ilan edilen riskli alan sınırları içerisindeki taşınmazların kamulaştırılması açısından “acelelik hali” şartının gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır. Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2021/3808 K: 2022/130 T: 24.1.2022

Dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu alanın "Rezerv Yapı Alanı" olarak ilanına ilişkin 24/07/2019 tarih ve 172203 sayılı Bakan olurunun yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği ve bu haliyle dava konusu acele kamulaştırmaya ilişkin Cumhurbaşkanı Kararının dayanaksız kaldığı anlaşılmaktadır. Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2021/3930 K: 2022/122 T: 24.1.2022

Davalı idareler tarafından, riskli alan ilanı kapsamında yapılacak uygulamalarda 2942 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırma usulünün uygulanmasına ihtiyaç duyulduğu belirtilmekte ise de; hangi gerekçelerle acele kamulaştırma usulünün uygulanmasının istenildiği konusunda yeterince açıklamaya yer verilmediği, alanın riskli alan ilan edilmesinin tek başına acele kamulaştırma yapılması için yeterli olmadığı; dava konusu alanla ilgili tespit ve değerlendirme çalışmalarının tamamlandığı ancak uygulama projelerinin henüz onaylanmadığı, projelerin onaylanmasından sonra öncelikle hak sahipleri ile uzlaşma görüşmelerinin yapılacağı, acele kamulaştırmanın ise uzlaşılamayan hak sahiplerinin taşınmazlarının ediniminde uygulanacağı, günümüz itibarıyla henüz acele kamulaştırmaya yönelik bir iş ve işlemin yapılmadığı ifade edildiğinden, ilan edilen riskli alan sınırları içerisindeki taşınmazların kamulaştırılması açısından "acelelik hali" şartının gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır. Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2022/51 K: 2022/997 T: 28.3.2022

Riskli alan olarak ilan edilen alandaki yapıların, %74'ünün ruhsatsız ve imar mevzuatına aykırı yapılardan oluştuğunun ortaya konulduğu anlaşıldığından, her ne kadar 6306 sayılı Kanun'un 2. maddesine dayalı olarak alan, riskli alan ilan edilmiş ise de; niteliği itibarıyla, alanda anılan Kanun'un Ek-1. maddesinde düzenlenen koşullara dayalı olarak çalışma yürütüldüğü ve esasen Ek-1. madde ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin detayların da belirlendiği 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nin 5. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendine dayalı olarak tesis edilen dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının hukuka ve mevzuata aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır. Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2019/3268 K: 2020/33 T: 20.1.2020

6306 sayılı Kanun'un Ek-1. maddesinde belirtilen "Üzerindeki toplam yapı sayısının en az % 65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlar..." düzenlemesinde belirtilen şartların oluştuğu anlaşıldığından, riskli alan ilanına ilişkin dava konusu 02/10/2017 tarih ve 2017/10907 sayılı Bakanlar Kurulu kararında hukuka aykırılık bulunmadığı, riskli alanda taşınmazı bulunmayan kişinin dava açma ehliyetinin bulunmadığı. Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2019/496 K: 2021/977 T: 20.5.2021

Riskli yapı olduğu tespit edilen ve yıktırılmasına karar verilen yapının maliklerine kira yardımı yapılabilmesi için söz konusu yapıda ikamet etme şartı getiren 2015 yılına ait Kira Yardımı Uygulamaları Kılavuzunun 5.1 maddesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2017/2896 K: 2017/3761 T: 16.11.2017

Ekoloji Derneğinin kuruluş amacı dikkate alındığında, dava konusu 6306 sayılı Kanuna dayanılarak alınan riskli alan ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu Kararından dolayı meşru, kişisel ve güncel menfaatinin ihlal edilmediği, bu nedenlerle davacının subjektif dava açma ehliyetinin bulunmadığı Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2017/2328 K: 2017/3559 T: 9.11.2017

Riskli alanda bulunan taşınmaz malikleri ile ön görüşmelerin yapıldığı, hak sahipleri ile ilgili düzenlenen herhangi başkaca bir sözleşme ve tutanak bulunmadığı, kentsel tasarım projesi kapsamında hazırlanan imar planlarının onaylanmadığı, riskli alana yönelik henüz onaylanmış proje ve imar planlarının dahi bulunmadığı, bu nedenle hak sahipleri ile ön görüşme yapılmasından öte ilgili idarelerce yürütülmesi gereken hiç bir işlemin tamamlanmadığının anlaşıldığı, bu durumda dava konusu taşınmazın acele kamulaştırılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararında hukuka uyarlık bulunmadığı Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2017/304 K: 2017/1032 T: 8.3.2017

İdarelerce hazırlanan raporlarda, binalar gözlemsel olarak incelenerek kalite olarak "iyi", "orta" ve "kötü" diye sınıflandırılmış ise de, niceliksel bir ölçüt verilmediği ve diğer bilgilerin genel itibarıyla gözlemsel bilgiler içerdiği, karot testi yapılan yapıların tamamının yığma yapılardan seçildiği, bu yapıların alan üzerindeki binaların yapısal sınıflarını temsil edebilecek sayı ve nitelikte olmadığı, değişik tipte ve söz konusu alandaki yapıları oransal olarak temsil edebilecek miktardaki yapılardan örnekleme yoluyla karot veya numune alınmak suretiyle teknik bir metot üzerinde çalışılmadığı, yapıların hangi yönlerden can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayacak yeterli bilgi içermediği, söz konusu alana ilişkin detaylı zemin etüdü verisi ve buna bağlı olarak su taşkını konusunda yeterli veri bulunmadığı, uyuşmazlığa konu alanın "riskli alan" ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık görülmediği. Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2016/3916 K: 2016/2715 T: 20.10.2016

Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esaslar, riskli yapı tespitini çok katı ve ayrıntılı kurallara bağlamış olduğundan, (riskli alan kararı alınan bölgenin bütünüyle temsil edilmesini sağlayacak yapılar arasından) doğru bir örnekleme seçim yöntemi ile belirlenen binalar üzerinde, anılan esaslarda yer alan koşulların birebir yerine getirilmesi ve tüm parametrelerin hesaplanması ve her binaya ilişkin formların hazırlanması suretiyle riskli alan kararı alınması gerekirken, tüm bu hususlar yerine getirilmeksizin alınan Bakanlar Kurulu kararının hukuka uyarlık görülmemiştir. Devamını Oku